GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:131
Tarih:12.08.2014

ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa tasarısının 100'üncü maddesine ilişkin değerlendirmelerimi sunmak için söz aldım. Tümünüzü saygıyla selamlıyorum.

21'inci yüzyılda, insan hakları, hukukun üstünlüğü, idarenin hukuka bağlılığı konularında yeni kazanımlar elde edildi, bu konularda yeni boyutlara ulaşıldı. O nedenle, çağımıza hukuk ve insan hakları çağı denilmektedir. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, inanç, düşünce ve hak arama özgürlüğü insanlığın ortak sorunu olarak kabul edilmektedir. Çağımızda ulaşılan hukuk, özgürlük ve insan hakları anlayışı, devletlerin ve yöneticilerin de anlayışını, bu konulardaki yaklaşımlarını değiştirmiştir.

Günümüz dünyasında mülk devlet, polis devlet anlayışının sürdürülmesi olanaksızdır. İnsan kul, tebaa değil doğal haklara sahip, özgür iradesiyle yönetimin üzerinde etkili bir süjedir. Devletin ve yöneticilerin evrensel hukuka bağlı, yetkilerinin sınırlı olduğu kabul edilmektedir.

Hukuk devletinin en belirgin, göze batan özelliği devletin hukuka bağlılığının yargı tarafından denetlenmesidir. Yargısal denetimin en önemli aracı da iptal davasıdır. Ülkemizde iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi hep sorun olmuştur. İdari işlemler, ilgilinin kabul ve onayına bağlı olmadan idarece de tek yanlı tesis edilir. İdari tasarruftan etkilenen bireyin iptal davası açması hukuk devleti olmanın, hak arama özgürlüğünün gereğidir. "Kamu yararı", "paralel devlet temizlemek için" gibi bahanelerle yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin önü kesilir ya da iptal kararlarının uygulanması engellenirse adaletin, yargının, hukuk devletinin saygınlığına gölge düşer, bireyin yargıdan şüphe ve endişe duymasına neden olur, toplumsal uzlaşmanın, birlikte yaşama istencinin çözülmesine kapı aralar. "Benim gibi ol, benim gibi düşün, yoksa seni yaşatmam." diyen bu anlayış, tarihin çöp sepetine giden diktatörlerin tüm uygulamalarının, girişimlerinin de gerekçesi olmuştur.

Yasa taslağının 100'üncü maddesindeki düzenlemeyle keyfîlik, hukuksuzluk, "Benden olmayana yaşama hakkı tanımam." diyen faşist anlayış, totaliter özlem devreye sokulmak istenmektedir. Anayasa'nın 36'ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü budanıyor, Anayasa'nın 125'inci maddesinde düzenlenen idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olduğu hükmüyle 125'inci maddenin beşinci fıkrası buharlaştırılıyor, Anayasa'nın 138'inci maddesine de aykırı düzenleme getiriliyor. Söz konusu düzenlemeler kuvvetler ayrılığı ilkesini rafa kaldırarak yürütmenin yargıya müdahale etme özleminin somut kanıtıdır.

Yürütmenin Anayasa'ya aykırı düzenlemeler yaparak yasama ve yargının görev alanına girmesi kargaşaya, kaosa, yasa dışı yaklaşımlara meşruiyet kazandırır, demokrasiye ve yargıya güven duygusunu zedeler. Anayasa'nın 2, 36, 125 ve 138'inci maddeleri yürürlükte kaldığı sürece taslağın 100'üncü maddesi yasallaştırılamaz. Ya Anayasa'nın ilgili maddelerini ortadan kaldıracaksınız ya da "Hukuku, adaleti, haksızlıkların, yolsuzlukların üzerini kapatmak, kin ve intikam duygularımızı tatmin için kullanacağız." deyip diktatörlüğünüzü ilan edeceksiniz.

O nedenle bu maddenin taslaktan çıkarılmasını diliyorum.

Hepinize saygı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)