GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:33
Tarih:18.12.2014

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Keşke Sayın Bakan burada olsaydı!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum!

Sözlerimin başında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde sanayinin nasıl gerilediğini, Türk sanayisinin şampiyonlar liginden amatör kümeye nasıl düştüğünü anlatmak istiyorum size.

Türkiye, 1990 yılında yani, o, şimdi çok rahmetle anmadığımız o kötü yıllarda imalat sanayisinde 15 ülke arasında 13'üncü sıradaydı. 2010'da kaçıncı sırada? Liste dışı, yok. Böyle giderse bir daha o listeye girmesi imkânsız gözüküyor. Sanayi ve ihracatımızın ithalata bağımlılığı kaygı verici boyutlara ulaştı. Bugün, 100 dolarlık ihracat için 62 dolarlık ithalat yapılmaktadır. Türkiye, sanayide rekabet ettiği ülkeler arasında en pahalı elektriği, akaryakıtı, suyu kullanan ülke. Aranızda sanayici arkadaşlarımız var, benim ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Zaman zaman "Yabancı ülkelerle rekabet edin." diye sanayicileri zorlarlar ya, yabancı ülkenin sanayicisinin aldığı akaryakıtı, elektriği aynı fiyata ver rekabet edelim, yok, ondan 3 misli pahalı ver, sonra git onunla rekabet et, böyle bir şansı var mı Türkiye'nin; asla ve kata yok. Hele istihdam üzerindeki vergi yükünün o kadar çok fazla olduğu bir ülkede sanayiciler ayakta durmaya çalışıyor. İktidarda olduğunuz on iki yılda sanayi tabanı eridi Türkiye'de. Türkiye'nin eline su dökemeyecek ülkeler adım adım büyürken Türkiye küçüldü. Dünya Bankası rakamlarına göre son yıllarda Endonezya'da, Meksika'da, Çin'de, Hindistan'da büyüme oldu, Türkiye'de ise sanayide küçülme meydana geldi. Küçülme oranı yüzde 10'lara doğru gitmeye başladı. Yani Türkiye sanayi konusunda üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düşmüş durumda. Maalesef artık sanayimizin elle tutulur bir yanı kalmamıştır. Çok uzağa gitmeye de gerek yok, geçen hafta ekim ayı sanayi verileri açıklandı. TÜİK'in açıkladığı verilere göre üretim ekim ayında yüzde 1,8 azaldı, yaklaşık yüzde 2'lik bu düşüş son bir yılın en sert düşüşü oldu. Bir önceki Sanayi Bakanımız döneminde Türkiye Sanayi Strateji Belgesi açıklandı. Kolay kolay uzun vadeli strateji üretmeyen bir ülke olan Türkiye'de, Türkiye Sanayi Strateji Belgesi'nin açıklanması -samimiyetle söylüyorum- beni hem şaşırttı hem de heyecanlandırdı. Umutlandım. 2011-2014 yıllarını kapsayan bu Strateji Belgesi'yle ilgili bir arpa boyu yol katedilemedi şu ana kadar. Daha sanayi envanteri olmayan, hangi alanda kaç makinesinin olduğu bilinmeyen, üretim kapasitesi meçhul, verilerin anketlerden ibaret olduğu bir ülkede bu anlamda çok fazla bir şey de beklenemezdi zaten.

Strateji Belgesi'yle, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olma hedefi konulmuştu. Hem de Türk sanayinin toplam üretiminin sadece yüzde 3,7'si yüksek teknolojiye dayalıyken konuldu bu hedef. Bu hedefin açıklanmasının üzerinden dört yıl geçti arkadaşlar. Bu üs kuruldu mu, bilen var mı, bana bir söylesin. Benim bu yönde kulağıma gelen herhangi bir bilgi yok. Sadece açıklamalar var, arkasında bir şey yok, her şeyde olduğu gibi. Adanalı var mı aranızda bilmiyorum, Adanalılar "fıs" derler böyle bir şeyde. Gerçekten öyle. Bu dönemde de iktidar "fıs" çıktı!

Bugün imalat sanayisinde her 100 fabrikadan 26'sı kapalı. Kendi seçim bölgem olan, Sayın Bakanın da bölgesi olan Kocaeli'nden örnek vermek istiyorum. Kocaeli sanayinin başkenti ama korkarım ki bu gidişle bu sıfatı yakın zamanda yok olacak. Kocaeli'ndeki sanayiciler kan ağlıyor. Bakın, Kocaeli'nde sanayinin nasıl kan ağladığını anlatmak istiyorum. 2011-2014 yılları arasında Kocaeli'nde üretim yapan 243 fabrika kapısına kilit vurdu. Beyler, 243 fabrikadan bahsediyorum. Yani, 10'ar tane adam çalıştırsa -Kocaeli'ndeki fabrikalar çok KOBİ ölçeğinde de değildir, ciddi fabrikalardır- 243'ü kapısına kilit vurdu. 2011'de 97 tane, 2012'de 57 tane, 2013 yılında 89 fabrika kapandı Kocaeli'nde, Sayın Bakanın seçim bölgesinde, benim de seçim bölgemde. Bu ne demek? İstihdamın azalması demek. Bu ne demek? İnsanların işsiz kalması demek. Bu ne demek? Sanayi şehri Kocaeli'nde sanayinin erimesi demek.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 2005 yılında bazı sanayi kuruluşlarının bulunduğu bölgeleri imara açma kararı alması ve imara açılan alanlardaki sanayi kuruluşlarına da bulundukları yerleri terk etmeleri için on yıllık sürenin dolmasına da çok az bir zaman kaldı. 20 sanayi kuruluşu kapanacak. İleriki dönemde 200'e yakın fabrika daha yıkılmak isteniyor. Şu anda 20 fabrika için alınan yıkım kararının çerçevesinin genişletilerek diğer 200 sanayi kuruluşu hakkında da uygulanması durumunda Kocaeli'nde ciddi anlamda bir işsizlik yaşanacak. Şimdiden uyarıyorum: Bu karardan bir an önce geri dönülmesi gerekmektedir Sayın Bakanım. Bugün itibarıyla Türkiye genelinde kapanan iş yeri sayısına bakarsanız 100 binleri buluyor. Kocaeli de bundan fazlasıyla nasipleniyor.

Elinizi vicdanınıza koyup iki saniye düşünün bu iş yerleri niye kapanıyor diye. Herhâlde insanlar keyif olsun diye fabrikayı kapatmazlar, asla ve kata, bir sanayici için ölüm demektir fabrikasını kapatmak. "Elinizi vicdanınıza koyup düşünün." dedim ama özür diliyorum, vicdanın olmadığını unutmuşum.

Sanayi kan kaybettikçe işsiz sayısı artıyor. 2003'te kayıtlı işsiz sayısı yaklaşık 600 bin iken bugün bu sayı 3 milyonu geçmiş, 4 milyona yaklaşmış durumdadır. Yüzdeye vurursanız Türkiye'nin yaklaşık yüzde 13'ü işsiz. Korkunç bir rakam bu. İşsizlik bu kadar çok olunca huzur da olmuyor ailelerde. Dikkat edin çevrenize, ayrılan ailelerin çoğunda sorun, mesele, işsizlik, ekonomik sıkıntı. Huzur olmayınca tabii ki aileler de dağılıyor, cinnetler artıyor, katliamlar çoğalıyor, gazetelerin üçüncü sayfaları dolup taşıyor.

Türkiye'de bugün mahkemelerde 20 milyon kredi kartı ve çek senet dosyası var. Türkiye'de yaklaşık 20 milyon aile olduğunu düşündüğümüzde her eve bir icra dosyası düşüyor. Herkes icralık.

Dün cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve hırsızlık olayının ortaya çıkmasının seneyidevriyesiydi. Bu önemli haftanın arifesinde, hisleri, malum, çok kuvvetli olan Sanayi Bakanımız tarihe geçecek laflar etti. Bakan Bey'in ifadesiyle söylüyorum, "Varsa ufak tefek hırsızlıkları falan filan, onu da büyütüp şey yapmaya çalışıyorlar." diyor. Bakan Bey'in sarf ettiği bu sözleri oldukça manidar karşılıyorum.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Devamını da söyle; madem söyledin, devamını da oku.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sayın Bakana buradan sormak istiyorum: Ayakkabı kutularından çıkan paralar, evlerde insan boyu kasaların içinde bulunan dolarlar "ufak tefek hırsızlık" mıdır Sayın Bakan?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Montaj olma ihtimali var!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Diyelim ki bu sizin ve Hükûmetiniz için ufak tefek hırsızlık, bu ufak tefek hırsızlıksa eğer, sizin büyük hırsızlık kavramınız nedir Sayın Bakan? Ne kadardır? Size göre hırsızlık hangi miktarda olursa büyük hırsızlık olur?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya da günah olmaz onlara göre?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Haydar, ayıp ediyorsun, çok ayıp. Bu insani değil!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Hırsızlığı meşrulaştırmak isteyen bir Hükûmetle karşı karşıyayız. Bu, ayıptır, her şeyden önce de günahtır. Bu yüzden Sayın Bakan, sözlerinizi kınıyorum ve sizi önce Allah'a, sonra da halkımıza havale ediyorum.

Sanayi bakımından çok vahim bir durumdayız. Peki, bilim ne âlemde? Hayvanat bahçesinden TÜBİTAK'a müdür atanan bir ülkede bilim adına konuşacak hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sadece montaj yapıyor!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bilim yuvası olarak adlandırılan üniversitelerimizin durumu da ortada, dünya sıralamasında 500'üncü sıralarda.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; Sanayi Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinde sanayinin başkenti Kocaeli'ne ayrı bir pencere açılması gerektiğini düşünüyorum.

Bakın, size şimdi bazı fotoğraflar göstereceğim. Tabeladan da anlayacağınız gibi burası Cengiz Topel Havalimanı; acınacak hâlde.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şov yapıyorlar! İnekler otluyor orada.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sahipsiz köpeklerin bırakıldığı yer. Belediyelerin sahipsiz köpekleri bıraktığı yer şu anda Cengiz Topel Havalimanı. Acınacak hâlde mostralık olarak Kartepe ilçemizde duruyor bu. Kapısında birkaç güvenlik görevlisi.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Bonzai merkezi mi oldu orası?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - İlgili müdürler de görevlerinin başında ama bu insanlar mesleklerini yapmıyorlar, unuttular. Cengiz Topel Havalimanı'na ne gelen var ne giden; kuş uçmaz, kervan geçmez bir vaziyette bekliyor. Cengiz Topel Havalimanı şimdilerde kargalara ve sahipsiz köpeklere ev sahipliği yapıyor, sivil uçuşlar olmuyor. Ben Kocaelili hemşehrilerimin kendi illerindeki havaalanını kullanamamalarından dolayı utanıyorum. Kimse bana ve hemşehrilerime maval okumasın "Tüm şehirlerimizde havalimanı var." diye. İşte görüyoruz, var ama bir işe yaramıyor. Kargalar var orada sadece, başka bir şey yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sabiha Gökçen'e kim servis yapıyor Kocaeli'nden; onu söyle!

LÜFTÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yazık bu milletin parasına. Milyonlarca lira harcanarak yapılan havaalanının durumu bu; in cin top oynuyor. Dünyada havaalanı olan, uçağı inen ama yolcusu olmayan tek havalimanı Cengiz Topel Havalimanı.

Tabii bu duruma da çok fazla şaşırmamak lazım çünkü benzer bir durum daha var Kocaeli'nde. Nasıl havalimanı olup da yolcusu olmayan bir kentse, aynı şekilde tramvayı var ama tramvay hattı yok Kocaeli'nin.

Bakın, size bir resim göstereceğim. Bu tramvay 30 Mart seçimlerinin öncesinde Kocaeli merkezine getirildi, konuldu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bakanın resmi olan tramvay var, onu koysaydın oraya.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakan da görsün, Sayın Bakan da görsün. Sayın Bakan, bakın bir.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bu tramvay da sergilendi. Sayın Bakan bilir, bu tramvayı Sayın Bakan getirtti. Şaka gibi değil mi? Yani Karadeniz fıkrası gibi, komedi filmi gibi. Sayın Bakan, Kocaeli'ne tramvayı getirdi ama Sayın Bakan içine de girdi, gördüğünüz gibi milletimize de el salladı içinden. (MHP sıralarından alkışlar) Tramvayın içinden el sallayan bir Bakan var burada. Peki, ne oldu bu tramvaya? Öyle bir anlattılar ki zannedersiniz ki uzay mekiğiyle Kocaelilileri uzaya gönderecekler.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nasıl aydınlattılar, onu da söyle.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yahu, şu anda o tramvayın yerinde ne var biliyor musunuz? Şu var...

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakan görsün.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Tabanvaya dönmüş!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Tramvay var mı? Yok.

Dün Büyükşehir Belediyesi açıklamış, "Ocak ayında ihale yapacağız, nisan ayında da kazmayı vuracağız." Yani seçim geliyor, bir tramvay şova daha hazırlanın Kocaelililer demiş. Yani seçimle ilgili yapılan bu meseleler Kocaelililerle dalga geçmek demektir. Kocaeliler bunu hak etmiyor Sayın Bakan.

Şimdi de 2015 seçimlerinden önce seçim tanıtım projeleriyle ilgili bana da göndermişler. Tramvayı yemez. Siz tramvaydan önce ne yapın biliyor musunuz? Durağı olup da otobüs gitmeyen köylere otobüs gönderin, bırakın milleti tramvayla kandırmayı ya, otobüs gönderin. Köyde otobüs yok, insanlar yandaki köye yürümek zorunda kalıyor. Biraz beytülmalden elini çeksin bu insanlar. İnsanlara hizmet edin.

Bakın, 2000 yılında Türkiye'nin en zengin yüzde 1'i Türkiye'deki servetin yüzde 35,3'üne sahipti. Sene 2014, "en zengin" dediğimiz yüzde 1 Türkiye'deki servetin yüzde 55'ine sahip. Yani birkaç zengini zenginleştirmekten öte hiçbir şey yapmadınız ve bunu da insanlarımıza "Türkiye zenginleşiyor." diye sundunuz. Fakir fukara çoluğunu çocuğunu doyurmanın peşinde, çöpten ekmek aramanın peşinde.

Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)