| Konu: | İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, (2/2272) esas numaralı Toplumsal Mutabakat Komisyonu ile Ortak Akıl Heyeti Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/222) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 02.12.2014 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Genel Başkan Yardımcımızın ifade ettiği kanun teklifi önemlidir, değerlidir. Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin bir kanayan yarasını teşkil eden, doğuda, güneydoğuda pek çok ölümlere ve insan kaybına neden olan Kürt sorunuyla ilgili olarak gerçekçi bir çözümden yanadır. Bu konuda partimizin çok uzun yıllardan beri temel konularda ürettiği fikirler parti programında ve bildirgeler hâlinde yer almıştır. Bu konu, bütün dünyada çatışmasızlık örneklerine baktığınız zaman, iktidarın muhalefete bilgi vermek, onun desteğini almak ve en geniş konsensüsü oluşturmak suretiyle çözülmüştür. İngiltere'ye baktığınız zaman IRA örneğinde, Güney Afrika'ya baktığınız zaman Mandela'da ve dünyanın pek çok yöresinde böyle sorunların, devasa sorunların çözüm merkezi iktidarın ve muhalefetin ortak duygu ve düşüncelerinin bir noktada buluşmasıyla gerçekleşmiştir. Bu konuda biz samimi olarak çok ciddi önerilerimizi ortaya koyduk ve Cumhuriyet Halk Partisi diğer başka ülkelerdeki örneklerde görülmediği kadar da iktidar partisine bir kredi verdiğini, açık destek verdiğini ama belli şartları olduğunu da ifade etmiştir. O şartlarda, Genel Başkanımız iktidar partisine seslenerek "Söz veremeyeceğin angajmanlara girme. Süreci şeffaf yürüt. Kamuoyunu ve özellikle ana muhalefeti bilgilendir." diyerek belli görüşlerini ifade etmiştir.
Değerli milletvekilleri, bugün gelinen noktada iktidar partisi Kürt sorununda, kendisinin çözüm süreci adını koyduğu bu süreçte ne yazık ki zemini elinden kaçırmıştır. Az önce arkadaşım "iktidar partisinin rehin aldığı" diye ifade etti, ben de bir başka açıdan değerlendirmek istiyorum, İktidarı da rehin alan bir süreçle karşı karşıyayız. Bu süreç şeffaf yürütülmemiştir. AKP'nin pek çok bakanının, milletvekillerinin bilmediği, Mecliste muhatap olarak alınan partinin dahi yetkililerinin bilmediği, yol haritasının ne olduğu konusunda kimsenin bilgi sahibi olmadığı bir durumla karşı karşıyayız. Böyle bir durum söz konusu olamaz.
Türkiye'nin bütün coğrafyasının değişik hassasiyetleri vardır, bu hassasiyetlerin her birinin her parti tarafından dile getirilmesi ve Mecliste büyük bir uzlaşmanın sağlanması gerekmektedir. Meclisin denetiminde ve Meclisin şeffaflığında bu konu çözülebilirse çözülecektir. Yoksa iktidar partisinin yaklaşan seçimlere göre, konjonktürel duruma göre, "Ben çözüm istiyorum." diye öne çıkıp bu sorunu çözme şansı maalesef yoktur.
Kaldı ki bu sorunu çözmek açısından Türkiye'nin demokrasisini ve insan haklarını da en iyi seviyeye getirmek durumundayız. Oysa bugünlerde iktidar partisinin Meclise ardı ardına getirdiği bütün yasalarla Türkiye'deki demokratik ortam, yargı, emniyet, silahlı kuvvetler, Türkiye'deki insanların demokratik hakları, insan hakları birer birer geriye doğru götürülmek istenmektedir. İşte, birazdan da konuşacağımız yargı paketiyle AKP'nin yargısı, Meclise sevk edilen iç güvenlik paketiyle AKP'nin emniyeti... O paket öyle yasalaşırsa İçişleri Bakanının tayin edeceği il jandarma alay komutanları, bölük komutanlarıyla, AKP'ye yandaş bir jandarma teşkilatıyla siz ülkede demokrasi olacağını mı zannediyorsunuz? Bu süreçler her zaman demokrasinin ve insan haklarının geliştiği iklimlerde çözülebilir. Şimdi, siz insanların elinden bu hakları alacaksınız, "Ben çözüm getiriyorum." diyeceksiniz; söz konusu dahi olamaz. Türkiye'nin 74 milyon insanının her birinin ayrı ayrı özgürleşmediği, insan haklarından en üst boyutta yararlanmadığı bir dönemde bu sürecin başarıya ulaşma şansı yoktur.
Bu nedenle, verilmiş olan teklifin çok iyi değerlendirilmesi ve Meclis denetiminde bütün partilerin konsensüsüyle yürütülmesi en uygun çözüm yoludur diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)