GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:120
Tarih:19.07.2014

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tekrar hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Yanlış hesap Bağdat'tan döner diyoruz. Şu Mecliste yalvardık yakardık, "Şu baraj yüksek, şu barajı yapmayın. Yüzde 3 barajını Türkiye'de geçecek sendika yok." dedik, anlatamadık; Komisyonda anlatamadık, buraya geldik anlatamadık. Şimdi yüzde 3'ten yüzde 1'e indiriliyor. Daha önce bir mutabakatımız vardı, eski Millî Eğitim Bakanlığını da yapan, sonra Çalışma Bakanımız olan Sayın Dinçer'le bir Bolu mutabakatımız vardı, binde 5. Şimdi her şeye karşı, "Çarşı her şeye karşı", muhalefet her şeye karşı.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan burada, arkada.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Binde 5. Şahididir, tanığıdır kendisi de aynı zamanda, binde 5 konusunda mutabakata vardık ve dedi ki: "Sayın Başbakanla görüşmeye gideceğiz İstanbul'da, var mısınız?" "Varız." dedik. Geldi işveren sendikası, bir su koyverdi ve bitti orada, akamete uğradı çünkü işveren sendikası bu konuda belirleyici bir rol oynuyor.

Yine dayattı TOBB, geçen bu yasalar görüşülürken yüzde 3 diye direndi, tartıştık, yüzde 3'e getirdik. Anlattım ben bu kürsüden, "Yüzde 3 olursa 51 tane sendikadan 16 tanesi ancak barajı aşabilir, yüzde 2 olursa 33 tanesi aşabilir, bu uygulama olursa en az 6-7 tane sendika barajı aşamaz." dedim.

Şimdi, bakın arkadaşlar, zamanımı iyi kullanmak adına birkaç cümle söyleyeceğim. Şimdi diyeceksiniz ki -yine bu kürsüden geleceğim- "Ya ne istiyorsunuz? Eskiden baraj yüzde 10'du, yüzde 10'dan yüzde 3'e indirdik." "Vicdanınıza bilmem ne yapayım." diyebilirsiniz yani "Haksızlık yapıyorsunuz." diyebilirsiniz bize.

Şimdi, bakın birkaç örnek vereceğim. Dokuma iş kolunda, dokuma, hazır giyim, deri iş kolunda DERİ-İŞ Sendikası -daha önce 1948 yılında kurulan bir sendika- eskiden baraj yüzde 10 iken 92.692 kişiydi, şimdi iş kolları birleşince bu sayı 1 milyon 24 bin kişiye ulaştı yani 11 katına ulaşan bir işçi sayısı var. Geliyorum, taşımacılık iş kolunda, nakliye iş kolunda, bu yasadan önce, o iş kolundaki istatistiklere göre, o iş kolunda çalışan işçi sayısı 139.616 kişiydi, şimdi 705.378 kişi değerli arkadaşlar, bu da aşağı yukarı 7 katına çıktı. Gene ağaç iş kolunda TÜMKA-İŞ Sendikası, daha önce baraj yüzde 10'ken 36.133'tü, şimdi 241.699'a çıktı, bu da 7 katına yükseldi. Dolayısıyla, en son büro iş kolundan bahsedeceğim, yüzde 10 barajı varken 436 bindi ve 436 binden sonra, şimdiki yapısıyla 2 milyon 368 bin 553'e ulaştı. Yani, böylece bütün bu sendikaların yüzde 7, yüzde 8 oranında baraj sayısı arttı ve çoğu barajı aşamıyor.

Şimdi, klasik birtakım düzenlemeler yapılıyor burada. Şunu açıklıkla bu kürsüden söylemek istiyorum: Daha önce -Karma İstişare Başkanımız buradaysa bilmiyorum- AKP adına, Avrupa'ya gittiğimizde "Biz bunları düzelteceğiz." dediler. Oraya gidiyorsunuz, orada, Fransa'da, Strazburg'da diyorsunuz ki: "Biz bunları düzelteceğiz." MHP'den arkadaşlar vardı, BDP'den vardı, CHP'den vardı, sizler de vardınız, orada aynen bu söz verildi, "Biz bunları düzelteceğiz." ILO heyeti geliyor, onlara aynı sözü veriyorsunuz, diğer Avrupa Komisyonu geliyor, aynı sözleri veriyorsunuz ama burada direniyorsunuz.

Şimdi, burada Sayın Bakan ilk konuşmasında açıkladı, "1 milyon 24 bin kişi sendikalı." dedi. Yanlış mıyım Sayın Bakanım, 1 milyon 24 bin kişi? Bu doğru, şu anda 1 milyon 24 bin kişi sendikalı ama bunun yarısından fazlası toplu iş sözleşmesi hakkına sahip değil. Yani, sendika üyesi, o kadar. Sendika üyesi olanın toplu sözleşme hakkı yoksa, o diğer sendikalı işçilerin aldığı sosyal standartlara ulaşamıyorsa oradan bir şey çıkmaz değerli arkadaşlar.

Biraz önce Hasip Kaplan burada anlattı, zaten darbe ürünü bir yasal düzenlemedir bu düzenleme. "12 Eylülün bütün kalıntılarını sileceğiz." diyorsunuz, 12 Eylülün kalıntısı olan bir baraj sisteminin arkasına sığınıyorsunuz. Bu bizim ülkemize yakışmıyor, Türkiye'ye yakışmıyor, Avrupa Birliği sürecindeki bir Türkiye'ye bu yakışmıyor.

Sayın Bakan, AKP yetkilileri, eğer gerçekten sorunu çözmek istiyorsanız, bu konuda Plan Bütçede arkadaşlarımız önerilerini verdiler. Biz aslında barajın tamamen kalkmasından yanayız ama bir ortak nokta bulunsun, bir ortak noktaya gelinsin diye, hani olmaz ama biz uzlaşı çıksın diye biz bazı temel konularda ödün verdik, dedik ki: "Biz kendi iktidarımızda bunu sıfırlarız ama binde 5'e indirelim, gelin, ortak nokta yapalım." Şu anda, yüzde 1'e indirdiğinizde ek maddeler de koyuyoruz. Niye koyuyoruz ek maddeleri? Çünkü birçok sendika diyor ki: "Sendika şu anda barajı aşamıyor." Baraj aşma sıkıntısı yaşayan sendikalar var. Yani, kâğıt üzerinde...

Sayın Başkan, siz de buradaymışsınız, iyi de oldu bu değerlendirmem, Avrupa Karma İstişare Komitesinde. Siz de buradasınız, iyi de oluyor.

Dolayısıyla, biz, bu sürecin aşılması konusunda katkı vermeye hazırız, destek olmaya hazırız ama Türkiye artık örgütlü topluma doğru yönelmeli. Türkiye'nin bugün yaşadığı sıkıntılar, Soma'da yaşanan, sendikayı suçladığınız, genelde tüm Türkiye'deki bütün iktidar partisi, muhalefetiyle suçladığımız o sendikanın sebebi güdümlü sendikacılığın olmasıdır. İşçiler Türkiye'de özgürce bir sendikayı seçemiyorlar, özgürce seçemiyorlar. Özgür Özel orada bunları çok yaşıyor. Niye sarı sendika gibi davranıyor? Niye o iş kazalarının vaktinde önlenmesine müdahale etmiyor? İşverenin bir düdüğüne bağlı. İşveren diyor ki: "Eğer buralara itiraz edersen seninle ilişkimi keserim. Ne yaparım? Ben yönetimimi istediğim gibi değiştiririm. Daha önce kamudan geliyordu o yönetim, şimdi özel şirketlerimden benim belirlediğim adamları yönetime koyacaksınız." Şimdi, sendika buna diyorsanız, bu sendikaya yazıklar olsun. Böyle bir sendika istiyorsanız... İşçinin haklarını sarı sendikacılık yaparak işverene peşkeş çekiyor, biraz önce sizin de başınıza gelen bu işçi sağlığı, iş güvenliği konusunda gerekli denetimleri yapamıyor ve o denetimler bu ölümlere neden oluyorsa buna artık seyirci kalmayın. Özgür bir sendikal hareketi Türkiye'ye, gelin, yaygınlaştıralım. Türkiye bunu arıyor arkadaşlar. Eğer örgütlü, gerçekten devletten bağımsız, siyasi partilerden bağımsız, sermayeden bağımsız bir sendikal anlayış Türkiye'de egemen olsun, Sayın Başbakan da böyle hepimize meydan okuyamaz, istediği zaman "Ben bu koşulları dayatıyorum, böyle yapıyorum." diyemez; siz de o komisyonlarda onları dinleyip dinleyip kendi bildiğinizi okuyamazsınız. Ama ne yazık ki cılız bir sendikal hareket var, örgütlü olmayan bir sendikal hareket var. Bütün bu örgütsüzlüğün sonucunda gıkını çıkaran gidiyor. Daha önce yaşadık bunları.

Tercihler belli. "Şundan yana olacaksınız, şu sendikadan yana olacaksınız, şu sendikaya üye olacaksınız..." Bu, memurlar için de geçerli, kamu çalışanları için de geçerli, bu, özel sektör için de geçerli. Hatta, özel sektöre yapılan tehditleri de biliyorum, "Bizden yana sendikayı buraya sokacaksınız, diğerlerini çıkaracaksınız." diye, özel sektörün de tehdit edildiği birçok örneklerle doluyuz.

Gelin, burada önerdik. Peki, "Nedir bunun ilacı?" diye sorsanız... Her şeyde referandum diyorsunuz, her şeyde gidelim halkın oyuna başvuralım diyorsunuz. Gelin, işçilerin gerçekten iradesine başvuralım, hangi sendikayı istiyorlar, o zaman bir yüzleşelim Türkiye'de; kimin sendikasına işçiler gidecek, oraya hep beraber bir bakalım. Göreceğiz ki işçiler, sizin gönderdiğiniz sendikanın değil, gerçekten kendi haklarını savunan sendikanın üyesi olacaklar. Hodri meydan, var mısınız bir referandum yasasını burada bununla çıkarmaya? Yoksunuz. Çünkü siz işçilerin iradesini tahakküm altına alıyorsunuz, çünkü siz taşeronlaşmayı kendi elinizde tutuyorsunuz, "Bakın, eğer burada AKP'ye oy vermezseniz, sizin sonunuz işsiz kalmak." diye tehdit ediyorsunuz. O işçiler, bırakın örgütlenmeyi, bırakın sendikalı olmayı, orada çalışmak, 1 gram ekmek parasını almak adına o kötü koşullara razı oluyor.

Gelin bunu, bir daha eskisi gibi yazboz tahtasına dönüştürmeden bütünlüklü olarak bu yasayı değiştirelim diyorum.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)