GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:132
Tarih:13.08.2014

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Mehmet Naci Bostancı buraya geldi, kendi zaviyesinden düşüncelerini açıkladı ama tabii, her söze verilebilecek bir cevap var, inşallah buradadır o da arkasından konuşmamış olurum, yüzüne karşı konuşmuş olurum.

Yani, şunu bilmiyorum: "Mülkiyede şu kadar okudum, hapishanede de bu kadar kaldım, hukukçu oldum." Arkadaşlar, yarım doktor insanı candan edermiş, yarım hoca da insanı dinden, imandan edermiş. Bilmiyorsan konuşmayacaksın, bilmiyorsan hukukçulara bırakacaksın.

Bakın, bir de şu var: Bilim adamında olması gereken özelliklerden birisi de şüphecilik olmalı yani insanlık tarihinin, bilimin gelişmesi açısından "Acaba?" sorusunu kendisine sormalı. Eğer "Burada biz karar veremiyoruz." diyor iseniz ki aşağı yukarı bütün Meclis -iktidarıyla, muhalefetiyle- bu görüşte, o zaman buna karar verecek mekanizmaların önünü açmak lazım, bunun önünü de açmıyorsunuz.

Geldi buraya, eleştirileri, özellikle Erdoğan'a yönelik eleştirileri kendince bir tasnif etme gayretine girişti, "Muhalif bilinçaltı" ve "Erdoğan sayıklaması" tabirlerini kullandı. E, o zaman birileri de çıkar, size der ki hele hele bu hükûmetin kurulması esnasında "Efendim, Erdoğan'ın kapısında sebeplenmek için, acaba Erdoğan şakşakçılığı mı yapıyor?" Yani, bir lafı söylediğiniz zaman nasıl bir mukabele sözle karşılaşacağınızı bileceksiniz. Ayrıca, "dünya lideri" tabirini eleştiren görüşleri biraz hafife aldı.

Arkadaşlar, hemen yanı başımızda bakın, Türk toprağı Musul Konsolosluğu işgal edilmiş durumda. Diplomatik dokunulmazlığı olan 49 vatandaşımız hâlâ yarını belli olmayan bir biçimde esaret altında, Türk Bayrağı indirilmiş. Hemen yanı başında, sözün geçmiyor, sözün geçmiyor. Siz kendi kendinizi avutabilirsiniz ama böyle bir durumu yaşayan milletler bu tür tanımlamalara güler geçerler, ne dünya liderliği, "Pabucumun lideri bu, pabucumun lideri!" derler. Sen onu kurtarabiliyor musun, hemen yanı başında? Herkes gibi seyrediyorsun, ondan sonra adın "dünya lideri" oluyor. Geçelim.

Bir Cumhurbaşkanlığı süreci yaşandı değerli arkadaşlar. Elbette, demokratik bir aşamadır Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, demokratik bir aşamadır. Bu aşamanın kavgasız gürültüsüz bir biçimde aşılmış olmasına da gerçekten memnun olduk. Kimsenin burnu kanamadı ama geride bir tortu kaldı değerli arkadaşlar. Bakın, o tortu üzerinde kafa yormamız lazım bizim ve bu tortunun en önemli ayağı hırsızlık, yolsuzluk iddialarıdır. Yani, keşke bunlar açığa kavuşsaydı, keşke Türkiye Cumhuriyeti'ni yöneten bir Başbakanın böyle işlerle uzaktan yakından ilgisi olmadığı ortaya konulmuş olsaydı. Çünkü, çıktığı makam, değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli makamı. Anayasa'yı açıp baktığınız zaman "Devletin birliğini, milletin birliğini temsil eder." diyor bu makama. Bu makam lekesiz olmalı, tertemiz olmalı. Çünkü bu makam, sadece bugün yaşayan insanları temsil etmiyor, geçmişimizi de temsil ediyor, bu ülkeyi emanet edeceğimiz geleceğimizi de temsil ediyor, bayrağı temsil ediyor. Şimdi, bu makam üzerinde çok ciddi şaibelerle, çok ciddi iddialarla Köşk'e çıkacak Beyefendi ve bu yapılırken değerli arkadaşlar, hakikaten çok ciddi bir kampanya yürütüldü yani işte, buna algı yönetimi, algı yönlendirmesi deniyor. Özellikle, Adalet ve Kalkınma Partisinin kontrol ettiği 70 tane televizyon kanalı, bilmem kaç tane gazete, devletin resmî kurumu TRT, hepsi şu mesajı verdi: "Oldu da bitti maşallah. Yani, tamam, artık seçildi, işinize bakın."

Değerli arkadaşlar, işte bu yüzdendir ki...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Seçimi kaybettiniz!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - ...katılım oranı çok düşük kaldı.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Çok enteresan ya!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Evet, katılım oranı çok düşük kaldı.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bu yüzden seçimi kaybettiniz!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Seçimi kaybeden...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Gülüyorlar size ya!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Efendim, bakın, seçimi kazanan her zaman haklı değildir. Hitler de seçimi kazanmıştı, Mussolini de seçimi kazanmıştı! Anlatabildim mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Bırak ya!

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - 9 seçim, 9!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Oturduğun yerden laf atarken lafı yiyeceğini bileceksin. Bir şey söyleyeceksen buraya gelip söyleyeceksin. Senin ağırlığın yetmez sevgili kardeşim.

Değerli arkadaşlar, biz bu yasayı hep birlikte çıkarırken bütün milletvekilleri geldiler buraya, dediler ki: "Demokrasi şöleni yaşanacak." Evet, "Meydanlarda demokrasi şöleni yaşanacak." Ne oldu? Demokrasi şöleni mi yaşandı?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - İstiklal Marşı'nda Brad Pitt'i çıkartsaydınız da biraz demokrasi şöleni yaşatsaydınız!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Demokrasi kalmadı ki şöleni olsun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Hayır, Hükûmetin bütün güçleriyle, bütün imkânlarıyla ortada dolaşan bir adayı var...

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Anayasa diye bir şey bırakmadınız. Şerefiniz üzerine yemin etmiştiniz!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - ...ve bu aday devletin bütün imkânlarını kullanarak, bütün basın, medya organlarını kullanarak âdeta bir karabasan gibi çökmüş milletin üstüne ve netice itibarıyla...

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Ağlama, ağlama!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - ...ayrıştırma, hakaretamiz ifadelerle kampanyayı yürütüyor.

Değerli arkadaşlar, kendisine şunu sormak isterdim yüz yüze olsaydık: Ne olacaktı Sayın Erdoğan? Tek aday mı, hep tek adayla mı gidilmesi gerekiyordu seçime? Yani, Cumhurbaşkanlığı seçimine Türk milleti tek adayla mı gitmeliydi? Elbette birden fazla aday olacaktı. Keşke 3 değil; 5 aday, 10 aday olsaydı.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Demokrasi...

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Olacaktı.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kendi adayınızı çıkarsaydınız, o zaman belki 4 olurdu.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - O bizim tercihimiz, sizi ilgilendirmez.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Yani, sizinle şu ana kadar siyaseten husumeti olmayan, hiçbir şekilde bir siyasi platformda karşı karşıya gelmediğiniz bir insana, Ekmelettin İhsanoğlu Bey'e bile bu kadar hakaret ettikten sonra...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Adını öğrenmişsiniz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ne hakareti? Her lafı söyleyeceksiniz...

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - ...kimi çıkarırsak çıkaralım demek ki sizin bilinçaltınızda "Efendim, bizim karşımızda bir aday olmamalı." var.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Adayınız İstiklal Marşı'nı bilmiyordu Nevzat Bey, utanın!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sizinki de bilmiyor, sizinki de yanlış okudu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Oraya girersen çıkamazsın!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Nevzat Bey, utanın. İstiklal Marşı'nı bilmeyen bir insanı aday gösterdiniz, MHP'siniz bir de, utanın.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hadi oradan!

BAŞKAN - Sayın Çavuşoğlu... Sayın Çavuşoğlu...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Oraya girersen çıkamazsın, batarsın, batarsın! Orada batarsın, girme oraya, akıllı ol.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Sayın Milletvekili, Sayın Milletvekili, sizin bahsettiğiniz adam Mehmet Akif Ersoy'un en yakın arkadaşının oğlu.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - O daha kötü, o daha kötü. Keşke olmasaydı da bilmeseydi ama olduğu hâlde bilmiyor!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Ya, kızının doğum tarihini bilmeyenden bahsediyorsunuz bana be! Kızının doğum tarihini bilmiyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Ve eğer birazcık akıl, insaf, vicdan sahibiysen, Recep Tayyip Erdoğan'ın da ezberden okuyamadığını bütün İnternet kanallarında gördük, sen de onu görürdün ama gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar. Biz ne söylersek söyleyelim, Erdoğan rüyaları, Erdoğan sayıklamaları görenler sizsiniz işte.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim bu Ekmalettin, kim!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Kızının doğum tarihini bilmiyor be!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne alakası var sizin Genel Başkanla? Açıklayın, bu Emsalettin kim!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Kızının doğum tarihini bilmiyor, ne konuşuyorsunuz?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bilinçaltına yol açan bu Emsalettin kim, açıklayın!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 17 ve 25 Aralık yolsuzlukları dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu bir soruşturma önergesi var. Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak başından beri söylediğimiz şu: Ümit ediyoruz, inşallah, bu soruşturma sonunda bu iddiaların hiçbiri gerçek olmaz ama bunların ortaya çıkarılabilmesi için hukuki bir süreç yaşanması gerekiyor. Bu hukuki sürecin önünü kapatmanın iyi niyetle olmadığını düşünüyoruz. Eğer Sayın Erdoğan kendisine yani bir Başbakana yakışır bir biçimde şöyle bir tavır alsaydı, emin olsun bugün muhalefetin söyleyeceği bir şey kalmazdı. Diyebilirdi ki "Ben suçsuz olduğuma inanıyorum ama madem böyle ciddi iddialar var -hâkim ve savcılara dönüp- kardeşim, derhâl harekete geçin. Bunun önünde hangi kamu görevlisi duruyorsa da arkanızda beni görün." Bunu diyebildi mi? Diyemedi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Diyemez.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Ne oldu? Hemen akabinde mahkemeleri tehdit etmeye başladı, hâkimleri görevden almaya başladı, ellerinden dosyaları almaya başladı, binlerce polisin, yaz-kış demeden bir anda görev yerleri değiştirildi. Şimdi, bütün bunlar güçlü bir emare olduğunu gösteriyor kendisiyle ilgili olarak şüphelenmemiz hakkında.

Bunlar açıklığa kavuşturulmadan, bunlar vuzuha kavuşturulmadan oraya giden Sayın Erdoğan, yarın halkın arasına çıktığı zaman, emin olun ki kendisine ayakkabı kutuları hatırlatılacak, kendisinin önüne gemi maketleri konulacak. Yani, böyle bir Cumhurbaşkanıyla Türkiye'nin yönetilmesini hangi biriniz içinize sindirebilirsiniz değerli arkadaşlar?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sen kendi partine bak!

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Bunun müsebbibi sizsiniz işte. Bakın, bunun müsebbibi sizsiniz. Birazcık akıl, insaf, vicdan, birazcık gelecekle ilgili kaygınız varsa gelin bu önergeye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - ...evet deyin, bu önergeyle ilgili olarak da herkes gerçeği anlasın, ortaya çıksın diyorum.

Teşekkür ediyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)