GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye'deki eğitim sistemi ve yaşanan sorunlara ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:16
Tarih:19.11.2014

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki eğitim sistemi ve yaşanan sorunlar hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Takdir edersiniz ki her şeyin temeli eğitimdir. Maalesef on iki yıllık devri iktidarınızda en çok yıpratılan, en çok oynanan, en çok tartışılan ve en çok siyasete alet edilen kurumlarımızın başında eğitim sistemimiz gelmektedir. Adı üstünde, "millî eğitim" olması gerekirken, maalesef, sayenizde, ırki ve mezhebi ayrılık tohumlarının ekildiği ve yerli yersiz tartışmaların odağı noktasına gelmiştir okullarımız. Her değişen Millî Eğitim Bakanıyla yeni bir sistem, yeni bir müfredat, yeni bir kadrolaşma çalışmalarına sahne olmuştur. Olan, velilerimize, çocuklarımıza ve öğretmenlerimize olmuştur. Tüm bunlar ciddi bir zaman ve kaynak israfına sebep olmaktadır. Ne veliler ne öğretmenler ne de öğrenciler önünü, yarınlarını görememektedirler. Eğitim sistemimizle bu kadar sık oynanması kesinlikle ülkemizin yararına olmamıştır. Gelinen noktada, öğretmen tedirgin, veli tedirgin, öğrenci tedirgin, geleceğimiz sıkıntıdadır. Buna sebep olanlar bunun hesabını er geç iki cihanda da vereceklerdir. Eğitimimizin pek çok sorunu vardır. Zaman darlığı nedeniyle, önemli ve güncel olanlara değinmek istiyorum.

AKP iktidarı döneminde bir türlü öğretmen açığı kapatılamamıştır. Atama bekleyen binlerce öğretmen hazır beklerken, bunlara kadro vermek, asaleten atamak yerine, vekil öğretmenliği tercih etmek, ek ders ücretli öğretmenliği tercih etmek eğitimimizi ciddi şekilde zora sokmaktadır. Genellikle ahbap, tanıdık ve siyasi saiklerle yapılan bu görevlendirmeler, haksız uygulamalar ise insanımızı tedirgin etmektedir. Hele geçtiğimiz aylarda yapılan müdür atamaları ise tam bir haksızlık ve hukuksuzluk örneği olmuştur. Bu atamalarda "MEMUR-SEN" denilen, AKP hükûmetlerini âdeta arka bahçesi yapan sarı sendika mensupları idareci kadrolarına çöreklenmişlerdir. Tamamen subjektif değerlendirmelerle yapılan bu atamalarda ne liyakat ne ehliyet ne hakkaniyet ne de adalet vardır. Binlerce idarecinin hakkı gasbedilmiştir. Dolayısıyla okullarımızdaki bu hukuksuz uygulamaları yapanların yanlarına kâr kalmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. İnanıyorum ki her türlü tehdit, şantaj ve rüşvetlerinize rağmen Türkiye'de hâlâ vicdan ve cüzdan arasına sıkışmamış adaletli hâkim ve savcılar vardır.

Değerli milletvekilleri, öğretmenlerimizin ücretleri, gerek görev gerekse sosyal statülerinin gereğinin karşılanmasından çok ama çok uzaktır. Öğretmenlerimizi yoksulluk sınırına âdeta mahkûm ettiniz. 24 Kasım Öğretmenler Günü elleri öpülesi öğretmenlerimizi yılda bir gün hatırlamak ne kadar doğrudur, takdirlerinize bırakıyorum. Şimdiden de öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.

Atama bekleyen öğretmenlerimiz içinde de en çok haksızlığa uğrayan branş dersi öğretmenlerimizin mağduriyetlerini de maalesef göz ardı etmeye devam ediyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, hele hele mücadele noktasından müzakere ve anlaşma noktasına geldiğiniz terör örgütünün okul, dershane ve yurt yakmasına seyirci kalmanız kabul edilemez. Yazık değil mi okulsuz, dershanesiz ve yurtsuz kalan çocuklarımıza? Yazık oluyor geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza.

Taşımalı eğitim derseniz, tam bir kepazelik! İhalelerin geç yapılmasının, iş bilmez idarecilerin sıkıntısını yine çocuklarımız çekiyor. Karda kışta, traktörde, traktör römorkunda veya balık istifi dolmuşlarda ömürlerini geçiriyor çocuklarımız. Diğer taraftan, karayolları kantarları tarafından bu çocuklarımızın âdeta koyun gibi tartılmaları ise tam bir rezalet.

Çıraklık eğitimini zaten, çok şükür, bitirdiniz. Sanayi esnafı çırak ve kalfa bulmakta zorluk çekiyor. Pek çok meslek kaybolmaya yüz tutmuştur. Bir an için empati yapın ve bu çocukların yerine kendi çocuklarınızı koyun. Çok yazık oluyor. Ondan sonra da eğitim eşitliğinden bahsedeceksiniz; mümkün mü bu? Eğitimdeki problemlerimizi doğru teşhis edip, doğru çareler üretmeliyiz; zira dün yapılan hatalar bugün karşımıza çocuk ölümlerini, çocuk gelinleri, boşanmaları, kadına şiddeti, görevliye şiddeti, işsizliği, yalanı dolanı, talanı, terörü, uyuşturucuyu, katliam gibi işçi ölümlerini, trafik kazalarını, kutsallarımızın istismarını, kültür erozyonunu, bilgi kirliliğini, haksızlığı, hukuksuzluğu, havuz birikimlerini, ayakkabı kutularını, sıfırlamaları, takaraları makaraları, tehditleri, şantajları, rüşvetleri ve onlarca olumsuzlukları çıkarmıştır.

Değerli milletvekilleri, biz ülke olarak bu olumsuzlukları hiç ama hiç hak etmiyoruz.

Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)