GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

CELAL ADAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Noterlerle ilgili düzenlemelerin sonuna kadar yanındayız, destekliyoruz.

Hâkimler, savcılarla ilgili iyileştirmeden yanayız, yetersiz buluyoruz. Emekliliklerine yansımasını ve şimdiye kadar emekli olanların da durumunun iyileştirilmesini istiyoruz. İnşallah, Adalet Bakanlığında çalışan tüm personelle birlikte emeklileri de işin içine alan düzenlemeler Milliyetçi Hareket Partisi iktidarına nasip olur.

Değerli milletvekilleri, iki önemli konu var bugün sizinle paylaşmak istediğim; biri terör, diğeri yolsuzluk. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının terörle iş birliği yaparak işlediği suçlarla ilgili adaleti oyuncağa çevirdiğini biliyoruz. Bir de 17-25 Aralıktan sonra Türkiye'de adaleti değiştirme noktasındaki iradeyi de utanarak, tarihe not düşecek şekilde takip ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan terörle ilgili işlediği suçu şöyle açıklıyor, diyor ki: "Türkiye'de adam öldürülmeyecekse, adam kaçırılmayacaksa, bölgelerde kurtarılmış bölge olmayacaksa ben bölücülerin siyasi uzantılarıyla görüşürüm." diyor. Yani ilan ediyor, diyor ki: "Türkiye'nin bir bölgesinde adam öldürülüyor, vergi toplanılıyor, kaçakçılık yapılıyor, orada devlet yok." diyor. Bunu kim diyor? Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı diyor. Arkasından "Görüşeceğim." diyor. Bir siyasi merkezi hedef gösteriyor, "O siyasi merkez bir daha bunları yapmayacaksa görüşeceğim." diyor yani fiilî durumu ortadan kaldırabilecek bir gücün olduğunu itiraf ediyor, fiilî durumun devam ettiğini söyleyen bir süreci hepimizin gözünün içine baka baka söylüyor. Bunu Allah'tan başka kim yargılanmaktan kurtarabilir? Dolayısıyla 17-25 Aralığa endeksli adaletteki bütün düzenlemeler tarihin en büyük utanç vesikası olarak karşımıza çıkacaktır önümüzdeki günlerde.

İkinci temel olay: Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı "Siz İmralı'nın örsüyle Kandil'in çekici arasına sıkışmayın." diyor, sonra utanmadan arlanmadan çıkıyor, "Niye hakaret ediyorsunuz?" diye eşkıya başını savunuyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini babasının oyuncağı gibi kullanan bu irade adaletle de oynuyor. 98 kişiyle ilgili takipsizlik kararı çıktı. Ben İstanbul Milletvekiliyim, İstanbul'da tanımadığım da yok. Orada bir savcı kardeşimizi aradım, dedim ki: "Yahu kardeşim, bu işe niye alet oluyorsunuz? Mahkemeye verin bunları, mahkeme bunlarla ilgili takipsizlik kararı alsın." Bana söylediği şey, emin olun, sizin hemen şu anda vazgeçmeniz gereken bir şeyi söyledi: "Ağabey, Yargıtaydan korkuyorlar." dedi. Siz Yargıtay da sizin olduğu zaman yani şu anda Yargıtay tamamen Adalet ve Kalkınma Partisi iradesiyle şekillenmiş bir yargı olsa hiç buraya dokunmayacaksınız, takipsizlik de çıkmayacak. Hırsızlığı, arsızlığı bastırma adına adalette düzenleme yapılır mı, Allah aşkına, yapılır mı? Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk olayı olarak tarihe geçmiş bir yolsuzluğu, bırakın, mahkemeler ayıklasın yüreğiniz yetiyorsa. Neden kaçırıyorsunuz siz bunu? Yargıtaydaki üye sayısını artırmak, Danıştaydaki üye sayısını artırmak, geçmişte devrim niteliğinde anlattığınız... Bütün milletin önüne çıkıp Milliyetçi Hareket Partisini sanık sandalyesine oturtarak "Siz darbede bu kadar hapis yattınız ama referanduma 'hayır' dediniz." diye bizi Türkiye'nin her tarafında gammazladınız. Oysa biz o zaman dedik ki: "Siz darbenin yargılanmasını ayırın, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu kapsamından çıkarın sonuna kadar destek verelim." Sonra, yaptığınız bu düzenlemenin altında kaldınız.

Kığılı'dan giyinen, takım elbisesine baktığınız zaman 200 lirayı geçmeyen polis memurlarının bir hikâyesi İstanbul'da anlatılıyor; onları da sizinle paylaşmak istiyorum. Hikâye aynen şöyle: 4,5 milyon doları alınca, demişler ki: "Çocuklar bu parayı götürün, sizin olsun." Yozgatlı mı, Orta Anadolu'dan bir polis memuru yüzüne tükürüyor "Al bu paranı, bana haram para gereksiz." diyor. Üç tane polisin, dört tane hâkimin sarstığı, yolsuzluğu yakalayınca yerden yere vurduğu bu iktidarın bu arsızlığı, bu yolsuzluğu matematiksel olarak parmaklarla aklamaya gücü yeter mi? Yetmemeli. Sizler gelmelisiniz. Defalarca söyledim, Parlamento her seçime girdiğinde yüzde 65'i yenilenir, yani şuradakilerin yüzde 65'i önümüzdeki seçimlerde milletvekili olamayacak. Gelin, adalet tahakkuk etsin, bırakın mahkemelere gidin madem bu kadar güçlüyseniz. Yargıyı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu babanızın şirketine dönüştürmeye ne hakkınız var? (MHP sıralarından alkışlar)