GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, ANKARA MİLLETVEKİLİ LEVENT GÖK VE 24 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, ANKARA'NIN AKARSU VE DERELERİNİN ISLAH EDİLMESİ AMACIYLA 5/11/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 AĞUSTOS 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:131
Tarih:12.08.2014

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle, Başkent Ankara'nın yer altı sularının ve derelerinin ıslahına dönük bir araştırma komisyonu kurulması için Meclisimizi davet ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önerge, Ankara'nın tarihine ve kimliğine olan bir özür borcumuzun yerine getirilmesidir. Hepiniz Ankara'da yaşıyorsunuz. Ankara, aslında kurak ve susuz bir bozkır kenti olarak bilinir ama doğrusu öyle değildir. Ankara, aslında su kaynakları açısından Türkiye'nin belki en zengin kentlerinden bir tanesi idi. Başkentin tam ortasından ve çeşitli ilçelerinden geçen dereler ve çaylar sessizce akıp geçmektedir çünkü hepsinin üzeri kapalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; -belki farkında olmadan- yaşadığınız muhitlerin isimlerini sizlere bir hatırlatırsam, Ankara'nın su kaynakları açısından ne denli zengin olduğunu bir kez daha kanıtlama fırsatını bulacağız.

Bakın, Ankara'nın pek çok semti isimlerini derelerden almıştır: Kavaklıdere "Kavaklı" adındaki bir dereden almıştır adını, Hoşdere önemli caddelerimizden bir tanesidir, Dikmen Deresi, Bentderesi, İncesu Deresi, Bülbülderesi, Bademlik Deresi, Kıbrısköyü Deresi, Çubuk Çayı, Hatip Çayı, Bayındır Deresi, Cevizlidere, İmrahor, Çayyolu, Kirazlıdere; bunların hepsi Ankara'nın önemli semtleridir. Çok önceki, elli altmış yıldan önceki bir zaman dilimi içerisinde, Ankara'da sayısız dereler ve çaylar akmakta ve bunların üzerinde de tarihî köprüler bulunmaktaydı. Ankara'da tam 24 tane köprünün bulunduğu söylenmektedir. İmrahor Deresi, İmrahor Vadisi'nden akıp gelir ve bugün hepinizin "Kolej" diye bildiği alandan geçer, Sıhhiye Meydanı'ndan geçer ve Ulus'a doğru akarak Ankara Çayı'na karışırdı.

Değerli milletvekilleri, Ankara, işte bu su yataklarının zenginliği yönünden çok önceleri, elli altmış yıldan önceki zamanda bağlarıyla meşhur bir kentti. Ankara'nın adlarından bir tanesi de Farsça "engûr"dür. Engûr, Farsça "üzüm" anlamına gelmektedir ve Ankara'nın üzüm bağlarına ve elbette ki onu besleyen derelere atfen o ad Farsça olarak verilmiştir.

Şimdi, Ankara'nın dereleri kurtarılmayı bekliyor. Kırsal tabanlı göçlerle yaşadığı hızlı nüfus artışı, gecekondulaşma, bunun getirdiği çarpık kentleşme, plansız gelişme, imar rantları, yanlış yer seçimleri, suyu besleyen alanların kirletilmesiyle, kentin atıklarının da derelere verilmesiyle Ankara'nın dereleri, çayları artık yok olma noktasına gelmiştir. Şimdi, Ankara'ya tarihî bir özür borcumuz var değerli arkadaşlarım.

Şimdi, Ankara'nın caddelerinin altından, metrolarının altından sular geçmektedir ve Ankara, su bakımından gerçekten de çok zengin bir potansiyele sahiptir. Bu Ankara derelerinin bu şekilde üstlerinin kapatılması ya da kurutulması neticesinde, Ankara'nın bugün en önemli problemi su olarak ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki Ankara, çok uzaklardan su getirme yerine, kendi yer altından geçen sularını kullandığı anda çok daha farklı bir ekolojik yapıya da sahip olacaktır. Bu bilincimizi geliştirmemiz gerekiyor. Başkent Ankara'ya karşı bu özrümüzü korumak ve Ankara'ya olan sorumluluğumuzu yerine getirmek açısından bu araştırma önergemizin desteklenmesini bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bir sürü paralar vererek yapay göller yapıyoruz, fıskiyeler yapıyoruz, kıvrıla kıvrıla Ankara'nın içinden çıkan ve akan dereleri ne yazık ki görmezlikten geliyoruz. Dereler ıslah edilmeden, Ankaralılar derelerine kavuşturulmadan apar topar başlatılan kentsel dönüşüm yıkımları, bir kez daha durup yeniden düşünmemizi ve Ankara için hayati kararlar almamızı önemli kılıyor. Ankara'nın sahip olduğu bu kadar zengin doğal su kaynaklarından yararlanması hem doğanın hem de Ankaralıların hakkıdır.

Ankara'nın yok olmaya yüz tutmuş akarsularını, derelerini doğal hâliyle ortaya çıkartıp ıslah etmek, doğal dengeyi kurmak ve Ankaralıları sahip oldukları zengin su kaynaklarıyla buluşturmak hepimizin ve başta Meclisimizin görevi olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünlerde Ankara'mızda, bu anlattığımız çerçevede, derelerimizin ıslahına yönelik çalışmaları dile getirdiğimiz şu anlarda, hâlen şu gün, İmrahor Deresi'nin üstü Büyükşehir Belediyesi tarafından örtülmek istenmektedir. Tam bu araştırma önergemizin tersi bir tutum. Hâlen, şu anda da ne yazık ki uygulanmaktadır. Ankara'nın tarihi, kimliği niçin yok edilsin? Buna niçin izin verelim?

Bakın, Atatürk Orman Çiftliği'nde, Atatürk'ün miras alanında devasa bir Başbakanlık sarayı yapılıyor. Binlerce ağaç kesildi, çevrenin ekolojik dokusu bozuldu. Mahkemenin durdurma kararlarına rağmen, bu inşaat hâlen devam ediyor.

Yine, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı ANKAPARK, tam da Ankara Çayı'nın üzerinde ve yanında yapılmaktadır. Danıştay, geçen günlerde verdiği kararda bu alanın yıkım tehlikesi içerisinde olduğunu bildirmiş ve yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bunları görmezden gelecek miyiz?

Yine, Ankara'nın kent merkezindeki Saraçoğlu Mahallesi'nin -daha önce Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün himayelerinde Mimarlar Odası ve Ankara Ticaret Odası şeklinde ortak bir projeyle sürdürülmesi mümkünken- şu anda, geçtiğimiz hafta, Bakanlar Kurulu kararıyla yine TOKİ'ye devredilmesini Ankaralının anlaması mümkün değildir. Ankaralılar tarih bilinci içerisinde, Saraçoğlu Mahallesi'nin TOKİ marifetiyle bir rant merkezine, alışveriş merkezine dönüştürülmesine izin vermeyecektir.

Başbakanlık sarayında olduğu gibi, ANKAPARK'ta olduğu gibi, Ankara'nın ekolojik dengesini bozan her harekette doğa sonunda intikam alacak şekilde karşımıza çıkacaktır. Bugün, Ankara'da en ufak bir yağmur olsa Ankara'nın bütün caddeleri göle dönmekte, dalgıçlar köprülerin altında insanlar ve arabalar aramaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğanın intikamı acımasızdır, doğa mutlaka intikamını alır. Şimdi, biz, bütün Avrupa'nın kentlerine baktığımız zaman, su yataklarına kurulmuş Avrupa kentlerini gördüğümüz zaman, Ankara'nın bu zenginliğinin niçin böylesine heba edildiğini sorgulamamız gereken bir dönemdeyiz. Ankara, düşünün bir kez, içinden geçen onlarca dere, çay, akarsuyla niçin bugün Eskişehir'deki Porsuk Çayı'nın ıslah edilmesiyle Eskişehir'in kazandığı bir özelliğe dönüşmesin, Ankara'mız niçin bundan mahrum kalsın? Başkent, Cumhurbaşkanı burada, Başbakan burada, bakanlar burada, bütün milletvekilleri burada ama gözümüzün önünden giden bir kent kimliği hâlindedir Ankara. Buna izin vermemeliyiz. Bu doğanın bir feryadıdır, bu bir çevre hakkı mücadelesidir. Bu çevre hakkı mücadelesinde, siyasi herhangi bir ayrım gözetmeksizin bütün hepimizin birleşmesi gerekiyor, bütün hepimizin ortak bir iradeyle başkent Ankara'ya yakışacak bir araştırma komisyonu kurarak Ankara'nın sularının, yer altı sularının, akarsularının, derelerinin ıslahının ve bunların korunma amaçlı master planlarının yapılmasını zorunlu görüyoruz.

Bu amaçla verdiğimiz bu önerge önemlidir. Ben inanıyorum ki bütün partiler destekleyecektir. Niçin desteklenmesin? Yer altı kaynakları ortada olan bir kenti göz göre göre kurutarak ve bundan sonra acımasız imar politikalarıyla tekrar Ankara'yı geri dönülmez bir hâle getirmek ve... Bunu önlemek elbette hepimizin elindedir. Şimdi bu görevimizi yapmanın tam zamanıdır. Ankara, tarihî kimliğiyle, cumhuriyetçi kimliğiyle Türkiye'mizin başkentidir. Başkentimizi kendi şanına yakışır ve eski tarihî birikimi, doğal güzelliklerinin tekrar korunmasıyla daha farklı bir güzelliğe getirmek hepimizin elindedir. Bu nedenle verdiğimiz bu araştırma önergesinde Ankara'mızın bilinen ve bilinmeyen bütün derelerinin ve akarsularının ortaya çıkarılmasını, bunların mümkünse tekrar hayata geçirilmesini öneriyoruz.

Ben hukukçu kimliğimle, elbette bir jeoloji mühendisi değilim ama bilim insanları, jeoloji mühendisleri, herkes bu işin başında olmalı ve yapılabilecek ve kurtarılabilecek her türlü çalışmayı Ankara'nın geleceği açısından yapmalıyız diyorum. Ankara'mıza sahip çıkmak, cumhuriyetimize sahip çıkmaktır. Ankara'mıza sahip çıkmak Mustafa Kemal Atatürk'e, laik cumhuriyete sahip çıkmaktır. Bunu bütün milletvekillerimizden beklediğimi ifade ediyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)