| Konu: | 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 19.12.2014 |
HDP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Tasarısı'nın 3'üncü maddesi hakkında Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Aslında, bu bütçe, fakirin fukaranın, yoksulun, dar gelirlinin, çiftçinin, emekçinin, işçinin ekmeğini küçülten bir bütçedir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, Bitlis ilimize ayrılan pay devede kulaktır. İllerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında 2003 yılında 77'nci sırada bulunan Bitlis ili, AK PARTİ Hükûmeti döneminde ise 78'inci sıraya düşmüştür.
İşsizliğin yüzde 20'nin üzerinde olması, sanayileşmenin olmaması, teşvik yatırımlarının yok denecek kadar az olması, AK PARTİ'nin uyguladığı politikalar Bitlis'te yaşayan insanları her geçen gün daha da yoksullaştırmakta ve iktidara bağımlı hâle getirmektedir. En küçük bir taşeron işçisi alımına, kamu kurumlarına İŞKUR üzerinden alınan kişilere dahi müdahale edilmektedir. Kendinden olmayanları dışlayan, düşmanlık eden bir tutum içerisindedir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, Bitlis de sağlık yönünden, eğitim yönünden çok geri kalmış bir ilimizdir.
Sağlıkta aynı dram yaşanmaktadır. Daha önce de söyleniyordu -Sayın Sağlık Bakanı keşke burada olmuş olsaydı, beni dinlemiş olsaydı, belki bir düzenlemeyi sağlardı Bitlis için ama umut ediyorum ki şu anda beni duyuyor- Bitlis'te hastaneler temizlik açısından, hijyen açısından iç açıcı bir alan değildir. Bu hastanelere kim bakıyor, ne ediyor? Gönderilen doktorlarla kâğıt üzerinde muntazam tayinler yapılmıştır ama fiiliyatta baktığımızda doktor yok. Yine, Bitlis'ten Muş'a, Van'a, Diyarbakır'a, Batman'a sevkler yapılıyor ve insanlarımız yolda yaşamını yitiriyor. Oysaki bu çağda, gerçekten iletişimin, teknolojinin geliştiği böylesi bir dönemde bunlar iç açıcı değildir ama ifade etmek zorundayız.
Bunun yanı sıra, eğitimde de aynı şeyleri söylemek mümkündür. Bitlis genelinde eğitimde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Taşımalı eğitim ve yatılı ilköğretim bölge okullarının sorunlarındaki bürokratik duyarsızlık ve ilin koşullarına uygun politikalar uygulanmayışı, öğrencilerin eğitim hayatlarını da sekteye uğratmaktadır. Binlerce öğretmen açığı bulunmasına rağmen, merkez okulları dâhil birçok okulda ücretli öğretmen çalışmaktadır ve birçok öğretmenin tayinleri çıkarılmaktadır. Bunlardan birisi de EĞİTİM-SEN şube başkanı olan Savaş Ülkü Kastamonu'ya sürülmüştür. Oysa ki Bitlis'in bu öğretmenlere ihtiyacı vardır. Yani, politik nedenlerden dolayı bu insanları göndermenizin bir anlamı yok çünkü zaten yüzde 50 oy alıyorsunuz, bir de burada, öğretmenlere "Politika yapıyorsunuz, katkı sunuyorsunuz." demek hiçbir anlam ifade etmez bu açıdan. Bununla yetinilmiyor, PTT özelleştirildiği hâlde PTT müdürlüğünü yapan bir kardeşimiz, vatandaşımız başka bir yere sürülüyor. Niye? Bu geçmişte yapılıyordu, herkes bunu olgun veyahut da doğal olarak karşılıyordu ama böylesi bir dönemde bunu karşılamak mümkün değildir. Bu durumda eğitimin kalitesinin ne duruma düştüğünü artık siz de tahmin edin.
"Kürtçe eğitimin önünü açtık." diyen Sayın Millî Eğitim Bakanımızın... Bitlis'te hiçbir okulda -seçmeli ders olarak- Kürtçe eğitim verilmemektedir. Nedeni ise hâlen bu Kürtçe dil eğitimini bitiren öğretmenlerimizin atamalarının yapılmamasıdır. Bu öğretmenlerin atamalarını engellemenin kimseye bir fayda sağlamadığını herkes biliyor. Kürtçe dersinin olmaması... Bu Kürtçe dersindeki öğrencilerin sanki başvuru olmamış gibi, orada burada bunun propagandasını yapmaktadır. Bu açıdan, Kürtçe eğitim veren öğretmenlerin en kısa zamanda atamalarının yapılmasını talep ediyorum.
Öte yandan, okullarda çalıştırılan personelin yeterlik belgeleri ve iş güvencesi bulunmamaktadır.
Eğitim sisteminin yarattığı bu mağduriyetlerden biri de şudur: Bitlis ilinde 18 yatılı bölge okulu olmasına rağmen, okula gitmeyen kişi sayısı şu anda 3 binin üzerindedir. Türkiye'nin hiçbir yerinde görülmeyen olaylardan bir tanesi Bitlis ilinde yaşanmıştır. Çevresinde birçok okul bulunmasına, öğrencilerin barınma sorunu olmasına rağmen, Bitlis Öğretmenevi Ensar Vakfına yani yandaşlara peşkeş çekilerek devredilmiştir. Biz bunu hem ahlaki olarak hem yasal olarak uygun bulmuyoruz. Niçin vilayete veyahut da ile veyahut da belediyeye devretmiyorsunuz da böyle bir vakfa devrediyorsunuz? Oysaki dışarıdan gelen insanlarımız şu anda dışarıda, yurt yok Bitlis'te.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bitlis'te uyuşturucu kullanımı son yıllarda gözle görülür bir şekilde artmıştır. Alınan tedbirler ve önlemler yetersiz kalmaktadır. Toplumun ahlak ve aile kültürüne büyük ölçüde zarar vermekte ve gençlerimizin, şehrimizin ve ülkemizin geleceğini karartmaktadır. Bitlis merkezinde 700 insanın bali ve benzeri madde bağımlısı oldukları tespit edilmiştir. Buna karşın herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Bitlis ilinde birçok ihale el altından davetiye yoluyla yandaşlara peşkeş çekilmektedir. Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Bitlis ilinde de bu yandaşlar olmadan kimseye iş yaptırılmamaktadır.
Elektrik dağıtım şirketlerinin özelleşmesinin ardından Bitlis ilinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bir ay faturasını ödeyemeyen vatandaşın haber dahi verilmeden elektriği kesilmekte, bu vatandaşlardan açma kapama ücreti alınmakta ve mağdur edilmektedirler. Enerji şirketleri alacaklarını tahsil etmek için daha demokratik, daha insani yöntemler kullanmalı, yurttaşlarımız mağdur edilmemelidir ama görünen bunun tam tersidir.
Biliyorsunuz ki Bitlis kış aylarında yoğun kar yağışı alan illerden biridir. Mutki ve Hizan ilçelerimizde kar yağışı nedeniyle kapanan yolların geç açılmasından ötürü özellikle sağlık alanında birçok olumsuzluklar yaşanmakta, vatandaşlarımız hastanelere gidememekte ve birçoğu da yolda maalesef yaşamını yitirmektedir.
Köy yolları aylarca kapalı kalmaktadır. Oysa, kapanan ilçe ve köy yollarının hızlı bir şekilde açılıp insanların mağdur edilmemesi için belirli yerlerde yol açma ekiplerinin hazır bulundurulması gerekmektedir. Çünkü geçmişte, yol kenarlarında bu tür barınakların olduğunu biliyoruz. Ama, maalesef, bu dönemde bunun tam aksi olmaktadır.
Dünyanın en güzel gölü Van Gölü olması... Van Gölü'nün çevresinde 1 milyona yakın insan yaşamaktadır ve maalesef Van Gölü'nün çevresi kirlilikten geçilmiyor ve buna yönelik herhangi çalışma da yapılmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki yıldır süren çatışmasızlık sürecini geride bırakmaktayız. Toplumun birçok kesimi bu süreci olumlu karşılamakta ve destek olmakta iken son zamanlarda Türkiye'nin her yerinde başlayan tutuklama ve gözaltı furyaları toplumu endişelendirmekte ve rahatsız etmektedir.
Son olarak Bitlis'in Hizan ve Tatvan ilçelerinde yaşanan tutuklamaların nedeni olarak 6-7 Ekim olayları gösterilerek insanların toplantı ve yürüyüş hakları bahane edilmekte ve en demokratik haklarını kullanmaları engellenmektedir. Ancak Hizan'daki parti binamız güvenlik güçleri tarafından basılıp tahrip edilmesine karşın herhangi bir soruşturma dahi yapılmamıştır ve buna rağmen, Hizan ilçemizde 15 insanımız, üyemiz tutuklanmıştır.
"Tatvan'ın çevre yolu ihalesi yapıldı." denildi. Bu yolun ihalesinin yapıldığı söylendiği hâlde bu yol için herhangi bir çalışma görülmemektedir. Hatta şunu da ifade etmekte fayda var: Yere bir kazma dahi vurulmamıştır.
Başka bir hikâye, başka bir öykü size anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz Bitlis Belediyesi daha önce AK PARTİ'nin elindeydi. Kapanan TEKEL Tütün Fabrikası, akabinde kendi işletme binalarını -2 binasını- Bitlis Belediyesine hibe etmiştir. Yani, tapu kadastroya gidilip Bitlis Belediyesine bunun tapusu yapılmıştır. Ne hikmetse AK PARTİ Hükûmeti ve AK PARTİ Belediyesi kaybettikten sonra, bu 2 bina, aradan iki gün geçmemesine rağmen, emrivaki bir biçimde, Diyarbakır'dan, özelleştirme kurumundan 2 yetkili gönderilerek -oradaki tapu kadastro müdürüne zorla bu mülk- özelleştirme kurumu adına çevrilmiştir. Böyle bir şey olur mu? Ben soruyorum: Acaba bu dünyada böyle bir trafiğe tanık oldunuz mu? Peki, oradaki vatandaş dün size oy verdi de bugün size oy vermediği zaman siz oradaki taşınmazları böyle, bir yere mi götüreceksiniz, ellerinden mi alacaksınız? Sayın Maliye Bakanımız da buradadır, bu özelleştirme kurumunun derhâl bu mülkü tekrar sahibine devretmesi gerekir. Bu mülkü zorla, cebirle alarak Bitlis halkını cezalandırmak mı istiyorsunuz, Bitlis halkına gözdağı mı vermek istiyorsunuz? Halkın malı olan bu taşınmazı özelleştirmek ne kadar hukuka saygılı olduğunuzun bir göstergesi değil midir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zamanım da bitmiştir, bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)