GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:18
Tarih:25.11.2014

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 655 sıra sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin 16'ncı maddesi kuvvetler ayrılığının anayasal devlet için zorunlu bir unsur olduğunu belirtmektedir. Kuvvetler ayrılığı ilkesini uygulamayan siyasal yapıların bir anayasasının olamayacağı da açıktır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi bir ülkenin siyasi sistemini demokratik kılan temel unsurlardan biridir. Çünkü ancak bağımsız bir yargı hukuk devleti ilkesini hayata geçirebilir. Öyleyse yargının yasama ve yürütmeden ayrı olmasını mümkün kılan kuvvetler ayrılığı ilkesi bir anlamda hukuk devleti ilkesinin de ön şartıdır.

Değerli milletvekilleri, bu çerçevede bu kanun teklifi incelendiğinde temel sorularımız şunlardır:

Bir: Bu teklif, hukuk devleti ilkesini daha da güçlendirmek için mi hazırlanmıştır?

İki: Bu teklif, kuvvetler ayrılığı ilkesini daha sağlam bir yapıya mı kavuşturmaktadır?

Üç: Bu teklif, yargının bağımsızlığı ilkesini daha güçlendirmek için mi hazırlanmıştır?

Kanun teklifini incelediğimizde bu sorulara yanıt olarak "Evet." dememiz mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz kanun teklifinin birinci bölümünün 1 ile 7'nci maddeye kadar olan kısmı Noterlik Kanunu'nda değişiklik içermekte olup Noterler Birliğinin görüşü de alınarak gündeme getirilmiştir. Noterlik Kanunu'nda yapılan düzenlemeyle anılan kanunda yazılı kimi işlemlerin elektronik ortamda ve elektronik imzayla yapılmasına olanak sağlanmaktadır.

Kanun teklifinin 7'nci maddesiyle getirilmek istenen düzenleme ise hukuk ilkeleriyle, fırsat eşitliği ilkesiyle bağdaşmayan, kişiye özgü menfaatler öngören iltimas niteliğinde bir hukuksuzluğun Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kanunlaştırılması girişimidir.

Değerli milletvekilleri, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 45'inci maddesinin (1)'inci fıkrasına eklenmesi öngörülen bentte "İdari yargıda beş yıl süreyle görev yapmış hâkim ve savcılar ile Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş Danıştay üyelerinden hukuk fakültesi mezunu olmayanlar, talepleri hâlinde Yükseköğretim Kurulu tarafından mevcut kontenjanlara ilave olarak hukuk fakültelerine sınavsız olarak yerleştirilir." denilmektedir.

Tüm Türkiye yurttaşlarının hukuk fakültelerine girebilme şartları belli sınavlara tabi tutulmuşken, Cumhurbaşkanınca Danıştaya atanan üyelere, hukukun üstünlüğünü temsil eden bir kurumun üyelerine hukuk ilkelerini hiçe sayan imtiyazlar tanınması her şeyden evvel hukuk devleti ilkeleri, hukukçunun uyması gereken etik zorunluluklar ve yurttaşlar arasında fırsat eşitsizliği yaratması nedeniyle kabul edilmesi mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 9 ile 19'uncu maddeleri arasında yer alan düzenlemeler ise özetle, yürütmenin yargı üzerinde kurduğu hegemonyayı derinleştirmek amacı taşımaktadır. Söz konusu maddelerde yapılan düzenlemelerle Danıştay içerisinde önemli bir işlev gören ve Danıştay Başkanı, başkan vekilleri, başsavcı ve tüm daire başkanlarının katılımıyla 19 kişiden oluşan Başkanlar Kurulunun yetkileri sıralanmakta, buna karşın Danıştay Başkanının başkanlığında 3 daire başkanı ve 3 üyeden oluşan ve dar bir kurul olan Başkanlık Kurulunun ise olağanüstü yetkilerle donatılması öngörülmektedir.

Bu yetkiler teklifle getirilen yasal düzenlemeler çerçevesinde şöyle belirtilmiştir: "Danıştay tetkik hâkimlerinin görev yerleri Başkanlık Kurulu tarafından belirlenir. Görev yerleri aynı usulle değiştirilir. Üyeler, Başkanlık Kurulunun kararı ile dairelere ayrılırlar ve hizmetin icaplarına göre, daireleri aynı usulle değiştirilebilir. Dairelerde vuku bulacak noksanlıklar, diğer dairelerden üye alınmak suretiyle tamamlanır. Bu üyeler Başkanlık Kurulunun kararı ile önceden tespit edilir. İdari İşler Kurulu, idari dairelerin başkanlarıyla her takvim yılı başında Başkanlık Kurulunca her idari daireden seçilecek bir üye ve her dava dairesinden seçilecek bir başkan veya üyeden oluşur. Kurulun seçimle belirlenen üyeliklerinde boşalma olması hâlinde Başkanlık Kurulunca otuz gün içinde seçim yapılır. Üyelerin görev yerlerini, dairelerin iş durumunu ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak belirlemek, zorunlu hâllerde daire başkanı ve üyelerin dairelerini değiştirmek. Danıştay tetkik hâkimlerinin çalışacakları daireleri, kurulları ve görecekleri işleri belli etmek ve gerektiğinde yerlerini değiştirmek. Yetkili merciin neresi olduğu belirtilmemiş olan yönetim işlerini belli etmek veya bu işleri yapmak. Başkanlık Kurulu, iş bölümüne ilişkin kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından itibaren on gün içinde, dairelerin iş durumunu ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, Danıştay daire başkanları, üyeleri ve tetkik hâkimlerinin hangi dairelerde görev yapacağını yeniden belirler."

Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere, Hükûmet, kontrolü açık bir biçimde yönetim, davalar, iş bölümünün belirlenmesi, üye görevlendirilmesi, değiştirilmesi, tetkik hâkimlerinin görevlendirilmesi, vesaire görevler Başkanlık Kuruluna verilmektedir. Böylece, teklifin yasalaşması hâlinde, Danıştaya yeni seçilecek üyelerin kritik dairelere yerleştirilmesi ve böylece yürütmenin yüksek yargıya açık bir şekilde müdahalesine kapı açılmakta ve belli, önemli davaların yürütmenin iradesine uygun biçimde sonuçlanmasına imkân oluşturulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde yer alan bu değişiklikler Venedik Kriterleri'ne de aykırılık göstermektedir. Venedik Konseyinin dikkat çektiği önemli bir nokta, yargı üyelerinin atanması ve soruşturulması gibi, hukuk devleti için en hassas konuların olabildiğince nesnel yöntemlerle yürütülmesidir. Yasama ve yürütmenin yanında apayrı bir görevi icra eden yargı erki tüm baskı ve etkilerden uzak tutulmalıdır. Oysa, Hükûmetin yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini hiçe sayan, Danıştay içerisinde olağanüstü yetkilerle donatılmış ve oluşum biçimi itibarıyla yürütmenin güdümünde yöntemlerle oluşturulan Başkanlık Kurulunun bu hâli uluslararası hukukun da Hükûmetçe ciddiye alınmadığının göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, yüksek yargı kurulları faaliyette bulundukları pek çok ülkede yargının bağımsızlığı açısından olumlu bir işlev yerine getirmektedir. Ancak, yüksek yargı kurullarının kendilerinden beklenen bu işlevi gerektiği gibi yerine getirmeleri bazı anayasal kurum ve güvencelerin varlığına bağlıdır. Kurul üyelerinin seçiminden çalışma usullerine, kurulun idari ve mali bağımsızlığından kararların niteliğine ve denetlenmelerine kadar pek çok unsur bu tür kurulların işleyişini etkilemektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki siyasal alanın en önemli sorunlarından birisi hukuk ve yargının toplumsal taraflar arasındaki uzlaşma alanlarının bir ürünü olmak yerine devlet ve iktidarın bir aracı olmasıdır. Hukuk ve yargının iktidar tekeline alınması güç ilişkilerinin hukuksal bir eşitliğe taşınmasını engellemiş ve dahası, yargının güçlünün esaslı bir aracı olarak kalmasını da sağlamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar sınırlanmadığı takdirde kötüye kullanılabilir. İktidara sahip olanlar ellerindeki gücü keyfî biçimde iktidara sahip olmayanlar aleyhine kullandıklarında bu güç bir baskı aracına dönüşür ve iktidara sahip olmayanların dışlanması, ezilmesi hatta yok edilmesi söz konusu olur.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarı kendisine muhalefet eden kesimlere kendi kurguladığı adaletsiz uygulamalara rıza göstermek dışında yol bırakmak istememektedir. Oysa, iktidar ile onun dışındakilerin eşitliğinin mutlak biçimde korunması gereken en önemli mekân yargıdır. Ancak, Türkiye'de hukuk her geçen gün bir aksiyon, bir gerilim türünün adı olmaktadır ve AK PARTİ iktidarıyla da hukuk çarpıklığın derinleştirildiği bir alana dönüştürülmüştür.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)