| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 137 |
| Tarih: | 08.09.2014 |
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 132'nci maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi vesilesiyle söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde İhracatçılar Meclisi ve ihracatçılar birliği üyelerinin bazı menfaatlerinin korunmasını amaçlayan bir madde. İhracatla ilgili elbette birçok düzenlemeye ihtiyaç var ama ihracatı kolaylaştırmak ve artırabilmek için bunlar son derece sıradan tedbirler. Türkiye'de her geçen yıl ihracat ve ithalat farkı açılmaktadır. Bildiğiniz gibi, geçen yıl 100 milyar doları bulmuş bir dış ticaret açığı söz konusuydu, geçtiğimiz altı ay içindeki farka bakılırsa bu açılmanın daha da süreceği anlaşılmaktadır. Nitekim, 2014 yılının ilk altı ayında ihracatta yüzde 6,1 azalma ithalatta ise yüzde 6'lık bir artış söz konusudur yani aradaki farkta yüzde 12'lik bir büyüme meydana gelmiş bulunuyor.
Buradan ifade etmek gerekiyor ki, ihracatı artırabilmek, Türkiye'nin bu dış ticaret açığını azaltabilmek ve bundan kurtulabilmek ancak üretimle mümkündür. İnşaata dayalı, ranta dayalı bir ekonomide bunların önünü almak mümkün değildir, nitekim alınamamaktadır ve her geçen yıl dış ticaret açığı artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, ekonomiden sorumlu en son Başbakan Yardımcısının da ifade ettiği gibi, üretime yönelmelidir. Düşünün ki on iki yıl iktidarda olan bir siyasi partinin çok uzun süredir ekonomiden sorumlu olan Başbakan Yardımcısı işin alfabesi olan üretime vurgu yapmak zorunda kalıyor. Buradan anlaşılıyor ki, geçen süre üretimden uzak geçmiştir. Nitekim, Türkiye'de üretim yapılamıyor, Türkiye'de fabrika sahipleri fabrikalarını satıp iktidardan ortaklar bulmak suretiyle inşaat sektörüne yönelmektedirler. Türkiye'nin bu dönemde en büyük kaybı, daha önce de bu kürsüden ifade ettiğim gibi, rekabet ortamının ortadan kalkmış olmasıdır. Rekabet ortamının ortadan kalkmış olmasıdır ki bizim ihracatçımızı kalitede ve fiyatta rekabet edebilecek ürünler bulup ihraç etmekten alıkoymaktadır. Dolayısıyla, ekonominin bu gidişi Hükûmet tarafından böyle teşvik edildiği sürece bunun arkası alınamayacaktır. En büyük kaybımız, rekabet ortamının bozulması, rekabet şartları içinde üretim yapan sanayicinin yerine iktidarla iş birliği yapan birtakım türedi iş adamlarının ortaya çıkmış olmasıdır. O bakımdan, ihracatla ilgili tedbir almak gerektiği zaman alınacak tedbirler çok daha ciddi olmalıdır, üretime dönülmelidir.
Şimdi, durum buyken, Türkiye'de ekonomiyi çökerten, Türkiye'deki ahlakı iflas ettiren, yolsuzlukları devletin en üst kademelerine kadar tırmandıran uygulamalar büyük oranda inşaat sektöründe devam ederken, daha bir saat önce, bu Mecliste bu torba kanun dolayısıyla, korsan sayılabilecek bir madde eklemenin gerçekten tahammül edilebilir bir tarafı yoktur. İktidar için de tenezzül edilecek bir konu olmaması gerektiğini düşünüyorum. Daha üzerinden kırk sekiz saat geçmemiştir, daha önce Soma'da olduğu gibi Mecidiyeköy'de, sırtını iktidara dayamış ve bir ortaklık ilişkisine girdiği anlaşılan bir patronun gökdelenlerinden 10 işçimiz yere çakılarak şehit olmuşken, daha bu böyleyken, yeniden birtakım inşaat yolsuzluklarının önünü açmak üzere belediyelerle oynamayı hedef alan ve gerçekleştiren bir değişikliği bu Meclisin gündemine getirebilmek gerçekten çok büyük bir pişkinlik gerektirir. O pişkinliği buradaki çalışma arkadaşlarımızda görmekten büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)