GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:36
Tarih:21.12.2014

ÖZDAL ÜÇER (Van) - Mecliste hepimiz millete karşı doğruyu söyleme sorumluluğundayız yani hele ki toplumsal gerçeklerle, soyut kavramlarla ilgili belki izafi değerlendirmeler yapabiliriz, kişisel değerlendirmelerimizi yapabiliriz ama toplumsal gerçeklikle ilgili istatistiki olarak verilebilecek şeyleri çarpıtma şansımız yok.

Şimdi, herkes de biliyor ki 2 milyonu aşkın Suriyeli Kürt, Arap, Türkmen, değişik etnik gruplarından insanlar ülkemize gelmiş. Ülkemizin, devletimizin ve Hükûmetimizin sorumluluğu nedir? Onların yaşam hakkını güvence altına almak ve onların insanlık onuruna yaraşır bir şekilde, ülke olanakları oranında muhafazasını sağlamak ve onlara, Türkiye'ye yerleşmek isteyenlere yerleşim hakkı vermek, yerleşmek istemeyenlerin de başka ülkelere sevkini sağlamak ve burada onların can güvenliğinden, onların haysiyetini korumaktan sorumludur. Böylesi bir sorumluluğumuz varken 2 milyon insandan kaç kişi şu an neden AFAD, neden Göç İdaresi tarafından muhafaza edilmiyor? Neden Türkiye'nin, Cenevre Sözleşmesi icabıyla tarafı olduğu mültecilik yasası tam olarak işlerlik kazanmıyor? Neden bazı konulara şerh konulmuş? Bu 2 milyon insandan siz 1 milyon 999 bin 999 kişiyi muhafaza etseniz, biz doğal olarak muhalefetten kaynaklı, 1 kişinin bile ne olduğunu sorma hakkına sahibiz çünkü "Bir âdem bir âlem." diyor. Ama, değil 1 kişi, bu 2 milyon insandan 1,5 milyonunun akıbetinin ne olduğu belli değil ve ne konuda...

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Ya, ne yalancısınız!

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Muhatabım değilsiniz.

TÜLAY BAKIR (Samsun) - Allah Allah!

BAŞKAN - Lütfen devam ediniz, karşılıklı konuşmayınız.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Üslubunuza lütfen dikkat edin.

Şimdi, biz muhalefet olarak soruyoruz: Nereye gitti bu insanlar? Bu insanlar nasıl yaşıyor? Bu insanlar ne yiyor? Bu insanlar ne içiyor? Bu insanlar nasıl tedavi oluyor? Hükûmetin sorumluluğudur bu. Yaşam hakkını korumak için ne yaptınız? İşte, Kobani'den 400 bin kişi geldi, biz 14 bin kişiyi muhafaza ediyoruz, 2 milyon kişi geldi, 500 bini... 1,5 milyon insan nerede, bunu soruyoruz. Bunu sormak çarpıtmaksa bence çarpıtanın kim olduğu açıkça ortadadır. Kimseye hakaret etmiyoruz, kimseye zulmetmiyoruz ama kimsenin hakaretine ve zulmüne de maruz kaldığımızda tepkisiz kalacağımız anlamını da taşımasın.

Teşekkür ederim.(HDP sıralarından alkışlar)