GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:20
Tarih:27.11.2014

REFİK ERYILMAZ (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her hafta Mecliste AKP'nin yeni yargı paketiyle, kanun teklifleriyle karşılaşıyoruz. Bu gelen kanun tekliflerinden amaçlarının yargı bağımsızlığı, adalet, özgürlük olmadığı çok net anlaşılıyor.

"Demokrasi bizim için amaç değil, araçtır." diyen bir zihniyetin bu ülkeye bağımsız yargıyı getirmesi, demokrasiyi ve özgürlükleri getirmesi beklenebilir mi? Kişiye özel, birtakım yolsuzlukların üstünü örtmek, yolsuzluk yapanları yargıdan kaçırmak amacıyla bu Meclise kanun teklifi getirilir mi? Evet, AKP maalesef bunu yapıyor. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir ülkede ne adaletten ne eşitlikten ne özgürlüklerden ne de kişi hak ve hürriyetlerinden bahsetmek mümkün değildir.

Bugün yargının bağımsızlaştırılmasından öte yargının kuşatma altına alınmaya çalışıldığı, yargının siyasi iktidarın denetimi altına alınmaya çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Ben Hükûmetin bugüne kadarki uygulamalarından, bu Meclise getirdiği kanun tekliflerinden, yargıya olan baskılarından ve eleştirilerinden şunu net olarak anlıyorum: "Yargı bağımsızlığı bize lazım değil, bize biat eden, bize hizmet eden bir yargı istiyoruz." diye yola çıktılar ve bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bugün bir ülke düşünün ki daha önce Başbakan sıfatıyla, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bir karara tepki olarak "Ben Anayasa Mahkemesine saygı duymuyorum." diyor, Cumhurbaşkanı sıfatıyla da hoşuna gitmeyen bir Danıştay kararına karşı da vatana ihanet gibi çok ağır bir suçlama yöneltebiliyor. Şimdi, böyle bir zihniyetten siz bu ülkeye bağımsız yargının getirilmesini bekleyebilir misiniz?

Değerli milletvekilleri, ben size başka bir konuyu izah etmek istiyorum Sayın Adalet Bakanı da buradayken. Suudi Arabistana çalışmak üzere giden bir Hataylı hemşehrimiz var. 25 yaşında gitti, ekmeğini kazanmak için gitti. Her türlü sosyal güvenceden yoksun, sağlık güvencesinden yoksun, kendi imkânlarıyla Suudi Arabistan'a çalışmaya gitti ve işlediği bir suçtan dolayı da bu arkadaşımız 2006 tarihinde cezaevine girdi. 2008'de de idam cezası aldı.

Ailesi bu çocuğun idam edilmemesi için, başının kesilmemesi için Cumhurbaşkanından Başbakanına, Dışişleri Bakanından aklınıza gelebilecek bütün yetkililere ulaşmaya çalıştı, ulaştı, yardım istedi ama maalesef Hükûmet o kadar basiretsiz davrandı ki bu gencimizin başının kesilmesine engel olamadı. Geçen hafta bu 30 yaşındaki işçi kardeşimizin başı kesilerek cezası infaz edildi.

Şimdi ben soruyorum: "Kanka" dediğimiz, "Müslüman kardeş" dediğimiz, Suriye'de beraber demokrasiyi götüreceğiz diye yola çıktığımız bu Suudi Arabistan yönetimine, bu kardeşimizin başının kesilmesine engel olamadınız mı, söz geçiremediniz mi? Bu Türkiye'nin itibarını yerle bir etmiştir.

Araştırın bakın, geçen bir İngiliz vatandaşı suç işledi, idam cezasına çarptırılacak, onu İngiltere'ye iade ettiler. Peki, biz bunun cezasını çekmesin demiyoruz ama 21'inci yüzyılda başının kesilmesinin anlamı denir? Ve şimdi işin kötü tarafı, aile perişan, her gün bizi arıyor, cenazeyi getiremiyorlar.

Ben Sayın Dışişleri Bakanına soruyorum: Bu gencimizin başının kesilmesine... Kendi vatandaşınıza sahip çıkamadınız, anladım; peki, bunun cenazesinin getirilmesine neden yardımcı olmuyorsunuz? Suudi Arabistan'a, Suudi Arabistanlı yetkililere neden gerekli notayı vermiyorsunuz? Acaba Suudi Arabistan bu vatandaş Amerikan vatandaşı, İsrail, İngiltere, Alman vatandaşı olsaydı bu cezayı infaz edebilir miydi? Araştırın bakın, böyle bir şey yapması mümkün değildir. Ama Müslüman Kardeşler örgütü 13 tane temsilciyi vatandaşlık verildi diye... Suudi Arabistan'la köprüler atıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

REFİK ERYILMAZ (Devamla) - Şu anda ilişkilerimiz limoni ve maalesef bu gencimiz de buna kurban gitmiştir.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)