| Konu: | ARAŞTIRMA ALTYAPILARININ DESTEKLENMESİNE DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 03.07.2014 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye sanayileşme hedeflerinin gerisinde kalmıştır. Sanayi sektörü diğer sektörlere göre daha az kişinin çalıştığı, buna karşılık daha yüksek bir millî gelirin ve katma değerin ortaya çıkarıldığı bir alandır ancak ne yazık ki Türkiye'de işler bu yönde gitmemektedir. Ülkemizde sanayimizin millî gelir içindeki payı azalmaktadır. İmalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2002 yılında yüzde 19,2 iken bu oran 2013 yılında yüzde 15,3'e kadar gerilemiştir. Türkiye henüz sanayileşmiş bir ülke olmadan bu oranın gerilemesi sanayimiz, ekonomimiz ve ülkemiz için sağlıklı bir gelişme değildir.
İstanbul Sanayi Odası, Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2013 Yılı Araştırması sonuçlarını açıklamıştır. Bu araştırmada da sanayi üretiminin ekonomi içindeki ağırlığının giderek azaldığı açıkça görülmektedir.
500 büyük sanayi kuruluşunun 2004 yılında 81'i, 2010 yılında 66'sı, 2012 yılında 63'ü zarar ederken, 2013 yılında bu rakamın 129'a yükselmesi son on yılın en olumsuz rakamı olarak kayıtlara geçmiştir.
2012'de İSO 500 şirketlerinin ödediği finansman giderleri faaliyet kârının yüzde 34'üne denk gelirken, 2013'te bu oran yüzde 53'e yükselmiştir. Bu da şirketlerin yaptıkları kârın yarısından fazlasını finansman gideri olarak geri ödediklerini göstermektedir. 500 büyük sanayi kuruluşunun kârlılığının da ihracatının da azaldığı bu araştırmayla tespit edilmiştir.
Kârlılık ve öz kaynaklardaki azalma nedeniyle şirketler finansman sağlamak için daha fazla yabancı kaynak kullanımına yönelmiştir. İSO araştırması, şirketlerin borç ve öz kaynak oranının 2013'de son on yılın zirvesine çıktığını ortaya koymuştur. Buna göre, borç ve öz kaynak oranı 2013'de 20,4 puan artarak yüzde 132,4'e yükselmiştir, gelişmiş ülkelerde bu seviye yüzde 70'lerdedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet ve yandaş takımı ne derse desin, istediği kadar pembe tablo çizsin, ekonomide çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Millî sanayimiz, üreticimiz zor durumdadır. Girişimcilerimiz, sanayicimiz, yeni yatırımlar bir yana, mevcut yatırımlarını sürdüremez hâle gelmiştir. Rekabet gücü giderek tükenmektedir. Birçok sanayici, iş adamı ve esnaf borç batağına girmiştir. Piyasada tahsilat yapılamamaktadır. İcralar artmakta, iflaslar baş göstermektedir. Özetle, Türkiye ekonomisinin şaftı kaymıştır. AKP zihniyeti ise milyonlarca insanımızı açlığa, sefalete, işsizliğe sürükleyen ekonomik politikalarda ısrar etmektedir. Üretime sırt çevirmiş, ithalata kucak açmış, aşırı derecede finanslaşmış bir ekonomik sistemin aş, iş ve umut üretmesi imkânsızdır. Teknoloji geliştirebilen, yenilikçiliği, girişimciliği ödüllendiren, ekonomik alan hâkimiyetini kurmak için küreği kavrayan ve bilgi üretebilen bir ekonomik atılıma ihtiyaç bulunmaktadır. Ezberlerin tekrarıyla, bilindik önerilere tutunmayla ve başkalarının insafıyla Türkiye ekonomisine kalıcı bir dinamizm ve istikrar kazandırmak nafile bir çırpınıştır.
Açıktır ki AKP Hükûmetinin ekonomi politikasında üretim perspektifi yoktur. Türkiye, üretmeden tüketen, kazanmadan harcayan bir ülke hâline getirilmiş durumdadır. Türkiye ekonomisinin düzlüğe çıkarılması için ülkeyi sıcak para, faiz ve borç batağından çıkartacak, ülkemizi ithalat cenneti olmaktan kurtaracak üretim, istihdam ve ihracat odaklı yeni plan ve programlara ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak, AKP Hükûmetinde ne böyle bir plan ve programı hazırlayacak ne de uygulayabilecek güç ve kararlılık maalesef bulunmamaktadır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)