| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 21.07.2014 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 45'inci maddedeki önergemiz üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu maddede olumlu bir düzenleme var. Bu düzenlemeyle madencilik sektöründe çalışan tüm işçilerin çalışılmayan günlerinin de çalışılmış gibi yıpranmaya dâhil edilmesi şeklinde tarif edebiliriz. Bunu olumlu karşılıyoruz. Yani maden işlerinde çalışanların haftalık tatili, genel tatil, ulusal bayram, yıllık izin, sıhhi izin, eğitim, kurs, iş öncesi ve sonrası hazırlık sürelerinin de yer altında çalışılıyormuş gibi SGK'ya bildirilerek yıpranmaya dâhil edilmesi tabii ki olumlu bir gelişmedir. Ancak bu olumlu gelişmeleri yaparken muhalefetin vermiş olduğu önergelerle zenginleştirmek ve kapsamını genişletmek gerektiğini biz düşünüyoruz.
Bizim vermiş olduğumuz önergede bu madenci emekçilerin geçmişe yönelik yıpranmışlıklarının da hesaba katılmasını öneriyoruz. Yani, örneğin, Soma'daki katliamda sağ kurtulan madencilerin geçmişe dönük bu yıpranmışlık durumlarının da geçmişe yönelik olarak burada ele alınması gerektiğini ve yasaya dâhil edilmesi gerektiğini öneriyoruz.
Yine, diğer muhalefet partilerinin de vermiş olduğu önergelere baktığımızda, olumlu birtakım öneriler var, biz o önerilere de katılıyoruz. Yani sağlık alanında, işte, 112 çalışanlarının, patoloji laboratuvarında, anatomi laboratuvarında çalışanların, deniz ve limanlarda tehlikeli işlerde çalışanların, basın ve gazetecilik işlerinde çalışanların, infaz koruma memurlarının, öğretmenlerin bu fiilî hizmet süresi zammından yararlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Burada belki ayrı bir parantez açılması gereken bir sektör var ki bu, inşaat sektörü. İnşaat sektöründe çalışan emekçilerimiz aslında bu iş cinayetlerinin, işçi katliamlarının en yoğun yaşandığı sektörde çalışmak zorunda kalıyorlar. Nitekim, Türkiye'deki istatistiklere baktığımız zaman iş cinayetlerinde en fazla kaybın olduğu sektör olarak bu inşaat sektörü karşımıza çıkıyor. Oran yüzde 4,9 gibi yüksek bir oran. Yani çalışan her 100 inşaat işçisinden, emekçisinden neredeyse 5'i bir şekilde iş kazalarından dolayı mağdur ediliyor. Dolayısıyla, bu riskli alanlarla ilgili bir düzenleme yapmaya ihtiyaç var çünkü Türkiye'deki iş cinayetleriyle ilgili durum, iş kazalarıyla ilgili durum son derece vahim.
İstatistiklere baktığımız zaman, Avrupa'da iş kazalarında yaşamını yitirenler konusunda şu anda 1'inci sıradayız, dünyada da Hindistan'dan ve Rusya'dan sonra 3'üncü sırada yer alıyoruz. Dolayısıyla, hani, bu tarz, çalışma hayatını etkileyen yasa tasarıları hazırladığımız zaman aslında kapsamlı bazı düzenlemelerle burada bütün bu risk alanlarının tespiti ve buna yönelik tedbirlerin alınmasını öngörmüş olsaydık daha faydalı bir iş yapıyor olacaktık çünkü özellikle yaşamını yitirenlerin yaş grubuna baktığımız zaman da çok vahim bir tablo önümüze çıkıyor. Bakın, bir yılda Türkiye'de, 2013 yılında örneğin 1.235 işçi bu iş kazalarından dolayı yaşamını yitirmiş ve yaş ortalamalarına baktığımız zaman 14 yaş ve altında olan 18 çocuk işçi yaşamını yitirmiş, 15-17 yaş aralığında olan 41 çocuk işçi yaşamını yitirmiş ve 18-27 yaş arasında da 249 işçi yani özellikle genç popülasyonun, genç grubun çalışmak zorunda kalması, güvencesiz çalışma koşullarında çalıştırılması vahim bir tabloyu önümüze getiriyor. Dolayısıyla, keşke bu düzenlemeler yapılırken biz bütün bu tabloları masaya yatırma şansına sahip olsaydık.
Bu önergelerde muhalefetten gelen önerilere bence açık olun diyoruz, hep bu çağrıyı yapıyoruz ama maalesef AKP Hükûmeti bırakın muhalefetten gelen önergeleri, Meclis bünyesinde çalışan komisyonların raporlarını bile dikkate almıyor. En somut örneği Sağlıkta Şiddet Olaylarını Araştırma Komisyonu kurmuştuk yani aylarca çok verimli bazı çalışmalar ortaya konuldu. O raporlarda ifade edilen önerilerin hiçbirinin bugün hayata geçmediğini, Bakanlık tarafından dikkate alınmadığını üzülerek belirtiyorum. Böyle olmadığı için de sorun devam ediyor, sağlıkta şiddet devam ediyor diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)