| Konu: | CHP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ OSMAN TANEY KORUTÜRK VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, IRAK'IN MUSUL KENTİNİN IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜNCE İŞGAL EDİLMESİ VE BUNUNLA BAĞLANTILI GELİŞMELER HAKKINDA 18/6/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 25 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 25.06.2014 |
SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Musul konuşulurken -Sayın Korutürk de ifade etti- maalesef Mecliste Musul gibi bir dert olmadığı bir kez daha anlaşılıyor. Bu sabah, üyesi olduğum, üyesi bulunduğum Dışişleri Komisyonu toplantısında daha önce Sayın Korutürk'le beraber ve diğer arkadaşlarla beraber müracaatımız olmuştu: "Meclisin Tarım Komisyonu değiliz, Dışişleri Komisyonuyuz; Türk toprağına girilmiş, Türk toprağı işgal edilmiş, Türk Bayrağı indirilmiş, diplomatlarımız, polislerimiz, vatandaşlarımız rehine durumda, Meclise bilgi vermiyorsunuz, hiç olmazsa ihtisas komisyonu olan Dışişleri Komisyonuna bilgi verin." Taleplerimize hiçbir cevap alamadığımız gibi bugün Sayın Dışişleri Komisyonu Başkanının da bu konudaki girişimlerinin neticesiz kaldığını gördük ve biz: "Rehinelerimiz orada IŞİD'in elindeyken, Türk toprağı hâlâ -cumhuriyet tarihinden beri ilk defa- işgal altında olmaya devam ederken bizim herhangi bir anlaşmayı -işte, ne bileyim, şu ülkeyle tarım anlaşmasını falan- görüşme gibi bir lüksümüz yok. Genel Kurula konuyu taşımadınız ama ihtisas komisyonu olan Dışişleri Komisyonuna bilgi vermek mecburiyetiniz var." deyip görüşme salonunu terk ettik ve aynı talebimiz hâlâ geçerlidir.
Dışişleri Komisyonunun bir kukla komisyon olmasına müsaade etmeyeceğiz. Dış işlerinde yaşanan önemli gelişmeler konusunda -Sayın Davutoğlu'nun yüzü varsa- gelip Dışişleri Komisyonunda bilgi vermek mecburiyetindedir bu arkadaşlar. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla da Musul konusu üstünü örteceğimiz bir konu değil. Elbette ki bizim orada vatandaşlarımızın hayatı söz konusudur, elbette ki dikkat edeceğiz, elbette ki bu konuda bütün milletvekilleri olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz ama bu, Sayın Dışişleri Bakanının üzerindeki sorumluluğu bir kenara atamaz. "Oh, ne güzel, orada rehinelerimiz ellerinde, biz bu konuda bilgi vermeyeceğiz; rehinelerimiz ellerinde, Türkmenler başının çaresine baksın; rehinelerimiz ellerinde, orada isteyen istediği gibi at oynatsın." Bu, büyük devletin yapacağı iş değil, bu, âcizlerin yapacağı bir iştir ama Türkiye Cumhuriyeti devleti âciz değildir, onu yönetenler ne kadar âciz olsa bile Türk milleti âciz değildir, Türk devletinin bu şekilde âcz içinde gösterilmesine müsaade etmeyeceğiz.
Elbette ki bilgi verilebilir, genel konular görüşülebilir. Belki biz bazı şeyleri yanlış ifade ediyoruz. Sayın Dışişleri Bakanının görevi, milletin Meclisine ve milletin vekiline bilgi vermektir. Belki bazı hassasiyetlerimiz var, devletin elindeki bilgilerin bizde olmadığını göz önüne alarak bizi o konuda bilgilendirmesi lazım ama yok. Meclis umurunda değil, muhalefet umurunda değil, millet umurunda değil, Türk umurunda değil, Türkmen umurunda değil; kim umurunda? IŞİD umurunda. Bunların işi gücü IŞİD.
Burada, Mecliste bu konuyu birkaç defadır konuşuyoruz ama maalesef ki bu konuda herhangi bir çabanın olmadığını da üzülerek, kahrolarak konuşuyoruz. Dün, Irak Türkmen Cephesi Yönetim Kurulu Üyesi Münir Kafili'ye suikast düzenlendi ve maalesef şehit oldu. Yine başka bir Türkmen iş adamımız şehit edildi. Türkmenler hem yurdundan kovuluyor, Türkmenler aç, susuz, biilaç orada, dışarıda peşmergenin insafında; diğer taraftan da teker teker Türkmenlerin aydınları, siyasetçileri vuruluyor ve maalesef ki Türkmenler ağlıyor: "Bizim bir arkamızda duranımız yok mu?" diyor.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Arkalarında duranlar yok, vuranlar var.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Ben de buradan size soruyorum: Türkmen'in yanında niye durmuyorsunuz? Peşmergenin yanında durduğunuz gibi, Suriye'deki muhaliflerin yanında durduğunuz gibi, onu da geçtim, yarısı kadar, onda 1'i kadar Türkmen'in yanında duramaz mısınız? Onların suçu Türk olmaları mı? Türkmenlerle konuşuyoruz, diyor ki: "Bizler artık öğrenci bile gönderemiyoruz Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının kontenjanına ve utanarak söylüyorum, gidip "Arap'ız" diye oraya ismimizi yazdırmak zorunda kalıyoruz." Bu ayıp, o Kurumun Başkanına ve iktidarınıza yeter.
Değerli arkadaşlar, burada Türkmen şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Aynı taziyeyi Sayın Başbakandan da bekliyorum. Esma için hepimiz gözyaşı döktük ama biraz da siz, gelin, Mursi'ye yandığınız kadar Türkmen'e yanın, biraz da Türkmen şehitlerine, hiç olmazsa dilinizin ucuyla başsağlığı dileyin ama yok, Türkmen umurunuzda değil.
Kıymetli hocam üniversitede konferans verir gibi IŞİD'in bilmem nesini anlatıyor. İktidar partisinin milletvekilisin kıymetli hocam, konferans vermeyeceksiniz burada, Türkmen'e destek vereceksiniz ama yok, maalesef nerede!
Nihayet birtakım yardımlar başladı ama giden yardımlar peşmergenin kontrolünde dağıtılıyor, onun istediği noktalara dağıtılıyor ve onun istediği noktalarda Türkmenler çok az faydalanabiliyor. Türkiye'nin, bu konuda, derhâl -kontrolü sadece oradaki yerel güç sahiplerine bırakmadan- orada inisiyatifi ele alması ve gönderilen yardımların doğru adreslere ulaşmasını takip etmesi lazım.
Türkiye, o bölgede hiçbir dönemde bu kadar acz içinde olmadı. Yardımı dahi Türkiye o bölgede sağlayamıyor ve Türkmen kardeşlerimiz o konuda çok dertli. Birçok şeyi söyleyemiyoruz. Doğru, orada rehinelerimiz var, onların hayatını tehlikeye atacak birçok şeyi paylaşmıyoruz, paylaşamıyoruz ama oraya yardım götürmek herhâlde ki rehinelerimizin hayatını tehlikeye atacak bir konu değil. O yardımı Türkiye becerebilir, Türkiye'nin buna imkânı, kapasitesi var.
Çanakkale'deki şehitlerimiz içerisinde çok sayıda Kerkük doğumlu Türkmen kardeşimiz var. Bu ülkede, eğer biz, bugün bağımsız bir şekilde yaşıyorsak Türkmen kardeşlerimizin canı pahasına yaşıyoruz, bu ülkenin topraklarına verdikleri kanı pahasına yaşıyoruz. Bizim şimdi kardeşlik borcumuzu ödememiz lazım değerli arkadaşlar.
Irak bölünüyor ve Irak'ın gevşek bir federasyonda üçe bölüneceği neredeyse kesin gibi ama Hükûmet Türkmen kardeşlerimize baskı yapıyor, diyor ki: "Barzani'yle, peşmergeyle beraber hareket edin, kendi millî varlığınızdan vazgeçin." Kerkük'te, İran ve dolayısıyla Talabani'nin partisi etkin, aşağı taraflarda Barzani'nin partisi etkin; bölünmüş ülke. Herkesin arkasında duran bir güç var, bir tek Türkmen'in arkasında duran bir güç yok. Arkasında durmayı bırakın, bir de baskı yapıyor, diyor ki: "Peşmergenin kontrolüne girin, peşmerge ne diyorsa onu yapın."
Değerli arkadaşlar, Türkmen buna müsaade etmeyecek, Türk milleti de buna müsaade etmeyecek, Türkmen'i o bölgede yok sayacak herhangi bir girişime Türkmen razı olmayacak.
Dün Erşat Salihi buradaydı -Allah razı olsun- Hükûmet üyelerimiz ve Sayın Başbakan kabul etmişler, kabul buyurmuşlar, görüşmüşler. Kendileriyle de görüştük. O konuda çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama oradaki Türkmen'e sahip çıkın. Bu işin siyasetle bir alakası olmamalı arkadaşlar. Bu konular siyasete malzeme edilecek konular değil, millî meselelerdir. İktidarıyla muhalefetiyle kol kola verelim, orada Türkmen kardeşimize sahip çıkalım.
Ama, grup konuşmalarına bakıyoruz, Hükûmet sözcülerinin konuşmalarına bakıyoruz, Sayın Dışişlerinin konuşmalarına bakıyoruz, ancak Türkmen'e akıl veriyor, "Şunu yapın, bunu yapın." Onun ötesinde "Türkmen orada sahipsiz değildir." sözünü duymak istiyoruz; bu ülkenin Başbakanından, bu ülkenin Dışişleri Bakanından "Oradaki Türkmen kardeşlerimiz sahipsiz değildir." sözünü duymak istiyoruz içinizde Türk'e dair en ufak bir kırıntı var ise. Yok ise zaten böyle bir beklenti de boşuna olacak diyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah, Allah, ya, sizin uhdenizde bu Türklük. Böyle bir faşistlik olabilir mi ya!
SİNAN OĞAN (Devamla) - Bir hususu da belirterek konuşmamı bitirmek istiyorum. Özellikle sınır bölgelerimizde barajlara yönelik birtakım terör tehditleri var değerli arkadaşlar, bu konuda güvenlik güçlerimizi de buradan uyarma görevini yerine getiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)