GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:132
Tarih:13.08.2014

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada yapacağım konuşmayı "Dost acı söyler." kabilinden değerlendirmekte fayda var çünkü burada hep beraber Türkiye'nin ortak paydalarını oluşturuyoruz. Siz tabii, iktidarla çok uğraşıyorsunuz; normaldir, muhalefetin yapması gereken de budur.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yahu, bu ortadaki gerçekler varken hâlâ sen hangi yüzle gelip burada konuşuyorsun?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bizim de biraz muhalefete ilgi göstermemiz gerekir, söylediklerimi bu ilgi çerçevesinde görün.

Şimdi, önergenizi okudum. Bu önerge aslında iki temel hususa dayanıyor. Bunlardan birincisi "muhalif bilinçaltı" diyebileceğim "Erdoğan" sayıklaması üzerinden gelen bir anlama yaslanıyor. Tabii, AK PARTİ'nin, Sayın Erdoğan'a ilişkin, onun Türkiye siyasetinde oynamış olduğu role ilişkin, yaşanan değişimlerdeki liderliğine ilişkin değerlendirmeler yapması anlaşılabilir. Sizin de gerçekte negatif bir dille "Erdoğan" sayıklamanız aslında bilinçaltınızdaki Erdoğan'ın Türkiye'de oynamış olduğu o büyük ve önemli role bir atıftır.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Doğru, kirliliğe, yolsuzluğa, usulsüzlüğe...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Öyledir, evet, değişime ilişkin, halkın gönlünde taht kurmasına ilişkin, Erdoğan'sız bir siyasetin mümkün olmamasına ilişkin bir gerçeklikle yüzleşmenizin neticesidir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kim verdi sana bu diplomayı, profesör diplomasını?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Çünkü Erdoğan dışında söz söylediğinizde kimse dinlemiyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Ama çalmazsan bakan olamazsın, çalarsan olursun!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sayın Kılıçdaroğlu hakkında, onu övme, onun Türkiye siyasetinde oynadığı eşsiz role ilişkin değerlendirmelere çok rastlamıyoruz. Sayın Erdoğan'ın aleyhinde söylediğiniz sözlerle Sayın Kılıçdaroğlu'nun lehinde söylediğiniz sözleri yan yana koysak birincisi çok fazla gelir. Bunun tabii nedenleri var, nedenleri var.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Ayıp yani!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bakın, Meclise ilk geldiğim sıralarda -bu "muhalif bilinçaltı" dedim ya, buna bir örnek vereceğim, kayıtlarda var- CHP'nin bir genel başkan yardımcısı arkadaşımız burada konuşuyor ve AK PARTİ'nin Sayın Erdoğan'a yönelik "uluslararası lider", "çok önemli roller oynayan öncü kişi", "siyasi aktör" şeklindeki değerlendirmelerine itiraz eden, böyle olmadığını anlatan bir konuşma yapıyordu burada. Belgelerde var, ben de arkada dinliyorum. Dedi ki: "Ne uluslararası lideri? Erdoğan uluslararası lider falan değil, Türkiye'de uluslararası lider -ben bekliyorum ki doğal olarak Sayın Kılıçdaroğlu demesi gerekir çünkü mevcut Genel Başkan o- Atatürk'tür, İnönü'dür."

Şimdi, tabii, "Kılıçdaroğlu" dediğinde bunun, böyle bir mukayesenin ne kadar sakil düşeceğini arka planda bu arkadaşımız biliyor. (CHP sıralarından gürültüler)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Doğru konuşmuyorsun.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Doğru konuşmuyorsun. Yakışıyor mu sana!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - O yüzden Atatürk'le, İnönü'yle mukayese ediyor. Tabii ki eleştiriyor ama mukayese ettiği insanlar Atatürk ve İnönü.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bizimki yalakalık yapmamış sadece Sayın Bostancı.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Yalan söylemiyorum, kayıtlara bakın, genel başkan yardımcısının aynen bu şekilde konuştuğunu görürsünüz. Zaten, "bilinçaltı" dediğimiz kendisini dolaylı bir şekilde ortaya vurur, doğrudan vurmaz ama bastırılan geri döner ve kılık değiştirmiş şekilde de geri dönse onun altındaki derin hayranlığı görürsünüz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bir sosyolog değilim ama Sayın yeni Cumhurbaşkanı profesör olduğu için...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, birincisi bu muhalif bilinçaltıyla ilgili, ikincisi de CHP'nin seçim sonrası yaşamış olduğu siyasi atmosferle ilgili.

Şimdi, elde edilen sonucun başarısızlık olduğunu Sayın Kılıçdaroğlu da söyledi; gazeteler öyle yazıyor, doğru mudur bilmiyorum. Herhâlde bunu CHP'li arkadaşlar da kendi aralarında değerlendiriyorlardır. Bunun getirdiği birtakım problemler de var, parti içi tartışmalar var. (CHP sıralarından gürültüler)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ne mesela, ne var?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sorulara cevap verin, bu iddiaları bize söyleyin.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Herkes kendi işine baksın.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bunlar da olağan. Emine Hanım'ın burada AK PARTİ'ye yönelik olarak yapmış olduğu bu etkileyici, eleştirel...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sen Şamil'le Cumhurbaşkanı arasında geçen mevzuyu anlat orada ya, sen CHP'yi ne yapacaksın? Şamil burada, gelsin bir anlatsın. Onu anlat sen.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - ...konuşmalardan birisini Sayın Kılıçdaroğlu'na karşı yaptığını gördük; aynı tarzda, aynı diskur içerisinde eleştirel bir konuşma. Olur, partilerin içerisinde bu tür tartışmalar yaşanır. Ama, şunu biliyoruz, siyasette şöyle bir klasik tutum vardır: Bir siyasi grup, bir ülke bazen içeride ciddi bir problem yaşadığında, iktidara bir meydan okuma yaşandığında dışarıda macera arar, bir dış düşman arar, dış düşman karşısında içeridekileri birleştirmek ister. Nitekim Türkiye'de uzun yıllardır -siz de duymuşsunuzdur, ben de çok duydum- böylesine millî birliğe ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz günlerde ayrı baş çekmenin, muhalif ses çıkartmanın yeri olmaz diye yıllardır söylenmiştir. Esasen dış düşman içeride bir yapıştırıcı rolü oynasın istenir ve bu yönde bir macera aranır. Tarihteki en önemli örneklerinden birisi III. Napolyon'dur, muhakkak arkadaşlar biliyorlar. III. Napolyon haşmetmeap içeride problemler yaşadığında 1870'te Prusya'ya savaş açmıştı içeriyi bastırmak ve Fransa'nın birliğini sağlamak için. 1871'de savaşı kaybetti, Paris'te III. Napolyon'un, haşmetmeabın beklemediği bir durum ortaya çıktı, Paris Komünü kuruldu. Yani, dış maceraya çıkmak, meydan okuyucu bir tavrın içeride yapıştırıcı rol oynayacağını beklemek her zaman olumlu bir netice sağlamayabilir.

Tabii ki CHP'ye yönelik bu eleştirilerimizi, lütfen, gurur ve kibir yaparak muhalif bir partinin sözcüsü çıkmış burada bize akıl vermeye kalkıyor şeklinde görmeyin.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Bostancı, önergeyle ilgili bir şey söyle, önergeyle ilgili. Önerge ortada, önergeye gel, önergeye.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hırsızlıkları, yolsuzlukları konuş, önerge ortada.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sonuçta benim burada söylediklerimi eminim siz de kendi aranızda konuşuyorsunuz. Sadece benim burada yaptığım, bunları açık bir şekilde dile getirmek.

Hakikaten Türkiye'de bir sürü olay oluyor. 10 Ağustosta seçim olmuş, şartlar değişmiş.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, o seçim her şeyin ölçüsü mü?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Siyasette Mevlânâ'nın dediği gibi -o hayat için söylemişti- her gün yeni sözler söylemeniz lazım ama önergeyi okuyorsunuz, insanda bir dejavu duygusu uyanıyor, insanda bu tür nerede kalmıştık duygusu uyanıyor.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Önergede yolsuzluk duruyor ortada.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya, aklayan ne yaptınız, onu temizleyecek ne yaptınız? Komisyonu mu kurdunuz, kurdunuz da çalıştırdınız mı? Aklandı mı, temize mi çıktı? Yakışıyor mu koca profesöre ya! Başbakanın dediği kadar varsın, profesörmüş ya!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Yaşanan şartları okuyup yeni sözler söylemek, yeni siyasal tavırlar geliştirmek, kendini güncellemek gerekirken eski klişeler ve kurtarıcı olması beklenen Tayyip Erdoğan hasımlığı üzerinden siyaset yapmaya kalkışmak bence CHP'nin işine yaramaz. Emin olun, iyi bir muhalefet, performansı olan bir muhalefet iktidar için de iyidir. Buradaki sözlerimi lütfen bu manada değerlendirin. Eski klişelere düşerek, siyaseten para etmediği de görülen, hukuken şaibeli, tartışmalı konularda vermiş olduğunuz önergeyi görüyoruz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Tamam da araştıralım, gerçek mi değil mi bakalım.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - 26 hukukçunuz var, Ali Bey de hukukçu. Yani şu 9 sayfalık önergenize hukuki bir kılıf giydirmeye çalışmışsınız ama bu elbise her yerden lime lime dökülüyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Nereden biliyorsun, sen hukukçu musun?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Hem kuşkulardan bahsediyorsunuz hem "Kuşkusuz ki..." diyerek yargılardan bahsediyorsunuz. Hem hâkimlik yapıyorsunuz hem savcılık yapıyorsunuz. Böyle yaptığınızda da siyasal angajmanı öne çıkmış...

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hukuku bilmeden sen niye avukatlık yapıyorsun?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bak, güzel bir soru geldi, "Hukuku bilmeden sen niye avukatlık yapıyorsun?"

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - ...üzerinde elbisesi tutmayan bir hukuki kılıfla kendisine meşruiyet sağlamaya çalışan bir metinle karşı karşıya geliyoruz. Bu metnin insanlar için ikna edici olmasını beklemek, bu Meclisten kimi insanların böylesine sakil bir metne destek vererek -hukuki görülmek istenmesi bakımından sakil diyorum- parmak kaldıracağını zannetmek kesinlikle yanlış olur. Aynı burada yazdığınız verileri başka türlü kompoze edersiniz, başka bir iddianame çıkartabilirsiniz. Türkiye siyasetinin derin ilişkilerine, karanlık dehlizlerinde kotarılan işlere, bildiri dağıtan savcılara, Twitter'dan birtakım mesajlar gönderen insanlara...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sizin ortaklarınız onlar.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - ...oradaki örgütlenmelere ilişkin tek lafın bile edilmediği...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Söylüyorum, "ortaklarınız" diyorum, daha ne diyeyim?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - ...Türkiye siyasetinin bir klasiği olan derin sularda iş kotarma, karanlık işler çevirme yönüne hiçbir odaklanmanın olmadığı bu metnin, analitik bir mantıkla her türlü unsuru içeren bir metin olduğunu iddia edebilir misiniz? Tabii ki değil. Tabii ki son derece yanlı, tabii ki siyasal angajman tarafı öne çıkan ama biraz da hukuk sosu batırılmış bir metin olarak karşımızda külliyen reddedilmesi gereken bir metin. Mantıken muhakeme edilmesi meselesine gelince, bu da zaten kamuoyu tarafından-işin siyasi kısmı, sizin ilgili olduğunuz taraf- yapıldı ve neticesini görüyorsunuz.

Ayrıca, seçim sonuçlarını "halkın üçte 1'i" vesaire gibi laflarla küçümsemeye çalışmak yanlıştır, yanlıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani seçimle kapandı öyle mi? Var ama kapandı.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Varsayımlar üzerine olmaz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - "Artık hukuka ihtiyaç yok." diyorsunuz yani.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Hayır, bu çalınanlardan size ne düştü?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sizin de katıldığınız...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Profesör, "Hukuka ihtiyaç yok." diyorsun.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Vekil, bu çalınanlardan sizin payınıza ne düştü?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - ...sizin de sandığa gittiğiniz, oy verdiğiniz, sizin de onurunuzun bir parçası olan bu seçime ilişkin, bu seçimin onurunu korumak sizin de göreviniz. Buraya gelip kimse küçümsemeye kalkmasın. Hem sandığa gideceksin hem seçime katılacaksın hem sonuçlara ilişkin zafer bekleyeceksin hem de sonuçta hür seçimi küçümsemek için için dil oyunlarına gireceksin; bu kabul edilemez.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)