| Konu: | HDP GRUBUNUN, 28/1/2014 TARİHİNDE GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN, EMEKLİLİK İÇİN FİİLÎ HİZMET SÜRESİNİ VE PRİM ÖDEME GÜN SAYISINI DOLDURMALARINA RAĞMEN YAŞ HADDİNE TAKILANLARIN, EMEKLİLİK BEKLEYEN YURTTAŞLARIMIZIN MAĞDURİYETİNİN GİDERİLMESİ VE KARŞI KARŞIYA BULUNDUKLARI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE İMKÂN SAĞLANMASI AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK, GENEL KURULUN 17 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖNGÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 17.07.2014 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, grubumuz adına verdiğimiz Meclis araştırması önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, emeklilikte yaşa takılanların sorunu yaklaşık on beş yıldır bu ülkenin gündeminde ve bu sorunun giderilmesi, bu sorunun ortadan kaldırılmasına dönük bugüne kadar hiçbir adım atılmadı. Elimizdeki veriler, bu sorunun her yıl yeni mağdurlar ekleyerek bu sorunun mağdurlarının her geçen gün arttığını gösteriyor ve her geçen gün Türkiye'ye, devlete maliyetini artıran bir boyutta bir sorun olarak önümüzde duruyor.
Bugüne kadar defalarca hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hem de diğer bakanlarımızla bu konuyu biz birçok kez müzakere ettik, birçok kez konuştuk, bu sorunun çözümüne dair adım atılmasını arzu ettik, bu konuda Hükûmetin önümüze getireceği bir düzenlemeye katkı sunacağımızı ifade ettik ancak bugüne kadar hiçbir adım atılmış değil. 1999'un Eylül ayında çıkmış bir yasanın yarattığı bir sonuç, bir tahribat; ancak, 2008 yılında "Sosyal Güvenlik Reformu" adı altında bir düzenleme yapıldı Hükûmetiniz tarafından, bu mağduriyeti ortadan kaldıracak bir gelişme o zaman da sağlanamadı. On beş yıl içerisinde bu konunun mağdurlarının sayısının Türkiye'de kaç olduğuna ilişkin sağlıklı bir veri dahi elde edemiyoruz. En son, on gün önce Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuyu tekrar ilgili bakanla tartıştık, devlet bürokrasisinden bu konunun mağdurlarının sayısal olarak verisel değerlerinin ne olduğunu öğrenmek istediğimizi ifade ettik, sorduk, bu konuda yine önümüze bir şey çıkarılmadı. Hükûmetin ve bakanın ne zaman bu sorunu önlerine getirir ve bu soruyu sorarsak, bu konunun mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin taleplerimizi ifade edersek hep aynı cümleyle karşılaşıyoruz, "Efendim, bu çok önemli bir sorun, üzerinde ayrıntılarıyla çalışılacak, çalışmalarımız devam ediyor. Çalışmalarımız netlik kazandığında biz kamuoyuyla paylaşacağız ve bu sorunu çözeceğiz." diyor. Hakkını teslim etmek lazım, Çalışma Bakanı bu konuda çok maharetli. Bu konuda umut aşılayıp, umut verip sorunları çözümsüzlüğe terk etme konusunda Çalışma Bakanı Sayın Çelik çok maharetli. Her defasında aynı şeyi yapıyor, emeklilikte yaşa takılan insanların sorunlarını her defasında bu şekilde geçiştiriyor, her defasında bu sözü veriyor ama ne hikmetse bu sorunun giderilmesine dönük hiçbir çözüm üretilemiyor. Mevcut hâliyle devam ederse, bu sorun 2040 yılına kadar her zaman Türkiye'nin önüne gelecek bir sorundur ve her gecikilen gün, her gecikme yaşanılan gün, devlet açısından bu sorunun maliyetini büyütüyor.
Şimdi, Hükûmet, öyle zannediyor ki 2040 yılına kadar bu sorunu sürekli öteleyerek çözeceğini düşünüyor. Bakın, 2040 yılını afaki ifade etmiyorum, gerçekten istatiksel rakamları itibarıyla bu sorun böyle devam ederse 2040 yılına kadar sorun bu şekilde, her zaman Türkiye'nin ve Meclisin önünde olacak. Bu konuda verilmiş yaklaşık 12-13 kanun teklifi var muhalefet parti milletvekillerinin. 3 muhalefet partisinin milletvekillerinin bu konuda vermiş olduğu kanun teklifleri var; kanun teklifleri de önümüzde duruyor. "Bunları beğenmiyorsanız siz bir teklif oluşturun, getirin bu sorunu birlikte çözelim" diyoruz; bunu da yapmıyorlar ama beklerken de şunun farkında değiller: Bu işin mağduru, bu konunun mağduru insanlar artık, Meclisin önünde deli gömleği giyerek eylem yapar pozisyona geldiler. Bu mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesine dönük çaba olmayınca, insanlar deli gömleği giyerek kendilerini görünür kılmaya çalıştılar. Vatandaş, başka çıkar yol bulamayınca bu yollara tevessül ediyor ve kendisini, kendi sorununu görünür kılmaya çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti eğer yıllarca kendisine hizmet etmiş bir vatandaşının, memur olarak yıllarca kendisine hizmet etmiş bir vatandaşının sorununu çözmüyorsa ve ona deli gömleği giydiriyorsa, bu, bu Meclisin ayıbıdır ve Hükûmetin ayıbıdır, iktidar partisinin ayıbıdır, bu sorunu gidermesi gerekir. Bu tek mi? Hayır.
Çalışma yaşamında, bu Hükûmet her uygulamasıyla problem alanları yaratıyor. Bu problem alanlarından bir tanesi, daha bir yıl önce oluşturuldu. 4/B'den 4/A'ya geçişler yapılırken mağduriyetler oluştu, tıpkı 1999'daki mağduriyetin aynısı, bunun rakamsal değeri biraz daha fazla. Ama 4/B'den 4/A'ya, geçtiğimiz yıl, burada düzenleme yapılıp sözleşmeliden memur kadrosuna, kadroya geçişler sağlanırken insanların hak kaybına sebebiyet veren düzenleme yapıldı, insanların kazanılmış hakları geri alındı. Bunu bir şekilde tarif etmek mümkün: Devlet vatandaşına, çalışanına tuzak kuruyor, Hükûmet tuzak kurma yoluyla insanlarının emeklerine el koymuş oluyor. İş ve meslek danışmanlarının -ki sayı olarak yaklaşık 4 bin kişilik bir mağdur gruptur- geçen sene 4/B'den 4/A'ya geçişleri yapıldı. Bu geçişle birlikte devlet onlardan kâr etti. Nasıl kâr etti? 800 lira maaşlarından kesinti yaparak 4/B'den 4/A'ya geçişlerini sağladı. Eğer siz bu mağduriyeti gidermiyorsanız, yaygın piyasa tabiriyle ve piyasadaki ifade şekliyle size söyleyeceğim: Siz demek ki bir rüşvet karşılığında bu düzenlemeyi yapmış oluyorsunuz. Memurunuza, çalışanınıza "Sizi 4/B'den 4/A'ya geçirdik, o zaman 800 liradan feragat edeceksiniz." diyorsunuz.
Dün, Sayın Bakan Çelik burada açıklama yapıyor, bu mağduriyeti giderdiğine dair bir kamuoyu algısı yaratmaya çalışıyor. Ne diyor? "Bu konunun mağdurlarına mağduriyetlerini gidermek için 360 TL maaşlarına ilave yapacağız." diyor. İyi, sizin onlardan aldığınız 360 TL değil ki, onların mağduriyetleri 360 TL değil ki, 800 TL ve geriye dönük on üç ay devlet bunların bu kazanılmış haklarına el koymuş. Devlet, Hükûmet çalışanların maaşlarına el koyarak tasarruf yapma alışkanlığını bir kenara bırakmak durumundadır, bu mağduriyeti gidermek durumundadır, tıpkı emeklilikte yaşa takılanlarda olduğu gibi, bu mağduriyeti de ortadan kaldırması gerekir.
Üçüncü bir sorun alanını ifade edeceğim, onu da sizinle paylaşacağım: Şimdi, bir torba yasa tartışıyoruz. Bu torba yasa görüşmeleri esnasında bu konu sık sık dillendirilecektir, dillendirilmesi de gerekiyor ancak ben burada bir kez daha ifade edeyim: Taşeronlaştırma marifetiyle mağdur edilmiş insanlardan söz etmek gerekir. Bu mağdurların bir kesimi Karayolları bünyesinde çalıştırılmış insanlar, taşeron işçileri. Hepsi kapının önüne konuldu, işten atıldı ve kıdem tazminatlarına el konuldu. Bu insanlar yargıya gitti, mahkemeye gittiler. Elimde mahkeme kararı var. Karayolları taşeron işçilerine ilişkin mahkeme kararı var. Mahkeme diyor ki, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi diyor ki: "Siz bu insanları işe almak durumundasınız ve kıdem tazminatlarını ödemek durumundasınız." Ama Hükûmet, Bakanlık keyfî bir şekilde "Ben bunu uygulamıyorum." diyor.
Hukuku uygulamayan, kanunlarını uygulamayan bir hükûmet nasıl bir hükûmet olabilir, sizin takdirinize sunuyorum.
Bu önergemize destek vereceğinizi umuyor, hepinizi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)