| Konu: | AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE YAŞAYAN TÜRK ÇOCUKLARININ PROBLEMLERİ VE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 03.07.2014 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa'da yaşayan Türk gençlerinin sorunlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Başta ekonomik -ve diğer- sebeplerden dolayı yurt dışına çalışmaya giden insanlarımız bu ülkelerdeki yüksek seviyedeki hayat şartlarını görünce buraların cazibesiyle oralara yerleştiler, ailelerini de götürdüler. Sonuçta, ikinci, üçüncü ve dördüncü nesle doğru gidiyoruz. Buna bağlı olarak toplumlar arası kültür alışverişi hız kazanmış, insanlarımızda, sosyal ve kültürel yapıda önemli değişimler olmuştur. Eşini ve çocuklarını Türkiye'de bırakıp gidenlerin bazıları orada tekrar evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuşlardır. Ailelerini yanına alanların -ve diğerlerinin de- iş buldukları ülkelerin şartlarına uyumsuzluktan kaynaklanan ciddi sorunları olmuştur. Uyumsuzluk sonucu çocukların eğitimleri aksamış, birçok başka sorunlar da maalesef ortaya çıkmıştır. Türk çocukları arasında alkol, sigara, uyuşturucu madde bağımlılığı çok ciddi sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Ailesi ve çevresiyle sürekli çatışma hâlinde bulunan, uyumsuz, psikolojik sorunları olan gençlerin sayısı giderek artmaktadır. Bu gençler arasında suç işleme oranı da maalesef çok yüksektir.
Avrupa Birliği ülkelerindeki cezaevlerinde 30 binin üzerinde Türk mahkûm bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu uyuşturucu suçundan dolayıdır, bu sayı giderek de artmaktadır. Doğu-Batı kültürü arasında kalan Türk gençleri iki kültürü de yeterince öğrenemediklerinden hayatta, eğitimde başarısız olmaktadırlar. Ancak, güçlü aile desteği alabilenler karşılaştığı sorunları yenebilmiş, eğitimlerini başarıyla tamamlayabilmiş, çalışma hayatında başarılı olmuşlardır; başarısız olanları çok kötü bir hayat beklemektedir.
Ayrıca, bunların yanında, Avrupa'da çeşitli ülkelerde, örneğin Almanya'da, gençlik dairelerinin binlerce Türkiye kökenli çocuğu ailelerin elinden "koruma" adı altında haksız yere aldıkları görülmektedir. Bu çocukları kendi öz kültürlerinden uzak ailelere vererek yetiştirmektedirler, kayıtlara da "Türk" değil, "Alman vatandaşı" olarak geçmektedir. Yani, Türk çocuğu ailesinden çeşitli sebepler ileri sürülerek zorla alınmaktadır. Anne, baba ve akraba, çocuğa ulaşamamakta, çocuk kaybedilmektedir. Hatta, bazen aile arasındaki basit bir kavgadan, sudan sebepten çocuklar ailelerden koparılmaktadır. Aileler de kanunları iyi bilmediklerinden perişan olmakta, ne yapacağını bilememektedirler. Bundan dolayı da sahipsiz Türk çocuklarına destek olmak, onların haklarını savunmak için kurulan sivil toplum kuruluşlarını devlet maddi ve manevi yönden mutlaka desteklemelidir. Almanya genelinde bu konuda birçok dernek faaliyet göstermektedir ancak bunların başında özellikle bir tane dernekten size bahsetmek istiyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, şu uğultuyu kesebilir misiniz?
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Kamil Altay ve arkadaşlarının kurduğu "Umut Yıldızı Derneği" diye çok önemli bir dernek vardır. Bu dernek çok farklı şekilde çalışmakta, bu çocukların ailelerine ulaşmaya çalışmaktadır; her türlü fedakârlığı da yapmaktadır. Bu dernek ve diğerlerini mutlaka desteklemek mecburiyetindeyiz. Onları desteklersek o insanlara daha fazla sahip çıkmış oluruz ve Türk çocuklarına sahip çıkılmış olur.
O insanlar korunmalı, onlarla beraber olunmalıdır çünkü saygıdeğer milletvekilleri, hem mağdur çocuk hem de mağdur aile sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Yabancı düşmanlığının her geçen gün arttığı Avrupa ülkelerinde aileye, topluma, özellikle devletimize çok önemli görevler düşmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Kültür Merkezleri, çocuklar ve gençlere cazip olacak çeşitli projeler hazırlamalı, çocuklarımıza sahip çıkmalı, Türkiye'mize getirmelidir. Çocuklarımızın millî ve manevi değerlere göre yetiştirilmeleri noktasında çalışmalar yapmalı ve ülkemizi sevdirmeliyiz. Türkçeyi çok iyi şekilde bilen, en iyi şekilde konuşan, tarihini her noktasında bilen, tarihiyle ilgili konuşmalar yapabilen, onu iyi anlamış olan, ülkesinin her türlü millî ve manevi değerlerine sahip olan ve sahiplenmesi gereken çocuklar yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bu şekilde ancak gençlerimize sahip çıkabiliriz çünkü Avrupa Birliği ülkelerinde ve diğer yerlerde, 3,5 milyonun üzerinde Türk'ün olduğu yerde gençlerimize ve çocuklarımıza sahip çıkmazsak tarihî bir sorumluluk altında kalır diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)