GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:114
Tarih:09.07.2014

MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri; 629 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, Hükûmet tarafından "toplumsal barış" adı altında bir kanun tasarısı hazırlandı. Bu kanun tasarısını yoğun geçen bir çalışma temposuyla İçişleri Komisyonunda da görüştük; uyarılarımızı, gördüğümüz eksiklikleri orada da ifade ettik. Ancak, anlaşılan o ki AKP iktidarının üzerinde Kandil'deki eli kanlı teröristlerin tehditleri bizim uyarılarımızdan daha etkili. Gözüken o ki AKP iktidarının kısa dönemli siyasi çıkarları vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğünden daha önemli çünkü bu kanun, sadece, bebek katili, bölücü, insan kaçakçısı, uyuşturucu taciri PKK'nın kaygılarını ortadan kaldırmaktadır. Bu kanun, sadece, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bitmek tükenmek bilmeyen Cumhurbaşkanlığı hevesine hizmet etmeyi amaçlamaktadır.

Şimdi, arkadaşlar, tasarı terörün sona erdirilmesinden bahsediyor. Anayasa'ya aykırı olarak belli bir zümreye âdeta suç işleme özgürlüğü getiren bir yasa nasıl olur da barışa hizmet eder? Dünyanın hangi ülkesinde, konusu suç olan bir durum kanunla meşrulaştırılmaya çalışılır? Kanun tasarısının bu maddesi Bakanlar Kuruluna ucu açık karar alma yetkisi veriyor. Artık, bundan sonra sözde "çözüm" adlı çözülme süreci milletten ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden saklı bir şekilde, Bakanlar Kurulunun keyfine göre yönetilir hâle gelecektir. Anayasa'mızın 91'inci maddesi kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin süreli ve sınırlı olarak hükûmete verilmesini düzenlemektedir. Ancak, bu kanunla Hükûmet istediği gibi karar alacak, bu kararları ister kamuoyu ile paylaşacak ister paylaşmayacak, keyfine göre uygulayacaktır. Bu kanun tasarısıyla Anayasa'mız delik deşik edilmekte, AKP hukuk tanımazlığını bir kez daha göstermektedir.

Şimdi sormak isterim: Dünyanın hangi ülkesinde geleceğe dönük bir af kanunu çıkartılır? Dünyanın neresinde, hangi aklıselim iktidar elinde silah, dağda ve şehirde meydan okuyan çapulcuyla eşit şartlar altında resmî bir görüşme yapmıştır? Hangi vicdan sahibi iktidar "Analar ağlamasın." lakırtılarıyla ana kuzusu şehit Mehmetçiklerin kemiklerini sızlatabilir? Haktan, hukuktan, eşitlikten bahseden hangi zihniyet kendi ülkesini hukuki belirsizliklere, faili meçhul cinayetlere, yeni hukuksuzluklara sürükler?

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı Anayasa'mızın lafzına ve özüne çok ciddi aykırılıklar içermektedir. Ama, AKP iktidarı yargıyla barışık yaşamayı bir türlü başaramamıştır. İktidar, hukukun üstünlüğünü tanımamayı alışkanlık hâline getirmiştir; yargının, idarenin iş ve eylemleri üzerindeki denetimini bir türlü kabullenememiştir. Yine iktidar, uygulandığı zaman konusu suç oluşturacak, uygulayıcılarını suçlu duruma düşürecek düzenlemelere de bu kanunda yer vermiştir; bu bakımdan, bu kanun tasarısının tali komisyonlar olarak Anayasa ve Adalet Komisyonlarında da görüşülüp irdelenmesini de engellemiştir. Anayasa'ya, kanunlarımıza ve temel hukuk ilkelerine ciddi aykırılıklar içeren böyle ucube bir kanunun gazi Meclisimizde görüşülmesi büyük bir bahtsızlık ve züldür.

Değerli milletvekilleri, dünyanın hangi gelişmiş ülkesine giderseniz gidin, devlet kurumları anayasaya bağlı olarak çalışır, kamu kurumları kanunlara bağlı olarak faaliyet gösterirler. Anayasa sadece sokaktaki vatandaşlar için değil, devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere herkesi bağlayan, devletin varlığının teminatı olan bir uzlaşma metnidir. Şimdi, siz bu Anayasa'yı tanımazsanız, kanunları görmezseniz, konusu suç teşkil eden bir hususu hiçbir şey olmamış gibi milletin gözünün içine baka baka meşrulaştırmaya çalışırsanız, yarın size de lazım olacak olan hukukun kalacağını mı sanıyorsunuz? Yarın sizlerden hesap sorulmayacağını mı sanıyorsunuz? Bu dünyadan sonra mahkemeyikübrada hesaba çekilmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Milleti kılcal damarlarına kadar ayrıştırmaya çalışarak girdiğiniz veballerin ayaklarınıza dolanmayacağını mı sanıyorsunuz?

Tabi ki bu kanun tasarısının bir başka boyutu daha bulunmaktadır. Bu yasa tasarısı, Türk milletinin yapmış olduğu Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Lozan Anlaşması hükümlerine göre elde ettiği hükümranlık hakkını tartışmaya açmakta ve Lozan Anlaşması'nda elde ettiğimiz hükümranlık hakkının lafzı ve ruhuyla bağdaşmamaktadır. Âdeta, bu kanun tasarısıyla Lozan Barış Anlaşması'nda elde ettiğimiz kazanımlar, terör örgütüyle birlikte yeniden masaya yatırılmaktadır. Böyle bir başlangıç, yarın yeni bölücülerin, yeni terörist grupların, yeni şer odaklarının yeni taleplerle karşımıza gelmesine sebep olacaktır. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak herkesi bu vesileyle bir kez daha uyarmak gerektiğine inanıyoruz ve bu görevimizi yerine getiriyoruz.

Bu kanun tasarısı da dâhil olmak üzere, ülkemizi ve milletimizi karanlık bir sürece sürükleyen bu yıkım projesinden bir an önce vazgeçin, bu ateş bir gün sizi de yakar.

Bugün bölücü terör örgütü PKK'yı muhatap almanız, şu anda var olan veya şu anda olmayan diğer terör örgütlerinin de benzer taleplerle devletimizin ve milletimizin karşısına çıkmasına davetiye çıkarmaktadır, bu resmen ölüme davetiye çıkarmak anlamına gelir.

Uygulayıcılarını aklama peşinde olan bu kanun tasarısı, aslında uygulayıcılarını suçlu duruma düşürmektedir. Bu suça sizlerin de ortak olacağını ve her suçlunun zamanı geldiğinde yargılanacağını hatırlatmak isteriz.

Egemenliğimizi tartışmaya açacağı açık olan bu kanun tasarısı, içinde sizin de yaşadığınız millî devletin temellerinin sarsılmasına kapı aralayacaktır.

Değerli arkadaşlar, şöyle geriye doğru bir gidelim; "Sessiz Devrim"ler vardı ilk önce hani, ardından "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" diye sözde bir isim aldı bu sözde sessiz ama yıkıcı devrimler, süslendi püslendi ama olmadı, Türk milletine yutturulamadı. Bu sefer adı "çözüm süreci" oldu. Her defasında Sayın Başbakan ve AKP'nin önde gelen şahsiyetleri PKK terör örgütünün sözlerine inandı ve açıklama yapma konusunda birbiriyle yarıştı. Hani her şey çok güzel olacaktı? Hani terör örgütü militanları silah bırakacaktı? Hani terör örgütü yurt dışına çıkacaktı? Yoksa, terör örgütü ülkenin bir bölümünü çoktan böldü de oralar yurtdışı olarak algılanır hâle mi geldi?

Evet, arkadaşlar, maalesef, Türkiye önce zihinlerde bölünmeye çalışılmış, şimdi de fiilî bir bölünmeye doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkarılmıştır. Şimdi gelinen noktada teröristler "Bu tasarıyı temmuzda görüşmezseniz savaş başlar." diye Hükûmeti tehdit ediyor, bölgede yol kontrolleri yapıyor, haraç topluyor, eskisinden daha çok militan devşiriyor, sözde mahkemeler kurup, yargılamalar yapıp cezalar kesiyor. Ülkemizin bir kısmında bunlar yaşanırken bunlara sebep olan Hükûmet, vatan hainlerini daha da cesaretlendirecek adımlar atmaya devam ediyor.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısıyla aslında ne yapılmaya çalışıldığını hepimiz biliyoruz. Yıkım projesinin ürünü olan bu kanun tasarısıyla birlikte, İmralı'daki bebek katili teröristbaşıyla ve onun Kandil'deki uzantılarıyla yapılmış olan illegal görüşmeler, buluşmalar ve mutabakatlar ve bundan sonra yapılacak bu ve benzeri illegal faaliyetler aklı sıra yasal bir zemine oturtulmaktadır. Ancak hem Hükûmet hem de muhatapları çok iyi bilmelidir ki Anayasa'nın geçici 15'inci maddesi darbecileri nasıl koruyamadıysa bu kanun da sizleri koruyamayacak. Hem bu dünyada hem de öbür dünyada bu yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz. Unutmayın ki; bu kanun tasarısı sizi ancak AKP iktidarda olduğu müddetçe koruyacaktır. O gün geldiğinde pişmanlık duyacağınız bir adım atmamanız hususunda sizleri tekrar uyarıyorum.

Değerli milletvekilleri, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce böyle bir kanun tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmesi çok manidardır. Gözüken o ki Sayın Başbakan ve AKP yetkilileri Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını Samsun'dan başlatmamıştır. Kanun tasarısın zamanlaması ve içeriği göz önüne alındığında, Başbakan ve havarisinin Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına Samsun'dan değil İmralı-Kandil hattından başladığı açıkça ortaya çıkmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hususu tekrar ederek sözlerime son vermek istiyorum: "Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." Eğer bu kanun tasarısı kabul edilirse, bölücü ve yıkıcı unsurların dayattığı etnik temelli özerklik ve otonomi çağrıları daha da cesaretlenecek ve ülkemiz yeni bölünme senaryoları ile karşı karşıya kalacaktır. Başbakan Cumhurbaşkanı seçilsin diye bin yıllık kardeşliğimizi görmezden gelmeyelim. Bu kardeşliği PKK gibi eli kanlı bir terör örgütünün kanıyla kirletmeyin.

Bu vesileyle bu kanun tasarısının baştan sona yanlış anlamlar ve amaçlar ihtiva ettiğini ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)