GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TURİST REHBERLİĞİ MESLEK KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:117
Tarih:07.06.2012

MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı'nın geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı yerli ve yabancı turistlere Türkiye'nin tarihî, kültürel, doğal ve diğer özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi veren, turistlerin sorunlarının çözümüne yardımcı olan turist rehberlerinin yıllardan bu yana mücadelesini verdikleri bir meslek kanunu tasarısıdır.

Kanun tasarısının geneline baktığımızda turist rehberlerinin tüzel kişiliği haiz bir meslek odasına ve birliğe kavuşacak olması sevindiricidir ancak kanun tasarısının özüne baktığımızda ise birçok eksiklikler ve Anayasa'yla çelişen maddeler bulunmaktadır.

Tasarıda turist rehberleri birliğinin bir meslek birliği gibi değil de Bakanlığa bağlı bir kurum hâline getirilmek istendiği açıkça görülmektedir. Kurulacak olan meslek birliğinin tamamen Bakanlık tekelinde faaliyet göstermesinin hedeflendiği, dolayısıyla yetkisiz bir meslek birliğinin kurulmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Meslek odaları kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezî otoritenin hiyerarşi anlayışı içinde olmadan, merkezî otoritenin idari vesayetinde olan kuruluşlardır. Bu kuruluşların merkezî otoritenin emir komuta zincirine sokulmaya çalışılması hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmadığı gibi doğru ve etik bir yaklaşım tarzı da değildir. Bununla birlikte, meslek kuruluşlarının işleyişi ve yönetim tarzı Anayasa'nın 135'inci maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi birçok kararında genel olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da kamu hizmeti yaptığını, idarenin bir parçası olduğunu ve yerinden yönetim esaslarına göre oluşturulduğunu kabul etmiştir. Bu kapsamda meslek odalarının mahiyetine, ruhuna ve işleyişine ters olan, ileride birçok sorunlar getirecek maddeler içeren bu tasarıda Anayasa'ya da aykırılıklar bulunmaktadır.

Tasarının geneline baktığımızda ilk göze çarpan en büyük sorun, Bakanlığa verilen yetkilerin çok fazla olmasıdır. Her konuda Bakanlık onayı aranmakta, her türlü belgenin Bakanlık tarafından verilmesi öngörülmektedir. Bu da tüzel kişiliğe sahip olmanın özüne ters olmakla birlikte kurulacak odaların da tamamen siyasallaşmasına neden olacaktır. Diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanun ve yönetmeliklerini incelediğinizde, örneğin Avukatlık Kanunu'nun 9'uncu maddesi incelendiğinde avukatlık mesleğini kabul ruhsatının ilgili baro tarafından verildiği görülmektedir. Diğer mesleklerde de ilgili oda ya da birlik tarafından verilmekte olan meslek ruhsatının, görüşmekte olduğumuz bu tasarıda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilmesi doğru değildir. Dolayısıyla ya o meslek kanunları yanlıştır ya da bu kanun tasarısı yanlıştır. Bu nedenle, mesleğe kabul koşullarını taşıyan turist rehberlerine verilen ruhsatnamenin ilgili meslek kuruluşu tarafından verilmesi, Anayasa'nın 135'inci maddesinde yer alan "meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak" ibaresindeki amaçla bağdaşması açısından önemlidir.

Ayrıca mesleğe kabul başvurusunun da doğrudan meslek kuruluşlarına yapılması gerekirken, tasarıda başvurunun Bakanlığa yapılması, Bakanlığın denetim yetkisinden çok karar alma yetkisine sahip olmasına neden olacaktır. Bu da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları yetki çerçevesinin ruhuna ters olup ayrıca bürokratik işlemleri de arttıracaktır. Diğer taraftan odaların yetki alanları da daraltılacaktır.

Yine tasarıda yer alan aralıksız sekiz yıl süreyle eylemsiz turist rehberi olanların eylemli turist rehberi olabilmeleri için yapılacak sınavın Bakanlık tarafından yapılması yanlıştır. Bu sınavın iki aşamalı olması, bunlardan yazılı sınavın içeriği de açıkça belirtilerek konusunda uzmanlaşmış kamu kurum veya kuruluşları tarafından yapılması daha doğru olacaktır. Bununla birlikte turist rehberliği mesleğinde en önemli kriterlerden biri olan yabancı dilde konuşma veya pratik bilginin daha öne çıkması nedeniyle mülakatın da birlik tarafından yapılması daha isabetli olacaktır.

Tasarıda diğer önemli gördüğümüz ve düzeltilmesi gereken yanlışlıklar ise kamu kurumu niteliğinde birden fazla meslek birliğinin kurulmasıdır.

Değerli milletvekilleri, bu düzenleme sektörde birçok sorunları ve ikilikleri beraberinde getirecektir. Nasıl ki Barolar Birliği ve her ildeki baro tek ise turist rehberleri odaları birliğinin ve illerdeki turist rehberleri odalarının de tek olması kamu yararı açısından önemlidir. Çünkü illerde birden fazla odanın ve genelde de birden fazla birliğin kurulması kamu tüzel kişiliğine sahip kurum olmanın özüne ters olmakla birlikte, uygulamada birçok yetki karmaşasına da neden olacaktır. Aynı ilde birden fazla oda kurulmasına ve ülke çapında birden fazla birlik kurulmasına imkân veren bu yasal düzenleme, güçsüz meslek kuruluşlarının, etkisiz ve tüm rehberleri temsil etmeyen birliklerin kurulmasına, karar almada ve uygulamada hantallığa, uyumsuzluğa ve meslek mensuplarının siyasi nedenlerle ayrışmalarına yol açacaktır. Bu durum, meslek kuruluşlarının amacı olan mesleki birlik ve dayanışma ile mesleğin geliştirilmesi amaçlarından da uzaklaştırılmasına neden olacaktır, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirecektir.

Değerli milletvekilleri, meslek odalarının kuruluş amacındaki öncelik, ilgili mesleği icra edenlerin bir araya gelerek mesleki sorunlarına çözüm getirmek, mesleki faaliyetin meslek ehline sahip kişilerce en iyi biçimde icra edilmesini sağlamaktır. Bu tasarı, yıllardır mesleki bir yasaya sahip olamadıkları için yasal mesleki kuruluş çatısı altında örgütlenemeyen turist rehberlerini bir yandan yasal mevzuatlarına kavuştururken, diğer taraftan mesleki sorunlarını sağlıklı bir ortamda tartışma ve çözüm bulabilme yetisi bir karmaşa içine itilmektedir. Bu durum, kurulacak olan turist rehberleri meslek odalarının ve birliğinin tüm enerjisini mesleki sorunlara ve bunların çözümüne harcamasına engel olacaktır. Diğer taraftan, kurulan birliklerde rehberler arasında bazı ideolojik değerlere ve dillere göre bölünmeler yaşanacaktır. Aynı zamanda, yoğun iş potansiyeline sahip olan acentelerin birlikte çalıştıkları rehberleri belirli odalara yönlendirme eğilimine girmesi muhtemeldir. Bu durum da meslek odalarının rehberlerin değil de acentelerin taleplerine göre hareket etmelerini sağlayacak, tamamıyla fonksiyonunu yitirmesine sebep olacak sonuçlar doğuracaktır. Dolayısıyla diğer mesleki birlik ve odaların yapısıyla benzer bir yapının oluşturulması tasarının amacı ve kamu yararı açısından önemlidir.

Değerli milletvekilleri, turist rehberi, ülkemize gelen turist grubunu havaalanında karşılayan, bir program dâhilinde gezdiren, tur programı sonunda grubu tekrar havaalanına bırakan kişidir. Rehberin yaptığı iş dar kalıplar içinde bu şekilde özetlense de, aslında rehberlik mesleği turizm sektörünün can damarlarından birisidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yabancı dil bilen azınlıklar tarafından icra edilen bu meslek, günümüzde profesyonel bir meslek dalı olarak üzerinde durulması gereken bir sektörel dal hâline gelmiştir. Bunun için gerek turizm sektörünün gerekse ülkemize gelen turistlerin rehberlerden beklentileri oldukça fazladır. Dolayısıyla, turist rehberi turizm sektörünün vazgeçilmez dinamiklerinden biri hâline gelmiştir. Özellikle kitle turizminde çeşitli çaba ve masraflarla kazanılan müşterilerin sürekli müşteri hâline gelebilmesinde turist rehberlerinin rolü yadsınamaz önemdedir. Beş yıldızlı bir hizmeti bir turist rehberiyle daha kaliteli hâle getirmek mümkün olduğu gibi çok kalitesiz bir düzeye indirgemek de mümkündür. Bu nedenle, bir turist rehberi, gerek ülke tanıtımının gerekse turizm işletmelerinin aynası durumundadır. Turistler de aynada iyi şeyler görebildiği ölçüde ülkenin daimî konuğu olacaklardır.

Turizmin ülke ekonomisinde ağırlığı arttıkça tanıtıma ayrılan bütçe de her yıl artmaktadır, sınır ötesi tanıtımda kullanılacak bu bütçenin ülkeye daha çok turist kazandıracağı açıktır. Ancak tanıtımın ikinci bir ayağı daha vardır, bu da, potansiyel talebin fiilî talebe dönüşmesinden sonra yapılan tanıtım faaliyetlerini kapsamaktadır. Ülkeye yeni giriş yapan turist ile yüz yüze yapılan tanıtımda, kuşkusuz, turizm alanında hizmet veren herkesin kendisine düşen bir yükümlülüğü vardır. Ülkemizi temsilen gönüllü elçi olan profesyonel turist rehberinin bire bir tanıtımda ne kadar etkin olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, profesyonel turist rehberi, gerek ülke tanıtımı gerekse turizm işletmeleri ve turistik işletmeler için stratejik önemdedir. Dolayısıyla, bu mesleği icra edenlerin çok eğitim almalarının yanında "liderlik, davranış, sabır ve anlayış, kararlılık ve mesleki etik" gibi bazı bireysel özellikleri de taşıması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, turist rehberliği turizm alanında çok farklı amaçlardan önemli görülen mesleklerdendir. Öncelikle her turist rehberinin birtakım liderlik özelliklerine sahip olması gerekmektedir. Çünkü rehberler, turist gruplarına liderlik yapmakta ve tur süresince onları yönlendirmektedirler. Diğer taraftan, yerel toplum ile turist grupları arasında iletişim sağladıkları için, sosyal fayda sağlaması açısından da önemi büyüktür. Bu nedenle, turist rehberlerinin işlerini başarılı bir şekilde yapması turizm sektörünün olumlu gelişimi açısından çok önemlidir. Bu itibarla, dünya turizm pazarından aldığı payı sürekli artırma çabasında olan ülkemiz için, bu sektörün gelişmesinde en önemli ekonomik unsurlardan biri olarak görülen Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı'nın yasalaşması hayati bir gerekliliktir. Bu kapsamda, mevcut tasarıda yer alan eksikliklerin de bir an önce yönetmeliklerle giderilmesinin önem, hassasiyeti vardır.

Çıkarılacak uygulama yönetmelikleriyle, rehberlik mesleğinin çalışma sistemi, rehberlerin özlük hakları ve yükümlülükleri ile sosyal güvenceleri de belirlenmeli ve yaşanacak olumsuzlukların önüne en baştan geçilmelidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde sadece deniz turizmi yoktur. Türkiye, tarihî zenginlikler ve doğal güzellikler bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasındadır. Bu özelliklere sahip en önemli ilimiz İstanbul'dur. Tarihle doğanın, kültürle farklı sosyal zenginliklerin iç içe geçtiği İstanbul'dan, bütün bu avantajlarına karşın benzerleriyle kıyaslandığında, turizm bakımından yeteri kadar istifade edildiği söylenemez. Bu kapsamda, "İstanbul" denilince akla ilk gelen, İstanbul'un aynası konumundaki tarihî ve kültürel yapıların, tarihî ve kültürel dokunun yavaş yavaş yok olduğuna tanık olmaktayız. En son Fatih ilçesinde, Balat'ta yer alan, tarihî ve kültürel bir hazine olan iç surlardaki bir mahzenin üzerine beton bina yapılması hem de belediye tarafından bu binaya ruhsat verilmesi, Anıtlar Yüksek Kurulunun da buna sessiz kalması, İstanbul'da tarihî ve kültürel dokunun nasıl katledildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, "turist" ve "turizm" birlikte anıldığı zaman ülkemizin en önemli çekim merkezleri, hiç şüphesiz, İstanbul, Antalya ve İzmir'dir. Yıllar itibarıyla İstanbul'a turistik gezi amaçlı gelen gemilerin sayıları ve boyları sürekli artış gösterirken, bu gemilerin yanaşabileceği rıhtım kapasitesi aynı kalmıştır. Bunun sonucunda da İstanbul'a gelen gemilerin yanaşma yeri problemi oluşmaktadır. Bazı gemiler zaman zaman rıhtımda bağlama yeri bulamadığından rıhtıma yanaşamamakta, açıkta demirleyerek, yolcular yolcu tekneleriyle limana taşınmaktadır. Yolcuların ve firmaların istemedikleri bu durum, yolcuların açıkta demirlemiş gemiye ve yolcu teknelerine indirilip bindirilmeleriyle taşınması sırasında yaşanması muhtemel büyük riskler bulunmaktadır. Bununla birlikte, açıkta demirleyen bu gemilerin İstanbul Boğazı'nın hem yerel hem de boğaz geçişi yapan gemi trafiğine olumsuz etkileri de bulunmaktadır.

Kruvaziyer turizm potansiyeli her geçen gün artmakta olan İstanbul'da, bu artışı devamlı kılabilmek için, bu gemilerin sorunsuz yanaşabilecekleri, kapasitesi yüksek, modern kruvaziyer limanlarına çok acil olarak ihtiyaç duyulmaktadır. O nedenle, İstanbul'la birlikte diğer kıyı şeridindeki turizm bölgelerine gelen turistlerin daha uzun süre konaklamalarını sağlamak ve gelen nitelikli turist sayısını artırabilmek için potansiyeli yüksek bölgelerde kruvaziyer yolcu taşımacılığına yönelik alt ve üst yapıların hızla tamamlanarak turizme açılması sağlanmalıdır.

Ayrıca, deniz turizmi sektöründe hızla gelişen mega yat limanlarının iyileştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Başta İstanbul, Antalya ve İzmir'de bulunan yat limanlarının rehabilite edilerek mega yatları alacak şekilde geliştirilmesi, Türk turizminin yat turizminden aldığı payın artırılmasını da sağlayacaktır. Bunun yanında, yat limanlarına ilave olarak, ülkemizde bulunan iki yüzü aşkın balıkçı barınakları potansiyelinden faydalanılması da ayrıca düşünülmelidir. Birbirine belirli bir deniz mesafesi içerisinde bulunan balıkçı barınaklarının iyileştirilmesi, yat turizmine gerekli hizmeti sağlayabilecek şekilde yenilenmeleri sektörde önemli bir ilerleme sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz turizm alanında hem coğrafi konumu ve iklimi hem de sahip olduğu doğal kaynaklar açısından büyük bir avantaja sahiptir. Ancak bu avantajın turizm politikalarında eksikliğini hissettiğimiz profesyonellik anlayışıyla da bütünleştirilmesi gerekmektedir.

Turizmin çeşitlendirilmesine imkân veren coğrafi ve doğal yapısı nedeniyle Türkiye, son on beş yılda en çok ziyaretçi alan ülkeler arasındadır. Turizme adapte olmakta sorun yaşamayan dinamik, genç nüfus varlığı ve sosyokültürel özellikleri nedeniyle turistlerin ilgisini çeken doğu-batı sentezi özellikleri ülkemizi merak edilen bir turizm merkezi yapmaktadır. Coğrafi konumu nedeniyle ana pazar bölgelerine yakın olması, bu konumun avantajından yararlanılarak kurulan halı, deri, konfeksiyon ve mücevherat gibi turistik alışveriş olanaklarına sahip olunması ve bölgedeki rakip ülkelere göre daha yeni ve daha kaliteli nitelikli tesislerin varlığı Türkiye turizmine avantaj sağlayan diğer unsurlardandır. Ancak, bu özellikler dışında Türk turizmini ve sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyen birtakım dezavantajlar bulunmaktadır. Her ne kadar alternatif turizm imkânları artsa da, Türkiye'de turizm çoğunlukla Akdeniz ve Ege kıyı kesiminde yoğunlaşmıştır. Bu bölgelerde aşırı yığılma, kıyı gerisi ve çevresi alanlarda çarpık kentleşme ve yapılaşma bölge turizmini ve ülkemizin itibarını olumsuz etkilemektedir. O nedenle, ülkemize gelen turistlerin çevreye karşı aşırı duyarlılığı Türkiye'nin turizm sorunlarının başında gelmektedir.

Ülkemizin kıyı şeridinde çok katlı yapılaşmaların artması, daha fazla tesis uğruna Bodrum, Marmaris ve Kuşadası örneklerinde olduğu gibi turistik merkezlerin şehirleşmesi, tarım alanlarının tahrip edilmesi, turizme açılan bölgelerde katı ve sıvı atıkların çevreyi tehdit etmesi gibi sorunlar ülkemizin turizm sorunlarının başında gelmektedir. Dolayısıyla, çarpık kentleşme, turizm bölgelerindeki ulaşım sorunları, altyapı problemleri ve çevre kirliliği ülkemize gelen turistler açısından olumsuz bir izlenim yaratmakta, orta ve uzun vadede turizmi olumsuz etkilemektedir. Bununla birlikte, altyapı, hizmet kalitesi ve destek sektörlerdeki gelişmelerin hızlı talep artışlarından kaynaklanan ihtiyaca cevap verememesi, düzensiz ve denetimsiz ticari faaliyetler, ülkemiz turizminde ve ürün kalitesinde yol açtığı bozukluklar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Diğer taraftan, rezervasyonlarda yaşanan sorunlar, kötü işletmecilik, özellikle turistlere karşı fiyatlarda yaşanan çelişkiler turizmi olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, stratejik pazarlama yönetimine işlerlik kazandırılamaması, yerel yönetimler ile kamunun turizm sektörüne gerekli ilgiyi göstermemesi ülkemizde etkin bir planlama politikasının olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla, turizm sektöründeki yatırımları da yakından ilgilendiren, gerek altyapı gerekse planlama alanındaki eksiklikler yerli ve yabancı yatırımcıların gözünü korkutmakta, sektöre yapılmak istenen yatırımları kaçırmaktadır.

Bu kapsamda, kamu-özel sektör iş birliği geliştirilmeli, devletin koordinatör ve özel sektörün uygulayıcı olması, devletin finansman olarak tanıtımda özel sektöre destek vermesi konusunda teşvikler ve kredilerde farklı yaklaşımların geliştirilmesi sağlanmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle turist rehberliği meslek kanununun ülkemize, ülkemiz turizmine ve yıllardır bu kanunu bekleyen turist rehberliği camiasına hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.