| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 12.08.2014 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, aslında, demin usul tartışmalarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı meselesinde olduğu gibi hukuku hiçe sayan maddelerden ve Anayasa'yı tamamen hiçe sayan maddelerden bir tanesi daha karşımızda.
Şimdi, burada -birçok milletvekili arkadaşımız zannediyorum ki hiç bakmamıştır- Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun'a ekli (1) ve (2) sayılı cetveller var. Bu cetvellerde kimler var arkadaşlar, hiç bilen var mı içinizde? Hiç kimsenin bildiğini sanmıyorum; "Valiler var, büyükelçiler, daimi temsilcilikler, daimi delegeler, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, Diyanet İşleri Başkanı ve Yüksek Din Kurulu üyeleri, Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, müsteşar ve yardımcıları, genel müdür yardımcıları, genel müdür ve milletlerarası iktisadi..." diye gidiyor bu cetveller. "Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurulu üyeleri, Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreteri, bakanlıklardaki kurul başkanları, üyeleri, bakanlık müfettişleri vesair, bunlar böyle gidiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün bunlarla ilgili derdiniz nedir? "Paralel yapılanmayı ortadan kaldıralım." diye düşünüyorsanız, bunlarla alakası olan insanlar değil bunlar. Şimdi, bunu hangi sebeple yapıyorsunuz? Bu 100'üncü maddenin şu fıkrasına bakın: Bu fıkranın üçüncü cümlesinde "Belirtilen işlemlerle ilgili mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi ceza soruşturması ve kovuşturmasına konu edilemez, ancak disiplin hükümleri saklıdır..." Yani, siz, yine birtakım maddeleri uygulayanları kanun dışına çekiyorsunuz ve cezai sorumluluklarını da ortadan kaldırıyorsunuz. Anayasa'ya aykırı, Anayasa'nın 125'inci ve 138'inci maddeleri bu işi engelliyor. Ne diyor? "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." Evet, yargı yolunu açıyorsunuz, iki yıl müddetle bunları bekletebiliyorsunuz ve başka bir göreve atıyorsunuz!
KAMER GENÇ (Tunceli) - Kamu personelinde telafisi imkânsız zarar yoktur.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Hâlbuki ne diyor? "İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların..." -bu, Anayasa hükmü-..." doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir." Ama, siz ne diyorsunuz burada? Anayasa'yı ihlal ederek herhangi bir şekilde bu telafisi güç, imkânsız olan meseleyi kaldırıyorsunuz. Bakın, diyorsunuz ki: "Bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması, telafisi güç veya imkansız zararları doğuran hallerden sayılmaz." Yani, siz Anayasa'ya çok açık ve net şekilde aykırı bir hüküm getiriyorsunuz.
Ayrıca, 138'inci madde ne diyor? "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Hem "geciktiremez" diyor burada, daha önce kanunda otuz gündü süresi de zaten, siz iki seneye çekiyorsunuz ve "...başka bir göreve atanır." diyorsunuz. Anayasa'yla uzaktan yakından alakası yok, buna uymuyor, tamamen ters bir hüküm getiriyorsunuz ve tüm bu kategorideki, 1'inci cetvel, 2'nci cetveldeki insanlarla birlikte açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atamalar ekliyorsunuz. Ayrıca, daire başkanı üstü görevliler, sivil memurlar hariç, kolluk teşkilatları kadrolarını, bütün kadroları ekliyorsunuz ve Anayasa'ya aykırı olarak diyorsunuz ki: "Ben istediğimi Anayasa da olsa yaparım." Arkadaşlar, şerefiniz üzerine yemin etmiştiniz Anayasa'yı değiştirmeyeceğinize, buna uyacağınıza dair. Yani, Allah aşkına yapmayın! Buna hanginiz "evet" diyebilir? Yani, yazık değil mi, insanların haksız yere, haksız bir şekilde görevden alınmasına. Bir de ombudsmanlık kuruyorsunuz. Yazık değil mi ya! Hukuk devletini yok ediyorsanız, yarın siz de yok olursunuz. Ya, sonuç olarak bu hukuk devleti. Hukuk devleti olmazsanız devleti ayakta tutamazsınız. Anayasa diyoruz kardeşim, bakın, okudum size. Ayrıca, İç Tüzük'ün de -yine, burada biraz önce belirttiğim gibi- 38 ve 87'nci maddelerine aykırı. Ya, Cemil Çiçek, Meclis Başkanı, "Şu, şu, şu maddeler 87'nci maddeye aykırıdır." diyor, açıkça belirtmiş. Sizin hâlâ yok demenizin hiçbir anlamı yok. Gelin, bu işten dönün, hukuk devletine saygı gösterin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)