| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 02.12.2014 |
D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 46'ncı maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1990 yılında Küba'da yapılan 8'inci Birleşmiş Milletler Suçun Önlenmesi ve Suçluların Islahı Konferansı'nda kabul edilen savcıların rolüne dair yönergede, savcıların görevlerini yaparken her türlü ayrımcılıktan kaçınarak yürütmeleri, kamu yararını korumaları, objektif bir biçimde hareket etmeleri, şüpheli ve mağdurun durumunu gerektiği gibi dikkate almaları ve şüphelinin yararına veya zararına olup olmadığına bakmaksızın ilgili her türlü duruma dikkat etmeleri yer almaktadır. Bununla birlikte, ellerinde bulunan bilgiyi gizli tutmaları, kamu görevlileri tarafından işlenen suçların özellikle rüşvet, yetki suistimali gibi suçların soruşturulmasında yeterli özeni göstermeleri ve sorumlu olanların adalet huzuruna çıkarılmalarını sağlamak için gerekli tüm işlemleri yapmaları ve benzeri tavsiyelere yer verilmiştir. Çünkü savcılar adaletin sağlanmasında büyük sorumluluk üstlenmektedir. O nedenle, savcıların bu sorumluluklarını yerine getirmelerine ilişkin kurallar ile yönergede belirtilen ilkelere saygı göstermeleri ve buna uygun davranmaları büyük önem arz etmektedir. Böylece, adil ve hakkaniyete uygun bir ceza adaletine ve vatandaşların suçlara karşı etkili bir biçimde korunmasına katkıda bulunması sağlanmış olacaktır.
Diğer taraftan, Suçtan ve Yetki İstismarından Mağdur Olanlara Adalet Sağlanmasına Dair Temel Prensipler Bildirisi'nde ise suç mağdurlarının uluslararası ve ulusal düzeyde adalete ulaşmaları ve adil muamele görmeleri, zararlarının giderilmesi, tazminat ve yardım için alınması gereken tedbirler tavsiye edilmektedir.
Suçların Önlenmesi ve Suçluların Islahı Hakkında Yedinci Birleşmiş Milletler Kongresi'nin 7'nci kararında, savcıların göreve seçilmeleri, ceza adaleti sisteminin düzeltici işlevine yaptıkları katkıyı ve polisle yaptıkları iş birliğini artırma yolları, takdir yetkilerinin kapsamı ve ceza muhakemesinde oynadıkları rollere vurgu yapılmaktadır.
Yani, görüştüğümüz maddede Türk hukuk sisteminde yapılacak değişiklikle asliye ceza mahkemelerindeki duruşmalara katılmamaları sağlanırken uluslararası hukuk kongrelerinde adaletin tesisi için savcıların önemine vurgu yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, savcıların görevleri yargısal fonksiyonlardan kesin bir biçimde ayrılır. Savcılar, ceza muhakemesinde, kovuşturmanın açılmasında ve suçluların soruşturulmasında, bu soruşturmaların hukukiliğinin gözetiminde, mahkeme kararlarının infaz edilmesinin gözetiminde ve kamu yararının temsilcileri olarak kendilerine verilen diğer görevlerin yerine getirilmesinde aktif bir rol üstelenmektedirler. Ayrıca, görevlerini hukuka uygun olarak adil, sürekli ve süratli bir biçimde, insan onuruna saygı gösterip koruyarak yürütürler ve bu suretle adil yargılamanın gerçekleştirilmesine ve adalet sisteminin düzgün işlemesine katkıda bulunurlar.
Tüm bu dile getirdiğim hususlar, uluslararası gelişmiş ülkeler hukuk sisteminde var olan ilkelerdir. Ancak ülkemiz hukuk sistemine baktığımızda ise özellikle 17, 25 Aralık yolsuzluk operasyonu sürecinden sonra adalet sisteminin Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti tarafından siyasi saik ve gayelerle yönlendirmelere açık hâle getirilmesi, iktidarın yargıyı kontrol altına alma arayışları ve istediği kararları çıkarma adına adaleti ideolojik bir araç olarak kullanma gayretleri toplumda yargıya olan güvenin iyice azalmasına neden olmuştur.
Yargı kararları, 17, 25 Aralık operasyonlarında olduğu gibi, savcıların kişilik ve kimlikleri üzerinden sorgulanır hâle gelmiştir. O nedenle, Hükûmetin milletimize adaleti hukuk normları içerisinde dağıtacak savcı ve hâkimlere bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeler getirmesi gerekmektedir çünkü asliye ceza mahkemelerinden savcılık makamının 2020 yılına kadar kaldırılması uygulaması sistemi yapboz tahtası hâline getirmiştir. AKP iktidarı zamanında daha önce de savcılık makamı asliye ceza mahkemelerinden kaldırılmıştı. Sürekli uygulama değişikliği olması yargı sisteminin istikrar ve güvenini sarsmaktadır.
Sonuç olarak, savcılık makamının devletin ve bireyin, özellikle de mağdurun haklarını koruması ancak mahkeme salonunda yer almasıyla mümkündür. Savcı ihtiyacı bahane edilerek böyle bir uygulama yapılması zaten kapsamı çok genişlemiş olan asliye ceza mahkemelerinde oldubittilere yol açacaktır.
Bu sebeplerden dolayı kanun teklifine, değişikliğe katılmadığımızı belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)