GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:137
Tarih:08.09.2014

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir gece yarısı tekrar, yine aynı ayak oyunlarıyla karşı karşıyayız. Bugün Başkanlık Divanında toplandık, işte torba yasanın maddelerini geçirmek üzere anlaştık ama son anda, yine, karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar misali bir madde araya sıkıştırıldı. Neymiş? İstanbul'da, bugüne kadar yanlış bir şekilde başka bir tarafa bağlanan bir mahalle, doğru bir şekilde başka bir tarafa aktarılmış. Herkes konuştu, fazla uzatmayacağım, bir dakika yeter bu mevzuyla alakalı. Ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Ne olacak, 150 trilyon inşaat harcı Ataşehir'den Ümraniye'ye aktarıldı.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Olay bu.

ALTAN TAN (Devamla) - Dakika bir, gol bir veya dakika beş, gol on beş. İşte hadise bu. Artık, bu da zabıtlara girsin. Eğer aksi varit olursa önümüzdeki iki üç yıl zarfındaki inşaat harçları zaten resmîdir, neler çıkacak, imar değişiklikleri nedir, bunların hepsi resmî gözükecek, evraklar da ortaya çıkacak ama olan bu arkadaşlar.

Şimdi bunu geçelim, torba yasada -çorba yasa denildi daha sonra- bir sürü maddeler var, karman çorman. Peki, derde deva bir şey var mı, farz bir şey var mı? Ara ki bulasın.

Bir örnek vereceğim size: Musa Anter. Sayın Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır Meydanı'nda methiyeler düzdüğü Musa Anter'in büyük oğlu için özel bir yasayla Türkiye'ye dönmesi sağlandı ama ne yazık ki küçük oğlan bundan istifade edemedi; 4,5 yaşında bir kızı var şu an ismi Asiwa. "W"yu nüfus müdürlüğü kabul etmediği için, bu kızın hâlâ nüfus cüzdanı yok, babası ve annesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, aynı zamanda İsveç vatandaşı olduklarından dolayı İsveç pasaportu var. "Güzel hikâye, devam et." derseniz devam edeyim. Batum'a gidiyorlar anne baba geçenlerde, geçiyorlar Batum'a, bir sorun yok, İsveç pasaportuyla. Dönerken "Bu kızın Türkiye Cumhuriyeti pasaportu yok, kimliği yok, giremez. İsveç pasaportu var, turist olarak girer, anne babası burada. Türkiye'de yasal ikameti yok, dört buçuk yıldır da kaçak yaşıyor, bu kız giremez..." Halkın dediği gibi, bir avam tabiriyle "anan yahşi, baban yahşi" bir ilgili madde bulunuyor, 500 TL ceza kesiliyor ve içeriye alınıyor tekrar. Şimdi, bu kızımızın, Asiwa'nın -yani ismi ufuk, gökyüzü demek Kürtçe- Türkiye'de ikameti de yok, kaçak olarak oturuyor, nüfus cüzdanı da yok ve bu problem devam ediyor, torba yasada da bu yok. Her şey düzeldi, 1928'deki bir yasa hâlen devam ediyor.

Oradan gelelim, Mardin Artuklu Üniversitesinde Kürtçe öğretmenleri açlık grevine girdiler. Açılım oldu, iyi oldu; silahlar sustu, güzel oldu; Kürtçe seçmeli ders oldu ama bu üniversitenin mezun ettiği öğretmenlere iki yıl formasyon verilmedi. Sayın Millî Eğitim Bakanına defalarca gittim, YÖK Başkanına defalarca gittim, bir şekilde bu da rayına girdi. Bu sefer bu arkadaşların tayinleri yapılmıyor, bunlar da açlık grevinde, bundan da haberiniz olsun.

Bir diğer mesele: Yine demokrasimiz bu kadar ilerledi, gelişti, açıldık saçıldık, hâlâ yüzde 10'luk seçim barajı duruyor, hâlâ "Bu HDP nasıl Meclis dışı kalır, bu 30-40 milletvekilini biz cebellezi edelim, haksız yere senelerce bu milletvekillerini aldık, tekrar bunları cebimize koyalım." hesapları yapılıyor. Şikâyet ettiğiniz zaman da "E, çalışın, geçin canım." deniliyor, bunun da adına demokrasi deniliyor.

İşte, değerli arkadaşlar, torba yasa tamam da bu torbaya keşke biraz da derde derman bir şeyler koysaydınız. Bu Kürtçe öğretmenlerinin sorunlarını koysaydınız, seçim barajını koysaydınız, bu imar değişikliklerine tenezzül etmeseydiniz. Yani, bu rant, nedir bu kadar gözü karalık ben anlayabilmiş değilim.

İstanbul'da gök delindi gök, gök delindi. Ben çocukluğumdan beri -tırnak içinde- İstanbulluyum, defalarca söyledim, anlattım yeri geldiği vakit. Ben İstanbul'u gördüğüm vakit üzülüyorum, acıyorum ve bu kadar acıdığım için de İstanbul'u kurtarma bakanlığı kurulsun diye teklif verdim, İstanbul'u kurtarma bakanlığı. Yirmi yıldır yönetiyorsunuz, inanın bu İstanbul'da yapılan günahlar size yeter.

Saygılar sunarım.