| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 14.12.2014 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle, sizi selamladıktan sonra da bu bütçesini konuştuğumuz Kalkınma Bakanlığının orijinal kuruluşu olan Devlet Planlama Teşkilatının ve partimizin kurucusu merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'i de rahmet ve minnetle anıyorum. Tabii, bu rahmetle anma kısmını ayrıca yine DPT için de yapıyorum; onun da rahmetli olduğunu defalarca söylemiştim, DPT'ye de Allah rahmet eylesin. Hem Sayın Bakanımız vardı hem de DPT kökenli bir bakanımız daha vardı; ikisi de buradayken ne dediğimi daha iyi kavrayacaklardır; o kurumun geçmişteki rolünü de, bugünkü hâlini de en yakından onlar biliyorlar. Bugün, artık, Kalkınma Bakanlığı da çünkü yavaş yavaş işlevini yitirmeye başladı maalesef ve onun için rahmetli Başbuğumuzu anarken ben DPT'yi de rahmetle anmış olayım.
İşlevsiz hâle geliyor bir taraftan, bir taraftan da YPK işlevini yitiriyor çünkü burada defalarca kanun tartıştık, Sayın Bakana da söyledik; herkes kafasına göre bir YPK kararı uygulaması yapıyor, herkes ayrı bir kamu-özel ortaklığı modeli getiriyor. Sağlık Bakanlığında ayrı var, Millî Eğitim Bakanlığı ayrı çıkardı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrı çıkardı ama burada duran Sayın Bakanımız, değerli arkadaşım kendisi de biliyor beş altı yıldır kanun tasarısı taslağı DPT'de duruyor. Bu işin sahibi Kalkınma Bakanlığı şimdiki adıyla. Orada bir Kamu Özel İşbirliği Dairesi Başkanlığı var, maalesef o kanun tasarısı bir türlü Bakanlar Kuruluna ve Meclise gelemedi. Neleri getirdiniz o arada, ne torba kanunlar geçirdik; ohoo! Yani öyle önemli kanunlar maalesef buradan geçemiyor. Yani sağlıkta yirmibeş otuz yılımızı ipotek altına alan YPK'nın "Yapmayın yeni yatak." dediği birçok şehir hastanesini bizim önümüze yük olarak getirtirdiniz, hâlâ da devam ediyorsunuz. Ama maalesef ortada onun da kanunu yok. Bir maddeyle...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yeni yatak...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sen ne dediğimi çok iyi biliyorsun Sayın Bilgiç.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yeni yatak...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sonra... Evet "Yeni yatak kapasitesi yaratmadan şu şu şu hastaneleri yapın." diyor. Sayın Bakan da var, o bilgileri sana verebilirler, YPK kararı var, bende de var.
Evet, şimdi yani Kalkınma Bakanlığı yavaş yavaş işlevlerini kaybediyor değerli arkadaşlar. Şimdi, biraz sonra başka örnekler de vereceğim. Örnek: Bütçe hazırlanırken çıkıyoruz, çağrılar yapılıyor, kurumlar geliyor, bakanlık onlarla görüşmeleri yapıyor, Maliye Bakanlığıyla, Kalkınma Bakanlığıyla görüşüyorlar. Netice itibarıyla, kaynakların etkin tahsisi için iktisadi, sosyal sektörlerdeki arkadaşlarımızla kurumlar görüşüyorlar ve nihai olarak, bir bütçe ve Orta Vadeli Program çıkıyor.
Şimdi, yukarıda Maliye Bakanına da sorduk. Sayıştay raporlarına bakıyoruz: 900 küsur milyon -yeni şeyiyle söyleyelim- ödenek 1 milyar ama 35 milyara yakın Bakan kendi kafasına göre aktarmış. Bizim ona verdiğimiz yetki nere, aktarılan para nere? Peki, nerede kaldı Meclisin bütçe hakkı? Yine dönüp bakıyoruz, aynı şekilde ekstra ödeneklere bakıyoruz, o da 15-20 milyarı buluyor. Yani, burada yapılmış olan planlama, öncelik tahsisat planlaması maalesef dikkate alınmıyor değerli arkadaşlarım. Bir taraftan...
Şimdi size bazı şeyler göstereceğim. Yani, biz hâlâ plan, programla uğraşıyoruz; her şey plan, programla. Kalkınma Bakanlığı duruyor... Bakın, şöyle, sırayla hafızanızı tazeleyeyim: 10'uncu Kalkınma Planı'nın başlığı bu. Ne zaman görüştük? Sayın Bakanım burada. İçerisinde, burada, güzel şeyler söylemiştiniz, onu da göstereyim: "Öncelikli Dönüşüm Programları." 25 tane. Sırayla gösteriyorum ki hani, az önce Sayın Bilgiç söyledi şimdi göstermeyince bu sefer "Nerede?" diyor, göstereyim ki sormasın diye yapıyorum. Burada da tarih yazıyor. Planın kapağından aldım, siz de oradan okuyabilin diye. 1/7/2013 tarihli 127'nci Birleşimde onaylanmış. Yani, üzerinden bir buçuk yıl geçmiş. Sonra siz ne yapıyorsunuz? Devam ediyoruz, daha var: "Öncelikli Dönüşüm Programları." Nerede? "1. Grup Eylem Planları Bilgi Notu, 6 Kasım 2014." İçeriğine bakın bir de, 25 tane madde aynısı. 1 Temmuz 2013 değerli arkadaşlar, kasım, şimdi aralık geldi yani bir buçuk yıl sonra hâlâ, bize, o 25'in de sadece 9'unu -bakın, şu koyu olanlar var ya 9 tane- açıkladınız; 2'nci grubu, 3'üncü grubu gelecek. Yani şimdi siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Millet bunlara hakikaten inanıyor mu zannediyorsunuz? Ben anlamıyorum yani böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Hâlâ eylem planı var, eylem planının alt maddeleri var, "Bunları açıklayacağız." diyorsunuz.
Bakın, bir iki tane daha yine göstereyim: Birincisi bu yani önemlilerden bir tanesini size şöyle yapayım diye... İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması Programı'nın eylem planı yani en önemli maddelerden bir tanesi bu söylediğiniz 9'un içerisinde. Gerçekten enteresan bir şey ya. Arkasından, bakıyorum şimdi, 1'inci maddesi daha, bileşenler var, "1. Bileşen: Üretimde dönüşümün gerçekleştirilmesi" diyor. Bakın, "Politika 1: İmalat sanayiinin ihtiyaç duyduğu girdilerin üretimine dönük, yerli katma değeri artıracak ürün/tür üretiminin özendirilmesi." Eylem planının 1'inci maddesi, şurada gördüğünüz en baştaki 1'inci madde. İçeriğini okuyayım: "Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) gerçekleşme raporu hazırlanacak ve Eylem Planı'nın (2013-2015) -duruyor hâlâ bakın, (2013-2015) Eylem Planı'nın- tamamlanmasını müteakip ülkemiz ihtiyaçlarına bağlı olarak güncellenecektir." Yani şimdi güler miyiz, ağlar mıyız, ben hâlâ anlayamadım. Onun için bunları getirdim size. Yani normalde biliyorsunuz ama göstermeyince, arkadaşlar "Nerede hocam?" diye itiraz ediyor.
Yani, şimdi, "en önemli" dediğiniz dönüşüm planı, programın içerisindekilerin tamamını, beş yıllık planda yazmışsınız -1 Temmuz 2013- şimdi onu getirip bize, buraya koyuyorsunuz uygulama planı diye. 1'inci maddesi diyor ki: "2013-2015..." 2015 geldi, 2015 bütçesini görüşüyoruz, bu da tamamlanacak önce, ondan sonra da ülkemizin ihtiyaçlarına göre güncellenecek. E, şimdi ben ne diyeyim size yani?
Burada bunu nasıl yapacağız değerli arkadaşlar? Bu şeyle gidersek bunları nasıl toparlayacağız? Öyle bir şey oluyor ki hâlâ plan programla uğraşıyoruz, eylem planı yapıyoruz. Bir eyleme geçelim, bir önlem alalım, bu kadar yapısal önlem var alınması gereken. Tamam, içeriğinde var, güzel, başlarken tespitler güzel. Tespitleri söyleyenlere de kızıyor Başbakan ile Cumhurbaşkanı ama birazdan değineceğim.
Şimdi, buna başka bir örnek vermek istiyorum size: Burada daha önce de konuştuk yani benim başlık olarak söylediğim... Bakan gitti, planı kaldı yadigâr diyorum, daha önce de Turizm Bakanlığı bütçesinde söyledim. Bakın, bu gördüğünüz Türkiye Turizm Stratejisi ve Eylem Planı. Ne yazıyor? "2007-2013" yazıyor. Bakan gitti, bunun 1'inci maddesi -demin gösterdiğim gibi 1'inci maddesi vardı- kanun tasarısıyla ilgili, kurumsal organizasyonla ilgili;. Sayın Ertuğrul Günay başlattı, kendisi gitti yeni Bakan geldi hâlâ ortada kanun yok. Yani bakın, ne yazıyor? Şuradan göstereyim onu da; birincisi, burada bir sürü şey yazıyor: "İkinci Eylem Planı" burada da "Örgütlenme." Baştaki şeyi yazıyor "Turizm Konseyleri Yasası ve konseylerin kurulması." Hâlen daha Antalya milletvekili olarak her gün turizmcilerle konuşuyorum "Bizim yasa nerede?" diye soruyorlar.
Sayın Bakan Başkanken biliyor Turizm Bakanlığının bütçesinde de söylemiştim, Sayın Elvan oradaydı. Ortada bir sürü plan, program var; çok da güzel, resimler de var. Bakın, Türkiye'nin bütün turizmini gösteriyor ama hâlâ daha kanunu yok bırakın uygulamayı. En önemlisi ne? Örgütlerin kanunu, konseylerin; çıkar... Güzel yazmışlar, hepsi güzel; arkadaşlarımız buraya "Yeniden organizasyonu yapılacak" diye, içinde sektörlerle ilgili...
Enteresan olan bir şey var, çok daha vahimi var; içinde daire başkanlıkları var değerli arkadaşlar. Bunlar sadece Bakanın imzasıyla olabilecek şeyler, onların dahi isim değişikliklerini yapıp da istediği gibi bir bakanlık koordinasyonu sağlanmıyor. Yani şunu anlatmaya çalışıyorum: Böyle planla, programla, bir buçuk sene olmuş şeyleri yeniden yazmayla -ki onların da tamamını yazamamış arkadaşlarımız- seçime kadar yavaş yavaş, yavaş yavaş plan, program milleti böyle oyalayalım modeli geliyor.
Hiç olmazsa diyorum ki size defalarca, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı bir muhalefet anlayışından yanayız. Bırakın bu sanal gündemleri, açılım, saçılım zırvalarını; gelin, ülkenin ihtiyacı neyse, ekonomik ve sosyal konularda alınması gereken yapısal önlemleri hep beraber alalım. Sayın Bakanlarım, size de defalarca söyledim. Belli kanunlarda da bunu yapıyoruz. Neden gidip de enerjimizi boş yere, gereksiz yere otuz gün, kırk gün, elli gün, doksan dokuz gün bir torba kanuna harcatıyorsunuz? Bunları çıkaralım beraberce diyoruz. Eğer bunları çıkarmazsak nasıl olacak? Bizi dinlemiyorsunuz, hadi neyse, "Muhalefettir diyorsunuz." ama Sayın Şimşek söylüyor, arkadaşları neredeyse dövmeye kalkıyor Komisyonda. Sayın Babacan utangaç bir şekilde söylüyor, diyor ki: "Bakın, bu gidişat gidişat değil, böyle olmaz, sanayiye geçmemiz lazım, imalat sanayisine geçmemiz lazım. İnşaat bir yere kadar olur; tüketimle, inşaatla olmaz." Sizin Başbakan Yardımcınız diyor. Bu nasıl bir Hükûmet etme anlayışıdır? Kaç tane ekonomi bakanı var, her biri ayrı bir telden çalıyor. Siz isimlendirdiniz, yarısı frenci yarısı gazcı oldu. Yani, ben anlamakta zorlanıyorum. Ara sıra da olsa, utangaç da olsa doğruları söylüyorlar, konuşuyorlar; bu sefer de fırça yiyorlar ya Başbakandan ya Cumhurbaşkanından. Enteresan bir şekilde anlayamıyorum. Ne yapmış o zaman?
Paralel başbakan çıkıyor önceki gün, TOBB'la istişare toplantısı yapmış, "Hop, inşaata dur diyemeyiz." diyor "Bizim adamlar inşaat yapıyor." Yani şimdi, hakikaten şaşırıyorum. Doğru, haklı, biz o kadar şey yaparsak... Kaçak sarayda şimdi paralel yapı kurmuş. Bir de gizli olduğu için tamamını göremedik ama basına yansımış; burada, bakıyorum, başkanlıklar kurmuş yeni yeni. Ben arkadaşlara söyledim -buradaydılar, bürokrattı bir tanesi ilk konuştuğumuzda- dedim ki DPT'yi kapatacaklar. İlk olarak Başbakanlıkta Ekonomiyi İzleme Genel Müdürlüğü kuruluyordu -Sayın Elvan biliyor- sizi kapatacaklar dedim, Sayın Çiçek burada söylemiş dedim, daha DPT duruyordu. Sonra kalktılar, şimdi, 402 kişi -Sayın Bilgiç biliyor- izleme değerlendirme raportörü; yarı başkanlık sistemi... Şimdi de onu yapıyor işte. Paralel yapı kaçak sarayda kurulmuş, oralarda buralarda aramasın. Şimdi, bugün kalkmış Sayın Cumhurbaşkanı, kaç gündür ya, her şeye karışıyor, ekonomiye de karışıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) - İşi gücü yok tabii.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Oraya çıktı, şimdi, herhâlde icraatın başından gidince sıkıntı mı oldu ne olduysa her gün birilerini çağırıyor, orada ağırlıyor, sonra da mesaj veriyor. Yani enteresan bir şey var yalnız, arada okuduğum doğruysa yatırımlarla ilgili koordinasyonu da Binali Yıldırım'a verecekmiş. Ya, bu nasıl bir anlayıştır, anlamadım. Sizin Hükûmetiniz nerede? Hangi bakan, bu kadar ekonomiden sorumlu bakan varken Maliye Bakanı...
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Nereden duydunuz Binali'ye vereceğini?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - İşte, diyorum, basında yer alanları söylüyoruz, kendisi söylemiş. Peki, şimdi o zaman kendi söylediklerine dönelim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yani böyle bir şey olmaması gerektiğini ifade ediyor. Bravo!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Demiröz, şimdi ben...
OKTAY VURAL (İzmir) - Ona karşı çıkacağınızı söylüyorsunuz.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - "Sırrım niye açıklandı?" diye...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi ben şunu söyleyeyim... Birazdan nereden çıktıysa... Diyorum ki zaten doğruysa diye söylüyorum ama bakanlık, başkanlıkları kurmuş, kendisi söylüyor zaten "Burada yapı yaptım." diye. Ben şunu söylüyorum: Ben sizi uyarmıştım diyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sen gazete kupürü okumazdın, ne oldu sana?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben sizi uyarmıştım diyorum. Yani burası kapanacak, yakında bu Kalkınma Bakanlığı da kapanacak onu söylüyorum. Ekonomik sektörlerle ilgili birimlere, İktisadi Sektörler ve Sosyal Sektörler Genel Müdürlüklerine gerek kalmayacak çünkü Cumhurbaşkanı o kadroları -nasıl binayı Başbakanlıktan aldıysa- o 402 kişinin kadrosunu da alacak, götürecek, kendisine izleme değerlendirme birimi yapacak; özeti bu. Ben şimdi soruyorum, bakın, yine sizin tabirinizle...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bakan ne yapacak Sayın Günal?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Artık onu bilemiyorum, onları kendi aralarında hallederler; seçim geliyor, onlara gerek kalmayacak.
Şimdi, değerli arkadaşlar "O zaman nerede okudun?" diyorsunuz. Ben Sayın Erdoğan'ın...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Nereden okudun demiyorum, gazete kupürleriyle konuşma diyorum.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - O zaman soracağım. Yani merak ediyorum, onun üslubuyla konuşalım, böyle diyor ya.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - "Sırrımızı nereden öğrendin?" diye soruyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani "Ey..." diye başlıyor. Ben merak ediyorum Sayın Bilgiç. Şimdi, aynen onun tabiriyle soruyorum: Ey Erdoğan sen nesin bir karar ver; Başbakan mı, Cumhurbaşkanı mı, BOP eş başkanı mı...
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Yemin nerede, yemin!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ...yoksa başmadenci mi? Bir de maden ruhsatları veriyordu, biliyorsunuz; biz ona artık "başmadenci" dedik, kendisi veriyor. Şu anda da ortada kaldı. Sordum arkadaşlara cevap gelmedi Sayın Başkanım, dedim ki: Bu babandan oğula geçer gibi kendi uhdesine aldığı şey Davutoğlu'na geçti mi, yoksa hâlâ o mu veriyor maden ruhsatlarını? Bakalım, bir cevap gelir.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Bilal'e geçiyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yoksa başekonomist mi? Ali Babacan'ın söylediğini de söylüyor. Yoksa başkupon arazisi uzmanı mı, yoksa başmüzakereci mi? Müzakereleri de biliyorsunuz artık: "Şöyle yapacağız, böyle yapacağız." Heyetlere de karışıyor: "Şunu alacağız." Ben buna bir türlü karar veremedim. Yoksa yoksa -gündeme gelelim- başsavcı mı? Bir de neyin başsavcısı? Dün Ergenekon ile, Balyoz'un başsavcısıydı, bugün sözde paralel yapıya, örgüte başsavcılık yapıyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Her bir şeye "...kolog."
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani ben bunu anlamış değilim. Sözde bir paralel örgüt var. O da birkaç gün önceden ne yapıyor şimdi buldum: Dün itibarıyla, sabah operasyon başlamış; bence Sayın Cumhurbaşkanı Fuat Avni'ye özeniyor, olsa olsa "Fuat Avni'den önce ben haber vereceğim operasyonları." diyor.
Bakın, söyledi, buna da "yalan." deme, kulağımızla duyduk.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Öyle bir şey söylemedi.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hayır, onu demiyorum, ne söyleyeceğimi söyleyeceğim, dur şimdi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - "İnlerine girdik, gireceğiz." dedi.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Aynen şunu dedi: "İnlerine girdik, faili meçhullere karışmışlar, ohoo daha neler göreceksiniz!" Bunun Fuat Avni'nin "tweet"lerinden bir farkı yok ki. Yani "Daha neler göreceksiniz!" Bu ne demek? Bir Cumhurbaşkanı bir dosyanın içeriğiyle ilgili nasıl böyle konuşur? İçinizde bir sürü hukukçu var, Sayın Kubat bakıyor; nereden biliyor kaç kişinin içeri alınacağını, nereden biliyor faili meçhullerle ilgili şey çıktığını? Biliyor, başsavcı olduğu için biliyor.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Dosya içeriğiyle ilgili konuşmuyor, yanlış söylüyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Bilgiç, ben şimdi merak ediyorum, diyor ki: "Daha neler olacak; ohoo, durun bakalım, daha neler olacak!" Sabahleyin oldu bir kısmı. Başka neler olacak? Açıkçası sormak lazım, söyle bakalım diyorum ben de neler olacak? Bir iki "tweet" atar belki Fuat Avni'ninki gibi. Yani, daha neler olacak, acaba daha kaç kanun daha çıkaracaksınız?
Şimdi, bütçe bitince kaç torba kanun daha gelecek? Siz bu 17-25 Aralık operasyonlarının rüşvet, yolsuzluk ve kara para operasyonlarının üstünü örtmek için ocak ayından itibaren kaç tane kanun çıkardınız? Sen neredeydin, uyuyor muydun Sayın Bilgiç?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yanlış konuşuyorsun, gene yanlış konuşuyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - En önce HSYK'la ilgili başladık, öbür torbanın içine koyduk, İnternet'le ilgili koyduk, olmadı bir daha koydunuz, orada getirdiniz bir daha çıkardınız, mart başında bir daha getirdiniz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Senin de hukukunu korumak adına yapılan düzenlemeler.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sen şahitsin, CMK 153'ü gece yarısı 02.47'de sen çektin, sen şahitsin.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - O hukuk bir gün sana da lazım olacak.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - En son gelen bekliyor hâlâ, Genel Kurulda bekliyor, Başkanlık makamı gider getirir sana söyler. CMK 153 tek madde olarak gece gitti, "Ben operasyonu yaparken onların avukatı haber almasın." diyordu. Saat on buçuktan 02.47'ye kadar -bütün arkadaşlarımız şahittir- dört saatlik konuşmanın sonunda, senin dayatman sonunda geri çekilen madde neydi, kimin içindi? Bugünkü yapılacak operasyonu adamların avukatları haber almasın diye. Dolayısıyla, şimdi burada konuşursak daha neler var neler yani vaktimiz yok, sonraki maddelerde ben onu sana anlatırım, daha bütçenin maddeleri var...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - İstersen baş başa konuşalım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ...kesin hesabın maddeleri var, ayrıntısına gireriz.
Şimdi, ben hakikaten merak ediyorum. Değerli arkadaşlar, şimdi minareyi çalmışlar, getirdiler. Hani "Minareyi çalan kılıfını hazırlar." derler ya, omuzuna almış, Meclise de gelmiş "Bana kılıf diktir." Ya, ortada görünüyor, yani omuzunda minareyi getirmişsin, ona nasıl kılıf dikeceğiz? Çaldığınız hukuk minaresine kanun kılıfı diktiriyorsunuz bize diyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Adalet Komisyonuna hiç itiraz etmediniz...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakın, haramın içine bir tane helali koyup millete diyor ki: "Bu helal." E, biz onun haram olduğunu söylemek zorundayız. Zehri doldurmuşsun, üstüne bir parmak bal çalıyor "Bu, baldır." diyor. Bunu millete nasıl yutturacaksın? Yani, bir yere kadar yutturuyormuş gibi yapabilirsiniz.
Vallahi, açıkçası ben burada merak ediyorum, daha neler yapacaksınız, daha kaç kanun çıkaracaksınız, daha kaç kişiyi içeri tıkacaksınız 17-25 Aralığın yıl dönümü geliyor diye? Karşı önlemlere, operasyonlara bu kadar durduktan sonra, yani bir anda...
Yine, demin sorduğunuz çerçevede, Sayın Bilgiç, önce makul şüpheden delile geçmiştik, somut delile; şimdi tekrar delilden, tekrar şüpheye geçtik; bismillah, kanun onaylanıyor, başlıyorsunuz uygulamaya.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Efendim, çaresi faşizme karşı omuz omuza.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Onun için, Sayın Bilgiç, maalesef yapılanlar çok acıdır. Burada siz soruyorsunuz, biz de anlatıyoruz, gülüyorsunuz ama...
Burada, maalesef, değerli arkadaşlar, ben merak ediyorum, daha kaç kanun çıkacak, kaç memur sürülecek? Her ne kadar Anayasa Mahkemesi idari yargılama usulüyle ilgili olanı iptal ettiyse de torba kanundan; özelleştirme hukuksuzluklarınızı, AYM kararlarını iptal eden kanunları yeniden çıkardığınız için, bunu da iptal ettiyse de siz yine bir yolunu bulursunuz.
Fikri Işık Bakanım demiş ki, bugün şeylerde vardı: "Ya, yol yapan..." Yani, yolsuzluk olmaz diye... Şaşırdım, çok hisli bir Bakan olduğu için, yine hislenmiş o. Ya, şimdi, siz yolunu buluyorsunuz, yolunuzu buluyorsunuz.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Ufak tefek hırsızlıklar...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - "Yolu olan yerde yolsuzluk olmaz." Diyor; tam tersine, yol yapacaksın, ihale vereceksin ki yolsuzluk olsun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Ufak tefek hırsızlıklar...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ha, ufak tefek sayılmıyormuş, bir de onu diyor.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - O yüzden siz hiçbir şey yapmadan oturdunuz iktidarınızda!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, öyle bir şey var ki, hakikaten, hani bize "günah işleme özgürlüğü" diyen arkadaşlarımız da vardı, hatırlarsanız; "Hırsızlığın da küçüğünü yapalım bir şey olmasın." diyor. Ya, size göre küçük ne, büyük ne? Onu da anlayabilmiş değilim. Gerçekten bunun küçüğü, büyüğü nasıl oluyor onu ben anlamıyorum değerli arkadaşlar. Ya, öyle bir masum şekilde söylüyor ki Hayrettin Karaman'ın fetvalarından falan çok daha yumuşak söylemiş açıkçası. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Varsa, her yerde bunun soruşturulması, üzerine gidilmesi gerekiyor.
Bence, açıkçası bu saatten sonra artık paralel yapı, maalesef, Cumhurbaşkanlığı makamında kurulmuş durumda, paralel bir Hükûmet orada var. Paralel yapıyı fazla aramaya gerek yok; zaten fiilen paralel örgüt güneydoğuda paralel devleti kurmuştu ama paralel idare de -sayın bakanlar kusura bakmasın, Sayın Başbakan da- yukarıda kurulmuş durumda. Ben, artık ne kadar memuru sürgün yapacak, ne kadar tutuklama yapacak başsavcı bunu bilemiyorum. Belki o da bize birkaç tane, demin dediğim gibi, Fuat Avni gibi "tweet" atarsa yarın ne olacak, öbür gün ne olacak, devamı var mı, merakla bakacağız.
Ben şunu söyleyeyim, bizim ne yapacağımızı söyleyeyim: Biz Sayın Cumhurbaşkanının ne yapacağını, paralel yapının ne yapacağını bilemeyiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Biz faşizme karşı omuz omuza verelim.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Biz, burada, her türlü haksızlığa, her türlü hukuksuzluğa karşı çıkacağız. Biz, doğruları söylemeye devam edeceğiz. Doğru yapılan varsa, yapıcı, yol gösterici muhalefet anlayışımız çerçevesinde yapısal önlemler alınması gerekiyorsa burada size destek olacağız ama ülkeyi uçuruma götüren, ihanet sürecine götüren ve sürekli olarak yetimin hakkını gasbeden, küçük küçük de olsa götürenlere, maalesef, karşı çıkmak zorundayız; bizim görevimiz bu. Bunun küçüğü büyüğü olmaz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Mehmet, kimse dayanamadı, sadece Plan ve Bütçe Komisyonu burada.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Türk milleti de eninde sonunda bu yolsuzlukların, hukuksuzlukların, ihanetin hesabını soracak. En fazla 7 Hazirana kadar yapma şansınız kaldı. 7 Hazirandan sonra bunun hesabını soracak, millet bunun hesabını soracak, biz de iktidar olunca zaten o sorumlulardan hesabını soracağız, onlar da gerektiği süreçlerde yargılanacaklar. Biz, iktidarın bu baskılarına karşı dik durmaya devam edeceğiz.
Sayın Cumhurbaşkanı sıkça şiir okuyor, ben de bir mısrasıyla Mehmet Akif'in tamamlayayım, hani "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem." dediği mısraların sonunda şöyle diyor:
"Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu..."
Burasını değiştiriyorum: "Paralelin şu sizin lehçede manası bu mu?" diyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ...hukuk dolu, hukuksuzlukların son bulduğu bütçeler diliyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)