| Konu: | ARAŞTIRMA ALTYAPILARININ DESTEKLENMESİNE DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 03.07.2014 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teknoloji üretimi, bilimsel teknolojik buluşlar, AR-GE ve yenilik konusunda anahtar kurumlar üniversitelerdir. Üniversitelerin bu anlamda kendilerinden beklenen katkıyı yapabilmeleri de ülkemizin genç ve zeki beyinlerinin üniversitelerimize çekilebilmesine, akademisyenliğin ve araştırmacılığın cazip bir meslek hâline getirilmesine bağlı bulunmaktadır. Ancak, ne yazık ki, üniversitelerimiz ücret ve maddi imkânlar açısından yetenekli gençler için cazip yerler olmaktan çıkmıştır. Bugün, üniversitelerden mezun olan başarılı öğrencilerin akademik kariyer yapmaktan kaçınmaları ya da akademik kariyerlerine devam etmemelerinin önemli sebeplerinden biri, farklı kurum ve kuruluşlarda elde edecekleri gelirin akademik personel olarak elde edecekleri gelirden çok daha yüksek olmasıdır. Bu nedenle üniversiteler nitelikli akademik personel temininde güçlük çekmekte ve var olan personelini de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum üniversitelerin AR-GE, yenilik ve proje üretim kapasitesiyle Türkiye'nin iddialı hedeflerine katkısı açısından ciddi bir tehlike sinyalidir. Bugünkü ücret yapısıyla öğretim elemanları çalışma zamanlarının çoğunu geleceğin nitelikli insanlarını yetiştirmek, bilimsel araştırmalar yapmak, proje ve patent geliştirmek gibi aktiviteler yerine ek derslerde harcamaktadır. Bilgi toplumu olmanın önemini kavramış, iddialı hedefleri olan bir ülkede ekonomik durumlarını düzeltmek için öğretim elemanlarının önündeki seçenek daha fazla derse girmek olmamalıdır. Bugün ikinci öğretime ek ders ücretleri akademisyenleri araştırma yapmaktan caydıran bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, üniversite öğretim üyelerinin mali, idari, hukuki, akademik, özlük ve sosyal haklarıyla ilgili sorunları henüz bir çözüme kavuşturulmamıştır. Kendi mesleğine cebinden para harcamak zorunda olan akademisyenler, değil bilimsel araştırma yapmak ay sonunu bile getirememekte ve maddi sıkıntılarla boğuşmaktadır. On iki yıllık AKP döneminde akademisyenlerin hayat standartları iyice gerilemiş, maaş artışları diğer meslek gruplarının gerisinde kalmıştır. Üniversite hocası ücret sorununu yüksek sesle konuşmaktan, açıkça dile getirmekten utanmakta, yüzü kızarmakta, gururunun kırılacağını düşünmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre akademisyenlerin yüzde 59'u imkânı olsa başka kuruma geçmek istemekte, yüzde 61'i de çocuklarının akademisyen olmasını istememektedir.
Son iki yıldır akademisyenlere birçok söz ve müjde verilmiştir. YÖK Başkanı, Millî Eğitim Bakanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Maliye Bakanının son iki yıl içinde yaptıkları açıklamalarda akademisyenlerin maaşlarının iyileştirileceği belirtilmiştir. Başbakanın da akademisyen maaşlarına zam yapılması için 7 Mayıs 2013 tarihinde Maliye Bakanına talimat verdiği açıklanmıştır ama verilen sözlerin hepsi boş çıkmıştır. Görüldüğü gibi birçok yetkili ağızdan ümit verici konuşmalar yapılmış, akademisyenler umutlandırılmış, haksızlıkların sona ereceği düşünülmüş ancak bugüne kadar akademisyenler yok sayılmış, görmezden gelinmiştir. Yıllardır unutulan ve unutuldukça da maaşları her geçen gün daha fazla eriyen akademisyenler özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda artık umutlarını yitirmişlerdir. Akademisyenlerin özlük hakları mutlaka iyileştirilmelidir. Üniversite personelinin ücretlerinin mutlaka ve behemehâl statülerine yaraşır bir seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Akademisyenlerin maaşları genç, zeki ve yetenekli beyinleri üniversiteye çekecek düzeye mutlaka getirilmelidir. Üniversitelerden mezun olan başarılı gençlerin öncelikli olarak üniversiteyi tercih etmeleri sağlanmalıdır. Yüksek ücret, kariyerlerinin başlangıcında gençler için en önemli cazibe unsurudur.
Teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)