| Konu: | MHP Grubunun, Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve arkadaşları tarafından, öğretmenler hakkındaki mevcut sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 25/10/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Kasım 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 26.11.2014 |
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Değerli milletvekilleri, tabii, önemli bir konu ancak iktidar partisinin sıraları her zamanki gibi boş.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Nasıl boş ya Sayın Özcan?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sizden fazlayız be!
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Ben burada sorunlarını gündeme getirdikleri için ben Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna teşekkür ediyorum. Ancak, öğretmenlerimiz ve atanamayan öğretmenlerimiz artık şu gerçeği görsünler: İşte, iktidara getirdiğiniz, iktidara gelmesinde katkı verdiğiniz bu iktidarın temsilcilerinin, maalesef, onda 1'i bile şu anda Genel Kurulda değil, sorununuzla falan ilgilenmiyorlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şu anda salondaki AK PARTİ'lilerin sayısı şu andaki CHP'lilerin sayısının 5 katından fazla.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Evet, burada çok güzel bir konuşma yapıldı benden önce. Ben buna katkı sağlamak istiyorum. Tabii, Sayın Elitaş hemen rakamları ters çevirerek, işte, altının onsu şöyleydi, o tarihte şu şöyleydi diyerek, rakamlarla oynayarak bir şeye varmaya çalıştı. Sayın Elitaş, bakın, varamazsınız bir yere. Öğretmenin durumunda 2002 yılı ile 2014'ü kıyaslarsanız kimse size şunu söylemez: "Çok şükür, 2014'te bizim durumumuz daha iyi." Nasıl hesap yaparsanız yapın, çay simit hesabı yapın, temel tüketim maddeleri üzerinden hesap yapın. Herkes şunu görür ki 2002 yılındaki öğretmenin durumu 2014 yılındaki öğretmenin durumundan çok daha iyi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Maaşının yarısını kiraya veriyordu, şimdi ise beşte 1'ini kiraya veriyor.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, şimdi, "öğretmenin sorunları" deyince bunu ikiye ayırmak lazım. Bir: Hâlihazır öğretmenlerin, 850 bin civarında şu anda öğretmenlerin sorunları bir de atanamayan öğretmenlerin sorunları.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - 2002'de ne kadardı söyle.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Şimdi, bakın, Sayın Elitaş...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Cevap verme hakkı.
BAŞKAN - Dinliyoruz arkadaşlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama bana laf atıyor Başkanım.
BAŞKAN - Size mi bakıyor?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yaptıkları araştırmalar var, bir kısmı da yandaş sendikaların...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Tanju Bey, 2002'de sayı kaçtı?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, müdahale edecek misiniz.
BAŞKAN - Sürenizi katacağım. Bir dakika Sayın Özcan, sürenizi hesap ederek dâhil edeceğim.
Bir sohbete başladınız siz de...
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yok, yok. Sohbete falan başlamadık Sayın Başkan.
BAŞKAN - ...o yüzden müdahale etmekte geciktim biraz sohbetinizi bozmayayım diye.
Buyurun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkanım, sizin bir dakika ek süre vereceğinizi biliyorum artık bu aşamadan sonra.
BAŞKAN - "Bir dakika" demedim. Sürenizi kestim, ekleyeceğim sonra dedim.
Buyurun devam edin.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkan, konu son derece önemli.
Bakın, Sayın Elitaş, size yakın olan, yandaş sarı sendikaların, sapsarı sendikaların bile verdiği rakamlar var. Onlar diyorlar ki artık, onlar bile şunu söylüyorlar: "Tek başına bir öğretmen aile reisi olarak evde tek çalışansa o aile Türkiye'de devletin resmî istatistik kurumunun araştırmalarına göre yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Hatta neredeyse açlık sınırının altında yaşayan aileler kategorisine girmek üzere." Eğer 4 kişilik bir ailede karı koca birlikte çalışıyorsa ancak yoksulluk sınırının kıl payı üstünde yer alabiliyorlar. Siz hâlâ bu şartlarda nelerden bahsediyorsunuz? Bakın, en düşük emekli maaşı 2.136 lira. Peki, en son açıklanan yoksulluk sınırı rakamı ne? 3.926 lira. Açlık sınırı da 1.205 lira, her ay da artmaya devam ediyor. Şimdi, siz hâlâ şu şartlarda çıkıp göğsünüzü gere gere "Devriiktidarımızda biz, öğretmenlere fazlasıyla her şeyi verdik, öğretmenlerimiz refah içinde yaşayabiliyorlar." diyebiliyor musunuz, hâlâ bunu söyleyebiliyor musunuz? Ya, bunu söylerken insanın yüzünün kızarması gerekmiyor mu Sayın Elitaş, siz de böyle bir şey de fark edemiyorum, üzülerek söylüyorum.
Sayın milletvekilleri... Sayın milletvekilleri...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bana laf atıyor. Kürsüden laf atanı da ilk defa görüyorum.
BAŞKAN - Cevap verirsiniz sonra.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, şimdi az önce Sayın Halaçoğlu kısaca değindi. Şimdi bakın, yirmi beş yıllık bir öğretmenin maaşı 2.482 lira. Aynı araştırmadan bahsediyoruz Ocak ayında bir öğretmenin maaşına gelecek zam sadece 64 lira. 64 lira zaman gelecek bu öğretmene. Şimdi öğretmenlerin yaklaşık yarısının evi yok, kendisine ait evi yok. Öğretmenlerin yüzde 80'inin bankalara borcu var, yüzde 80'inin üzerinde de kredi kartı borcu var. Bakın, bu çok önemlidir: Annesinden babasından hâlâ yardım alan öğretmen aile sayısı ne biliyor musunuz oran olarak? Yüzde 40. Yani hâlihazırda görev yapan öğretmenlerimiz hâlâ annesinin babasının eline bakar durumda. Borç nedeniyle sağlık sorunu yaşıyorlar, yüzde 57 oranında. Bakın, bu araştırmalar muhakkak sizlere de geliyordur. Lütfen bir inceleyin, inceletin ve ondan sonra çıkın deyin ki, öğretmenler bizim iktidarımızda çok önemli kazanımlar elde ettiler. Yok böyle bir şey.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Emekli öğretmenler de aynı.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Evet, emekli öğretmenlerin durumu da zaten aynı. Genel emeklilerden çok çok farklı değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Tanju, bu verileri nereden aldın?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu veriler isteyen herkese geliyor, hatta istemeyen herkese de geliyor, istemeseniz de geliyor. Bakın...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden geliyor? Rüyanda mı gördün, nerede gördün?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakın, şu anda açın Twitter'ınızı, Facebook'unuzu, mesaj sisteminizi, her gün, size, atanamayan öğretmenlerin organize bir şekilde mesaj gönderdiğini göreceksiniz.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Biraz okumak lazım.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Organize bir şekilde mesaj gönderdiklerini göreceksiniz. Diyorlar ki: "Bakın, biz artık üçte 1'imiz intiharı düşünür hâle geldik. Çok zor durumdayız. Bizim atanmamız için mücadele edin. Bu konuda bir şeyler yapın." Sürekli olarak Twitter'ımızı, Facebook'umuzu kilitliyorlar, doğru mu? Bize gelen bu mailler, mesajlar size gelmiyor mu?
Bakın, sayın milletvekilleri, 50 bin atanamayan öğretmenle bu ülkeyi teslim aldınız, bugün 350 bini buldu.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Üniversite sayısı ne kadar arttı?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen izin verin.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Dün Başbakan çıkıyor 24 Kasımda "Çok büyük bir müjde vereceğim." diyor. Çok büyük bir müjde vereceğim dediği ne? 330 bin, 340 bin atanamayan öğretmen içinden 15 bin öğretmen ataması müjdeliyor. Yazıklar olsun! Tek kelimeyle yazıklar olsun!
Öğretmenler devri iktidarınızda itibarsız hâle getirildi. Keşke şu Abdullah Öcalan'ın itibarını düşündüğünüzün yarısı kadar öğretmenin itibarını düşünseydiniz...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ama o da olmadı şimdi.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - ...bugün öğretmenler bulundukları noktadan çok daha iyi bir noktada olurlardı. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) En azından toplumda bir itibarları olurdu.
Evet, atanamayan öğretmenlerle ilgili biz muhalefet temsilcileri olarak dilimiz döndüğünce, sürekli olarak, her bulduğumuz fırsatta Meclis kürsüsünden "Bu öğretmenleri atamalısınız. Atayamıyorsanız, başka türlü bir tedbir alın." diyoruz.
TÜLAY BAKIR (Samsun) - Ne yapalım?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - "E, ne yapalım?" diyorsunuz sadece. E, ne yapalım? Yapacak bir şey bulamıyorsanız, o zaman bırakın iktidarı bu işi çözecek olanlar gelsin, bu ülkeyi onlar yönetsin hocam.
Şimdi, hem "Ne yapalım?" diyorsunuz, "Çare bulamıyoruz." diyorsunuz, hem de hâlâ eğitim fakülteleri Türkiye'de açılmaya devam ediyor. Ya bu sorun nasıl çözülür? Her yıl 70 bin öğretmen unvanlı mezun veriyoruz, 70 bin.
TÜLAY BAKIR (Samsun) - Yok öyle bir şey, yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Öğretmen unvanlı diye bir şey yok, eğitim fakültesi mezunu veriyoruz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - En fazla 30 binini atıyorsunuz. E, 40 bin artıyor bu sayı. Bu şartlarda başka da bir çözüm öneriniz yok. Bu şartlarda bu nasıl olacak?
Ama ne diyorsunuz? "Efendim, işte hazine imkânlarımız sınırlı." Bunlara verdiğiniz cevap bu. E, hazine imkânlarınız sınırlı da bu bin odalı sarayı nasıl yapıyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanına son model bu uçağı nasıl alıyorsunuz?
Bakın, değerli hocamız az önce bana bir bilgi verdi, dedi ki, sadece şu kaçak saray olarak nitelendirilen Sayın Cumhurbaşkanının şu anda ikamet ettiği sarayın yapım masrafıyla siz 71 bin öğretmeni atayıp bir yıllık maaşlarını verebiliyorsunuz. Ama siz bunu tercih etmiyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sonra? Gelecek yıl ne yapacağız?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Siz oradaki insanlara "Hazinenin imkânları yetersiz, devletin imkânları yetersiz ne yapalım kardeşim?" diyorsunuz ama müsrif olma noktasında, maalesef, diktatörlerle yarışıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, söylenecek çok şey var ama ben sizi bir konuda da uyarmak istiyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Vallahi iyi masal anlatıyorsun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakın, paralel yapı, paralel yapı... Hep ağlıyorsunuz ya. Bir senedir paralel yapı diye tutturmuşsunuz "Paralel yapı bize böyle yaptı, paralel yapı bize şöyle yaptı."
Bakın, ben, bir paralel yapı uyarısında daha bulunmak istiyorum size, bu daha ciddi: Şimdi MEMUR-SEN diye bir konfederasyon var biliyorsunuz değil mi? Bu MEMUR-SEN Konfederasyonu devletin içinde bir paralel yapıyı kurdu asıl. Doğuda, güneydoğuda KCK; diğer yerlerde de bunlar. Bakın, farkına varın artık, şu anda illere atadığınız bürokratları Hükûmet olarak siz yönetmiyorsunuz, MEMUR-SEN yönetiyor valileri, il millî eğitim müdürlerini.
Bakın, sadece bir örnek verdim burada bir dakikalık bir konuşmada, dedim ki: Hani yakında illerde okul müdürü atamaları yapıldı, 70 puanlık bir başarı kriteri getirildi. Bolu'da bu 70 puanlık kriteri kim geçti biliyor musunuz? 29 okul müdürü. Bu 29 okul müdürünün 26 tanesi MEMUR-SEN'e bağlı EĞİTİM-BİR-SEN üyesi, 2 tanesi sendikasız, 1 tanesi de TÜRK EĞİTİM-SEN üyesi. Peki, rakamlara bakıyorsunuz, TÜRK EĞİTİM-SEN ile EĞİTİM-SEN'in toplam üye sayısı MEMUR-SEN'den hâlâ oldukça fazla. Böyle bir şey olabilir mi? 29'un 26'sını atatıyorlar. Birçok ilde millî eğitim müdürlüklerini MEMUR-SEN yöneticileri yapıyor fiilen, birçok yerde kendilerini vali yerine koyuyorlar, her türlü atamaya burnunu sokuyorlar.
Bakın, ben bu kürsüden uyarıyorum: Sayın Elitaş, yarın bir gün, altı ay sonra "İşte, bak, ikinci bir paralel yapı daha çıktı, bizim haberimiz yoktu. Ondan kurtulmaya çalışırken bunların yanına oturmuşuz." demeyin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)