GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:35
Tarih:20.12.2014

CHP GRUBU ADINA TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben bütçeyle ilgili konuya girmeden önce birkaç hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, herhâlde siz de çok rahatsızsınız Türkiye'de özellikle son bir yıldır yaşananlardan. Tuhaf bir tiyatro oynanıyor Türkiye'de, çok tuhaf. Eski dostlar bugün terörist olmuş, böyle bir ortamdan geçiyoruz.

İsterseniz ben şöyle yapayım: Bilal'in bile anlayabileceği çok net ifadelerle bu süreci kendi açımdan bir değerlendireyim.

Sayın milletvekilleri, siz bu "paralel yapı" dediğiniz cemaatle 2002 yılından bu yana birlikte, el ele, kol kola yürümüyor musunuz?

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Şimdi de siz yürüyorsunuz.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Şimdi kim yürüyor?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Beraber ıslandık yağan yağmurda." şarkısını birlikte söylemiyor muydunuz? Sayın milletvekilleri, kamu ihalelerini siz bunlarla birlikte dağıtmıyor muydunuz?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kamudaki kadrolaşmaları beraber yapmıyor muydunuz?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Muhalifleri birlikte dinlemiyor muydunuz bu arkadaşlarla?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Çocuklarımızın sınav sorularını birlikte çalmadınız mı bu arkadaşlarımızla?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hadi canım!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ergenekon veya Balyoz gibi senaryoları kafa kafaya verip birlikte hazırlamadınız mı?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hayır.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Yalan söylüyorsun!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sonra bir şey oldu sayın milletvekilleri, sizin aranız birden bozuldu. Biz başta ne olduğunu anlamadık, aile içi bir mesele dedik ama gittikçe sertleşti. Bir de bir sabah uyandık ki -17 Aralık 2013'te- gerçekten asrın vurgunuyla karşı karşıyayız.

Sayın milletvekilleri, biz 17 Aralık ve sonrasında çok önemli şeyler gördük. Sonraki günlerde, 17 Aralıktan sonra bu ülkenin Başbakanının ve Bakanlar Kurulunun yönettikleri ülkeyi nasıl soyduklarını utanarak izledik. Her gün dinden, imandan bahseden, sözde muhafazakâr Hükûmetin tüyü bitmemiş yetim hakkını nasıl yediğini hep birlikte gördük. Şunu da gördük biz: İki gün boyunca babasının tüm telkinlerine rağmen şu paraları bir türlü sıfırlayamayan üstün zekâlı Başbakan çocuklarını da gördük. 700 bin dolarlık kol saatlerinin hediye olarak bakanlara verilebildiğini, ayakkabı kutularından taşan milyonlarca dolar olabileceğini biz bu süreçte gördük. Hatta, biz bu ülkede vatandaşlığın para karşılığında satıldığını bile gördük; utanarak izledik bunları.

Peki, ne oldu sonraki süreçte? Ortalık karışınca devrin Başbakanı hemen tedbir aldı. Ne yaptı önce? Polis müdürlerini değiştirdi, emniyet müdürlerini değiştirdi, şube müdürlerini değiştirdi, hatta hızını alamadı, savcının kendisine verdiği talimatı uygulamaktan başka herhangi bir sorumluluğu olmayan polis memurlarını bile değiştirdi. Sonrasında ne yaptı? HSYK aracılığıyla hâkim ve savcıları değiştirdi. Sonrasında ne oldu? Soruşturma dosyasına sihirli bir değnek değmiş gibi bir anda, yeni görevlendirilen hâkim ve savcılar bir günde bu sanıkları tahliye etti. Artık devrin Başbakanı ve arkadaşları günü kurtarmıştı. Daha büyük yolsuzlukların ortaya çıkmasının önünü de almışlardı ama devrin Başbakanı orada durmadı, dedi ki: "Bunların inlerine kadar gireceğiz. Siz kimsiniz ki bizim hırsızlıklarımızı, yolsuzluklarımızı ortaya çıkartıyorsunuz? Ne haddinize! Bunun hesabını size soracağım." Bunun sonucunda, işte, önce polis müdürlerinden başladı geçtiğimiz aylarda operasyonlar. Soyut iddialarla götürüldüler, gözaltına alındılar, tutuklandılar bir kısmı ancak çok önemli bir kısmı da birkaç gün içerisinde tahliye oldu. Sonrasında ne oldu? Bu hafta çok önemliydi, 14 Aralık. 14 Aralıkta operasyon biraz daha genişletildi. Daha düne kadar Hükûmetin borazanlığını yapan gazete ve televizyonlar Hükûmetin talimatıyla basıldı ve bunlar, silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyesi olmaktan dolayı gözaltına alındılar.

Sayın milletvekilleri, kaç gündür bu gelişmeleri canlı yayında izliyoruz. Silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla gözaltına alındılar. Peki, bakıyorsunuz, bunların ofisleri, evleri defalarca arandı, bir tek çakı dahi bulamadınız. Şimdi, silahlı terör örgütü ise bunlar silahlar nerede? Bu kadar amatörce yapılır mı bir soruşturma? En azından bir yerlere silah gömseydiniz de sonra onu buluyormuş gibi yapsaydınız! Bu kadar mı acemilik olur?

Sayın milletvekilleri, bu soruşturma gerçekten çok acemice yapılmış.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Paralelin ağzından konuşuyorsun.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Çok acemice yapılmış. Bakın, röportaj yapar gibi, ne soruyorlar biliyor musunuz burada, bu kadar acemice: "Fethullah Gülen'i tanıyor musun?" Soru bu.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Ismarlama konuşuyorsun.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Şu kanaldaki şu dizileri izliyor musun?" Vallahi bence eksik olmuş. Devamında keşke şunu da sorsaydı: Akşam yatmadan dişlerini fırçalıyor musun? Hangi takımı tutuyorsun? Hangi rengi daha çok seviyorsun? İşte, böyle bir soruşturmaya böyle sorular da yakışırdı, bunu söylemek istiyorum.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - 10'uncu maddede bunlar mı var?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, böyle saçmalık olmaz. Böyle saçma sapan soruşturma hiç olmaz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Ya, sen onları seçim bölgende anlat.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - İşte, sen Cumhurbaşkanı olarak, ülkenin Cumhurbaşkanı olarak zorlarsan...

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - 30 Martta gömüldünüz, 10 Ağustosta gömüldünüz, 9 seçimdir gömülüyorsunuz, demek ki işe yaramıyor.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - ..."İlla soruşturma yapacaksın, illa bir şeyler bulacaksın." dersen...

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Proje anlat, proje. Proje anlat.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - ...işte, kendisini görevli kabul eden yandaş savcı da ancak böyle saçma sapan sorularla bu sanıkların önüne çıkar.

Arkadaşlar, sayın milletvekilleri, bakın, bir de bir şeyi daha öğrenmiş olduk: Fethullah Gülen'i tanımak suçmuş.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - 10'uncu madde...

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunu kim söylüyor? Bu soruşturmayı yapan savcı söylüyor.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Bütçeyle ilgili konuş, bütçeyi anlat.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - O zaman, bakın, ben sayın savcıya seslenmek istiyorum: Sayın savcım, Fethullah Gülen'i tanımak suçsa bakın ben burada soruyorum: Şu Parlamentoda 300'ün üzerinde AKP'li milletvekili var, acaba bu arkadaşlarımızın kaç tanesi Fethullah Gülen'i yakından tanımıyor? Hatta, daha açık soruyorum, Bilal'in anlayacağı gibi soruyorum: Kaç tanesi Fethullah Gülen'in Pensilvanya'daki çiftliğinin önünde elini eteğini öpebilmek için günlerce sıra beklediler, kuyruk beklediler?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Alakası yok! Alakası yok!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bugüne kadar AKP milletvekilleri -geçen seneye kadar- her yıl seçmene şirin görünmek için bir kez umreye giderdi. Bir de kendilerini garanti altına almak için de Pensilvanya'ya giderlerdi hocanın elini öpebilmek için.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Bolu'da tavuk çiftlikleri ne oldu, onu söyle.

BAŞKAN - Sayın Bak, lütfen...

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, yine, bakın, o savcıya şunu da sormak lazım...

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Ne oldu Bolu'da? Seçim ne oldu? Sandıkta ne oldu, onu da söyle.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Fethullah Gülen terör örgütü lideri ise, ki öyle söylüyorsun...

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - "Yüzde 52" mi dedin?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - ...peki, "Bugüne kadar ne istediler de vermedik." diyenlerin hukuki konumu ne olacak? Nedir onlar? Nedir arkadaşlar? Yani "Fethullah Gülen'i tanımak bile suç." diyor bu savcı ama "Ne istedilerse verdik." diyen dönemin Başbakanı hakkında da bir şey yapmak lazım bu durumda.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Kar yağmış, çatı çökmüş.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Düne kadar Fethullah Gülen'in Pensilvanya'daki çiftliğinin kapısında yatan AKP milletvekilleriyle ilgili de bir şey yapmak lazım.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Birgül Hanım ne dedi? Birgül Ayman ne dedi?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ortada bir terör örgütü varsa bu terör örgütünü övmek de suç olmalı.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Acemice iş yapıyorsunuz. Birgül Ayman uyardı, acemice yapıyorsunuz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, biz bu soruşturmaya kilitlenmişken bir şey daha oldu Türkiye'de. Şu 17 Aralıkla ilgili bir takipsizlik kararı verilmişti.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Çatıya kar yağdı, çöktü.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sonra bir tanesi itiraz etti -tırnak içinde- bağımsız yargı o itirazı reddetti yani takipsizlik kararını onamış oldu. Ne yaptılar bu sanıklar o zaman? Hemen koşa koşa gittiler, o ayakkabı kutularından elde edilen paraları faiziyle birlikte aldılar, koşa koşa gittiler.

ALİM IŞIK (Kütahya) - İmam-hatip lisesi yaptıracaklar.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Burada Sayın Mehmet Metiner -nerede bilmiyorum- 18 Aralık 2013'te bir konuşma yaptı. Ne dedi arkadaşlar? "O paralar onların değil, polisler koymuştur." diye. Peki, o paralar onların değilse -siz de alkışladınız bunu, "Çok doğru." dediniz- o paraları oraya polisler koymuşsa o paraları hem de faiziyle birlikte niye gidip aldı bunlar? Siz gidin, köylerde, kasabalarda "Faiz haram." diye nutuklar atın, haram paranın faizini bile alın. Böyle bir rezillik olabilir mi? Utanmaya davet ediyorum artık bunu yapanları!

Sayın milletvekilleri, özetle şunu söyleyelim: Maalesef, bu 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili verilen bu haksız takipsizlik kararıyla işte o ayakkabı kutularından çıkan paralar yeniden ayakkabı kutularına dönmüş oldu. Ben, milletimizin bunu görmesini istiyorum.

Sayın milletvekilleri...

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Çatı ne oldu, çatı?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Siz o çatıyı bırakın da neler yaşadığımıza bir bakın.

Ben burada önemli şeyler anlattım. Bir yıl öncesine kadar dostunuz olanları bugün terörist ilan ettiniz. İki yıl öncesine kadar "Ben olsam asardım." dediğiniz teröristle can yoldaşı oldunuz. Siz nereye gidiyorsunuz, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bunu sormayacak mısınız hiç kendi kendinize? Her şeyi görmezlikten geliyorsunuz, her şeyi duymazlıktan geliyorsunuz. Ayıptır, ayıptır arkadaşlar!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Şişli Belediyesini anlat biraz!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - "Belediye" denince bir şey anlatayım. Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin ve Milliyetçi Hareket Partisinin kazandığı büyükşehir belediyelerinde il özel idarelerinin malları devredilirken ne oldu biliyor musunuz? Partizanlığın dibine vuruldu. İl özel idareleri... CHP kazandıysa o belediyeyi içini boşalttınız, borçlarıyla birlikte devrettiniz. Araçları yandaş belediyelere peşkeş çektiniz, paralarını sağa sola hibe ettiniz. Bunları da biliyorsunuz değil mi?

Arkadaşlar, ben sizler tarafından hazırlanan bu bütçeye "evet" oyu veremeyeceğim için ret oyu kullanacağımı ifade ediyorum.

Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)