| Konu: | TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 08.07.2014 |
MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce Sayın Bakana soru sordum, dedim ki: "İstanbul'da iki tane camimiz yakıldı." Sayın Başbakan Yardımcısı "Haberim yok." diyor. Yani insan hakikaten hayret ediyor.
İstanbul'da "Camiye ayakkabıyla girdiler." yalanıyla bir ay siyaset yaptınız. Bırakınız ayakkabıyla girmeyi, İstanbul'da iki tane cami yakılıyor, Sayın Bakan "Haberim yok." diyor, "Bilgim yok." diyor.
ADNAN YILMAZ (Erzurum) - Olmayabilir.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Yani gazete de mi okumuyorsunuz? Allah aşkına, sağınıza bir müsteşarı oturtmuşsunuz, solunuza birini oturtmuşsunuz, Sayın İçişleri Bakanı burada. Yani bir telefonla... İstanbul Valisi akşama kadar tweet atıyor. Yani İstanbul'da... Bu yakılan cami İstanbul'da arkadaşlar. İstanbul'da cami yakılıyor ve siz "Benim haberim yok." diyorsunuz ya. Sayın Cumhurbaşkanının attığı tweet'i burada tekrar edeyim: İnsan hakikaten hayret ediyor size!
Değerli arkadaşlar, şimdi, Komisyon görüşmelerinde biz samimi olarak orada endişelerimizi dile getirdik. Samimi olarak bu endişelerimizin giderileceğine dair bir beklenti içerisindeydik. Sayın bakanların ve Komisyondaki arkadaşların bu endişelerimize bir cevap vereceğini ve bu endişelerimizi gidereceklerine dair en ufak bir şey demelerini bekledik ama ne sorularımıza cevap verdiler ne de endişelerimizi giderecek herhangi bir şey ifade ettiler.
Buradan şu anlaşılıyor: Milliyetçi Hareket Partisi gibi bu konuda endişesi olan ve toplumun endişesini paylaşan, toplumun endişesini yansıtan bir partinin ve onu temsil eden kitlelerin endişesinin sizin için hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Varsa yoksa, siz, PKK'nın gönlünü almak için bu kanunu getirmişsiniz. Kusura bakmayın, PKK'nın gönlünü almak için getirdiğiniz bu kanunun, biz, burada, çıkmaması için elimizden ne geliyorsa İç Tüzük çerçevesinde onu yapacağız.
Dün, akşam haberlerini izlerken bugün bu kanunun geleceği söylendi haberlerde, neredeyse hepsinde. Peşinden başka bir haber daha geçti, o da Sayın Başbakanın şehit aileleriyle iftar yapacağı ve şehit ailelerine dönük birtakım düzenlemelerin bir an önce devreye sokulacağı söylendi.
Yahu insafınız olsun. Devlet zaten bunu yapmak zorunda. Her şeyi rüşvet olarak mı görüyorsunuz yahu? Şehit ailelerine devletin vermesi gereken bu hakları bir rüşvet anlayışı içerisinde niye getiriyorsunuz? Bunu bir ay önce getirseydiniz, iki ay sonra getirseydiniz, illa bugün bu kanun burada görüşülürken mi getireceksiniz? Yani hiç mi saygınız yok şehit ailelerine? Hiç mi vicdanınız yok sizin? O insanları ne yerine koyuyorsunuz siz Allah aşkına?
Değerli arkadaşlar, o insanlar zaten canından can vermiş. O insanları hiçbir şekilde kale almadınız. Komisyon görüşmeleri esnasında sordum: Burada şehit ailelerinin niye temsilcisi yok? Birtakım dernekleri çağırmışsınız, olsun, onlar da olsun. Ama bunun birinci derecede taraftarı şehit aileleridir, gazilerimizdir. Hiçbirini dikkate almadınız.
Bu sabah Yıldız Hemşire geldi. Eşini, gözünün önünde, çocuklarının ve babasının gözünün önünde PKK otobüsten indirip katletmişti. Siz, o PKK'yı şimdi Mecliste yasal bir statüye kavuşturuyorsunuz. O PKK'yla uzun zamandan beri zaten kucak kucağasınız. Bu görüşmeler yapılıyor ve siz, Yıldız Hemşirenin acısına bir çare bulamıyorsunuz. Yıldız Hemşirenin vicdanı hâlâ kanıyor. Onun gibi Türkiye'de binlerce şehit ailesi var. Hiçbir şekilde bunların sizin umurunuzda olmadığını bir kez daha gördük.
Değerli arkadaşlar, daha önce dört paket getirdiniz. Daha önceki dört pakette buradan bir Allah'ın kulu arkadaşımız çıkıp söyleyebilir mi, "Birinci pakette şu kadar PKK'lı indi, ikinci pakette şu kadar silah teslim edildi, üçüncü pakette terör şu kadar azaldı, dördüncü pakette Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yol kesmeler şu kadar azaldı." diyebilir misiniz? Diyemezsiniz çünkü çıkardığınız her paket PKK'nın daha da azmasına sebep oldu. Getirdiğiniz her yeni çözüm paketi -tırnak içerisinde ifade ediyorum- dağa çıkışları daha da artırdı. Biz, bugün, burada, bu görüşmeleri yaparken, haberlere baktım, 21 üniversite öğrencisi daha dağa gitmiş. Bu çözüm süreci safsatanızın içerisinde PKK hiç olmadığı kadar güçlendi, PKK'ya katılım hiç olmadığı kadar arttı ve emin olunuz ki ne olduğu belli olmayan, başı ve sonu belli olmayan bu elastiki -çerçeve yasa dediğiniz- yasayla PKK'ya katılımlar daha da artacaktır, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde PKK'nın oradaki vatandaşlarımız üzerinde baskısı daha da artacaktır.
Şimdi tutturmuşsunuz ki: "Şu kadar aydır kan akmıyor." Keşke dediğiniz gibi olsa, keşke hiç kan akmasa. Eğer korucularımızı siz insandan saymıyorsanız, şehit edilen, infaz edilen korucularımızın sizin için hiçbir kıymeti yoksa dediğiniz doğrudur. Dağa kaçırılan insanlarımızın sizin için bir kıymetiharbiyesi yoksa dediğiniz doğrudur. Ve bir de Çanakkale'de niye kan aktı? 250 bin şehit niye verdik Çanakkale'de? Eğer ki İngiliz gemilerine "Buyurun, geçin." denseydi, bugün sizin yaptığınız gibi, Çanakkale'de kan akar mıydı? Eğer, askerin, polisin önünde PKK'lılar cirit atıyorsa ve PKK'nın her istediği oluyorsa, PKK bayrak indirince asker tepki göstermiyor, PKK insan kaçırınca polis tepki göstermiyorsa tabii ki kan akmaz. Siz eğer düşmanın istediğini verirseniz kan niye aksın? Ama o zaman devlet olamazsınız. Devlet olmanın birinci şartı vatandaşını korumaktır, korucusunu infazdan korumaktır ama siz korucuyu, siz bölge insanını, oradaki Kürt vatandaşlarımızı PKK'ya teslim etmiş durumdasınız. Bu getirdiğiniz yasayla kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi de alıyorsunuz ve şimdiye kadar kanunları Anayasa'nın üzerine çıkarmıştınız ama Bakanlar Kuruluna yetki vererek kanun hükmünde kararnameleri de ilk defa bu dönemde Anayasa'nın üzerine çıkaracaksınız.
Değerli arkadaşlar, buradan açıkça uyarıyorum, Komisyon toplantılarında da görüşmeler esnasında da uyarıda bulundum: İnsanları, bu yasayı çıkararak suç işleme özgürlüğüne kavuşturamazsınız; PKK'yı, PKK'lı teröristleri bu yasayla siz koruyamazsınız. 12 Eylülün kudretli generalleri çıkardıkları yasalarla kendilerini koruyamadılar. Buradan uyarıyoruz: İster Cumhurbaşkanı olsun ister Başbakan, bakan, bürokrat, asker, polis, sıradan vatandaş veya sizin bu süreç içerisinde kullanacağınız PKK'lılar olsun, hiç kimsenin bu çıkardığınız yasayla suç işleme özgürlüğü olmayacaktır ve herkes ama herkes -Anayasa'nın suç saydığı fiilleri- sizin çıkardığınız bu zırhla, bu zırha güvenerek suç işleme özgürlüğüne kavuşacağını düşünüyorsa yanılıyor. Milliyetçi Hareket Partisi iktidara geldiği gün -bundan emin olunuz ki- bu yasaya güvenerek suç işleyen, Anayasa'nın suç saydığı fiilleri işleyen, hayata geçiren kim varsa yargı önüne çıkarılacaktır. Bunun da sözünü yüce Meclisin kürsüsünden veriyoruz. Dolayısıyla da hiç kimse suç işleme özgürlüğüne, hele PKK hiçbir şekilde suç işleme özgürlüğüne sahip değildir.
Değerli arkadaşlar, her seçim öncesinde Adalet ve Kalkınma Partisi ramazan paketi hazırlardı, birtakım paketler hazırlardı. Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu defa PKK'ya bir ramazan paketi hazırlanmış. Bu getirdiğiniz yasa, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde PKK'ya vermiş olduğunuz rüşvettir. PKK'ya vermiş olduğunuz rüşvetin emin olunuz ki vatandaşın nezdinde, göreceksiniz, hiçbir kıymetiharbiyesi olmayacaktır.
MİT Yasası burada görüşülürken hop oturup hop kalkanlar vardı. Ne diyorlardı? Hiç kimse bu zırha bürünemez diyorlardı. Ne oldu o arkadaşlar? Niye şimdi hop oturup hop kalkmıyorlar? Çünkü bu yasa aynı zamanda PKK'ya da bir zırh getiriyor. Yani MİT Müsteşarı yasayla zırha büründürüldüğünde sesini çıkaracaksın, PKK'lıya bu geldiğinde sesini çıkarmayacaksın. Bununla da turnusol kâğıdı gibi gördük, Komisyon çalışmaları esnasında da gördük. Bu yasanın kimin tarafından hazırlandığı, kimin tarafından talimatlandırıldığı ve Meclise getirildiğini gördük. Her yasada değişik partilerden bir sürü insanlar laf atardı ortalığa ama şimdi Meclis sütliman. Bir tek Milliyetçi Hareket Partisinin sesi çıkıyor ve milletimiz de bunu görüyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)