| Konu: | CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ HASAN ÖREN VE 21 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, ORTA DOĞU'DA YAŞANANLARA İLİŞKİN TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASINDA YAŞANAN SORUNLARIN TESPİTİ, BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKA YÖNTEMLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE GAZZE HALKINA İNSANİ YARDIM YÖNTEMLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 19/7/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 20 TEMMUZ 2014 PAZAR GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖNGÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 20.07.2014 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge elimde, bu önergenin aleyhinde olmak mümkün değil. Burada hiçbir vicdanlı milletvekilinin de bu önergenin aleyhinde o kullanabileceğini ben düşünemiyorum. İç Tüzük'ün bir ayıbı olarak, Sayın Başkan "aleyhinde" dedi ama tabii, hem yapacağımız konuşma hem de vereceğimiz oylar tamamen önergenin lehinde olacak.
Çok önemli bir konu konuşuyoruz, bu konuyu böyle siyasi partiler arasında polemik konusu hâline getirerek, birbirine bağırıp çağırarak Genel Kurulda ele almanın bir anlamı yok. Biz tabii ki muhalefet partisi olarak sizin dış politikanızı ve İsrail politikanızı eleştireceğiz ve çözüme yönelik yapmanız gerekenler konusunda sizleri uyaracağız. Sizin de buraya gelip bizim eleştirdiğimiz hususlara tek tek cevap vermeniz eminim ki daha doğru sonuca gitme noktasında hepimize yardımcı olacaktır.
Tabii, konuşmaya günlerdir pervasız bir şekilde sürdürülen, kadın, çoluk çocuk demeden hepimizin canından, yüreğinden parça koparan İsrail'in katliamlarını burada tekrar kınayarak, lanetleyerek başlamak istiyoruz. Hem Filistin halkına hem tüm Orta Doğu halklarına başsağlığı diliyoruz ve sonuna kadar onların yanında olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Gönül isterdi ki burada sadece kınayan, başsağlığı dileyen ya da birtakım temennilerde bulunan bir milletvekili olarak değil, gerçekten her anlamda kendi üzerine düşeni yapan ve bununla ilgili de bütün toplumsal vicdanı rahatlatan bir ülkenin milletvekili olarak bu kürsüde konuşmuş olsaydık. Ama maalesef mevcut tabloya baktığımız zaman bunu görmüyoruz. Özellikle, ateşkesin sağlanması, kalıcı bir çözümün sağlanması için gerekli diplomatik çabaların ortaya konulması, Filistin halkının ihtiyaç duyduğu insani yardımların Filistin'e ulaştırılması hususunda maalesef son derece kötü bir sınav veriyor AKP Hükûmeti ve bu konuda da düzelmeye işaret edecek pek bir belirtiyi üzülerek ifade etmemiz gerekiyor ki biz göremiyoruz.
Bu pervasız katliam saldırıları ve Filistin halkının yanında bulunmak, böyle, kamuoyuna hamasi birtakım açıklamalarda bulunmakla ya da bağırıp çağırmakla olacak şey değil. Diplomatik olarak ağırlığınızı hissettireceğiniz, kullanmış olduğunuz her cümlenin diplomatik olarak bir sonuca yansıdığı bir dış politika üzerinden yansımasını temenni ederdik ama dediğim gibi, maalesef, ne Başbakanın ne Dışişleri Bakanının ne de AKP Hükûmetinin herhangi bir yetkilisinin kullanmış olduğu cümlelerin karşı tarafta yaratmış olduğu bir karşılık -hadi bırakalım karşılığı- yaratmış olduğu bir duyarlılıktan bile bahsedemeyiz.
Şimdi, kamuoyu önünde kulağa hoş gelecek şeyler ifade ediliyor. Sayın Başbakanın açıklamalarına baktığımız zaman da evet gerçekten hepimizin kulağına hoş geliyor; işte birkaç gündür Birleşmiş Milletleri, İslam ülkelerini bir duyarlılığa çağırıyor ve İsrail'e karşı net tavır alınması gerektiğini söylüyor. Bizim İsrail'e karşı tavrımızın net olduğunu ve bütün ilişkilerimizi sıfırladığını söylüyor. Yani, bu açıklamalara katılmamak mümkün değil, bunların tamamına katılıyoruz. Keşke bunların gereği yapılmış olsaydı da biz burada gelip sizi takdir etmiş olsaydık.
Şimdi, bu "İlişkileri sıfırladık. İsrail'le asla olumlu bir şey düşünmem. İslam ülkeleri duyarlı olmalı." çağrılarıyla ilgili böyle kamuoyunda bağırıp çağırmak kolay ama bunun gereğini yerine getirme noktasında biz sizin hangi pozisyonda olduğunuzu gelip bu Meclis kürsüsünden halka anlatmak zorundayız. Halk bunun için bize oy veriyor.
Bakın, bütün bu sıfırlama ilişkilerini siz dillendirirken elimizde Bakanlığınızın, size, Hükûmetinize bağlı bakanlıkların soru önergelerine vermiş olduğu cevaplar var. O cevaplarda sadece savunma sanayisi alanında 2 milyar dolarlık bir iş birliği anlaşmasının olduğu ifade ediliyor. Hatırlarsanız, Sayın Başbakan'ın 2009'daki o "one minute" çıkışından sonra biz sanıyoruz ki gerçekten İsrail'le ilişkiler en alt düzeye indirilmiş; ticari, askerî ilişkiler askıya alınmış ve kamuoyunun, insanlığın vicdanını rahatlatacak bazı politikalar Hükûmet tarafından devreye konmuş. Ama, bakın, burada 22 Ağustos 2012 tarihinde Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz imzasıyla -yani Davos'taki o çıkıştan üç yıl sonra- verilen cevap var ve diyor ki Sayın Savunma Bakanı: "Türkiye ve İsrail arasındaki büyük bir bölümü tamamlanmış olan savunma sanayi iş birliği projelerinin toplam maliyeti yaklaşık 2 milyar dolar seviyesindedir." Tam üç yıl sonra, Davos'tan üç yıl sonra.
Devam ediyoruz, 19 Aralık 2012; yine, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz imzasıyla, insansız hava araçlarının İsrail'le birlikte sözleşmelerle ticarete konu edilen kısmına cevap veren bir soru önergesi cevabı burada. Zamanımız kısıtlı olduğu için burada uzun uzun bahsetmeyeceğim ama, şimdi, bakın, böyle açıklamalarınızı tamamen tekzip eden Hükûmet cevaplarınız olduğu zaman sizin de şapkayı önünüze koyup bir düşünmeniz lazım. Böyle olduğu için zaten sözünüzün bir ağırlığı yok, yaptığınız açıklamalara kimsenin bir güveni yok.
Şimdi, bu Heron'larla, insansız hava araçlarıyla ilgili Türkiye'de neler yapıldığını siz çok iyi biliyorsunuz. Bu Heron'lar sayesinde, İsrail Heron'ları şu anda Gazze'ye ölüm yağdırıyorlar ama aynı Heron'larla siz Roboski'de Kürt çocuklarının üzerine bombalar yağdırdınız, 34 Kürt çocuğunu paramparça eden bir katliamın altına imza attınız. Bu katliamın sorumlularından, tek bir kişiden hesap sormadınız. Siz, şimdi, çıkıp İsrail'e "Çocuk katliamlarını kınayın." dediğiniz zaman İsrail yetkilileri kalkıp size "Bu Heron'larla sizler de Roboski'de katliam yaptınız." deseler nasıl bir cevap vereceksiniz? "O Roboski katliamıyla ilgili siz ne yaptınız?" deseler vereceğiniz cevap ne olur? Samimiyet, arkadaşlar, hem içeride hem dışarıda son derece önemlidir.
Bakın, devam edeyim: 7 Kasım 2013 tarihli Ekonomi Bakanlığının vermiş olduğu cevap, Zafer Çağlayan'ın vermiş olduğu cevap. Yıllara göre vermiş, ben 2002'den itibaren okuyayım, sadece ihracat rakamlarını ve ithalat rakamlarını okuyalım: 2002 yılında ihracat 861 milyon dolar, ithalat 544 milyon dolar; 2003 yılında 2 kat artmış, 1 milyar 83 milyon dolara çıkmış; 2004 yılında 1 milyar 315 milyon dolar; 2005 yılında 1 milyar 467 milyon dolar, tedricî olarak artmış; 2012 yılında 2 milyar 330 milyon dolara çıkmış arkadaşlar, tam 4 katına çıkmış ve 2013'ten sonra da yine vermiş olduğu cevapta İsrail'le olan ticaret hacminiz ay ay burada yazıyor, Ekonomi Bakanlığının TÜİK verilerine göre vermiş olduğu cevaplarda var. Bakın, ocak ayında 179 milyon dolar, şubat ayında 198 milyon dolar, mart ayında 227 milyon dolar, nisan ayında 207 milyon dolar; bu şekilde giderek her ay artış gösteriyor.
Şimdi, ortada bu resmî yanıtlarınız varken siz kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz? "Sıfırlama" dediğiniz şey, her ay artan askerî ve ekonomik ticari hacimler mi oluyor, böyle bir şey var mı arkadaşlar? Aynı şekilde, Nihat Zeybekci'nin önergeye vermiş olduğu cevap, Türkiye'yle İsrail arasında kimyasal silah üretiminde de kullanılabilecek olan kimyasal maddelerin ticaretine ilişkin belge yine aynı şekilde burada duruyor.
Değerli arkadaşlar, böyle bağırıp çağırmanıza gerek yok, buraya çıkıp bu sunmuş olduğumuz verilere mantıklı ve gerçek cevaplar vermenizi bekliyoruz.
Şimdi, dünden beri burada hem Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekili dile getirdi hem de bugün yazarlar pek çok köşe yazısında yazdılar. Net olan sorular var:
1) İsrail'le tüm ilişkilerinizi kestiniz mi, bizim mi haberimiz yok? Konsolosları siz mi sınır dışı ettiniz? İsrail daha net bir tavır ortaya koydu, can güvenliği olmadığı için onları ülkesine geri çağırdı.
2) İsrail'in OECD'ye üye olmasıyla ilgili üzerinizde bir zan var. İki yıl önce imzayı sizin kaldırdığınız ve İsrail'in OECD'ye üye olduğu söyleniyor.
3) Jet yakıtlarının Türkiye tarafından sağlandığına dair ciddi iddialar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - 4) Kürecik'teki füze rampasının İsrail'i koruduğuna dair ciddi iddialar var.
5) Amerika'nın, Almanya'nın İsrail'i savunan pozisyonuna karşı bugüne kadar tek bir cümle kullandınız mı?
Bütün bunlarla ilgili soracak soru çok fazla, zamanımız yetmediği için ben ifade edemiyorum. İktidar partisi yetkililerinin buraya çıkıp mantıklı cevaplar vermesini bekliyoruz.
Önergenin lehinde olduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)