GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 655 sıra sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin 9'uncu maddesiyle 2575 sayılı Kanun'un 11'inci maddesinin 2'nci fıkrasında yer alan "Başkanlar" ibaresinin "Başkanlık" şeklinde değiştirilmesi öngörülmektedir. Öncelikle Danıştayla ilgili getirilen düzenlemelerin genel mantığını kavrayabilmek için Başkanlar Kurulu ile Başkanlık Kurulu kavramlarının açıklanması gerekmektedir. Danıştay Başkanlar Kurulu, mesleğinin zirvesinde olan Danıştay Başkanı, başkan vekilleri, baş savcısı ve tüm daire başkanlarından oluşan 19 kişilik bir kuruldur. Buna karşın Başkanlık Kurulu ise Danıştay Başkanının başkanlığında 3 daire başkanı ve 3 üyeden oluşan dar bir kuruldur. Başkanlık Kurulunun yapısı dikkate alındığında teklifle getirilen bu düzenlemeyle bu kurula verilen yetkiyle her biri ayrı bir yüksek mahkeme olan Danıştay daire ve kurullarının bağımsızlığı zayıflatılmaktadır. Başkanlık Kurulunun Demokles'in kılıcı gibi üyeler üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanılmasına yol açılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinin en önemli tarafı yargı mekanizmasındaki kadroların değiştirilmesine yönelik yürütülen bir dizi çalışmanın halkalarından birisi belki de en önemlilerinden birisi olmasıdır. Bu yasa tasarısında da yüksek yargıya ilişkin daha önce görüşülen yasa tasarılarının izlerini görmek mümkündür. Yine bu bağlamda Anayasa ve Anayasa Mahkemesi kararlarının etrafından dolaşıldığı ve yasalar nezdinde kadrolaşmaya imkân veren en uygun düzenlemelerin hayata geçirilmesine de tanık olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifle AK PARTİ hükûmetlerince amaçlanan iktidar ya da parti yargısının bir an önce hayata geçirilmesi hedefine uygun olarak kadrolaşmaya hız verilmesidir. Bu, bazen, zamanlaması nedeniyle, hâkim ve savcılar arasında kadrolaşma -devşirme amacı- algısı yaratan, ücret artışıyla ilgili düzenlemelerle dolaylı olarak bazen de avukatlıktan hâkim ve savcılığa geçişte aranan beş yıllık mesleki tecrübe kriterinin üç yıla indirilmesi, Yargıtay tetkik hâkimlerine atama yetkisinin ilgili Yargıtay kurullarından alınarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna verilmesi örneklerinde olduğu gibi, doğrudan ve apaçık bir şekilde yasalaştırılmaya çalışılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, bir süre evvel Danıştay Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda değişiklik öngören bir dizi yasa hükümleri, çeşitli yargı paketleriyle peyderpey gündeme geldi, birçok düzenleme de yasalaştı. Bilhassa idari yargının işleyişine ilişkin çeşitli kereler çalışmalar yapılmış olup, bu çalışmalarla bireyin hak arama mekanizmalarının daraltıldığını açıkça belirtmek gerekmektedir. Her ne kadar yapılan düzenlemeler genel olarak Danıştayın iş yükünün hafifletilmesine yönelik olarak ele alınsa da, bazı düzenlemelerin bireysel hak kayıplarına neden olduğu ve bu kayıpların daha da artacağı açıktır.

Teklifle, Başkanlar Kuruluna verilen bir yetkiyi ele alacak olursak, denilmektedir ki: Başkanlar Kurulu, Danıştay tetkik hâkimlerinin çalışacakları daireleri, kurulları ve görecekleri işleri belli etmek ve gerektiğinde yerlerini değiştirmek yetkisine sahip olacaktır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de AK PARTİ iktidarı, yasama organını yani Meclisi sayısal çoğunluğuna güvenerek kendi tekelinde tutmaya çalışmaktadır ve yasama sürecini baskı altında tutmaktadır. Yasa yapma ile yasayı uygulama gücünün aynı organda olması hâlinde ise özgürlüğün olmayacağı açıktır. Yargı yetkisi ile yasa yapma yetkisinin aynı organ tarafından kullanılması durumunda özgürlükten ise bahsedilemez. Yasama,yürütme ve yargı erklerinin aynı kişi ya da organ tarafından kullanılması durumu ise, bildiğiniz gibi, hukuk literatüründe "despotluk" olarak değerlendirilmektedir. Unutmamamız ve her defasında altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekir ki temel hak ve özgürlüklerin temini ve iktidarın sınırlanması ancak gerçek anlamda bir yargı bağımsızlığından geçmesiyle mümkün olabileceğini belirtiyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)