GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, 24/10/2014 tarihinde Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu ve 23 milletvekili tarafından, balıkçılık faaliyetinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Kasım 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:13
Tarih:12.11.2014

DURMUŞ ALİ TORLAK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde balıkçılık ve su ürünleri sektöründe yaşanan sorunların araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verilen Meclis araştırması önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, balık projesi sonsuz, millî ekonomiye sağladığı parasal katkı ve yarattığı katma değer açısından çok önemli olduğu kadar, beslenme ve insan sağlığı açısından da üstünlüğü tartışılamaz bir gıda ürünüdür. Ayrıca, işsizlik sorununun günden güne arttığı ülkemizde su ürünleri ve balıkçılık iç suların bulunduğu bölgelerde ve özellikle kıyılarımızda yaşayan insanlarımıza iş imkânı yaratabilecek ekonomik bir kaynaktır. Su ürünleri yönetim ve avcılığının iş gücüne dayanan bir uğraş olması sebebiyle üretimin artırılması ve istenen düzeye çıkarılması çok sayıda kişiye iş imkânı yaratabilecek ve ülke ekonomisine bu yönde de katkıda bulanabilecek bir sektördür. Bununla birlikte, ekonomik öneme sahip balık stoklarının yenilenmesine ışık tutacak, aynı zamanda çare olacak bir yöntem geliştirilememiş, endüstriyel avlanma yapanlara uluslararası sularda avlanma imkânı tam olarak sağlanamamıştır. Sonuçta, denizlerimizde doğal kaynaklar hem aşırı avcılık hem de kirlilik yüzünden eski verimli gücünü büyük ölçüde yitirmiş durumdadır. Diğer tarafta, sektörde yaşanan haksız rekabet, destekleme ve teşviklerin doğru kullanılmaması ve yetersizliği ile eğitim eksikliği balıkçılık sektörünün önemli sorunları arasında yer almaktadır.

Dünyanın hemen her tarafında bulunan ve birçok yasal işlevler üstlenen balıkçılık kooperatifleri, ülkemizde maalesef birçoğu genel kurullarda bir araya gelinen tabela kooperatifleri görünümünden kurtarılamamıştır. Balıkçılığın gelişimi ve balıkçıların refah seviyesinin iyileştirilmesine odaklanmış, sektördeki avcılık, işleme, yetiştiricilik veya pazarlama faaliyetlerinin ilgililerini bir araya getiren bir hedefle kurulan balıkçılık kooperatifi üyelerinin çoğunun küçük teknelerle genellikle yan uğraş olarak amatör balıkçılık yapması çoğu zaman sektörün anlaşılmasında sıkıntıya sebep olmuştur.

Ayrıca, akılcı yönetildiğinde projesi sonsuz ve önemli bir besin kaynağı olan balık, yüksek disiplin gerektiren bir bilim dalı olup bu bilimin ışığında yönetilmesi gerekmektedir. Ancak, Marmara dâhil 3 denizde kıyımız ve 1 iç denizimizin olmasına rağmen, bu kıyı şeridinde fiziki kurumsal yapılanması bulunan resmî idareye bağlı balıkçılık araştırma istasyonu olması gerekirken yöresel balıklar için fikir verebilecek, Trabzon ve Antalya'da bulunan 2 araştırma kuruluşu dışında 1972 yılından bugüne bu ihtiyaçlar balıkçılık yatırım politikalarında gündeme bile alınmamıştır. Bununla birlikte, size Bodrum Su Ürünleri Araştırma Enstitüsünü hatırlatmak isterim. Bu enstitü önce süngercilik araştırma birimiydi, daha sonra ismi değiştirildi ve su ürünleri ile ilgili araştırmalar yapıp en önemli denizlerimizden Ege bölgesindeki balıkçıların dertlerine derman olduğu bir okuldu. Ama ne yazık ki, AKP Hükûmeti tarafından bu okul kapatıldı. Otuz yılı aşkın bir süre, sektör için onca yapılan bilimsel çalışmaları ve yayınları olan, neredeyse tüm sektöre insan yetiştiren bir enstitü kapatıldı, dolayısıyla bu politika AKP Hükûmetinin bilime ve bilim insanlarına yaklaşımını gözler önüne sermektedir. Yaşanan bu duruma ise şüphesiz, denize 600 kilometre mesafede bulunan balıkçılıktan sorumlu idarenin masa başında metoduyla yaptığı düzenlemelerin neden olduğu bir türlü kavranılamamıştır. İşte, yıllardır süregelen bu olumsuz süreçler geçimini balıkçılıkla sağlayan esnafımızı zor duruma sokmuş, 15 nisandan, ağustos sonuna kadar olan avlanma yasağı da eklenince balıkçılıkla uğraşan profesyonel balıkçı esnafımızın içine düşmüş olduğu sorunlar yumağı daha da büyümüştür.

Değerli milletvekilleri, denizlerimizde ekonomik önemi olan balık türlerinin sürdürülebilirliği için göz önünde bulundurulması gereken avlanma yönteminin nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğinin bilimsel veriler ışığında tespit edilmesi önemli bir gerekliliktir. Ancak dünyanın her yerinde balıkçılık örgütleri araştırmacılara ve onların önerilerine soğuk bakmışlardır. Çünkü araştırmacılar yaptığı önerilerle mutlaka bir kısıtlama veya bir düzenleme getirecektir. Hâliyle, denizlerden daha çok üretim yapmak isteyen balıkçı kesimine bunlar itici gelmektedir; bu, dün de böyle olmuştur, yarın da böyle olacaktır. Bu nedenle, balıkçılık ve su ürünleri kooperatifleri kanalıyla üyeler, kullanılması gereken ağ tipi ve avlanma yöntemleri konusunda makul, bilimsel gerekçelerle ikna edilmeli ve ekonomik güçleri de dikkate alınarak uzun vadeli kredi kolaylığı getirilmelidir. İstanbul ve Çanakkale boğazlarında rastgele balıkçılıkla kullanılan ağların göz genişlikleri küçük olması nedeniyle henüz eşeysel olgunluğa erişmemiş balıkları avladıklarından stoklar için negatif bir etki yapıldığı göz önüne alınarak pelajik balıklar için satış boyuna uyarlanmış sade ve fanyalı ağ kullanımının sağlanması, teşvik edilmesi ülkemiz balıkçılığının sürdürülebilirliğine katkıda bulunacaktır. Bununla beraber, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından trol balıkçılığı bilimin ışığı altında yeniden gözden geçirilerek rekabet edilebilir ve sürdürülebilir avcılık yapabilmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca, denizlerimizde yaklaşık 7 alt türde isimlendirilen kefal balıklarının av yasakları, avlanma usul ve yöntemlerinin güncellenerek günümüz koşullarına adapte olabilecek bir konumda hayata geçirilmesi bu balıkların stok miktarlarının artmasını sağlayacaktır. Marmara ve Karadeniz'de balık stoklarının yenilenmesi gerçekleşinceye kadar da devam edecek bir süreç içerisinde Çanakkale Boğazı'nın Marmara çıkış ve İstanbul Boğazı'nın giriş ve çıkış alanlarında on iki ay avlanmanın yasak olduğu sahalar dışında Marmara ve Karadeniz'de endüstriyel balık avcılığının aralık ve ocak ayları olmak üzere sadece iki ay yapılması sağlanmalıdır. Diğer tarafta ise, Marmara Denizi'nde bulunan ve ekonomik değeri yüksek olan palamut ve lüfer türü stokların Ege Denizi'ne ve oradan da uluslararası sulara göç dönüşlerini balıkçılık ekonomisine kazandırmamız gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de sektörün genel müdürlük oluşumunun yanında özellikle politikadan arınmış, özerk, çağdaş, bilimsel araştırmaya dayalı sürdürülebilir bir balıkçılık ve su ürünleri yapısına kavuşturulması gerekmektedir. Bu özerk yapıyı da geçmişteki balık üretiminin ulaştığı yüksek üretim verileri göz önüne alınarak balıkçılığın ülke ekonomisine ve gayrisafi millî hasılaya olan katkısını uygun bir bütçeyle taçlandırmak gerekir. Millî politikaların uygulanabilmesi noktasında balıkçılık teknolojileri mühendisleri ile su ürünleri mühendislerinin Bakanlığa bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünde daha çok istihdam edilmeleri mutlaka sağlanmalıdır. Sektörün sağlıklı bir gelişme gösterebilmesi için teknik ve uzman personel istihdamı önemli bir gerekliliktir. Çünkü ülkemiz ve dünyanın, yakın gelecekte balıkçılık ve su ürünleri kapsamında bugünkü durumdan çok daha vahim noktalara doğru gittiğini bütün bilim adamları söylemektedirler.

Dolayısıyla, bozuk düzen yöneticiliğinin alışkanlıkları bir tarafa bırakılarak, teknik ve uzman personel denetiminde, büyük balıkçılarla küçük balıkçılar arasında bir dengenin kurularak, balıkçılığa verilen zararın asgari düzeye indirilmesi sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, benden evvelki hatip, yapılan teknelerin bizler tarafından yapıldığını ifade etti.

Ben, 2007 yılına kadar tersaneci bir arkadaşınız idim, 2007 yılına kadar senede 3 tane gemi yapardım, milletvekili olduktan sonra, üzülerek söylüyorum -belki üzüleniniz de çıkabilir- bir sandal dahi yapmadım.

Bunun sebebi de şudur: Sanıyorum ben fişlendim, hiç de önemli değildir; malı ben yaptım, ben kaybederim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)