GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, ANKARA MİLLETVEKİLİ LEVENT GÖK VE 24 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, ANKARA'NIN AKARSU VE DERELERİNİN ISLAH EDİLMESİ AMACIYLA 5/11/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 AĞUSTOS 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:131
Tarih:12.08.2014

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, usul olarak belki aleyhinde söz almış olduk ama bu önergenin tamamen lehinde olduğumuzu ve lehinde oy kullanacağımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşımızın çok güzel sunumunun tamamına da katılıyoruz. Ankara'nın yok olmaya yüz tutmuş olan akarsularını, derelerini doğal hâliyle ortaya çıkarmak, ıslah etmek son derece önemlidir ve bu, Meclisin önünde de önemli bir görev olarak durmaktadır. Dolayısıyla, yaşamış olduğumuz kentte zengin su kaynaklarını açığa çıkarmak için bu Meclisin bir sorumluluk alması kadar doğal bir şey yoktur. Dolayısıyla, bu konuda diğer siyasi partilerin de destek vererek bir araştırma komisyonu kurulmasını son derece önemli buluyoruz.

Diğer taraftan, Türkiye'nin temel olarak bir su ve enerji politikasının oluşması gerektiğini düşündüğümüzü ifade etmek istiyoruz. Aslında, uzun süredir Türkiye'de yanlış uygulanan enerji politikaları neticesinde doğa tahribatı ve insan yaşamını tehdit eden bir düzeye ne yazık ki geldik. Ülkenin her tarafında çığ gibi büyüyen HES barajları, termik santraller, nükleer santraller, neredeyse artık doğa talanı dışında insan yaşamını da tehdit eder bir sorunu önümüze getirdi. Dolayısıyla, biz bu konuda bütün enerji ve su politikasının masaya yatırılması gerektiğini, suların kullanımı ve yenilenebilir enerjilerin kullanılmasıyla ilgili, özellikle jeotermal, rüzgâr ve güneş enerjisiyle ilgili yeni birtakım arayışların olması gerektiğini buradan bu önerge aracılığıyla, vesilesiyle tekrar iletmek istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, ben, birkaç konuya daha burada değinmek istiyorum. Özellikle, birkaç gün önce sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili ortaya çıkan sonucu burada, Genel Kurulda paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, 10 Ağustosta yapılan seçimler neticesinde, 12'nci Cumhurbaşkanı olarak Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçilmiştir. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak kendisini tebrik ediyoruz. Bu sonucun bütün ülkeye, bütün halkımıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz ve başarılar diliyoruz. Ancak özellikle hem kendisine hem de AK PARTİ Grubuna buradan seslenmek istiyoruz: Seçim geride kaldı, seçim çalışmaları boyunca ortaya konulan söylemler, yürütülen politikalar, yürütülen siyasi programlar geride kaldı. Şimdi, bu seçim sonuçlarından sonra yeni bir başlangıç ve halkımızın, Türkiye halkının bütün kararlılığıyla vermiş olduğu mesajı mutlaka hepimizin önüne koyması gerekiyor. Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Başbakanın da yüzde 51'in Cumhurbaşkanı değil, bütün Türkiye'nin, yüzde 100'ün Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlayarak bundan sonraki görevine başlamasını ve görevini de bu tarafsızlık, kamusal ilkeler doğrultusunda yapmasını son derece önemli bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Kutuplaştıran, ayrıştıran, toplumu geren, ötekileştiren söylemlerden Sayın Başbakanın ya da yeni Cumhurbaşkanının uzaklaşması gerektiğini, partilerüstü yeni bir anlayışla görevi süresince görev yapmasını buradan biz temenni ediyoruz.

Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan yeni mesajlar da var. Bu mesajların doğru algılanması gerektiğini buradan ifade etmek istiyoruz. Yeni yaşam söylemiyle, demokratik dönüşümü esas alan bir Türkiye söylemiyle halklarımızın karşısına çıkan Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın yüzde 50'nin üzerinde olacak şekilde bir oy artışı sağlamasını ve yüzde 9,8 civarında bir oy almasını çok önemli bir mesaj olarak biz algılıyoruz. Özellikle barışı, çözümü, demokrasiyi, özgürlüklerin genişletilmesini önceleyen bir adayın bütün Türkiye coğrafyasında bu şekilde rekor bir artışla halkımız tarafından, halklarımız tarafından sahiplenilmiş olmasını, biz önümüzdeki dönemde siyasetin önüne koyması gereken yol haritası açısından da son derece önemli buluyoruz. Türkiye'de tüm ezilenler, bu vermiş oldukları destekle, Türkiye'de bir üçüncü yolun, bir alternatif yolun, ezilenlerin bir arada olacağı bir siyasi hattın örülebileceği mesajını vermişlerdir. Alevi'sinden Sünni'sine, Türk'ünden Kürt'üne; Laz'ından, Çerkez'inden, Arap'ından Türkmen'ine; Ermeni'sinden, Rum'undan, Süryani'sinden bütün gayrimüslim halklara kadar Türkiye halkları bir arada yaşamanın ve birbirini kucaklamanın, birbirinin elinden tutmanın mümkün olabileceğini bizce bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde önemli bir mesaj olarak vermişlerdir.

Yine, Türkiye'nin her tarafında yaşayan köylüsü, çiftçisi, emekçisi, işçisi, öğrencisi, kadını mevcut gidişata karşı bir araya gelmenin mesajını bu 10 Ağustos seçimleri vesilesiyle ortaya koymuş, dolayısıyla önümüzdeki görev ve sorumlulukları artıracak şekilde bizi de, siyaset kurumunu da bizce göreve davet etmiştir.

Yine, 3'üncü aday olarak yarışan Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nu da buradan tebrik ediyoruz. Seçim süreci boyunca toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran, geren söylemlerden uzak durması, azarlayan tarzda bir siyaset dışında da bir söylemle halka gidilebileceğini ortaya koyması son derece önemli olmuştur. Aslında, Sayın İhsanoğlu'ndan çok, kendisini destekleyen muhalefet partilerinin artık şapkayı önlerine koymaları gerektiğini düşünüyoruz; eski söylemlerle, çözüm üretmeyen muhalefet anlayışlarıyla halkın karşısına çıkma durumunda Türkiye halkının vermiş olduğu mesajı bu sandıkta görmelerini temenni ediyoruz. Salt AKP karşıtlığı ya da Başbakan karşıtlığı üzerinden bir siyasetin artık mümkün olmadığını Türkiye halkı ortaya koymuştur. Çözüm projeleriyle yeni bir Türkiye'nin oluşması için ciddi siyasi projelerle siyaset üretilmesi gerektiğinin mesajını bizce halkımız ortaya koymuştur.

Dediğim gibi, seçim dönemi geride kaldı. Bundan sonra ortaya çıkan mesajlarla sorunlarımızı çözme zamanıdır. Biz hep şunu düşündük: Aynı evde yaşıyoruz, aynı çatı altında yaşıyoruz; aynı çatı altında yaşayan kardeşlerin, ailelerin sorunları olabilir. Bu sorunları diyalogla, müzakereyle çözmek hepimize kazandırır. Özellikle, aynı mahallede yaşadığımız, Orta Doğu mahallesinde yaşadığımız, her tarafta yangınların, savaşların, kanın, gözyaşının, acının olduğu bir ortamda kendi evimizdeki sorunları çözmek için halkımız da bu seçimde güçlü bir mesaj ortaya koymuştur. Temennimiz odur ki bu Meclis, siyasi partiler bu mesajı doğru algılasın ve kendi içimizdeki sorunların çözümü noktasında kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin. Biz kendi barışımızı sağladığımız ölçüde, özgürlükleri, demokrasiyi geliştirdiğimiz ölçüde kendi mahallemizde bulunan bu yangınları söndürme açısından model olabilecek çözüm önerilerini ortaya koyabiliriz düşüncesindeyiz. Dolayısıyla, bu seçimin böylesi anlamlı mesajlarını hepimizin görmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Özellikle, Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler son derece vahim. IŞİD çetelerinin uluslararası desteklerle Irak'ta ve Musul'da yapmış olduğu operasyonlara ek olarak Şengal'de (Sincar), Rojava'da hâlen yapmaya çalıştığı katliam hazırlıklarına karşı bütün Türkiye'nin, bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin duyarlı olması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.

An itibarıyla Şengal'de (Sincar) tam bir insanlık dramı yaşanıyor. On binlerce Ezidi Kürt'ü ve Türkmen'i aç, susuz bir şekilde IŞİD çetelerinden kaçarak Şengal Dağı'na sığınmış durumdalar. İçlerinden yüzlercesi açlıktan ve susuzluktan öldü, binlercesi IŞİD çeteleri tarafından katledildi, pek çoğu ölmemek için Rojava yolunda, Türkiye yolunda ve Zaho yollarında çok zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Özellikle, mevcut Hükûmetin de bu konuda duyarlı olması gerektiği çağrısını yapıyoruz. Şengal'e gerekli olan yardımların ulaştırılması, Şengal'den Zaho'ya giden ya da Habur'un öbür yanında olan ya da Habur'dan geçerek Türkiye'ye gelen, Rojava'ya geçen bütün Ezidi halkına, Türkmen halkına, Kürt halkına mutlaka devlet eliyle yardımların ulaştırılması, bu konuda Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve AFAD eliyle acil bir planlamanın ortaya konması çağrısını buradan yinelemek istiyoruz.

Demin ifade ettiğim gibi, bu araştırma önergesinin lehine oy kullanacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)