| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 26.11.2014 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan 655 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemizle, maddenin Anayasa'ya aykırılık sebebiyle tekliften çıkarılmasını teklif ediyoruz. Teklifin bu maddesi Danıştay Genel Kurulu tarafından seçilen İdari Dava Daireleri Kurulu ve Vergi Dava Daireleri Kurulu yeniden düzenlenmekte ve Başkanlık Kurulu bu düzenlemede etkin hâle getirilmektedir. İdari ve vergi davaları daireleri kurullarında hiçbir hukuki gerekçe bulunmadan yapılan bu düzenleme, siyasi iktidarın etkin olduğuna inandığı Başkanlık Kuruluna verilen yetkiyle birlikte değerlendirildiğinde paralel yapıya karşı istiklal mücadelesi adı altında Danıştay ve üyeleri ile idari ve vergi davaları daireleri kurulları üzerinden siyasi baskı oluşturulmaktadır. Bu düzenleme Anayasa'nın hukuk devleti, hâkim teminatı, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerine aykırıdır.
Sonuçta AKP iktidarı istediği kanuni değişiklikleri yapmak için her türlü çalışmayı yapmaktadır. Kanun tasarısı maddelerinin içerisine de çok önemli değişiklikler sinsice konulmaktadır ama ülkenin çok önemli sorunları vardır. Ancak, AKP kendi gündem değişikliğiyle her şeyin üzerini maalesef kapatmaktadır. Ancak, ülkemizde ekonomi batıyor, insanlar aç, sefil şekilde kalıyorlar; senetler, çekler, kredi kartları maalesef ödenmiyor. Çiftçi üretemiyor, esnaf kepenk kapatıyor, insanlar ne yapacaklarını bilemiyorlar, borç batağı almış başını gidiyor. Ancak, bütün bunların yanında, ülkemiz için en önemli tehlike olan bölünme tehlikesi de her geçen gün maalesef artarak devam ediyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, bakınız on iki yıllık bir AKP iktidarında tek başına iktidar gücü millet menfaatlerine maalesef kullanılmamış ve birçok mesele karmakarışık olmuş, çözülememiştir. Bazı sorunlar dağları aşmış, içinden çıkılamayacak konuma da getirilmiştir. Özellikle AKP iktidarı başında "Terör, fakirlik ve yolsuzlukla mücadele edeceğiz, halkı rahatlatacağız." denilmişti ancak sonuç hiç de öyle olmamış, fakirlik, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk almış başını gitmiştir. Toplumun neredeyse yüzde 70'i açlık ve fakirlik sınırı içerisinde hayatını idame ettirir konumda bulunmaktadır. İşsizlik yüzde 13-14'lere dayanmış, gençlerde büyük bir moral bozukluğu, psikolojik bunalım oluşmaya başlamıştır. En önemlisi de çiftçi üretemez konuma gelmiş, borç bataklığı her geçen gün artmış ve icralar da kapıya dayanmıştır. Ancak 17-25 Aralıkta ortaya çıkan yolsuzluklar maalesef aydınlanmamış, eski Başbakan ve bakan çocukları, bürokratlar suçlamaların altında kalmış, fakir ve fukaranın maalesef korunmamıştır. Yolsuzluk girdabına devletin ene üst kademelerindeki insanlar bulaşmış, kamu vicdanı ağır şekilde etkilenmiş, kanamıştır, kanama devam etmekte, toplumda ahlaki, ekonomik çöküş ve çözülmeler devam etmektedir. Ülkemizde bütün kurumlara olduğu gibi yargıya güven de yüzde 20-25'ler seviyesine düşmüştür. Yargının ve Hükûmetin oturup bunu düşünmesinin zamanı herhâlde gelmiştir. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. "Adalet mülkün temelidir." Mustafa Kemal Atatürk demiştir, ne kadar doğru ve gerçek olduğu da bir kez daha ortadadır.
Ancak bütün bunların yanında ülkemizde her şeyin dışında dış politikanın da çökmüş olduğunu görüyoruz. Türk devleti büyük bir itibar kaybını AKP iktidarında yaşamaktadır. Komşu devletlerin hepsiyle çok büyük sıkıntılar vardır, dost olan hiçbir ülke maalesef kalmamıştır. Ayrıca Türk devletini bölmek ve parçalamak isteyen iç ve dış düşmanlar çok büyük mesafeler almış olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. 2002 senesinde AKP iktidarı öncesinde durma aşamasına gelen terör ve bölücülük, maalesef çok büyük mesafeler almıştır. Terör örgütü ve yandaşları tahayyül bile edemedikleri çok büyük mesafeleri maalesef on iki yıllık süre içerisinde çok büyük oranda almışlardır, ulaşmışlardır. Önce terör örgütü kimlik sorunun kabul edilmesini istemiş, kabul ettirmiştir; sonra ana dilde televizyon yayını istemiş, o da olmuştur; sonra özel okul açılması, ana dilde savunma, üniversitede bölümler açılması talebi gelmiş, bunlar da kabul edilmiştir. Kandil ve İmralı'daki vatan hainleriyle her gün yeni yeni görüşmeler yapılmakta, kararlar alınmaktadır. Daha önceki görüşmeler kamuoyundan saklanırken şimdi gayet rahat, pişkinlikle, çözüm süreciyle beraber, Birinci Dünya Harbi'nden sonra imzalanan Sevr Anlaşması'nın yırtılmasının hesabı maalesef sorulmaktadır. Ülkemiz bölünmeye doğru son sürat gitmektedir, küresel dayatmalar her geçen gün artmaktadır. Terör örgütü ve yandaşları dağlarda alamadığı mesafeleri AKP iktidarında Türkiye Büyük Millet Meclisinden maalesef almıştır. Bu durum vahametiyle devam etmektedir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)