| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 26.11.2014 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; muhalefet, elbette bizi eleştirecek. Siyasette muhalefetin elindeki yegâne unsur beyandır. İktidar yapar, kendini icraatlarıyla gösterir, muhalefet de diliyle iktidarın yapmış olduklarını eleştirir. Bütün eleştiriler başımızın üzerine. AK PARTİ rasyonel bir parti, eleştirilerden sonuçlar çıkartır. Başkalarının aklını da biz kendi aklımıza dâhil ederek bugüne kadar genişledik, büyüdük, daha fazla kesimi temsil eder hâle geldik. Bundan sonra da çizgimiz böyle olacak muhakkak ancak tabii eleştiri ile hakaret arasındaki çizgi geçmişte de burada hep tartışma konusu olmuştur, ona dikkat etmek çok önemlidir.
Şimdi, hukuk tanımazlık, Anayasa'ya aykırılık, sürekli olarak hukuku kendi siyasal amaçları için kullanma vesaire sözlerini hadi eleştiri bahsi altında toparlayalım. Ama şuna da dikkatinizi çekmek isterim: Hukuk denildiğinde "Benim hukukum iyidir, senin hukukun kötüdür." şeklinde bir anlayış biçimini de görüyorum. Mesela biraz önce bir komisyon, bu 4 Bakanla ilgili kurulan Komisyon Başkanının almış olduğu mahkeme kararı hukuki bir karardır. Sabahtan beri arkadaşlar değerlendirme yaparken hukuka saygı ifade ediyorlar ama bu mahkeme kararına nedense aynı saygıyı göstermiyorlar. Sonuçta demek ki hukuki olan ve olmayan, ne hukuki ne hukuki değil, bunu tayin eden nedir? Bunu tayin eden de işte arkasındaki siyasal anlayıştır, benim hukukum, senin hukukun dediği. Lenin'in bir haklı savaş, haksız savaş ayrımı vardır bilirsiniz. Kimi savaşları haklı görür kimilerini haksız görür. Şiddet de öyledir. Yani kendi siyasal anlayışına uygun gelenleri hukuki sayıp diğerlerini saymamak şeklinde bir tür siyasal esaslı çifte standart anlayışına dikkat çekmek isterim, bu bir.
İkincisi: Biraz önce Atilla Bey burada siyaset bilimi üzerine konuştu. Aslında hem Machiavelli'nin hakkını yedi hem de bizim hakkımızı yedi, bu arada anarşistlerin de hakkını da yedi Atilla Bey. Bakın Machiavelli, arivizm denilen bu Machiavellistik anlayışı her türlü rejim için savunmamıştır. "Amaca varmak için her yol mubah." derken belli şartlar altında bunu iddia etmiştir. Yani Machiavelli, hakikaten büyük adamdır. Söylediklerini de doğru ve yerinde okumak gerekir. Eğer bugüne bir sonuç çıkartılacaksa da hangi şartlarda, neyi söylemiş onu görerek çıkartmakta fayda vardır. Kaldı ki AK PARTİ de Machiavelli'nin o "Özel şartlar altında gereklidir." diye kendi görüşüne göre söylediği sözlere uygun bir siyaset yürütmüyor. Machiavelli onu kargaşaya düşmüş, iflas etmiş, iç karışıklıklar yaşayan bir ülkede hükümdar başkalarında olmayan bir ahlakı temsil ettiği için kendi siyasetini her şeyin üzerinde görür ve o çerçevede amaca varmak için her yol mubahtır." der. Oturmuş, demokrasinin, cumhuriyetin olduğu bir toplum için bunu söylemez. Aksine orada "nomos"u vurgular, tıpkı bizim bugün "nomos"u vurguladığımız gibi. Bunu bir dipnot olarak belirteyim. Yani tarihten böyle veri getirirken, lütfen, onu da yerli yerine getirmekte hem tarihe haksızlık yapmamakta hem de bugünün siyasetine haksızlık yapmamakta fayda var.
DİLEK AKAGÜN YILMAZS (Uşak) - Hocam, hukuki ile meşru olanı bir anlatır mısınız?
NACİ BOSTANCI (Devamla) - Anarşizm meselesine gelince, anarşizm bu kadar ulu orta hakikaten kullanılmaz, çok özür diliyorum. Yani, tabii, oturup burada siyaset bilimi dersi vermek niyetinde değilim. Atilla Bey'in de kastının bir esinleme olduğunu düşünüyorum, nihayetinde bir gönderme olduğunu düşünüyorum ve elbette siyasette bu tür işler de yapılabilir.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)