| Konu: | Güvenlik güçlerinin yaşadığı sorunlara ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 21.10.2014 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; güvenlik personelinin sorunlarına ilişkin hususları dile getirmek üzere gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu fırsatı veren Sayın Başkana ve yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum.
Güvenlik ve esenlik içinde yaşayabilmemizin en önemli sebebi güvenlik güçlerimizdir. Güvenlik güçlerinin görevlerini başarıyla yerine getirebilmesi için şüphesiz, onların eğitimli, donanımlı, disiplinli ve sorunlarının giderilmiş olması gerekir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden polise, jandarmadan köy korucularına varıncaya kadar, ister ülke isterse toplumun güvenliği için çalışan her kurumun personelinin önce kendisi mutlu ve huzurlu, moral ve motivasyonu yüksek olmalı ki toplumda huzur ve esenliği sağlayabilsin. AKP hükûmetlerine, bu kürsüden defalarca, dilimizde tüy bitercesine bu sorunları, hatta önceki Başbakan Tayyip Erdoğan ve diğer Hükûmet yetkililerinin verdiği sözleri gündeme taşıdık ancak bir netice almak mümkün olmadı.
Astsubayların ve uzman çavuşların askerî hiyerarşi içindeki sorunları, polislerin ek gösterge talepleri, fazla çalışma saatleriyle ilgili ve diğer sorunları öylece durmaktadır. Emekli astsubay ve polislerimiz fakirliği bırakın, açlık sınırı altında yaşam mücadelesi vermektedirler. Emekliliklerini, dinlenerek geçirmek yerine güvenlik elemanı olarak ya da işportacılık yaparak sağlamaktadırlar. Köy korucuları terörle mücadele için kanlarını akıtıp canlarını vermişken hâlâ terör örgütü tarafından şehit edilmekte, rehin alınmaktadırlar. Daha geçen hafta 2 korucumuz yine PKK terör örgütü tarafından kaçırılmıştır. Hükûmet, bırakın korucuların statüsünü düzeltmeyi, özlük haklarını iyileştirmeyi, bu korucuların can ve mal emniyetini teminden âcizdir.
Kabaca özetlemeye çalıştığım bu tablo tüm güvenlik güçlerimizi üzmektedir. Ancak, güvenlik güçlerimizi asıl üzen ve kahreden, moral ve motivasyonu yok eden, AKP Hükûmetinin PKK terör örgütüyle muhatap olmasıdır. Yıllardır, doğu ve güneydoğuda yaşayan Kürt kökenli insanlarımız başta olmak üzere, asker, polis, korucu, kamu görevlisi, sivil vatandaş ayrımı yapmadan herkesi katleden bu kanlı örgütün muhatap alınması güvenlik güçlerimizi kahretmektedir. Ülkemizi bölme hedefinden bir an bile vazgeçmeyen bu örgütle, üstelik elindeki silahı bırakmamışken müzakerede bulunulması tüm toplumla beraber güvenlik güçlerini de moral ve motivasyon açısından olumsuz etkilemektedir. "Açılım zarar görmesin." safsatasıyla, arkadaşlarını şehit eden katillere müdahale edememek, hele hele bunun hukuksuz ve kanunsuz bir emirle yerine getirilmesi güvenlik güçlerini manen bitirmektedir.
Yıllardır, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, silahlarını bırakmayan teröristle müzakere olmaz, Kürt kökenli insanlarımızın temsilcisi bu katiller olamaz; bu, Kürt kökenli vatandaşlarımıza hakarettir, bu insanları PKK'nın inisiyatifine bırakmayın demiştik, bize "kandan beslenen" imasında bulunulmuştu. 6-7 Ekim olaylarında da herkes gördü ki asıl PKK canavarının beslenmesi için kan ve korku gerekmektedir. Yıllar önce PKK'ya "2-3 çapulcu" diyen yanlış anlayışın, 6-7 Ekim olaylarında "3-5 sokak serserisi" diyerek yeniden tezahür ettiğini görmekteyiz. AKP'nin PKK'nın bir terör örgütü olduğunu unutturup o canilerden bir melek çıkarma politikası iflas etmiştir. Ancak, ortada, PKK'nın silahlı baskısı ve şiddetine maruz kalarak tehditle yönlendirilen bir kısım insanımız ve gençlerimiz kalmıştır. İşte güvenlik personeli bu tabloya kahrolmaktadır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sınır güvenliğinden asayişe, özel hayattan can ve mal güvenliğine kadar her alanın tehditle dolu olduğu bugünlerde AKP'nin öncelikleri içeride paralel yapı, dışarıdaysa Esad'tır. Devletin tüm kurumlarında, özellikle güvenlik birimlerinde "paralelle mücadele" adıyla başlatılan uygulamalar maalesef cadı avına dönmüştür. "Paralelci" yaftası, asılsız ihbar ve şikâyetlerle terfi ve tayinlerde belirleyici olmuştur. Özellikle görevden alınan personelin yerine getirilen vasıfsız personel istihbarat, suçun önlenmesi ve takibinde ciddi zafiyetlere sebep olmaktadır. Önceki Başbakan Tayyip Erdoğan "Bu paralelciler bana geldiler." dediğine göre ve onları tanıdığına göre, onlarla ilgili bir işlem yapmak yerine tüm kamu personelinin zan altında bırakılması arızalı bir anlayışın ürünüdür. Daha bir yıl öncesine kadar, tayin ve terfilerde cemaatin mutlak sözünün geçtiği emniyette birçok personelin cemaatten referans araması hiç de garip değildir. Garip olan, emniyetin böyle bir yapıya teslim edilmesidir. Hükûmetin, devletin dışa karşı güvenliğinde, içeride ise...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - ...asayiş ve düzenin sağlanması için, barışın temini için atması gereken önemli adımlar vardır.
Bu duygu ve düşüncelerle Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)