| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 26.11.2014 |
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha sizi saygıyla selamlıyorum.
655 sıra sayılı Teklif'in 15'inci maddesine yönelik önerge üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Danıştay Kanunu'nun 27'nci maddesi'nin ikinci fıkrasına göre "Özel kanunlarda başkaca bir hüküm öngörülmediği takdirde, dava daireleri arasındaki işbölümü maddedeki esaslar çerçevesinde Başkanlar Kurulunca belirlenmektedir." Bu akşam görüştüğümüz bu teklifin 15'inci maddesiyle de Başkanlar Kuruluna tanınan dava daireleri arasındaki iş bölümünü belirleme yetkisi Başkanlar Kurulundan alınarak Başkanlık Kuruluna verilmektedir.
Oysaki değerli milletvekilleri, az önce de ifade ettiğimiz gibi, daireler arasındaki iş bölümü Danıştayın bağımsızlığını, yargı bağımsızlığını doğrudan ilgilendiren yargısal bir faaliyettir. Danıştayın bağımsızlığını, yargının bağımsızlığını doğrudan ilgilendiren böylesine bir yargısal faaliyetin kanun hükmünde kararnamelerle Danıştay mevzuatına, hukuk mevzuatımıza girmiş ancak sakıncaları sonradan görülmüş, Başkanlık Kurulu gibi daha niteliksiz sınırlı sayıda üyeden oluşan idari nitelikte bir kurula verilmesinin hukuk devleti içerisinde, demokratik devlet içerisinde yeri kesinlikle yoktur.
Değerli milletvekilleri, bu maddedeki değişiklik sadece bu sakıncayı da doğurmamaktadır çünkü 27'nci maddenin sekizinci fıkrasına göre "Dairelerden birinin yıl içinde gelen işleri normal çalışma ile karşılanamayacak oranda artmış ve daireler arasında iş bakımından dengesizlik oluşmuş ise hâlinde takvim yılı başında bir kısım işler Başkanlar Kurulu tarafından başka bir daireye verilebilir." hükmü yer almaktadır.
Şimdi, 27'nci maddenin sekizinci fıkrasında yer alan bu yetki bu akşamki teklifle, 15'inci maddesindeki bu teklifle Başkanlık Kuruluna devredilmektedir. Yani Başkanlık Kurulu daireler arasında dava dosyaları sayısındaki dengesizlik bulunması veya diğer soyut sebeplerle bir dava dosyasını bir daireden alıp başka bir daireye verebilecektir.
Değerli arkadaşlar, hukuk devletinin temel normlarından, temel ilkelerinden bir tanesi, hepimizin bildiği gibi, doğal hâkim, doğal yargıçlık ilkesidir. Diğer ilke, yine hukuk devletinde olması gereken bir ilke öngörülebilirlik ilkesidir, hukuki güvenlik ilkesidir. Şimdi, bir ihtilafın doğumundan önce o ihtilafın hangi mahkemede çözümleneceğine dair evrensel bir hukuk prensibi olan doğal hâkim ilkesini bertaraf ederek bir uyuşmazlığın doğumundan sonra bir dava dosyasının Başkanlık Kurulu tarafından bir daireden başka bir daireye nakledilmesi tamamen davaya mahkeme aranması veya davaya mahkeme bulunması ve oradan iktidarın, yürütmenin ve sair güçlerin istediği, hedeflediği sonuçların çıkartılması anlamına gelmektedir. Şimdi, böyle bir düzenlemeyi hukuk devleti içerisinde kabul etmek mümkün olabilir mi değerli arkadaşlar? Teklifin gerekçesinde "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki adil yargılama hakkı ihlallerinden doğan olumsuz görünümümüzü ortadan kaldırmayı hedefliyoruz bu teklifle." diyorsunuz. Peki, şimdi, adil yargılamanın temel koşulu doğal hâkim ilkesine uygun bir yargılama değil mi? Şimdi, doğal hâkim ilkesini bertaraf ederek bu uyuşmazlığın doğumundan sonra istediğiniz sonucu çıkartabilecek bir mahkemeye bu dosyayı naklettiğinizde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde veya diğer hukuk çevrelerinde, uluslararası hukuk çevrelerinde acaba Türkiye'nin, Türk yargısının saygınlığı artacak mıdır, azalacak mıdır değerli arkadaşlar?
Şimdi, bu getirdiğiniz teklifin bu teklifte ileri sürdüğünüz gerekçelerle bağdaşması mümkün mü arkadaşlar? Yani lütfen, vicdanınıza ve aklınıza, hukuk bilginize seslenmek istiyorum buradan. Yani bu tür düzenlemeler Türkiye'ye de bir şey kazandırmaz, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına da bir şey kazandırmaz; sadece ve sadece Türk yargısını olduğundan daha kötü bir noktaya götürür ve uluslararası hukuk çevrelerinde saygınlığını daha da azaltır.
Bunun dışında Adalet Bakanımıza da bir şey söylemek istiyorum. Bundan sonraki düzenlemelerin bir tanesinde, biliyorsunuz, maaşların artışı söz konusu; hâkim maaşlarını, savcı maaşlarını artırıyoruz. Bunun her ne kadar HSYK seçimlerinden sonra yapılması şık olmamış olsa da -yani hâkimlere bir havuç örneği gibi- hâkimlerin saygınlığını azaltacak bir biçimde Meclis Genel Kuruluna getirilse de biz maaş artışını olumlu bulduğumuzu ifade etmiştik. Ancak, yargısal faaliyet bir bütündür Sayın Bakanım, bunu Komisyonda da söyledik. Mübaşiriyle, yazı işleri müdürüyle, efendim, 4/B'lisiyle, 4/C'lisiyle, kamu avukatıyla yargısal faaliyet bir bütündür. Bunun için, bu maaş zamlarının bütün yargı çalışanlarına yapılmasını ifade ettiğimizde bütçenin buna elvermediğini, yeterli olmadığı söylemiştiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köktürk.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - Şimdi, ben size vicdanen şunu söylüyorum: 1,5 katrilyon lira gibi bir parayı kaçak saraylara aktarırken kendi yargı çalışanlarınızı açlık sınırının altında bir maaşa talim ettirmenin vicdani sorumluluğunu acaba hissediyor musunuz, taşıyor musunuz?
Teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)