GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:114
Tarih:09.07.2014

MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, kanunun adı, dilek ve temenni olarak çok doğru ama dilek ve temenni acaba hedefleri gerçekleştirir mi, bunun üzerinde tartışmak gerekir.

Değerli milletvekilleri, bu yasa başlı başına, işlenmiş ve işlenecek olan suçların itirafıdır; bugüne kadar işlenmiş suçların, bugünden sonra da işlenecek suçların itirafıdır ama şunu hemen saygıdeğer milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum ki hiçbir kanun, anayasal suçu, zırhı altına alamaz. Bu kanunun uygulanmasından doğacak olan suçlar, anayasal suçlar olacaktır ve anayasal suçları, kanun, zırh altına alamayacaktır. Bu kanun çerçevesinde, Hükûmet üyelerinden, bürokratlardan, uygulamanın içerisinde olan her kim varsa, anayasal suç işlemekten dolayı yarınlarda yargılanacaktır. Hatta ve hatta bu kanuna yetki, cevaz veren, Hükûmete yetkisini devreden milletvekilleri de bu anayasal suça iştirak etmiş olacaktır. Bundan hiç kimse kaçamayacaktır değerli milletvekilleri. Bir ülkenin bölünmesi, devlet politikası olarak, devletin kurumları, anayasal kurumlar alet edilerek hiçbir zaman gerçekleştirilemez. Bu, anayasal bir suçtur.

Değerli milletvekilleri, tarihten, geçmişten ve günümüzden tecrübeler çıkarmak lazım. Terörün bitmesi, mutlaka herkes tarafından istenir ve herkes tarafından talep edilir. İnanıyorum ve biliyorum ki AKP'nin içerisinde bütün herkes terörün bitmesini isteyecektir, Cumhuriyet Halk Partisinin içerisinde herkes terörün bitmesini isteyecektir, BDP'nin, HDP'nin içerisinde herkes terörün bitmesini isteyecektir. Bütün bunların ötesinde, Milliyetçi Hareket Partisi hepsinden daha samimi olarak terörün bitmesini isteyecektir. Terörün bitmemesini hiç kimse istemez, terörün bitmemesini savunamaz değerli kardeşlerim ama Kur'an'dan sözlü ayetler okuyarak, İncil'e göre amel ederek bu iş sağlanmaz. Eğer Kur'an'dan ayet okuyorsanız eyleminiz de o ayete uygun olacak, söylediklerinize uygun olacak. Şimdi meseleyi açık ve doğru tartışalım.

Değerli milletvekilleri, "Her ne pahasına olursa olsun çözülsün." acaba herkesin mutabakat içerisinde yapacağı bir çözüm teklifi midir? Yani bölgeyi Türkiye Cumhuriyeti devleti terk etsin, federatif, konfederatif veya özerk yapı... Bunu açık konuşsun milletvekilleri. "Her ne uğruna olursa olsun çözülsün." Cumhuriyet Halk Partisi, kurucu parti olduğunu iddia eden, devletin felsefesini inşa ettiğini iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi federatif, konfederatif ve özerk bir yapıya "evet" diyor mu, her ne şartta olursa olsun çözülsün diyor mu?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Ne zaman dedi ki zaten?

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Demedi, demediyse bu yasanın neticesi odur değerli milletvekilleri.

Peki, "Baldıran zehri içerek çözeceğim." Ya eğer bir ülkenin barışa giden adımı varsa, niye birisi baldıran zehri içsin Sayın Başbakan? Yani, bu baldıran zehri nedir, bu baldıran zehri neden dolayı içiliyor, hangi sebeple, bu baldıran zehrinin terkibi nedir acaba? Bunu bilmek Türkiye Büyük Millet Meclisinin hakkıdır değerli milletvekilleri.

Peki, PKK neyi talep ediyor? Değerli milletvekilleri, PKK diyor ki: "Ülkenin bir bölgesini ben yöneteceğim, Türkiye'yi de beraber yöneteceğiz." Buradaki bu "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." cümlesini kaldırın buradan. Eğer bu tasarıda PKK'nın taleplerine "evet" deniyorsa, millet bütünlüğü, millet tarifiniz nedir? Onu önce felsefi olarak içselleştirin. Paradigma değişikliğinden bahseden Sayın Bakan, millet bütünlüğünün ne olduğunu, "Tek bayrak, tek millet, tek vatan." derken bu teklerin, tek milletin ne olduğunu, bu millet tarifinin ne olduğunu ortaya koysun.

Değerli milletvekilleri, biz geçmişten ders çıkarıyoruz. Hiç kimsenin, annesinin dilini konuşmasını ve birtakım konularda kendini ifade özgürlüklerini, bireysel haklarını hiçbir zaman insan haklarından ayrı tutmadık ama "insan hakları" deyip bireysel hakların tarifini kolektif haklara dönüştürerek "Ben falanca etnik gruba mensup olduğum için bu devlete ortağım ve bu etnik grup adına ortağım; ben falanca mezhepten olduğum için mezhep adına devlete ortağım..."

2012 bütçesinde Sayın Bülent Arınç'ın burada konuştuğu anayasal kimlik tanımlanmasıyla birtakım kolektif hakların verilmesi, geleceğin geçmişteki Çekoslovakya'sının, geleceğin geçmişteki Yugoslavya'sının, geleceğin bugünkü Irak'ının, geleceğin bugünkü Suriye'sinin inşasıdır Türkiye'de. Çekoslovakya'nın yaşadığı gibi zannedilen o mutlu dönemi Yugoslavya'nın yaşadığı gibi zannedilen o mutlu dönemi, belki Türkiye'de geçici olarak yaşayabilirsiniz ve yaşatabilirsiniz ama elli yıl sonra, otuz yıl sonra, bugün "demokratik ortak cumhuriyet" söyleminden yola çıkan, elinde silahı bırakmadan, ülkenin sınırları içerisinde silah taşıyarak yol kesen, hâlen daha iddialarını sürdüren bir terör örgütünü tatmin etme noktasında yürüttüğünüz psikolojik harekât bu milletin mahvına sebep olacak bir psikolojik harekâttır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin devletin organlarıyla yürüttüğü psikolojik harekât ve açılımın şifresi şudur: PKK tatmin edilecek. PKK'nın tatmin şartlarına Türkler ikna edilecek. Açılımın şifresi budur. Eğer bugün basın-yayın organlarında, medyada, çeşitli tartışma ortamlarında "Ya, bu kadar ileri gidilirse Türk sorunu çıkar." deniyorsa, benim bu söylediğimin işareti budur. Aman ha, biz PKK'yı tatmin edelim de karşıda bir Türk sorunu da çıkmasın yani onlar da ikna olsunlar bu işe. Elbette ki şehit analarımız, şehitlerimiz, cenazelerimiz...bu ülkenin vatandaşlığını taşıyan her kim olursa olsun, devletine silah doğrultuyor, devletine eğer isyan ediyorsa "Biz bir vatandaşımızı acaba nasıl kaybettik?" diye düşünmemiz gerekir. Kaybetmememiz gerektiği ve bunun tedbirlerini almamız gerektiği elbette ki bizim düşünmemiz gereken konulardır.

Değerli milletvekilleri, ölümü göze almış, öldürmüş, eli silahlı militanların hangi şartlarda, nasıl, neye ikna edildiği konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini Hükûmet ikna etmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkilerini Hükûmete devretmemelidir. Anayasal suç işlememelidir. Onlar da anayasal suç işlememelidir. Kanun maddesinde söylüyor, diyor ki: İşte "Kamuoyunun bilgilendirilmesi..." Sayın Bakana ve Hükûmet üyelerine soruyorum, siz vicdanlı milletvekillerine soruyorum: Oslo görüşmeleri enteresan bir şekilde patlamasaydı, haberiniz var mıydı? Peki, yazan gazeteciler neye uğradı? Peki, Oslo görüşmelerinde hukuku işletmeye çalışan savcı ne durumdadır bugün? Bunları hiç takip edebiliyor musunuz? Bunları yapmış bir Hükûmet neyi bilgilendirecek? Gene beyin yıkama metoduyla devam edecek.

Değerli milletvekilleri, bu kanun maddesinde çok önemli şeyler var. "Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum veya kuruluşları görevlendirir."

Ben buradan Sayın Bakana soruyorum, Hükûmete soruyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisini de uyarıyorum: Yarınlarda silah bırakmadan başka alanlara varıncaya kadar uluslararası gözlemciler olacak mıdır? Yarınlarda görüşmelerde hakem devletler olacak mıdır? Eğer bunlar varsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin devrettiği bu yetkiyle bu Hükûmet bunları yapıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi çok büyük bir suç işliyor demektir.

Fatih ruhundan bahsediyor Sayın Başbakan. İşte, Kur'an'dan ayet okuyup İncil'le ibadet etmek odur. Fatih ruhundan bahseden Sayın Başbakan, Musul Konsolosluğu basıldı, Türk toprakları işgal altında. Musul Konsolosluğunun boşaltılmaması eğer doğru karar idiyse Basra Konsolosluğu niçin boşaltıldı? Basra Konsolosluğunun boşaltılması doğru ise Türk Konsolosluk yetkilileri ve vatandaşları niçin IŞİD'in elindedir? Bütün bunlar ne kadar vurdumduymaz, ne kadar mesuliyetsizce, Türkiye'nin dış politikasından iç güvenliğine kadar yürütüldüğünün işaretidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Son söz: Hiç kimse unutmasın ki burada yaptığımız milletvekili yemininden daha öteye, vallahi de, billahi de, tillahi de bu anayasal suçu işleyenler yarınlarda yargılanacaktır.

Teşekkür ederim.(MHP sıralarından alkışlar)