| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 16.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına EPDK bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkenin gelişmişliğinin en önemli ölçütlerinden birisi kişi başına kullanmış olduğu enerjidir. Ama ne yazık ki Türkiye'de sağlıkta, eğitimde, tarımda, adalette olduğu gibi enerjide de kişi başına tüketilen enerji ya da enerji planlamasında ciddi sıkıntılarımız var. Coğrafi konumumuz Orta Doğu'nun ve Balkanların ortasında, enerji merkezlerinin geçiş noktasında olmasına rağmen -tek avantajımız- dünyada en çok petrol tüketen ülkeler içerisindeyiz ve ne yazık ki en pahalı tüketen ülkelerden birisiyiz. Zarar eden, az kârlı petrol boru hatları ortaklıklarının dışında -ki yüzde 5'le 15'i geçmiyor bu- ne yazık ki bu avantajdan ülkemiz yeteri kadar yararlanamıyor.
Türkiye, en fazla ve en pahalı gaz tüketen, petrol tüketen ülke ama ne yazık ki ülkemizin tüm stratejik planları Türkiye'yi sıcak denizlere ve Avrupa'ya ulaşmak için kullanmak isteyen ülkelerin teklifleriyle yönetilmektedir. Kendi çıkarlarımızı koruyacak daha bir tane gaz veya petrol tedarik projemiz olmadı. Bırakın projeyi, uluslararası şirketlerin geliştirdiği projelere tüm imkânları seferber ediyoruz ve Türkiye her zaman bunlarla oyalanıyor.
Türkiye son on iki-on üç yıldır enerji alanında dışa bağımlılığını yenemediği gibi, elektriğimizin hâlâ yüzde 65'i ithal kaynaklara dayanıyor. Özel sektörün yaptığı bütün yatırımlara rağmen yenilenebilirdeki ve ithale dayalı olan oran hiç değişmiyor. Yerli ve yenilenebilir kaynakları etkin şekilde desteklemek gerekiyor. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarındaki ilerlemememizin sebebi finansman veya kaynakların olmaması değil, yatırımların ilerlememesinin tek sebebi devletin kurumlarının yetersizliği ve bürokratik engellerdir.
Türkiye'de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının planlamasının tek elden yönetilmesi ve yatırıma uygun hâle getirilmesi artık bir an önce hayata geçirilmelidir. EPDK, yatırımcıya lisans veren ve yatırımcıyı belli kriterlerin içerisine sokan bir kurum olmanın dışına çıkmalıdır. Yatırımcının tek izin mercisi olan EPDK'nın, piyasanın ve ülkemizin ihtiyacı olan politikaları görerek uzun, orta ve kısa vadede planlar yapması artık zorunlu hâle gelmiştir. Teminat mektubu, sermaye yeterliliği, meteorolojik ölçüm, tapu bağlantı uygunluğu dışındaki kriterlerde EPDK, Bakanlığın, TEİAŞ'ın, TEDAŞ'ın, Genelkurmayın, MİT'in vesayetinden bir an önce kurtarılmalıdır. EPDK, bağımsızlığını ve tarafsızlığını hassas bir şekilde korumalı ve enerjide en önemli aktör olmalıdır.
Şu an Türkiye'de enerji alanında Türk iş adamları yeteri kadar yatırım yapmışlardır ama ne yazık ki yaptıkları yatırımlar kanundaki düzenlemelerin dışındaki yönetmeliklerle ve bürokratik engellerle bir adım ileriye gitmiyor. Düşününüz ki sadece bir rüzgâr yatırımı için EPDK ve Bakanlığın dışında tam 23 kurumdan görüş ve izin almak gerekiyor. Buna Genelkurmay ve MİT de eklendi. Genelkurmay ve MİT şimdi rüzgâr yatırımcılarının önündeki en büyük engellerden birisi olmaya devam ediyor. Arada bir protokol olmasına rağmen bu sorun bir türlü çözülememiştir. Şirketlere lisans veriliyor ama bu verilen lisansların gereği, üretime geçmesi için verilen süreler de ne yazık ki bu kurum ve birtakım bürokratik engeller yüzünden yerine gelemiyor. Sonra, bu lisanslar, şu veya bu şekilde zamanında yerine getirilmediği için iptal ediliyor.
Daha önce, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü vardı, kapatıldı, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü yapıldı.
Değerli arkadaşlar, buradaki uzmanların, bir an önce bu alanda yatırım yapmak isteyen... Devletin olması gereken kriterlerde bir aktör olarak ortaya çıkması lazım, yatırımcıyla devletin karşı karşıya gelmemesi lazım. Örneğin, 2010 yılında -ben de komisyon üyesiydim- güneşle ilgili, büyük bir umutla bir kanun düzenlemesi yaptık. 2013 yılı sonuna kadar 600 megavatlık bir güneş santralinin kurulması gerekiyordu. Değerli arkadaşlar, 2014 yılı bitti, sadece 5 megavatlık lisansa izin verildi, 1 megavatın altındakileri eğer saymazsak ne yazık ki 2017 yılına kadar o hedefe ulaşılamayacak. 500 proje için başvuru yapıldı. 900 megavatlık güneş projesi lisansı bekleyen projeler var ama ne olduğu belli değil, nasıl bir kriterle değerlendirildiği belli değil. Bu 600'lük sınırlama yüzünden tekrar, yeni bir başvuru açılacağı söyleniyor. Tekrar, yeniden başvuru yapacağınıza değerlendirme yapmadığınız mevcut başvurularla 3 bin-4 bin megavatlık bir alan açılırsa daha isabetli olur diye düşünüyorum. Yoksa 2015 ya da 2016 yılındaki güneşten alacağınız var, mahsuplaştırmak için onu mu bekliyorsunuz, onu bilmiyorum.
Keza, rüzgârda da aynı sorunlar var. Petrolün fiyatı 110 dolardan 62 dolara düşmesine rağmen, ne yazık ki bu yüzde 45'e yakınlık indirim pompa fiyatlarına yüzde 15 düzeyinde yansımıştır. Her artışta vatandaşa yüklenen o zam ne yazık ki indirimde vatandaşa yansımamıştır.
Afşin-Elbistan'da yaşanan ve 9 işçimizin öldüğü o kaza unutulmadı, duruyor ve toprak altındalar, bekliyor. Afşin dikkate alınsaydı Soma olmazdı, Soma değerlendirilseydi Ermenek olmazdı.
Afşin-Elbistan Termik Santralleri özelleştiriliyor. Daha önce de bu hikâyeyi duymuştuk. Bakanlığın avukatının itiraz etmemesi, "Unuttum." demesiyle koca bir santral bir kuruş vermemiş bir şirkete peşkeş çekiliyor. Bunun derhâl önüne geçilmesi lazım. Türkiye'nin kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekilmesi ne yazık ki vatandaşlarımızda çok derin birtakım umutsuzluğa dönüşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURDU ÖZBOLAT (Devamla) - Mavi Akım, İran gazı, Azeri gazı, Katar gazı derken Türkiye kullanmadığı gazın ne yazık ki parasını ödeyen bir ülkedir. Ben, bütün bunların düzelmesi için, geleceğe umutla bakan bir siyasetçi olarak Hükûmetin bunu dikkate almasını diliyor, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)