GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:24
Tarih:09.12.2014

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yüce Meclisin sayın üyeleri, bugün... Daha doğrusu 9 Aralıktan 10 Aralığa geçtik. Ben bundan tam bir yıl önce 9 Aralık akşamı saat 19.00 sıralarında Sincan Cezaevinden çıkmış, özgürlüğüme kavuşmuş, 10 Aralık günü saat 15.00'te de yemin ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında iki buçuk yıl sonra görevime başlamıştım.

Türkiye'de tabii ki bedelli askerliği konuşuyoruz ama sürekli var olan bir şey var ki o da bedelli demokrasi. (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye'nin demokrasinin çok bedel gerektirmediği, gerçekten demokrasinin halkla birlikte hakkını vererek yapılabildiği bir ülke olmasını diliyorum.

Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra 5 HDP'li milletvekili ve 1 MHP'li milletvekili de demir parmaklıkların ardından çıktı ve özgürlüğüne kavuştu. Şu anda cezaevlerinde 4'ü tutuklu, 16'sı hükümlü olmak üzere 20 gazeteci bulunmakta; onların da bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını dilemekteyim.

AHMET YENİ (Samsun) - Anayasa değişikliğine sizinkiler "Hayır." demişti; haberin var mı?

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Evet, Anayasa değişikliğine ...

AHMET YENİ (Samsun) - Sizinkiler "Hayır." dedi.

BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Son dönemi değil mi bunun? Gitsin artık! Daha erken gönderin bunu. Bitmeden gönderin, erken terhis yapalım bunu ya!

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Biz daha iyi bir anayasa için mücadele ettik ve şu anda Anayasa Mahkemesinin nesine "Evet." nesine "Hayır." diyeni siz daha iyi izliyorsunuz sayın milletvekili. Şu anda Anayasa Mahkemesi özgürlüklerden yana bir tutum sergilemekte, biz de bunun devam etmesini dilemekteyiz. Bugün Anayasa Mahkemesine kimin "Evet." kimin "Hayır." dediği de ortadadır. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, ben şu anda bedelli askerlikle ilgili düşüncelerimi, Cumhuriyet Halk Partisinin düşüncelerini aktarmak üzere karşınızdayım.

Tabii, Sayın Savunma Bakanı açıklamalar yaptı ama doğrusu pek çoğu tam da açıklayıcı olmadı. Şu anda yapacağımız değerlendirmeleri, Cumhuriyet Halk Partisinin önerilerini de dikkate almasını dilerim. Her şeyden önce, mademki böyle bir çalışma başlatıldı, "1 Ocak 1988" değil, bunun "1 Ocak 1989" olması ve şu anda böyle bir haber bekleyen gençlerin de tam hayata atılma yaşı olan 25 yaş sınırının da kabul görmesini istiyoruz; birinci isteğimiz budur.

İkinci talebimiz de, iki ay çok kısa bir süredir böyle bir şeye hazırlık için. Benim de çevremde örneğin böyle bir yasa değişikliğine hazırlıklı olmayan ve ona göre harcama yapmış pek çok kişi bulunmaktadır, bunun altı aya çıkarılmasını talep etmekteyiz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Her Türk bedelli asker doğar!

MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, şu anda bedelli askerlik uygulamasının Türkiye'de yarattığı en ciddi tartışma eşitsizliktir. O meşhur Yemen türküsü bu kürsüde de çok sık tekrarlanmıştır ve "Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir." sözü 21'inci yüzyılda da geçerli hâle gelmiştir. Oysa toplumda belli bir dengenin, belli bir adaletin yaratılması için sadece zenginin bedel ödediği, fakirin de askere gittiği bir Türkiye 21'inci yüzyılda bu bedellerle birlikte daha dengeli bir uygulamaya tabi tutulabilir.

Sayın milletvekilleri, tabii, gecenin bu saati bütün arkadaşlarımız görüşlerini söylediler ama ben size iki bin beş yüz yıl öncesinden, Herodot tarihinden bir anekdot aktarmak istiyorum. Herodot, o 9 ciltlik, bilinen ilk tarih kitabında toplumların belli bir toplumsal adaleti nasıl sağladığını anlatmak için sayın milletvekilleri, bizim coğrafyamızın biraz güneyinden, Babil şehrinden, Babil'den örnek veriyor. Babil'e gittiğinde, Herodot'un anlattığına göre... Şöyle başlıyor Herodot: "Bu şehirde hiçbir kız evde kalmazdı -gerçi kadınların çirkini olmaz ama- en kabul görmeyeni dâhil..." Şöyleymiş: Şehrin en güzel kızı kent meydanında -deyim yerindeyse- görücüye çıktığında onunla evlenmek isteyen kişi çok yüksek bir bedel ödermiş, sonra sırayla daha az, daha az, daha az ve devamında da daha az güzel olanlar için bu kez onunla evlenecek olan erkeğe bedel ödenirmiş. Böylece o kentte herkes yuva kurarmış. İki bin beş yüz yıl önce bu akıl edilmiş de biz, bugün, bu bedelli askerlik parasını ödeyen kişilerin o bedel karşılığında askere gidenlerle ilgili -ki Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi fakirlerin bedelinin onlardan karşılanması- gelin, bir adım öteyi ya da Türk Silahlı Kuvvetlerinin taleplerine karşılık verecek bir başka öneriyi geliştirelim. Örneğin zorunlu askerliğini yapan kişilerin bütün sigorta bedellerini buradan karşılayalım.

Benim doğduğum köyde de asker düğünü denirdi. Belli celplerde 8 kişi, 10 kişi toplu askere giderdi. Gelin, o kişiler askere gittiğinden bedelli parasıyla örneğin o köye bir yatırım yapalım. Gelin, o bedelle askerlerin ailelerine, doğan çocuklarına, bu paraları ileride 18 yaşına geldiğinde kullanmak üzere -örneğin- katkıda bulunalım ve böylece askerliğin de kendi içinde bir anlamı olsun diye öneriyorum sayın milletvekilleri.

Burada yine bedelli askerlik çerçevesi içinde dengede tutulabilecek bir başka durum da sayın milletvekilleri; şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi içinde bedelli askerlikle ilgili bazı farklı düşüncelerin olduğu açık. Öyle ki Türk Silahlı Kuvvetlerinde şu anda mevcut sistemde bile çok ciddi rahatsızlıklar var. Örneğin 100 bin astsubay olağanüstü bir dengesizlikten yakınıyor. Bir astsubayın maaşı 1980'de bir yarbaya eşitken bugün üsteğmene eşit. Sayın Savunma Bakanının bu konuyu dikkate almasını dilerim. Bir emekli astsubay 1.700 lira alırken aynı yıl emek vermiş bir albay 5 bin lira maaş alıyor. Şimdi siz bütün bu dengesizliklerin üzerine bir de er ve erbaşların alacakları maaşlarla ilgili ciddi bir dengesizliği daha gündeme getirmiş olacaksınız.

Yine konu buradan açılmışken süre çok daraldı ama ayrıca vurgulamak istediğim... Yine son dönemdeki Balyoz, Ergenekon, askerî casusluk davalarında bir süre hapis yatmış çıkmış kişilerle ilgili bir kumpas kurulduğunun bunun bir adaletsizlik olduğunu Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri de en üst düzeyde dile getirdiler. Onlar da şu anda çok ciddi hak kayıplarıyla karşı karşıya. Bunun da dikkate alınmasının... Madem ki şu anda askerlikle ilgili, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir düzenleme yapılıyor, bunun da düzeltilmesini talep ediyoruz.

Bir başka altını çizmek istediğimiz haksızlık da sayın milletvekilleri, gaziler, yaralı ya da askerden sağlam dönmüş, Kore'den, Kıbrıs'tan dönmüş gaziler bizim sokaklarda dolaşan canlı bayraklarımızdır. Onların sorunları ne yazık ki sadece Gaziler Günü'nde dile getiriliyor. Çocukları işsizlik sorunuyla karşı karşıya. Kendileri bir iş yaratamadıkları için -yaralı olanlar- çocukları ağır bir sorumlulukla karşı karşıya. Onlara iş bulmak üzere söz veren devlet, örneğin "Kore'den, Kıbrıs'tan sağlam dönenlerin çocuklarına iş vermem." diyor. Yani, onlar savaştan sağlam dönme suçu işlemiş oluyor.

Şu anda, sayın milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, gerçekten, kendi içindeki bu tartışmalar kurumsal güvenirliğini de zedelemektedir. Devlet, kurallar ve kurumlar üzerinde durur. Bugün ne yazık ki -süre dar olduğu için fazla giremeyeceğim- yargının içi boşaltıldı -Sayın Maliye Bakanı da biraz önce buradaydı, sanıyorum bütçe izni istedi- Maliyenin içi boşaltıldı ve şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin de bu tür tartışmalarla kurumsal özelliği zedelenmektedir. Bütün bunların düzeltilmesi, bu dengesizliğin giderilmesi yerine, bu düzenlemeyle birlikte, bedelli askerlik ve er, erbaş uygulamasıyla birlikte bir dengesizlik daha gündeme gelmiş olacak sayın milletvekilleri.

Bütün bunların dikkate alınmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)