GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:116
Tarih:06.06.2012

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 233 sıra sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi selamlıyorum.

Buradan bir selam da işleri belli, adresleri belli ama suçları belli olmayan, yıllardır tutuklu olan milletvekillerine gönderiyorum.

Milletin iradesiyle, milletin oylarıyla seçilmiş milletvekilleri, suçları kanıtlanmadan, savunma hakkı bile tanınmadan, haklarında iddianameler hazırlanmadan yıllardır tutuklu. Gazeteciler, akademisyenler, askerler yıllardır tutuklu. Ama Deniz Fenerinde, Almanya'nın "Yüzyılın dolandırıcılık davası." dediği Deniz Fenerinde ne gariptir ki şüpheliler, bir ay değil, üç ay değil, tam üç yıl serbestçe dolaştılar. Kimse onların kaçmasından endişe etmedi, kimse "Delilleri karartabilir" demedi. Sonuçta, iki buçuk ayın sonunda "Daha fazla tutukluluk ceza anlamına gelir." gerekçesiyle serbest bırakıldılar. Oysaki Deniz Feneri davasına bakan 3 savcı görevden uzaklaştırıldı, haklarında soruşturma açıldı. Nerede adalet? Hani hukuk vicdanı? Hâl böyleyken, AKP milletvekili, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ilgili olarak bizleri, muhalefet milletvekillerini, arka plan ve gizli ajanda arama hastalığıyla suçluyor. Bakın, ortada bir hastalık varsa eğer, bu, sizden her cevap istediğimiz soruya, aldığınız oyların arkasına sığınarak yapılan hukuksuzluğun, adaletsizliğin, yolsuzluğun üzerini örtme ve gerçekleri çarpıtma çabanız ve her fırsatı, her alanı, bu ülkenin, bu milletin geleceğini hiç düşünmeden, 4+4+4'te eğitimde olduğu gibi, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda sağlıkta olduğu gibi, Anayasa referandumunda yargıda olduğu gibi siyasal otoritenizi pekiştirmek için kullanmanızdır.

İş yükünü azaltmak, yargıyı hızlandırmak gibi beklentilerle sunulan ara buluculuk, ciddi anlamda bir yargı reformu olmadan ne kadar sağlıklı işleyecek bir sistem? Nitelikli, bağımsız yargıç sayısını artırmadan, yargının bağımsızlığını sağlamadan yapılacak bu düzenlemeler, hukuk sistemimizdeki sorunları daha da derinleştirip içinden çıkılmaz bir labirente dönüştürecektir.

Değerli milletvekilleri, cinsiyeti, dili, dini, ırkı, mesleği, mezhebi, eğitimi, engeli ne olursa olsun, yurttaşlarımız yasalar önünde eşit olduğunu bilmeli ve buna inanmalıdır. Haklı gerekçeleri olduğunda, güçsüzün güçlü karşısında, fakirin zengin karşısında, kadının erkek karşısında, mağdurun suçlu karşısında hakkını arayabildiği yer, bağımsız, adil yargı sistemidir.

Tasarının gerekçesinde örnek gösterilen Avrupa ülkelerinde bile sistem tam anlamıyla oturmuş değil. Ara buluculuğu en eski uygulayan ülkelerden biri Hollanda'da bile bu yöntemle çok az uyuşmazlık çözülebiliyor. Hak ve adalet duygusu gelişmiş, demokrasi kültürü oturmuş, yargının bağımsız olduğu ülkelerde bile sonuçlar  böyleyken biz bu yargı sistemimiz, biber gazı da tuzu biberi olan ileri demokrasimizle ara buluculukta neyi hedefliyoruz, ben açıkçası çok merak ediyorum.

Değerli arkadaşlar, muhalefet milletvekilleri olarak bizlerin haklı endişeleri var. Evet, ara buluculuk kurumunun Adalet Bakanlığı aracılığıyla bağımlı hâle getirilmesinden siyasal iktidara, ara buluculuk kurumunun mevcut yapısıyla bağımsız olamamasından, bağımsız ve tarafsız mahkemelere alternatif ve doğrudan iktidara bağımlı yargı sistemine yol açmasından, çalışma hayatının korunmasız tarafı olan işçilerin bu süreçte mağdur olmasından, kapalı kapılar arkasında boşanma, nafaka ve miras gibi davalarda kadınların hak kaybı  yaşamasından endişe duyuyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, çünkü burada hâkimin taraf ehliyetini göz önünde bulundurarak tarafları dinlemeksizin sadece evrak üzerinden karar veriyor olması, bu bizim haklı gerekçelerimizdir.

Evet, bunların hepsi olasılıklar ama daha doğrusu, ileride yaşanacak gerçekler çünkü benim ülkemde her 3 kadından 1'i şiddete uğruyor, her 10 kadından 1'i gebeliği sırasında fiziksel şiddete uğruyor, her 3-5 kadın aklın, vicdanın alamayacağı şekilde katlediliyor. Evet, benim ülkemde namus, töre cinayetleri adı altında bunlar normalleştirilmeye çalışılıyor.

Değerli arkadaşlar, benim ülkemde kadınların uğradığı cinayet, şiddet, vahşet karşısında şaşırmayan, tek kelime etmeyen ancak stadyumda maç izleyen kadınların kötü tezahüratından utanan, dehşete kapılan, sadece kadınların kaç çocuk doğuracağı, doğurup doğurmayacağı, nasıl doğuracağıyla ilgilenen ama doğurduğu çocuğuna nasıl bakacağı, nasıl bir gelecek sunacağına dair ilgisiz kalan bir Başbakan var. Benim ülkemde kadına, gençlere, yurttaşlara dayatılan bir yaşam, biçilen roller var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CANDAN YÜCEER (Devamla) - Eğer gerçekten amacımız burada üzüm yemek ise ara buluculuğun, gerçekten bu kurumun bağımsız olması, eğitim ve denetim mekanizmalarının iyi işlemesi, tabii ki yargının bağımsızlığa sahip olması ve iktidarın elini yargıdan çekmesi gerekir diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyoruz Sayın Yüceer.