| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 17.07.2014 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
8'inci maddeye ilişkin olarak verdiğimiz önerge üzerinde konuşacağım ama ondan önce 7'nci maddeyle ilgili bir hususa değineceğim, ondan sonra 8'inci maddeyle ilgili görüşlerimizi ifade edeceğim.
"Yer altı işlerinde çalışan işçiler için çalışma süresi haftada en çok otuzaltı saat olup günlük çalışma süresi altı saatten fazla olamaz." Biraz önce bu minvalde bir önerge verildi, değişiklik önergesi verildi. Değişiklik önergesini Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri verdi. Cümlesi cümlesine, kelimesi kelimesine, noktasından virgülüne kadar Hükûmetin tasarının ilk şekliyle Komisyonun gündemine getirdiği madde bu, sayın bakanların -buradalar- altına imza attıkları ifade bu. Ancak Komisyon çalışmaları esnasında Hükûmet bu sözünün arkasında duramadı. "Yer altı çalışma süresi" ibaresini maden sektörüyle sınırlayarak ve yer altındaki çalışma süresiyle ilgili bir kural getirerek önergeyi değiştirdiler.
Şimdi, biraz önce bir oylama yapıldı bu önergeye ilişkin olarak. Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge bunun aynısı; aynı, Hükûmetin tasarıdaki ifadelerini bir önerge olarak buraya getirdi. Ama galiba Hükûmet neye imza attığını unuttu unuttu ya da karıştı, tasarının ilk hâlinin ne olduğu konusunda artık hiç kimse bir fikir sahibi değil, Hükûmet de "Katılmıyorum." dedi. Hükûmet temsilcisi Sayın Bakan burada "Ben buna katılmıyorum." dedi. Buradaki imza da sayın bakanlara ait, kendi ifadeleri bu ve Soma işçisine, işçilere Soma faciasından sonra Hükûmetin Başbakan ağzından vermiş olduğu söz bu. Siz bu sözün arkasında duramadınız, lobinin baskısına boyun eğdiniz ve en son, eski hâlinden daha beter bir düzenlemeyle kadükleştirdiniz, tasarıyı buraya getirdiniz.
Komisyonda bu madde değiştirilirken, tartışmalar yapılırken biz Hükûmet üyelerinin aklına gelmemiştir diye bir farklı öneride bulunduk, "Bari bununla birlikte artık işçilerin yer altında verimli çalışıp çalışmadıklarını tespit etmek için işçilerin kazmalarına, küreklerine buton takın." dedik, bu önergeyi verdik. Bunun başka türlü izahı ya da ironisi yapılamaz. Düşünün ki bir tasarı geliyor, altında Hükûmetin imzası var ve artık kendi metnini tanıyamayacak duruma geliyor. Hükûmet kendi metnini şu anda tanıyamıyor bunun içerisinde ve dönüp dolaşıp "Biz buna sahip çıkıyoruz." diyorsunuz. Nesine sahip çıkıyorsunuz?
8'inci maddedeki düzenleme bundan farklı mı? Hayır. Getirin Hükûmetin tasarı metnindeki ifadeleri olduğu şekliyle geçirelim. Orada da kuşa çevrilmiş. Kıdem tazminatı mıdem tazminatı meselesi yok, kusura bakmayın. Bir yılı doldurma şartı olduğu sürece siz kıdem tazminatından söz edemezsiniz. Adam on bir ay yirmi sekiz gün çalıştırır, kıdem tazminatı güme gider. Olmuyor mu? Oluyor. Bir yıldan az süreler için kıdem tazminatı düzenlemesi yok ki burada. Ayrıca tüm sektörler için de bu kuralı getirmiyorsunuz. O zaman niye "Kıdem tazminatı ödüyoruz." diyorsunuz? Hem de çıkıp burada "Ya, biz verdiğimiz bütün sözlerin arkasında durduk." diyorsunuz, bari çıkıp bunu söylemeyin, hiçbir sözünüzün arkasında durmadınız. Sözünüzün arkasında durmadığınız gibi neye imza attığınızı da artık unuttunuz. Attığınız imzanın ne anlama geldiğini de artık fark edemeyecek duruma geldiniz. O nedenle artık Hükûmet açıkça şunu söylemelidir: "Bu bizim tasarımız değildir." O zaman niteliğini değiştirip burada tartışmayı farklı bir şekilde sürdürme şansımız olur diye düşünüyorum. Bu konularda en azından burada oturacak Hükûmet üyeleri -ki, öyle görünüyor ki bütün bakanlar, bütün Kabine burada oturacak- o zaman bari "Meclisin takdirine bırakıyoruz." desinler de böyle bir yanlışın içerisine düşmemiş olsunlar.
Hepinize teşekkür ediyorum.