| Konu: | HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, 9/10/2014 tarihinde Bingöl İl Emniyet Müdürü ve ekibine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı ve iki saat sonrasında Genç ilçesinin girişinde bir aracın taranması olaylarının araştırılması amacıyla 17/10/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2014 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.10.2014 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor: Gerek AKP'nin çözüm süreciyle ilgili zamana yayan, oyalamacı tavrı gerekse de üç tarafı kuşatma altında bulunan Kobani'yle ilgili mevcut politikaları, maalesef, son birkaç hafta içerisinde ülkeyi çok gerilimli bir ortama ve bir kriz durumuna getirmiştir. Özellikle bu gerilimli ortamda ve kriz ortamında birtakım karanlık merkezlerin ve darbe mekaniğini harekete geçirmek isteyen güçlerin fırsat kolladığını ve bu konuyla ilgili iş başına geçtiklerini buradan ifade etmek istiyorum. Bu karanlık merkezler ve darbe mekaniğini yönlendirmek isteyen güçlerin en fazla şu anda faaliyet içerisinde bulundukları alanın Bingöl ili olduğunu, Bingöl coğrafyası olduğunu buradan hepinizin dikkatine sunuyorum.
Ben konuyla ilgili görüşlerimi aktarmadan önce son birkaç hafta içerisinde gerek Emniyet Müdürüne yapılan suikast gerek bu olayla hiçbir bağlantısı olmayan Genç'te 4 yurttaşımızın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan yargısız infaz gerekse de son iki hafta içerisinde Karlıova ilçesinde 2 HÜDA PAR'lı yurttaşımızın yaşamını yitirmesi olaylarının tamamının karanlık bir provokasyon olduğunu buradan belirtiyor ve bu olayları yapanları Bingöl Milletvekili olarak buradan kınıyorum.
Burada özellikle Bingöl'ün geçmişine de hepinizin dikkatini çekmek istiyorum. Bingöl geçmişten beri bu derin yapıların ve karanlık merkezlerin iş başında olduğu bir coğrafya olarak görülmelidir. Geçmişte de bölgede devreye konulan pek çok karanlık planlamalar, pek çok gladyo tarzı örgütlenmeler ve özellikle çözüme yaklaşıldığı dönemde devreye konan pek çok karanlık hadisenin merkezi olarak Bingöl'ün ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini düşündüğümü ifade etmek istiyorum.
Son iki hafta içerisinde gelişen bahsettiğim olaylarda aslında gelişmesi muhtemel daha büyük olaylar için birileri tarafından bizim önümüze getirilen işaretler olarak değerlendirilmesi gerektiğini yine buradan aktarmak istiyorum. Bingöl, açıktır ki şu anda bir merkez olarak seçilmiştir. Bu merkezden çok karanlık tezgâhlar devreye konmak isteniyor ve bu karanlık merkezlerin devreye koymak istediği tezgâhlarla da başta çözüm süreci olmak üzere ülkenin demokratik geleceğiyle ilgili pek çok planlamanın sabote edilmek istendiğini buradan tekrar vurgulamak istiyorum.
Özellikle, bu son iki hafta içerisinde Karlıova'da yaşamını yitiren 2 HÜDA PAR'lı yurttaşımızla ilgili neyin planlandığını burada sizlerle paylaşmak istiyorum: Bildiğiniz gibi 1990'lı yıllarda büyük acılara neden olan kanlı bir hesaplaşmanın, Kürt halkının gündemine getiren bir hesaplaşmanın, bir kanlı hesaplaşmanın tekrar bu Karlıova olaylarıyla beraber devreye konmak istendiğini açık bir şekilde vurguluyorum. Bu konuyla ilgili Kürt hareketinin bütün bileşenleriyle yapmış olduğumuz toplantılarda HÜDA PAR ya da çevresine yönelik herhangi bir çatışma zemini asla istemediklerini, böyle bir strateji içerisinde olmadıklarını, HÜDA PAR çevresini sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçası olarak görmek istediklerini net olarak bize ifade ettiklerini buradan aktarmak istiyorum.
Yine, aynı görüşler doğrultusunda, HÜDA PAR merkez yöneticileriyle arkadaşlarımızın yapmış olduğu görüşmelerde de merkez yöneticilerin HÜDA PAR'ın böyle bir çatışma zeminini istemediğini, yeniden 90'lı yıllara gidecek bir kanlı hesaplaşmanın herkese zarar vereceğini ifade ettiğini yine buradan sizin bilgilerinize sunuyorum. Dolayısıyla, bu konuda her iki tarafın görüşleri ortadayken ve her iki taraf arasında bir görüşme trafiği yürütülürken bu cinayetlerin, infazların ortaya konmuş olması, özellikle Bingöl üzerinden bütün bölgeye yayılacak yeni bir çatışma döneminin devreye konmak istendiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Yöntem aynı, kullanılan araçlar 90'lı yıllarla ilgili hafızayı canlandırıyor. Bu konuda, Karlıova gibi küçük bir yerde saldırganlar ellerini kollarını sallayıp hemen kaçıyorlar, eş zamanlı olarak BDP'li yöneticilerin evlerine baskınlar yapılıyor, olaylar birbiriyle ilişkilendirilmek, bağlantılandırılmak isteniyor ve bütün bunların ışığında da özellikle HÜDA PAR'lı ailelerin, bu yaşamını yitiren HÜDA PAR'lı ailelerin neredeyse tamamının HDP'li olduğu noktası da özenle, dikkatle seçiliyor. Yani, her tarafı çok profesyonelce planlanmış olaylarla karşı karşıya olduğumuzu vurgulamak istiyorum.
Şimdi, sadece bu bahsettiğim kesitten bile Meclisin bu olayı araştırması, bu olayı derinliğine ele alması gerektiği ortadadır; bir komisyonun kurularak daha büyük olayların yaşanmaması için inisiyatif alma gerekliliği ortadadır.
Şimdi, gelelim Emniyet Müdürüne yönelik yapılan suikast ve Genç'te yargısız infaz edilen 4 yurttaşımızla ilgili duruma.
İlk gün söyledik, ilk gün söylediğimiz ne varsa doğru çıktı. Biz, bu iki olayın birbiriyle bağlantılı olmadığını, bu konuda mevcut MOBESE kayıtlarından cep telefonu incelemelerine kadar, balistik incelemelere kadar bütün bu bilgilerin kamuoyuna aktarılması gerektiğini ifade ettik. Bizim bunları ifade ettiğimiz saatlerde maalesef bu ülkenin Başbakanı "Güvenlik güçlerimiz bir iki saat içerisinde bu teröristleri cezalandırmıştır." açıklaması yapıyordu. Cumhurbaşkanı aynı şekilde bu olayla ilgili "Bu adice, alçakça girişimi yapanları bulup güvenlik güçlerimiz hak ettikleri cezayı vermişlerdir." diyordu.
İçişleri Bakanlığı, Bingöl Valiliğinden yapılan açıklamaları da biliyorsunuz. Şimdi burada biz "Hodri meydan." diyoruz. Madem bu kadar kendinize güvenerek bu açıklamaları yaptınız, o zaman gelin bu iki olayın bağlantılarıyla ilgili hangi bilgiler, hangi veriler elinizde var bu Mecliste açıklayın. Biliyoruz ki, eminiz ki bu iki olay birbiriyle tamamen alakasız, bağımsız; her ikisinin de yapanlarının hâlâ açığa çıkmadığı bir tezgâhla karşı karşıyayız.
Bakın, bu Bingöl olayıyla ilgili bazı çelişkileri size ifade edeyim. İlk gün bize söylenen şuydu: "Emniyet Müdürüne suikast yapan araç ile Genç'te yargısız infazın yapıldığı araç aynıdır." denildi. Yalan çıktı, bu iki aracın birbiriyle ilgisi olmadığı görüldü. "Emniyet Müdürü o saatte camları kırılmış esnafları ziyaret ediyor." denildi Valilik açıklamasında, İçişleri Bakanlığı açıklamasında. O sokakta tek bir olayın olmadığı, tek bir camı kırılan esnafın olmadığı, âdeta, Emniyet Müdürünün bilinçli bir şekilde o saatte oraya götürüldüğüyle ilgili pek çok yerel veri ortaya çıktı. Silahların aynı silahlar olduğu, Genç'te ele geçirilen silahlar ile suikastta kullanılan silahların aynı silahlar olduğu ifade edildi, balistik incelemeler tamamen bu silahların ayrı olduğunu ortaya çıkardı. Bingöl Valiliğinden yaşamını yitirdiği söylenen 4 insanın kimlik bilgilerinin tamamı yanlış çıktı. Bu araçta vurulanlardan Ali Bozan'ın ailesi -Ali Bozan ki Millî Eğitim Müdürlüğünde çalışan sivil bir memurdu- Emniyet Müdürüne suikast olayından kırk beş dakika sonra Ali Bozan'ın kendileriyle telefonla görüştüğünü ve bu olayla herhangi bir ilgisinin olmadığı kanaatinin zaten ailede mevcut olduğu bilgisini bizimle paylaştılar.
Bütün bunlarla beraber, Bingöl'de tam üç gün boyunca tam bir hukuksuzluk örneği sergilendi, hukuk askıya alındı. Gözaltına alınanların tamamına yoğun işkenceler yapıldı. Bu işkenceler sonucunda bazı gözaltına alınan partili arkadaşlarımız ameliyat edilmek zorunda kaldılar. Ameliyat edilen işkence altındaki bu insanların hiçbirisi avukatlarıyla, aileleriyle görüştürülmedi. Bu olay o insanların üzerine yığılmak istendi. Hâlâ bu insanların, 2 tutuklama var, bu 2 tutuklamada mevcut olan arkadaşlarımızın aileleriyle ve avukatlarıyla görüşmelerine bile doğru dürüst izin verilmiyor. Bütün bunları ifade etmemize rağmen ne Adalet Bakanlığı ne İçişleri Bakanlığı bu konuları soruşturmak üzere bir heyeti Bingöl'e göndermemiştir. Olayların arka planını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...açığa çıkarmak için bir gayret içerisinde olmamıştır. Dolayısıyla, bu konuda Hükûmetin yapmadığını bu Meclis yapmak zorundadır. Meclis, Bingöl'de yaşanan bütün bu olayların arka planını çıkarmak üzere bir komisyonu derhâl görevlendirip Bingöl'e göndermek zorundadır. Hem demokratik geleceğimiz acısından hem daha büyük provokasyonların ortaya çıkmaması açısından bunun elzem olduğunu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)