GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:20
Tarih:27.11.2014

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, biraz evvel burada kişilerin onurlarıyla, itibarlarıyla ilgili bazı sözler söylendi. Aynen katılıyorum, kişinin onurunu ve itibarını korumak son derece önemlidir ancak bu konuda ilk görev kişinin kendisine düşer. Bir siyasetçi, hangi siyasal partiye ait olursa olsun, kazancının ve mal varlığının son kuruşuna kadar hesabını her sorana büyük bir açık yüreklilikle vermek zorundadır. Kimse siyasetten zengin olamaz, kimse siyasetten zengin olurken çeşitli kurumların arkasına saklanamaz.

Şimdi, masumiyet karinesinden söz ediyor Sayın Bakan. Elbette masumiyet karinesi hepimizin bildiği bir genelgeçer ilkedir. Ben yirmi yıllık hukukçuyum. Hukuk kitaplarının tamamında eğer bağımsız yargıdan, tarafsız yargıdan söz etmek istiyor isek yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki baskısını engelleyecek mekanizmaları kurmak gerektiğinden söz edilir. Eğer siz bağımsız yargı, tarafsız yargıdan yanaysanız yapmanız gereken ilk iş, müsteşarınızla beraber Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan istifa etmektir. İstifa ederseniz o zaman biz kendimizi yargıya teslim edebiliriz, haklarında yolsuzluk iddiaları olan siyasetçileri yargıya teslim ederiz, sonucunu bekleriz ama siz o yargıyı böylesine biçimlendirirken "Masumiyet karinesini bir bekleyelim, bakalım ne diyecekler." diye kimse düşünmez.

Ben buradan bir kez daha ifade ediyorum: Eğer bir kişinin yatak odasında, bilmem kaçıncı katta 7 tane yazar kasa ya da çelik kasa çıkıyor ise, taktığı saatin hesabını veremiyor ise, çikolata kutularıyla parayı cebe atıyor ise kimse bana masumiyet karinesinden söz etmesin kardeşim. Bunları böyle görmek ve böyle anlamak gerekir.

Şimdi, 146'ncı yıl dönümünde Danıştayın bir tören gerçekleşti ve bu törende dönemin Başbakanı, Türkiye Barolar Birliği Başkanının konuşmasını beğenmedi diye sonraki Yargıtay törenine gitmeyeceğini ifade etti. Yargıtay Başkanlar Kurulu, Yargıtay Başkanı, "Başbakan o törene gelmeyebilir. Bu, bizim 1943 yılından beri süren geleneğimiz. Dolayısıyla, Barolar Başkanı elbette bu törene gelecektir." diyemedi. Ne dedi biliyor musunuz? "Gidelim, Başkanlar Kurulunda konuyu bir görüşelim." dedi. Keşke böyle demeseydi; keşke yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığına önce kendisine saygı duyarak sahip çıkabilseydi. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, Başkanlar Kurulundaki görüşmeleri basına yansıdığı kadarıyla biliyoruz. 27 üye "evet" diye oy kullanırken 14 üye diyor ki: "Siyasetle aramızı düzeltelim, Anayasa Mahkemesinin sahip olduğu geniş olanaklara biz de sahip olalım." Bakın, eğer bu sözler doğruysa, Yargıtay Başkanlar Kurulunda bu sözler konuşulmuş ise hiç kimse Türkiye'de yüksek yargının da bağımsız olduğundan bize söz etmesin.

Bugün bir teklif getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "1943 yılından beri devam eden bu retoriği ortadan kaldıracağım." Yani, adli yıl törenleri artık yasal dayanaktan yoksun kalacak. Ben şöyle söyleyebilirim normal, olağan bir ülkede yaşasaydım: Ne olur ki? Önemli olan gelenektir, yasada yazmasa da adli yıl törenleri böylece sürer gider. Hayır, amacınızın ne olduğunu biliyoruz. Bu düzenlemeyi size dayatan bugünkü Cumhurbaşkanının bir tek amacı var; bir başkasının, yüzüne kendisini eleştirmesine tahammül edememesi, eleştirel akla dayanamaması ve yüzüne karşı gerçeklerin çarpılamaması.

Bakın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kuruluna gidiyor Başbakanken, her seferinde diyor ki: "Acil bir konuşmam var, görüşmem var, konuşma yapacağım, gideceğim." Oysa devlet geleneği nedir? Herkesi dinlersiniz, sonra Başbakan çıkar, konuşur. Her seferinde aynı mazeretle bir Başbakan çeker gider mi? İşte, bu tavır bu görüşmelere de yansımıştır ve siz şimdi bize bir yasa teklifi getiriyorsunuz. Bir arkadaş da diyor ki: "Kişiye özel kanun çıkmaz." Kişiye özel kanun, üzülerek söylüyorum ki, bu yasama döneminin alışkanlığı hâline gelmiştir, artık bu alışkanlıktan lütfen kurtulun.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)