| Konu: | HDP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ IĞDIR MİLLETVEKİLİ PERVİN BULDAN TARAFINDAN, ÜLKEMİZDE UYUŞTURUCU KULLANIMININ ÖNLENMESİ VE AZALTILMASINA YÖNELİK ÖNLEMLERİN ALINMASI AMACIYLA 7/7/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 16 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 16.07.2014 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanlığının ülkemizde uyuşturucu kullanımının önlenmesi ve azaltılmasına yönelik önlemlerin alınması amacıyla vermiş olduğu önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, önümüzdeki dönemde, bence, ülkemizin en önemli konularının başında bağımlılık gelmektedir. "Bağımlılık" dendiği zaman sadece bir madde bağımlılığı değil, madde bağımlılığının dışında elektronik bağımlılık, İnternet bağımlılığı gibi çok çeşitli bağımlılıkları da bunun içerisinde sayabiliriz. Yani cep telefonu bağımlılığından tutun da dizi bağımlılığına, televizyon bağımlılığına kadar birçok konu bunların içerisindedir ve önümüzdeki 21'inci yüzyılın en önemli sorunlarının başında da bence bu gelmektedir. Tabii, bunların başında da özellikle bu konu, yani uyuşturucu konusu her geçen gün ülkemizin ve dünyanın çok önemli bir sorunu olarak karşımızda bulunmaktadır.
Bu sorunla ilgili, tabii, önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine çok önemli görevler düşmektedir. Herhâlde araştırma önergesinin amaçlarından bir tanesi de Mecliste bunun gündeme getirilmesi ve alınması gereken tedbirler ve önlemlerle ilgili olması gerekir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bununla ilgili -biraz önce Adana Milletvekili Necdet Ünüvar'ın da söylemiş olduğu gibi- Meclisimizde geçmiş dönemde çok önemli bir araştırma grubu oluşturulmuş ve çok yoğun bir çalışma da yapılmıştır. O çalışmanın yapılmış olmasından dolayı ben, buradan, tekrar, bir kez daha hem Başkanımıza hem de o dönemde görev alan milletvekili arkadaşlarımıza ve ona katkıda bulunan uzmanından diğer insanlarına kadar hepsine teşekkürlerimi arz ediyorum.
Hakikaten çok önemli çalışmalar yapılmış ve çalışmaların neticesinde de yine o çalışmaların sonucunun ortaya konulduğu çok önemli raporlar gündeme getirilmişti. Ancak, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok farklı bir özelliği var: Araştırma önergeleri çok güzel bir şekilde araştırılıyor, yapılıyor, ondan sonra raporlar hazırlanıyor, hazırlanan bu raporlar işte Meclisimizde tartışılıyor, önerilerin hepsi gündeme getiriliyor. Getirilmesinin sonrasında da bunların, önerilen kısımlarının hepsinin yapılması, gereken -yani kanuni müeyyideler- değişikliklerin yapılması; artı, beraberinde, ondan sonraki dönemlerde de bunların takip edilmesi gerekiyor.
Ancak enteresandır, bütün araştırma önergelerinde olduğu gibi bunda da, yani bu yapılan araştırmalar neticesinde de çok fazla takip neticesinde bir çalışma yapılmamıştır. Yani bir noktada, aylarca, yıllarca emekler veriliyor, o emeklerin neticesinde de çok fazla bir takip edilme durumuyla karşı karşıya kalmıyoruz. Bu alışkanlığı mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisinin değiştirmesi gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde, biliyoruz, birçok konuda araştırmalar yapılır. Araştırmaların hepsi sonrasında raflara konulur ve onlar tozlu raflarda da başka bir araştırmayı bekler. Ancak bugünkü görüştüğümüz konunun ben önümüzdeki dönemde, hele de 21'inci yüzyılda "Yeni Dünya Düzeni"nin oluşması ve toplumda sosyal yaşamdan itibaren beklentilerin değişmesi, aile yapısındaki bozulmalar ve durumlar ortaya çıkartılınca çok önemli olduğu kanaatindeyim.
Bakınız, bugünlerde "bonzai" diye bir madde de artık uyuşturucu konusunda Türkiye'nin gündemine girmiştir. Bonzai konusunun tabii çok farklı şekilde değerlendirilmesi gerekir, şöyle ki: Uyuşturucuyla ilgili her geçen gün yeni yeni maddeler ortaya konulmakta, yeni yeni maddeler bulunmakta ve bunlar da insanlarımızın hayatını karartmaya devam etmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu sorun sadece belli bir kesimin değil, yaşlısıyla genciyle, fakiriyle zenginiyle, erkeğiyle kadınıyla hepimizin sorunlarıdır, sorunları içerisindedir. Bakınız, Birleşmiş Milletler verilerine göre -uyuşturucudan ölümlerden- dünyada yaklaşık olarak 250 milyon insan uyuşturucu kullanıyor. Bunların içerisinde, yaklaşık olarak ABD'de mesela her yıl 30 bin kişinin uyuşturucudan öldüğü şeklinde bir istatistiki bilgi ortaya konulmaya çalışılıyor. Tabii, bunlara şöyle bir bakmış olduğumuz zaman bunların başında esrar geliyor, amfetamin geliyor, işte kokain geliyor; eroin gibi çok çeşitli şekillerde yoğun bir şekilde kullanılanlar içerisinde şimdi de "bonzai" denen çok tehlikeli ve de süratli bir şekilde önlem alınması gereken bir maddeyle karşı karşıya olduğumuz görülüyor.
Sağlık Bakanlığının çalışmaları -geçtiğimiz günlerde çalışmalarının olduğunu yakından takip ettik- sadece Sağlık Bakanlığı olarak değil de bütün kurum ve kuruluşların yani Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, Gençlik ve Spor Bakanlığının veyahut da Millî Eğitim Bakanlığına kadar diğer birçok bakanlığın bu konuda ellerinden gelen gayreti göstermeleri gerekiyor.
Ancak, enteresandır, bakınız, Avrupa'da uygulanan, ülkemizde de bir zamanlar uygulanan ancak 2003 yılından itibaren de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından izin verilmeyen, "ESPAD Projesi" dediğimiz, Avrupa Gençlerde Madde Kullanımı Değerlendirme Projesi vardır. Enteresandır, 2003 yılından itibaren Millî Eğitim Bakanlığı bununla ilgili araştırmayı bir türlü kabul etmiyor, araştırmanın önünü açmıyor veyahut da kapatıyor. Tabii, bunu biz müteaddit defalar dile getirdik. Şahsım olarak bu konuda Millî Eğitim Bakanlığına hem yazılı hem sözlü soru önergeleri vermeye çalıştım. Artı, beraberinde, yine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuda en fazla konuşan milletvekillerinden birisiyim. Her zaman da konuşmamda "ESPAD Projesi'ni mutlaka biz tekrar Millî Eğitim Bakanlığı olarak gündemimize getirelim. Bununla ilgili, okullarımızdaki uyuşturucu kullanımının, madde kullanımının son durumunun ne olduğunu tespit edelim, ona göre de önlemler alalım." diye söylemiş olmama rağmen, maalesef, çok çeşitli mazeretler ortaya konularak -bunların bir türlü- yani Millî Eğitim Bakanlığının bu ESPAD Projesi'yle ilgili izin vermemiş olduğunu görüyorum.
Buradan bir kez daha sesleniyoruz ki Avrupa ülkelerinin hepsinde, yani okulların hepsinde gençler arasındaki istatistiki bilgilerin ortaya konulduğu proje desteklenirken neden bizim ülkemizde bu desteklenmiyor? Bunu da bir manada bu şekilde buradan söylemek istiyorum ki inşallah bizim sesimizi Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri duyar da bununla ilgili projeyi tekrar açarlar ve biz de ülkemizdeki bu konuyla ilgili istatistiki bilgileri tam manasıyla ortaya koymuş oluruz.
Bakınız, Türk Psikoloji Derneği tarafından 15-24 yaş grubunda 7.681 kişide yapılan son araştırmada şöyle bir tablo ortaya çıkıyor ki hepimizi de bu düşündürmesi gerekir diye düşünüyorum: Ülkemizde yüzde 27 insan, yani ilk defa 14 yaşında olmak üzere düzenli sigara kullanıyor, yüzde 9,2'si alkol kullanıyor, yüzde 2,9'u arkadaşlarından en az birinin madde kullandığını ifade ederek maddeyle tanışmış olduğunu ifade etmeye çalışıyorlar. Yine, 7 farklı lisede yapılan araştırmada yüzde 12,2 sigara, yüzde 23,5 alkol, yüzde 2,3 "Hayatta en az bir kere madde kullandım." şeklinde bir ifadede bulunuyorlar. Dolayısıyla, tiner kullanımının veya çocukların, sokakta bulunan insanların yoğun bir şekilde, kat kat artmış olduğu bir ortamda maalesef uyuşturucuyla ilgili de çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, uyuşturucu kullanılması beyin ve merkezî sistemlerden başlamak üzere bütün vücudu, organları tahrip ediyor. Bu tahrip insanların sadece kendi vücudunda da kalmıyor. Bu tahribin aynı tablosunu insanın ailesinde görüyoruz, toplumda görüyoruz ve toplum yapısında tamamen görüyoruz. Bunların birçoğunu da okullarımızda veyahut da evlerimizde alacağımız basit önlemlerle gidermemiz gerekirken maalesef bunu gideremiyoruz.
Bakınız, şu anda ülkemizde cezaevlerimizde 150 bin civarında hükümlü ve tutuklu bulunuyor. Bu hükümlü ve tutukluların neredeyse yüzde 30, yüzde 40'a varan oranda da uyuşturucu suçlarından dolayı hapishanelerde yatmakta olduğunu görüyoruz. Yani bu oranın gün geçtikçe de artmakta olduğunun görülmesi, demek ki toplumda çok ciddi manada bir sorunun da gündemimize gelmekte olduğunu gösteriyor.
Tabii bunun bir diğer yönüyle de Türkiye'mizin dışında, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türk toplumu içerisinde de yoğun bir şekilde uyuşturucu kullanımının ve uyuşturucu suçlarından dolayı insanların cezaevinde yatmakta olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde Avrupa cezaevlerinde yapmış olduğumuz araştırmalarda şunları gördük ki: Avrupa Birliği ülkelerinde yaklaşık olarak 30 binin üzerinde Türk mahkûm bulunuyor. Bu mahkûmların büyük bir oranı da uyuşturucu kullanımından veyahut da uyuşturucu suçlarından dolayı Avrupa Birliği cezaevlerinde yatıyor. İşte burada şöyle bir konu gündeme geliyor ki: Avrupa Birliği ülkeleri, özellikle uyuşturucu suçundan dolayı kendi cezaevlerinde yatan insanları suçları bittikten sonra, bunların çocukları veyahut da insanların hepsini Türkiye'ye geri gönderiyor. Türkiye'ye geri gönderdiği zaman bunlar köyüne gidiyor, kentine gidiyor, burada bir saatli bomba şeklinde oradaki insanlara bulaştırıyor ve çok ciddi bir sorunla da karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Tabii, bunların yanında uyuşturucunun bir yönü de ticaretidir. Şu anda terör örgütlerinin en önemli gelir kaynaklarının başında da uyuşturucu ticareti gelmektedir. Ülkemizde terör noktasında çok büyük sıkıntı çekerken terör örgütünün mali kaynaklarına bakmış olduğunuz zaman bunun yaklaşık olarak 10 milyar dolar civarında büyük bir paraya da tekabül etmiş olduğunu görüyoruz.
Sonuçta, uyuşturucuyla ilgili çok ciddi önlemler alınması gerekir ve alınan önlemlerin takip edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Tabii, geçmiş olan dönemlerde bununla ilgili komisyonlar kurulmuş, araştırmalar yapılmış ama demek ki yapmış olduğumuz çalışmalar veyahut da araştırmalarımız veyahut da alınan neticeler uyuşturucunun önlenmesini tam olarak sağlayamamış. Dolayısıyla, yeni bir komisyonun kurulmasının ben de uygun olacağı kanaatindeyim.
Bu yönlü olarak da kabul oyu vereceğimizi söylüyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)