| Konu: | Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan'ın, birleştirilerek görüşülen Meclis araştırması önergeleri üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 11.11.2014 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarının araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için Meclisimizde bir araştırma komisyonunun kurulmasıyla ilgili grupların verdiği ortak önergelerden biri olan Milliyetçi Hareket Partisi önergesi üzerinde önergeye imza koyanlar adına söz aldım. Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önemli bir sorunu, bizim yüreğimizi yakan bir sorunu, bizi acıtan bir sorunu konuşurken Genel Kurulumuz yine maalesef kıpkırmızı, muhtemelen yüzlerimizdeki utancımız koltuklara yansıdı. Sebep ne olursa olsun, burada çok güzel konuşmalar, rakamların acıtıcı yönleri ifade edildi. Onların üzerine söyleyecek çok fazla sözüm yok, tekrarlamanın da bir anlamı yok ama sonucu tekrarlamakta fayda var ki meselenin önemini iyi anlayalım, iyi idrak edelim diye.
Değerli arkadaşlar, bakınız, bu konu, en son Isparta'da, 17 insanımızın, hatta 18 insanımızın hayatını kaybettiği Isparta'nın Yalvaç ilçesinde elma toplamaya giden işçilerimizin, çoğu kadın ve çocuk olan işçilerimizin geçirdiği trafik kazasından sonra, 18 işçimizin ölmesinden sonra mesele gündeme geldi. Hâlbuki bu olayı yalnız -son- Isparta Yalvaç'ta yaşamıyoruz. Kısa bir araştırma yaptığınızda göreceksiniz ki, her sene çok sayıda ölümün olduğu, çok sayıda ölen insanımızın olduğu böyle bir kitlesel kıyıma dönüşen bu tür kazalarla maalesef yüz yüze geliyoruz ama birkaç beylik laftan veya işte Genel Kurulun, Meclisin böyle bir komisyon kurma teşebbüsünden öte değişen bir şey yok, sürekli tekrarlanıyor.
Değerli arkadaşlar, tekrar ediyorum, kimseyi suçlamak, ilzam etmek anlamında söylemiyorum ama meselenin bizi utandırması, bizi acıtması gereken sonuçlarını tekrarlamakta fayda var. Bakınız, 2007 yılında 6 Ağustosta 14 kişilik bir minibüse binen 24 Adıyamanlı... Sayın Mehmet Erdoğan burada Hükûmetin aldığı tedbirleri böyle çok güzel yüzüyle, güler yüzüyle anlattı ama ne hikmetse, benim çıkarttığım listede Adıyaman'da 2 tane çok ölümlü kaza yaşanmış. Bir sonuç, kader deyip geçemezsiniz ama bu kazada 2 katı yolcu alınarak 24 Adıyamanlı hayatını kaybediyor. Aynı yılın 18 Ağustosunda -bir hafta sonra- 18 kişi hayatını kaybediyor Şanlıurfa'da, yine tarım işçisini taşıyan bir aracın geçirdiği kazayla. 2008'de, çoluk çocuk onlarca tarım işçisinin bulunduğu kamyon Afyon'da devriliyor, 9 kişi hayatını kaybediyor. Ankara Beypazarı'nda 11 işçi gene böyle bir kazada hayatını kaybediyor. Yine Adıyaman'da, 2013 yılında 9 kadın tarım işçisi, yine böyle bir trafik kazasında hayatını kaybediyor. Sakarya'da yine 8 kadın tarım işçisi yine böyle bir kazada hayatını kaybediyor. Ve en son, Isparta Yalvaç'ta, Konya'nın Akşehir ilçesinden Gelendost ilçesine elma toplamaya giden kadın, çocuk ve muhtaç insanların, aldığı 35 liraya muhtaç insanların bindiği o araçta, o makûs kazada maalesef 18 insanımız ölüyor, 27 kişi de yaralanıyor.
Değerli milletvekilleri, birtakım tedbirler alınıyor, genelgeler çıkartılıyor, işte kanunlar da çıkartıyoruz ama anlaşılıyor ki bir yerde bir yanlışlık var. Bu sonuçlar yani insan hayatının bu kadar ucuzlaması, böyle bu kadar çoklu ölümlerin yaşanması bir yerde bir yanlışlığın olduğunu ifade ediyor. Tabii ki tarımın değişen şartları, kitlesel üretim, ihtiyaç olan iş gücü, bunları karşılamak için, işte kapitalizm denilebiliyor, kâr hırsı denilebiliyor... Bu gezici tarım işçilerinin gerçeği bizim ülkemizin bir gerçeği. Niye böyle? E, böyle, buna ihtiyaç var ama 21'inci yüzyıla yakışan, Türkiye'ye yakışan, devletimize, milletimize yakışan, bir mecburiyetten gencecik çocukların, kadınların gezici tarım işçisi olarak şehirden şehre göçerek, çadırlarda yaşayarak rızkını kazanma gayretine saygı göstermemiz lazım, bunun için gereken tedbirleri almamız gerekir. Yeterli tedbirlerin alındığını söyleyebilmek mümkün değil, alınabilseydi bunlar olmayabilirdi.
Bakınız, çok övünerek ifade ettiğiniz genelge... Genelge benim yanımda, detaylı da okudum, genelgeyle ilgili yazılan raporları da okudum. Deniliyor ki: "Yeterli denetim yapılmadığı için eski model, yaşlı araçlarda istiap haddinin üzerinde yolcu taşınmasından dolayı bu kazalar oluyor."
Değerli arkadaşlar, meseleyi böyle tespit ederseniz alacağınız tedbir de çok önemli değil. Siz o insanların yani o minibüsü kullanan insanın, o işverenin ve o minibüse canı pahasına binmek durumunda kalan o işçinin mecburiyetini, zorluklarını, zorunluluklarını hesaba katmaz, denetim yapılmamasına suçu yüklerseniz çözüm üretemezsiniz. Türkiye'de uygulanan ekonomik politikalar, Türkiye'de uygulamalar öyle bir sonuç getirmiştir ki insanlar bile bile 24 kişilik minibüse 45 kişi, hatta ben sordum Sayın Kalaycı'ya bazı günlerde 70 kişi biniyor diyor. Şimdi, böyle bir ölüme mecbur bırakmak aslında araştırılması gereken bir husus. Evet, genelgeyle böyle bir husus getirmişsiniz; denetim yapılacak, cezalar verilecek ama o insanı o şartlara mecbur eden ekonomik politikaları sorgulamıyorsunuz.
Bir başka genelgede yine dikkatimi çeken bir şey: Efendim "Bu gezici işçilere konaklama temin edilecek, özel idare tarafından altyapısı yapılacak ve verilen hizmetler bedeli karşılığında işçiden alınacak." diyorsunuz. Genelgenin kaçıncı maddesi, 3'üncü maddesi midir, nedir? Şimdi, insaf buyurunuz. Yani, bu işçi hangi bedeli ödeyerek elektrik kullanacak?
Değerli arkadaşlar, zaten aldığı ücreti biriktirerek çalışmadığı aylardaki giderlerini karşılamayı amaçlıyor. Siz buna, işte, bedeli karşılığında elektrik vermeye kalkarsanız, su vermeye kalkarsanız, kolaylaştırıcı hizmetler sunarsanız bunu almıyor ve dolayısıyla gerçekten 21'inci yüzyıla yakışmaz manzaralarda bir çalışma koşulları, şartları hazırlanıyor ve sonuç itibarıyla insanlarımız bunun karşılığında bunu bir kader olarak görüyorlar.
Değerli arkadaşlar, gezici tarım işçileri sorunu -Ben HDP'li arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum- yalnız Kürt soylu vatandaşlarımızın meselesi değil. Yazdığınız araştırma önergesinde Kürt ailelerin, işte, güneydoğudan batı illerine göçünü yazıyorsunuz. Hâlbuki Konya'nın Akşehir'inde de aynı şey yaşanıyor.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - 13 tane önerge var Sayın Başkan, 13.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Mersin'de de aynı şey yaşanıyor.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hepsi yazıyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Türkiye'nin her yerinin ve herkesin bir ortak sorunu bu; ekmek sorunu bu. Bu mesele böyle ayrımcı bir dille ifade edilirse yanlış olur. Bunu, dikkatimi çektiği için ifade ediyorum. Ama bir şey yaşanıyor: Gezici tarım işçilerinin çalıştıkları yerlerde yaşadıkları o ayrımcılık, o dışlanmayı çok dikkatle takip etmemiz ve gereken tedbirleri her şeyden önce almamız gerekiyor. Gezici tarım işçileri bu ülkenin ayrışmasına bir sebep teşkil etmemeli. Ekmeğini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ...arayan, rızkını arayan insanlar bu ülkenin gerçeğidir ve ortak paydasıdır.
Bu komisyonun faydalı olacağına, bu sorunların tekrar konuşulmasına vesile edileceğine inanıyor, hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)