GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA İZİNSİZ İKAMET EDEN KİŞİLERİN GERİ KABULÜNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:108
Tarih:25.06.2014

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) - Evet, hayırlı olsun deyip ineceğim ama...

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geri kabul anlaşmasının son konuşmasını yapmak üzere buraya çıktım. Oyumun rengini şimdiden belirteyim: "Kabul" diyorum ben. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ret veriyorsun değil mi?

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Kabul dememin çok büyük gerekçeleri var. ama şunu söyleyeyim, biraz önceki hatip dedi ki: "150 bin kişi Türkiye'ye gelse ne yapacağız?" Vallahi, biz 1 milyon Suriyeliyi bağrımıza bastık, onlara ne yapıyorsak onlara da öyle yapacağız, bir.

İkincisi...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Her tarafta para topluyorlar. Hiç bağrınıza basmasaydınız.

OKTAY VURAL (İzmir) - Burası yolgeçen hanı mı? Bu milletin hakkı hukuku ne olacak?

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Müsaadenizle... Müsaadenizle...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Her köşede para istiyorlar.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yolgeçen hanı mı burası?

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - İkincisi, 2001 yılında, bizden önce, bizim iktidarımızdan önce Yunanistan'la geri kabul anlaşması yapılmış, Ve bizden önce yapılmış. Sizler yaptınız. Bizden önce yaptınız. Dolayısıyla, bugün zaten sınırlarımızdan eğer Avrupa Birliğine yasa dışı bir göç varsa, ağırlıklı olarak Türkiye-Yunanistan sınırından geçmektedir.

Şimdi, yürürlükte olan geri kabul anlaşması gereği Yunanistan'ın onları geri vermesi her zaman imkân dâhilindedir. Dolayısıyla biz bu anlaşmayı yapsak da yapmasak da arkadaşlar, Yunanistan Avrupa Birliğinin bir parçasıdır, oraya yasa dışı giden insanları geri gönderir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yapmayalım o zaman. Tamam, bir problem yok o zaman.

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Ama, bakın, size bir gerçeği söyleyeyim: Yakın zamanda, ta başından beri, 2001 yılından bugüne kadar Yunanistan demiş ki: "Türkiye'den buraya 110 bin insan gelmiş. Ben bunları geri göndereceğim." Türkiye incelemiş, bakmış, demiş ki: "Tamam, 13 bin küsurunu ben kabul ederim." Ne kadar gelmiş biliyor musunuz? Sadece 3.800'ünü gönderebilmiş. Sadece 3.800'ünü gönderebilmiş. Yani burada söylediğiniz gibi değil resmin gerçeği.

Üçüncüsü, biz sınırlarımızı korumak mecburiyetindeyiz. Yani dışarıdan, Suriye'den gelir, Afganistan'dan gelir, başka yerden Türkiye'ye gelir. Avrupa'ya giderse, Avrupa geri gönderirse "Hayır, ben kabul etmem. O zaten buradaydı. Gitmeseydi, buradaydı o insan." Yani bunu niye dikkate almıyorsunuz? Ama buna karşılık eğer biz vize serbestisi yapacak isek, biz Avrupa'ya vatandaşlarımızın vizesiz gideceğini garanti edeceksek biz geri kabul anlaşması yapmak mecburiyetindeyiz çünkü nerede vize serbestisi varsa, eğer komşuysa geri kabul anlaşması yapılmıştır, iki kere iki dörttür ve baktığımız zaman rakamlara, 2014 yılında Frontex'in yayınladığı yıllık analiz raporu var, orada diyor ki: "Bütün Avrupa Birliğine yasa dışı olarak 107 bin insan gitmiş." Ha, bunun çoğunluğu, işte, Suriye'den -malum sebepten dolayı- Afganistan ve Eritre'den. Türkiye'den ne kadar gitmiş? Bunun dörtte 1'i civarında her sene gidiyor ama bir önceki yılla mukayese edildiğinde ciddi bir düşüş söz konusu Türkiye'den Avrupa'ya geçişlerde.

Dolayısıyla, ben geri kabul anlaşmasının Türkiye'ye -eğer vize serbestisi getirecek ise- hayırlara vesile olacağına inanıyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) - İse, ise, ise!

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Eğer vize serbestisi getirmeyecekse, 24'üncü maddeye göre biz bunu hemen feshedebilme imkânına da sahibiz. Zaten üç sene sonra yürürlüğe girecek ve ondan sonra altı ay içinde zaten vize serbestisi olacak ama tekrar ediyorum: Eğer Yunanistan'la biz 2001 yılında, AK PARTİ iktidarından önce bu anlaşmayı yapmışsak zaten kolay gelsin. O zaman siz bu kürsüde acaba neyi savunuyordunuz, aynı cümlelerle mi konuşuyordunuz? Milliyetçi Hareket Partisindeki dostlarıma, Cumhuriyet Halk Partisindeki dostlarıma söylüyorum.

Lütfü Bey buradan geçti, onu söylemeyecektim ama söyleyeyim: Hayır, değerli dostum, hiçbir zaman ev sahibi bizden sonra gelmemiştir yemek salonuna. En son yapmış olduğumuz toplantıda Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Sayın Surjan bize ev sahipliği yapmıştır. Yemekler yendikten sonra hediye mübadelesi yapılmıştır, biz hediyemizi vermişiz, o hediyesini vermiştir, ondan sonra vedalaşıp ayrılmışızdır. Dolayısıyla, Lütfü Bey'in burada söylediği "Efendim, bizi kabul etmediler, ben bunun için istifa ettim." Yok böyle bir şey. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi hiçbir zaman? Bizim, Avrupa'da muhataplarımıza gerektiği zaman, gerektiği yerde ne tür bir tavır koyduğumuzu bütün Karma Parlamento Komisyonu üyesi arkadaşlarımız bilir; Umut Bey orada, diğer arkadaşlarımız burada.

Dolayısıyla, biz Türkiye'nin menfaatlerini her zaman üstte tutarız ve hiçbir zaman Türkiye'nin hiçbir menfaatine halel gelmemesi için en büyük gayreti gösteririz; Avrupa Birliği üyeliği de bunun bir parçasıdır, geri kabul anlaşması da bunun bir parçasıdır, vize serbestisi diyaloğu da bunun bir parçasıdır.

Hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)