GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:122
Tarih:21.07.2014

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

639 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 50'nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, Ceylânpınar'da Suriye tarafından açılan ateş neticesinde şehit olan askerimize Allah'tan rahmet diliyorum. 2 yaralımız olduğunu öğrendik, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum. Mutlaka, Irak'ta, Suriye'de Türk milletine yapılan bu yanlışların hepsinin hesabı bir gün sorulur diye de ümit ediyorum.

Diğer bir sözüm de: Bugün itibarıyla öğrenmiş olduğumuz üzere, Irak Türklerinin liderlerinden, Türkmen millî davasının yılmaz savaşçısı Sadun Köprülü hayatını kaybetmiştir. Sadun Köprülü'ye de buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden rahmet diliyorum, sevenlerine başsağlığı diliyorum. O değerli bir insandır. On yedi yıl süresince hapiste yatmış ve Irak Türklerinin davasını en iyi şekilde temsil etmiş olan büyük bir insandır. Irak Türkmen Cephesinin de bir müddet temsilciliğini yapmış olan birisiydi. Allah'tan rahmet diliyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu önergemiz, bu 50'nci madde, bilindiği gibi yardımcı üreme tedavisindeki katkı payıyla ilgili olan bir maddedir. Tabii, katkı payları, son zamanlarda ülkemizde artık can yakmaya da başlamıştır. Şöyle ki: Burada tabii, üremeyle ilgili, fakir ve garip insanlar, üreme neticesinde tüp bebek veya çeşitli yöntemlerle çocuk sahibi olmak için hastanelere gittikleri zaman çok büyük mali külfetle karşı karşıya kalmaktadırlar. Dolayısıyla, bunlardaki katkı paylarının en azından fakir insanlarda ortadan kaldırılması gerekir.

Tabii, bunun yanında, 2022 sayılı Kanun'dan maaş alan insanlar da veyahut da emekli olup da geçinmekte zorlanan insanlar da katkı paylarıyla karşı karşıyadır birçok konuda. Bu yönlü olarak da buralardan en azından kaldırılması, iyileştirilmesi noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutlaka çalışma yapması gerekir.

Tabii, sağlık personelinin bunların dışında çok önemli sorunları vardır ki sağlık personeli olarak insanlarımızın hekiminden hemşiresine kadar, yardımcı sağlık personeline kadar özlük hakları konusunda çok ciddi sorunları vardır. Özlük haklarını mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisinin iyileştirmesi gerekmektedir. Özellikle Sağlık Bakanlığından beklenen, Hükûmetten beklenen bu olmasına rağmen maalesef hiçbir gelişmenin de olmamış olduğunu görüyoruz. Hekimler emekli olmaktan, sağlık personeli emekli olmaktan korkmaktadır. Dolayısıyla, özlük hakları konusunda mutlaka bir şeyler yapılmalıdır.

Tabii, ikinci önemli konu da hekimlere ve sağlık personeline karşı oluşan şiddetten bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda sağlık personeline yapılan, oluşan şiddet de -basında yer aldığı kadarıyla- artık çekilmez hadde doğru süratli bir şekilde gidiyor. Bu, motivasyon eksikliği yaratıyor ve beraberinde de tüm hekimler üzerinde çalışma performansını düşürüyor saygıdeğer milletvekilleri. Şöyle ki hekimlik tabii çok çalışılması gereken, çok özveri isteyen bir meslek grubudur. Siz sadece sabahleyin saat sekizde gelip akşam 17.00'de veyahut 19.00'da evinize gittiğiniz zaman, belki diğer personel veyahut diğer iş grupları herhangi bir sorumluluk almaz ama hekimlerde bu böyle değildir. Hekimler mutlaka evlerine gittiği zaman, hatta tatile giderken bile sorumluluk bilinci içerisinde giderler, cumartesi ve pazar günleri de ağır şekilde çalıştıklarını biz biliriz. Öyleyse bir de bunun üzerine hekime şiddetle karşılaşıldığı zaman durumun daha da vahim olduğunu görüyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde sağlıkla ilgili çok ciddi sorunlar vardır. Gerçi Hükûmetin söylemleri içerisinde sağlıkta çağ atladıklarını ifade ederler, çok büyük işler başarmış olduklarını söylerler ama şöyle bir şey vardır ki eğer bir fizik tedavi, rehabilitasyon hastanız varsa, bir yoğun bakım hastanız varsa başınıza gelen tabloyu da o zaman görürsünüz. Biz her zaman söylüyoruz: Eğer Türkiye'de sağlıkta bir iyileşme olduğunu görmek istiyorsanız Ankara Numune Hastanesine veyahut İstanbul'da Haseki Hastanesine gitmiş olduğunuz zaman oradaki hekimlerin çekmiş olduğu çileyi, vatandaşımızın çekmiş olduğu çileyi orada gördüğünüz zaman ve işte orada eğer iyileştirme varsa, orada bir şeyler yapılmışsa o zaman konuyu çözmüş olabilirsiniz. Ama öyle bir şey vardır ki gidin Ankara Numune Hastanesine, muayene olmayı bırakın yani bir fizik tedavi, rehabilitasyon merkezine yatmak isteseniz size iki ay, üç ay, belki altı ay sonrasına gün verirler. Hâlbuki bu işin gayet kolayı vardır. Ne yapılması lazımdır? Bu rehabilitasyon merkezlerinin bir bölümünü şehrin belirli merkezlerine taşıyabilirsiniz, orada 300-500 yataklı merkezler oluşturabilirsiniz; hem insanlar rahatlamış olur hem hastalar rahatlamış olur ama maalesef, enteresandır, bunların hiçbirisini yapmıyoruz.

Tabii, bunun yanında şu anda koruyucu hekimlikle ilgili olarak çok ciddi sıkıntılar da vardır. Tatlandırıcılar, hazır gıdalar insanlar üzerinde çok ciddi sorunlar ortaya koymaktadır, alerjik deri döküntülü hastalıklarından tutun da son zamanlarda artan kanser vakalarına kadar.

Sonuçta, sağlıkta birçok şeyin yapılmasının zamanı geçmektedir ama geçen zaman da geri gelmemekte ve sağlık kaybedilmektedir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)