| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 132 |
| Tarih: | 13.08.2014 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu madde bağımlılığıyla ilgili grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her zaman olduğu gibi yine öncelikle ifade edelim, usulen aleyhinde olarak söylemiş olabilirsiniz ama biz bu verilen önergenin son derece isabetli olduğunu düşünüyoruz ve hem konuşmamız hem de vereceğimiz oyun rengi tamamen bu önergenin lehinde olacaktır.
Biraz önce konuşan Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz'ün belirtmiş olduğu hususların da Genel Kurul tarafından yeterli ciddiyetle dinlenmediğini ben de buradan üzülerek belirtmek istiyorum. Çok önemli bir konuyu görüşüyoruz, Türkiye'de alarm veren çok acil bir salgın durumunu âdeta gözümüzün önüne getiren bir durumla ilgili Meclisin daha ciddi bir oturum yapması ve bununla ilgili ortak bir irade ortaya koyması gerektiğini, toplumsal talebin, halkımızın talebinin bu olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum.
Bu konuyla ilgili bizim partimizin de vermiş olduğu sayısız araştırma önergeleri var. Geçen ay da bu konuda, özellikle bonzai bağımlılığıyla ilgili duruma dikkat çekmek için buraya yine bir araştırması önergesi indirmiştik ve bir araştırma komisyonu kurulmasını önermiştik ancak muhalefet partileri olumlu oy kullanmalarına rağmen iktidar partisi milletvekillerinin torba yasa tasarısının yoğun gündemi nedeniyle bu komisyonun kurulmasına karşıt oy verdiklerini ve bu öne sürmüş oldukları gerekçelerin de kamuoyunda da yoğun bir tepkiyle karşılandığını buradan ifade etmek istiyorum. Her şeyden önce, Genel Kurul gündemiyle komisyon gündemlerinin ayrı bir şekilde eş zamanlı işleyebileceğini en iyi iktidar partisi milletvekilleri biliyorlar. Yani bir araştırma komisyonu kurulursa, bu araştırma komisyonu kendi çalışmasını yürütürken aynı zamanda Genel Kurulun da çalışma yapabileceğini, Genel Kurul gündeminin aynı şekilde işleyebileceğini bizden daha iyi biliyorsunuz ama bunu bilmenize rağmen, her defasında, Genel Kurulun yoğun gündemi nedeniyle Türkiye'nin en öncelikli sorunlarını hasıraltı eden, görmezlikten gelen bir tavır içerisine giriyorsunuz. Bunun kabul edilemez olduğunu ben tekrar ifade etmek istiyorum.
Özellikle bu madde bağımlılığıyla ilgili durum, madde bağımlılığı, madde kullanım yaşının 12 yaşa, hatta bazı verilere göre 9 yaşa kadar düşmesiyle ne kadar vahim bir noktaya gelmiştir şeklinde ortaya konulabilir. Yani bölgesel ayrım yapmadan, Marmara'dan Ege'ye, Akdeniz'den Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgelerine kadar hemen hemen ülkemizin her bölgesinde, giderek daha çok okul çevrelerinde ve ilkokul öğrencilerine kadar sirayet eden bir bulaşıcı ve tehlikeli salgından bahsediyoruz. Dolayısıyla, doğal olarak böyle bir salgında, hem devletin yeterli tedbirleri alması hem de bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bir irade ortaya koyması, bir inisiyatif alması, sorunun çözülmesi açısından, bizce, beklenmeden hayata geçmesi gereken önlemler olarak burada ele alınmalıdır, çünkü madde bağımlılığı hem bu acımasız salgına yakalanmış olan gençler ve çocuklar için hem onların aileleri için hem de bütün toplum için gerçekten ölümcül bir tehlikeye işaret ediyor ve önlem alınmazsa da bu tehlikenin tıpkı bir bulaşıcı hastalık gibi, bir virüs hastalığı gibi bütün ülkeyi saracak bir boyuta geldiğinin acil ikazlarını veriyor.
Biz, bu konuyla ilgili, sorunu salt asayiş tedbirleri üzerinden, birtakım emniyet tedbirleri üzerinden ele alan yaklaşımları çok yetersiz buluyoruz, bu konuda gerek merkezî yönetimlerin gerekse de yerel yönetimlerin koordineli bir şekilde çalışmalar planlaması, özellikle, bu savaşta, bugüne kadar çok değerli araştırmalar yapan ve çaba ortaya koyan sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin, aktivistlerin mutlaka devreye konması gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir koordinasyonla ele alınmadan salt asayiş tedbirleriyle bu soruna yaklaşmanın asla bir sonuç getirmeyeceğini burada ifade etmek istiyoruz.
Bir önceki konuşmalarımızda, daha önce verdiğimiz önergelerde daha çok seçim bölgemiz ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki duruma işaret etmiştik, bugün ben daha çok Çukurova bölgesindeki veriler üzerinden biraz dikkatinizi bu noktaya çekmek istiyorum. Çukurova bölgesinde yapılan araştırmalar, bu bölgemizde uyuşturucu kullanım yaşının 9'a indiğini gösteriyor. Özellikle, Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye'de neredeyse alarm veren acil bir durumla karşı karşıya olduğumuzun verilerini ortaya koyuyor. Adana'da özellikle eroin kullanımıyla ilgili yoğun bir veri akışı var. Yine, Mersin, Hatay ve Osmaniye'de yoğun bir şekilde esrar ve çeşitli uyuşturucu ilaçların kullanılmasıyla ilgili veriler var. Bu bölgede yoğunlaşmasının bir nedeni, tabii, buranın bir geçiş güzergâhı olması, Avrupa ile Asya arasındaki uyuşturucu trafiğinin merkezinde yer alıyor olması. Burada devreye konan madde bağımlılığıyla ilgili tedbirlerin ve rehabilitasyon programlarının çok yetersiz kaldığını bölge halkıyla yapmış olduğumuz istişarelerde de çok net bir şekilde bizler gözlemledik. Bu konuda gerekli tedbirlerin ve rehabilitasyon önlemlerinin alınmasına ihtiyaç var. Özellikle, 2013 yılına ait emniyet raporları çok ürkütücü rakamları önümüze çıkarıyor. 2013 yılında, madde bağımlığına bağlı olarak bir yılda tam 325 kişi hayatını kaybetmiş ve bu 325 kişiden 5'i,15 yaşın altında olan yaş grubunu içeriyor.
Yine, bu madde bağımlılığıyla ilgili, 60 binin üzerinde madde bağımlısı olduğuyla ilgili veriler var. Bunlardan 4.720'si şu anda tedavi görüyor ve maalesef, bu tedavi görenlerin de tamamının iyileşmiş olarak ya da madde bağımlılığından kurtulmuş olarak değerlendirilmesi de bizi yanıltıcı bir noktaya götürür. Genelde, bu tedaviyi alanların çoğu, yüzde 60'tan fazlası, maalesef, bir şekilde tekrar madde kullanımına başlıyorlar, tekrar bu salgın hastalığa karşı çaresiz bir şekilde mücadele etmek zorunda kalıyorlar.
Yine, özellikle emniyet verilerine göre, geçen yıl yapılan operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucu miktarında yüzde 25'e yakın bir artış söz konusu. Yapılan operasyonlarda da yine yüzde 25'lik bir artış söz konusu. Dolayısıyla, ortaya konan rakamlar her yıl katlanarak artan bir tehlikeyi önümüze getiriyor. Biz, bu konuyla ilgili bu Meclisin söyleyeceği hiçbir sözün artık kalmadığını düşünüyoruz. Bugün de burada iktidar partisinin milletvekilleri var, sağlıkçı olan, hekim olan arkadaşlarımız var, vicdanlı olan milletvekili arkadaşlarımız buradalar. Bu araştırma önergesiyle ilgili mutlaka kendilerinden olumlu oy beklediğimizi, bu konunun partiler üstü bir konu olduğunu, bu konuyla ilgili Meclisin inisiyatif aldığının mutlaka topluma hissettirilmesi gerektiğini biz düşünüyoruz. Dolayısıyla, özellikle hem AK PARTİ Grubu adına konuşacak olan sayın milletvekilinden hem de oy kullanacak olan tüm milletvekillerinden bu yönlü bir beklentimiz olduğunu ifade etmek istiyoruz.
Yine, gerçekten son derece tehlikeli işaretler veriyor bonzai kullanımı. Daha önce de dediğim gibi, biz bu bonzai kullanımıyla ilgili buraya araştırma önergesi getirmiştik. Özellikle bu bonzai kullanan bağımlıların yüzde 82'si 20 ile 30 yaş aralığında. Yani, neredeyse bir genç nesli tamamen tüketecek, patlama yapacak bir tehlikeden bahsediyoruz. Son veriler madde bağımlılığının yüzde 89'unun artık bonzai bağımlılığı şeklinde evrildiğini gösteriyor. Bu, muazzam bir tehlike çünkü bonzai kullanımı diğer madde bağımlılığından daha öldürücü sonuçlara, daha önlenemez komplikasyonlara yol açabiliyor. Dolayısıyla, önümüzde bu konuyla ilgili acil bir planlama, bir yol haritası, bir eylem takvimi koymak ama bonzaiyle ilgili de özgün bir yoğunlaşma görevi var.
Tabii, anlatacak çok şey var ama süremiz yeterli olmadığı için ben sözlerimi burada bitirmek istiyorum. Tekrar, ifade ettiğim gibi, özellikle iktidar partisi milletvekillerinden bu konuyla ilgili mutlaka olumlu oy kullanmalarını ve Meclisin irade ve inisiyatif aldığını topluma hissettirmelerini beklediğimizi ifade ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)