| Konu: | MHP GRUBUNUN, MUĞLA MİLLETVEKİLİ MEHMET ERDOĞAN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, ÖZEL GÜVENLİK GÖREVLİSİ VATANDAŞLARIN MEVCUT SORUNLARININ TESPİT EDİLMESİ, BU SORUNLARIN GİDERİLMESİ VE YAPILACAK YASAL DÜZENLEMELER DE DÂHİL OLMAK ÜZERE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 16/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 23 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 124 |
| Tarih: | 23.07.2014 |
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce -malum, bu akşam mübarek Kadir Gecesi- tüm Türk ve İslam âleminin Kadir Gecesi'ni kutluyorum, inşallah, günahlarımızın affedildiği bir gece olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, MHP grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Gerçekten önemli bir grup önerisi, araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin. Aslında, bu, kamuda veya özel sektörde çalışan özel güvenlik görevlilerinin sorunlarını genel olarak taşeron işçileriyle ilgili verilmiş olan araştırma önergelerinde defalarca dile getirdik. Özellikle kamuda çalışan özel güvenlik görevlilerinin sorunlarının taşeronda çalışan diğer kamu işçilerinden ayrılmasının çok da kolay olmadığını görüyoruz ancak arkadaşlar, bu özel güvenlik görevlilerinin, özellikle kamuda çalışanların diğer taşeron işçilerden daha fazla zorlukları ve sıkıntıları var.
Şimdi, Türkiye'de -grup önerisindeki rakamlar güncel değil, 2013 yılında verilmiş bir grup önerisi- bugün itibarıyla yaklaşık 800 bin kişi özel güvenlik belgesi almış. Sayın milletvekilleri, bunları biliyorsunuz, birçoğu sizin kapınızı da aşındırıyor. Bunların önemli bir kısmı da işsiz, iş bulamıyor. Kamuda iş bulanlara bakıyorsunuz, liyakate göre değerlendirilmiyor, kimin dayısı varsa, kimin AKP'li daha önemli bir yakını varsa, öncelik kamuda bu arkadaşlarımıza veriliyor. Dolayısıyla, liyakate önem verilmeden alımlar yapıldığı için de bazı kamu kuruluşlarında özel güvenlik personeliyle ilgili sıkıntılar yaşandığını üzülerek görüyoruz.
Tabii, bir de şu konu çok önemli: Bu özel güvenlik personelinin eğitimleri konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını da görüyoruz. İsterseniz gidip araştıralım, kamu kurumlarında, üniversitelerde, Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda, Millî Eğitimde, nerede derseniz deyin, bir özel güvenlik görevlisi haklarının ve yetkilerinin neler olduğunu bilmiyor. Bilmiyor, bu ayıp değil. Yani herhangi bir adi asayiş olayına müdahale etse bir türlü, etmese bir türlü. Başına nasıl bir şey geleceğini bile bilmiyor. Yetki sınırını aşıp aşmadığını, nerede yetkisinin başlayıp nerede bittiğini bilemiyor bu arkadaşlarımız. O yüzden bu arkadaşlarımızın eğitiminin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
Tabii, kamuda çalışanlar aynı zamanda taşeron işçisi. Bütün taşeron işçilerinin karşılaştığı bir sorunla karşılaşıyorlar. Şu anda Türkiye'de 1.300'e yakın firma taşeron güvenlik işçisi çalıştırma hakkına sahip. Ancak bu şirketlerin kaç tanesi faal, bir incelediniz mi? Büyük bir kısmı ihale yasaklısı hâline geliyor. Yani bir sene alıyorsunuz bir üniversitenin güvenlik ihalesini, son ay ya primlerini yatırmıyorsunuz ya maaşını ödemiyorsunuz bu arkadaşlarımızın. Ondan sonra da ne oluyor? İhale yasaklısı hâline geliyorsunuz. Gariban özel güvenlik görevlisi de ya maaşını alamıyor ya sigorta primi eksik yatırılmış olarak ortada kalıyor. Ertesi yıl bu şirket, adına bir ilave yapıyor -ortaklar aşağı yukarı aynı- yeniden aynı kurumun ihalesine giriyor ve yeniden alıyor.
Şimdi, şu torba yasada bu sözleşmelerin üç yıla çıkartılmasını kabul ettik. İnşallah iyi bir gelişme olacak ama bu yeterli değil sayın milletvekilleri. Özel güvenlik görevlilerinin, diğer taşeron işçiler gibi, sorunun kökten çözülebilmesi adına, kadrolu hâle getirilmesi gerekiyor. Bu sorunu ancak böyle çözeriz.
Diğer yandan, şunu söylemiştim: Özel güvenlik görevlilerinin, özellikle kamuda çalışanların, diğer taşeron işçilerden daha fazla sorunu var. Bir; çalışma saatleri. Gerçekten çok ciddi çalışma saatleri var. Bu çalışma saatlerine karşılık, gece ücretleri, zamları verilmiyor, fazla mesaileri verilmiyor bu arkadaşlarımızın; izin kullanma konusunda çok ciddi sıkıntı yaşıyorlar yasal hakları olmasına rağmen. Yine, bu arkadaşlarımız birkaç yıl önce bir sendika kurmaya çalıştılar, başlarına gelmeyen kalmadı sendika kurmaya çalışan, bu konuda öncülük edenlerin. Bunu da unutmadık.
O yüzden, biz samimiyetle şunu söylüyoruz: Kamuda çalışan, özel sektörde çalışan, güvenlik hizmetleri alanında çalışan personelin en başından itibaren, yani o, kursa gidişlerinden çalışma koşullarına kadar konunun yeni baştan incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öyle bir şey var ki diğer taşeron işçilerden farklı olarak kursa gidiyorsunuz, cebinizden para ödüyorsunuz, bunun sonucunda işsiz kalıyorsunuz. Bu konunun araştırılması bizce çok elzem. O anlamda, sizden istirham ediyorum şu mübarek günde, bugüne kadar her şeye "hayır" dediniz, bari buna "evet" deyin arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, tabii, grup önerisi vesilesiyle -birkaç dakikam kaldı- Türkiye gündemiyle ilgili önemli bir konuya da değinmek istiyorum. Çok enteresan gelişmeler yaşıyoruz. Yine bir operasyon başladı. Sayın Grup Başkan Vekilimiz ifade etti, bu operasyon öyle bir operasyon ki bundan önceki operasyonların çöktüğünü gösteren yeni bir operasyon ama bu çöken operasyonların savcısıyla bu operasyonun savcısı gene aynı; Sayın Başbakan.
Arkadaşlar, hatırlıyor musunuz, Sayın Başbakan çıkıp Balyoz ve Ergenekon davaları sürecinde "Ben bu davaların savcısıyım." diyordu? Şimdi de aynı Sayın Başbakan, daha önce terör örgütü dediği, "Bana darbe yapıyor." dediği insanlarla ilgili yürütülen soruşturmaların haksız ve hukuksuz olduğunu söylüyor. Şimdi bu soruşturmayı yürüttürdükleri polisleri ve amirlerini yaka paça, kelepçeli şekilde alıyor.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Kim alıyor?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Başbakan alıyor, Başbakanın talimatıyla oluyor bunlar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yapma be!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hadi oradan ya!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Biz geçmişte şunu söyledik arkadaşlar, defalarca söyledik: "Ergenekon terör örgütü hikâyesi gerçekten yüzyılın en büyük yalanı." dedik. Balyoz, yok böyle bir darbe planı, yok böyle bir darbe.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Doğru, bundan önce hiç darbe yapılmadı!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Anlatmaya çalıştık ama Sayın Başbakan çıktı, dedi ki: "Hayır, Ergenekon diye bir terör örgütü var, sonuna kadar üzerine gideceğiz. Ben de bunu savcısıyım."
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sor, sor, "Amerika'ya gidip elini öpmüş mü?" diye sor. Şimdi bağırıyor orada.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Enteresandır arkadaşlar, o dönemde ne kadar insan mağdur oldu. Bakın, unuttunuz galiba ismini, bir rahmetli Kuddusi Okkır vardı. Ne dediler Kuddusi Okkır için? "Ergenekon'un kasası." dediler. Adamcağız cezaevinde sefalet içinde öldü. Aradan beş yıl geçti ve bugüne kadar "Ergenekon terör örgütünün kasası" denen Kuddusi Okkır'ın öldükten sonra da herhangi bir mal varlığına ulaşılamadı. Farkında mısınız, ailesi hâlâ sefalet içinde?
Devam ediyorum, Balyoz davasında ne yaptınız? Gene savcılığını üstlendiğiniz ve bu soruşturmaları yaptırttığınız, bugün yaka paça gözaltına aldırttığınız polis ve amirlere, o davalarda, terörle mücadele edenlere karşı...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ama şimdi siz kol kola girdiniz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - ...teröristleri tanık olarak dinlettiniz, bunları mahkûm ettirdiniz. Şimdi, bu adamları siz düne kadar kullandınız, bunu söylüyorsunuz, itiraf ediyorsunuz, "Ergenekon ve Balyoz hikâyeydi, büyük bir aldatmacaydı." diyorsunuz. Şimdi peki ne oldu da bu aldatmacayı birlikte hayata geçirdiğiniz polisleri ve amirleri, kullanım süreleri dolduğu için mi bugün yaka paça gözaltına alıyorsunuz, yoksa bunların yaptığı son soruşturmanın ucu sizlere dokundu diye mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 7 Şubatta ortağı değiştirdiler.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, Ergenekon ve Balyoz sürecinde yaşananlar hukuksuzdu, insan hakkı ihlalleri vardı. Bugün yapılan işlem de aynı şekilde hukuksuz. 3 tane yanlış 1 tane doğru etmiyor, 2 tane yanlış da etmiyor. Dolayısıyla, dün onlara yanlışı siz yaptırdınız, arkalarında siz vardınız, bugün de kullandığınız insanları, tetikçi olarak kullandığınız insanları, toplumdan özür dilemek yerine bunları yaka paça alıp günah çıkartmaya çalışıyorsunuz. Şu mübarek günde bunları yeniden değerlendirebilmeniz için söyledim.
Arkadaşlar, savcı deyince enteresan bir şey aklıma geldi -Sayın Aydın'la paylaştım- yahu, bu operasyonların savcısı, çöken operasyonların savcısı Sayın Başbakandı, kendisi söyledi. Şimdi, yandaş basın ne yazıyor? "Polis amirlerinden sonra geçmişte Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturmaları yapan savcılara bu operasyon sıçrayacak." diyor. Yahu, bu operasyonların başsavcısı Sayın Başbakan.
Şimdi, ben bu operasyonu yürüten savcıya sesleniyorum: Operasyonu yürüten savcılara dönük bir soruşturma genişletme ihtiyacınız varsa ki, olması gereken buysa yapın ama lütfen, şurada "Ben bunların savcısıyım." diye ikrarda bulunan Başbakanı da bu soruşturmaya dâhil etmeyi unutmayın. Yazık günah...
Bakın, bu akşam ellerimizi semaya açacağız, Yüce Allah'tan af dileyeceğiz. Doğru mu arkadaşlar? Ama sizlerden şunu da yapmanızı istiyorum: Siz Türkiye'yi yönetiyorsunuz, Hükûmet partisinin mensuplarısınız. En azından bir özeleştiri de yapın bu gecenin hürmetine biz geçmişte kimlerin hakkını yedik, nasıl hakkını yedik, biz onlardan nasıl helallik isteyeceğiz... Lütfen, oturup dua ederken bir özeleştiriyi de bu akşamın yüzü suyu hürmetine yapın, sizden bunu istirham ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)